GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
22 Haziran 2021 Salı 09:05

CHP’li vekilden İzmir trafiği için somut öneri: Tek plaka, çift plaka!

Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Bedri Serter, İzmir’de kent içi trafiğin azaltılması konusunda önerilerde bulundu. Serter açıklamasında “İzmir’de de belki bir sistem uyarlamak lazım. Şu kovid atlatıldıktan sonra belki tekli plaka bir gün, çiftli plaka diğer gün girebilirler; şehir içindeki trafiği düşürmek için” dedi. İzmir Körfezi’nin temizlenmesi durumunda yüzebileceğini ifade eden Serter, “Gerçekçi olmak gerekirse herhalde 2024’ü buluruz. Tunç Başkan ve diğer vekil arkadaşlarımızla beraber gireceğiz. Gidersek hepimiz gidelim, yapacak bir şey yok” dedi.

EGEDESONSÖZ- Son dönemde özellikle trafik ve alt yapı sorunları üzerinden İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne gelen eleştirileri değerlendiren Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Bedri Serter, İzmir trafiğinde oluşan sıkışıklığın sebeplerini anlattı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Başkanı Tunç Soyer’in İzmir Körfezi’nde yüzme hedefi hakkında da konuşan Serter, böyle bir etkinliğin gerçekleşmesi için 2024 yılını işaret etti.

PANDEMİYLE BİRLİKTE TRAFİKTEKİ ARAÇ SAYISI YÜZDE 25 ARTTI
Koronavirüs pandemisinin etkisiyle İzmir’de son bir yılda trafikte bulunan araç sayısında ciddi bir artış olması dolayısıyla trafik sıkışıklıklarının oluştuğunu aktaran Serter, yoğunlukla ilgili konuşarak şu sözleri söyledi:

“İzmir trafiğinde son 1 yıldır çok ciddi bir sıkışma var. Bu sıkışmayı ben de araştırdım, görüştüm; UKOME ve Büyükşehir’le. 2019’daki araç sayısıyla, 2021’deki araç sayısı arasında yüzde 25’e yakın bir artış görülmüş. Kovidden dolayı insanlar toplu taşımayı fazla tercih etmiyorlar. Kendi araçlarıyla ulaşım sağlıyorlar. Dikkat ederseniz bir araçta 1 veya 2 kişi görüyorsunuz. Bundan dolayı ciddi bir araç  sıkışıklığı var ve trafik yürümüyor, bundan dolayı yürümüyor… Merkezimiz eski bir kent –Konak, Alsancak- Bu eski kentte bazı yerlerde girişler ve çıkışlar çok yoğun. Londra’da eski bölgelerde giriş ve çıkışlar parayla… İzmir’de de belki bir sistem uyarlamak lazım. Şu kovid atlatıldıktan sonra belki tekli plaka bir gün, çiftli plaka diğer gün girebilirler; şehir içindeki trafiği düşürmek için. Ama Çevreyolu’da çok kitli. Bugün yoldayken bir arkadaşım aradı; ‘Yahu Bedri 1 buçuk saattir Pınarbaşı ayrımına gelemedim’ diyor… Yazın diğer şehirlerden gelenlerle de trafik artıyor.

Otopark sayımız da çok yeterli değil merkezde. UKOME’nin çalışmalarında, Aziz Başkan döneminde tramvayı bitirdi; ondan sonra metro çalışması oldu, o da bitti. Metro çalışmalarıyla şehir merkezlerinde ağırlıklı olarak toplu taşımayı kullanma ihtiyacı daha fazla olması lazım ama bu kovid her şeyi alt üst etti. Ben de tramvayla Konak’a inmeyi tercih ediyordum, Hatay’da otururken çok da keyifli oluyordu. Ama şimdi teması azaltmak için tercih edilmiyor, ihtiyaç olduğunda da biniyoruz doğal olarak. Önümüzdeki dönemde ciddi bir şekilde düşünülmesi gereken bir konu; valilik, UKOME tarafından. Bunların sınırlandırılmasında fayda var. Belki tekli plakalar bir gün, çiftli plakalar diğer gün gelir ama çevrelerde istediği gibi gezebilirler. Şehir merkezine toplu taşımayla girmelerinde fayda görüyorum.”

İZMİR’DE ÇOK BÜYÜK BİR PROBLEMİMİZ VAR…
Marmara Denizi’ni etkisi altına alan müsilaj konusunda soru önergeleri veren Serter, İzmir’deki durumu değerlendirdi. Körfezin geçmişte atıklar dolayısıyla ciddi oranda kirletildiğini söyleyen Serter, İzmir Körfezi’ndeki müsilaj riskiyle ilgili “Şu anda körfezde pek bir şey gözükmüyor ama tabi dip taramalarında problem var. Evsel atıkların, gemi atıklarının ve diğer sanayi atıklarının çok fazla olduğu ortada. İzmir’de çok büyük bir problemimiz var; Aliağa Limanı ve gemi söküm yerlerinin atıkları çok ciddi derecede körfezi kirletiyor. Aliağa’daki atıklar İzmir Körfezi’ne akıyor, su hareket halinde… Manisa ve Gediz Nehri’nden; Melez Deltası ve Bakırçay’dan gelen atıklar da İzmir Körfezi’ni kirletiyor. Aslında bütün iş, kurulmuş olan sanayi bölgelerinde veya fabrikalarda arıtma sistemlerinin bir an evvel hayata geçirilmesi. Bunu Organize Sanayi Bölgeleri kendileri yapmakta. Çoğu yaptı ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın da yapmayanlara destek olma mecburiyeti var. Tabiatı bu kadar kirletemeyiz. Biz çocukken Nif Çayı’na girerdik, şimdi parmağınızı sokamazsınız, yanından geçemiyorsunuz kokudan…” dedi.

KÖRFEZDE YÜZMEK İÇİN BİRAZ DAHA VAKTİMİZ VAR
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in görev süresi içerisinde İzmir Körfezi’nde yüzmek istediği açıklamaları üzerine konuşan Serter, “Tunç Başkan’ın öyle bir iddiası var. İnşallah yüzeriz, geçenlerde Levent Marina’nın açılışında da ‘Yahu Bedri vekilim; buradan beraber atlayacağız, bir Karşıyaka yapalım’ dedi. ‘Ben Karşıyaka’ya kadar yüzemem ama girerim’ dedim. Öyle bir arzusu var. Temizlendikten sonra girerim tabi ki neden girmeyeyim? İzmir’de ben denize çok girdim. Balçova’da da girdim çocukluğumda, İnciraltı’nda da çok girdim. Halkın girebileceği bir hale gelmesi lazım. İddialı bu konuda Tunç Başkan, çalışmaları sürdürüyor ama biraz daha vaktimiz var gibi geliyor bana. Akılcı olmak mecburiyetindeyiz” ifadelerini kullandı.

GİDERSEK HEPİMİZ GİDELİM
 “Tahmininizce körfezde ne zaman yüzülebilir?” sorusuna “Temizlendiği zaman” şeklinde cevap veren Serter, “Büyükşehir gerçekten büyük emek sarf ediyor. Gerçekçi olmak gerekirse herhalde 2024’ü buluruz, seçime yakın yüzeriz. Tunç Başkan ve diğer vekil arkadaşlarımızla beraber gireceğiz. Gidersek hepimiz gidelim, yapacak bir şey yok” dedi.

KÖRFEZDEN ÇIKAN BALIKLAR YENİLEBİLECEK KALİTEDE DEĞİL!
İzmir Körfezi’nin dibinde bulunan atıkların özenli bir çalışmayla temizlenmesi gerektiğine dikkat çeken Serter, “Gelen bilgilere göre dipte teressübat dedikleri, katı atık var geçmişten gelen. 4-5 metre katı atık teressübatı var. Onun ciddi bir taranması ve temizlenmesi gerekiyor. İçeriğinde geçmişteki bütün fabrikaların atıkları var. Eskiden kanalizasyonların hepsi İzmir Körfezi’ne akıyordu. Dip taramayla temizlenmesi gerekiyor kısım kısım. Bir de dip taramayı düzgün yapmak lazım, çünkü dip taramada yine balıklar, canlılar yaşamakta. Biliyorsunuz çipuralar, levrekler yakalanıyor buradan ama pek yenilecek kalitede değil zannediyorum. Çünkü içindeki civa miktarı ve diğer kötü madde miktarları çok fazla. Bunlara da dikkat etmek lazım; bazı restoranlar oradan balık alıp da müşterilerine servis yapmakta. Bunun için İzmir halkının da biraz dikkatini çekmek istiyorum. Bu konu önemli bir konu. Çocuklarımıza bunları yedirirken dikkat etmemiz gerekiyor. Restoranlar bunu biliyor ama insanlar bilemez” diye konuştu.

İZMİRLİ ÖDEDİĞİ VERGİNİN KARŞILIĞINI ALMIYOR
İzmir’in alt yapı problemleri ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne gelen eleştirileri değerlendiren Serter, İzmirlilerin verdiği vergilerin karşılığını yatırım olarak alamadığını söyledi. Serter, konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı:

 “Genel hükümetin görevlerinden biri bütün 81 iline eşit mesafede hizmet aktarmasıdır. Ankara’ya Melih Gökçek döneminde ne yaptılarsa, nüfusa göre İzmir’e de o kadar yapılması gerekirdi. İstanbul’a ne aktardılarsa İzmir’e de o kadar aktarmaları gerekirdi. Ama maalesef ki İzmirlinin ödediği vergilerin sadece yüzde 1’i geriye geliyor. Yüzde 99’u merkezi hükümette kalıyor ve kendi yandaş illerine dağıtılıyor. Burada bir kere Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın büyük sorumluluğu var, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İzmir’e suyu getirmek mecburiyetinde, tabi ki büyükşehir ile beraber. Hangi bakanlığın yaptığı da karıştı zaten, hükümet bakanlıkları öyle bir paylaştı ki Tarım Bakanı diyorsun, içinde ormanı da var denizciliği de var. Çevre Bakanı diyorsun içinde ulaşımı da var, her şeyi var. Bir Ulaştırma Bakanı diyorsun, o biraz bazı şeylerde tekil kaldı. Her şeyi iç içe soktular bunlar. Kimin hangi müdürlükte, genel müdürlükte olduğu belli değil.  Burada İzmir’le ilgili hükümetin yapması gereken çok olay var; birincisi Bayraklı’da yapılan Şehir Hastanesi. Daha adımını atamıyor kimse içeri girmek için. Orası biteli 3 yıl oldu, ben hesap ediyorum. Gidecek yolu yok! Sadece kamyonların çıktığı yol var. Arkasından deprem yaşandı, dediler ki; ‘Biz yeni kent o hastanenin etrafına yapacağız…’

Şimdi bekliyoruz rezerv alanı, orada da bir hareket yok. Ben geçenlerde tekrardan araştırttım, burada bir ikinci çevreyolu da yeterli olmamaya başladı. Çiğli, Menemen; bir üçüncü yapılması gerekir. Beyefendiler 2018 yılında üçüncü çevreyolunun ihalesini bir şirkete, kendi yandaşlarına bahşetmişler ama daha çivi çakılmıyor. Nerede ne yapılacak ne edilecek bilmiyorum! Soru önergesini verdim, ulaştırma bakanlığından daha bana bir cevap gelmedi. 44 kilometre hikayesi var; nereden nereye olduğu, ne zaman biteceği belli değil. Çünkü bunlar bitirmek istemiyorlar, bunlar devamlı olarak rant kazanmak istiyorlar. Müteahhitlerine, kendilerine para kazandırmak istiyorlar. Bitmesi için bu işleri yapmıyorlar. Bu işin bir an evvel üçüncü çevreyoluyla, şehrin kent merkezi arterlerinin toparlanması lazım. Büyükşehir Belediyesi elinden geleni yapıyor. Tabi ki büyükşehir belediyesi heykel de yapacak, kanalizasyon da yapacak, kaldırım da yapacak, asfalta da bakacak, bisiklet yolu da yapacak, halkına hizmet edecek, çöpü de toplayacak, sosyal etkinlikler yapacak; her şeyi yapacak.”