GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
11 Haziran 2023 Pazar 09:12

CHP’li Sındır’dan seçim değerlendirmesi: Sonuç alınmadıysa başarı yoktur!

Cumhuriyet Halk Partisi 25-26-27’nci dönem İzmir milletvekili Kamil Oktay Sındır seçim sonuçlarını değerlendirdi. CHP’li Sındır, “Bir seçimi geride bıraktık. İstediğimiz sonucu aldık diyebilir miyiz? Hayır diyemeyiz. Bu seçimlerden sonra çok üzgünüm. İki seçenekli bir seçimde başarı, sonuç almaktır. Sonuç alamadıysanız başarılıyım deme şansınız yoktur. Bence partimiz ve Millet İttifakı adına bir başarıdan söz etmek mümkün değil” dedi. Sındır ayrıca Millet İttifakı’nın da devam etmesi gerektiğini vurguladı.

EGEDESONSÖZ- Cumhuriyet Halk Partisi İzmir’de 25-26-27’nci dönemlerde milletvekilliği görevini yürüten Kamil Oktay Sındır SonSöz TV’nin konuğu oldu. Gazeteci Fatih Yapar’ın sorularını yanıtlayan Sındır, 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerini değerlendirdi.

İTTİFAKIN TABANDA KARŞILIK BULMASI KONUSUNDA TEREDDÜDÜM VAR
Millet İttifakı’nın kurmay kadrolar üzerinde tam bir birliktelik ile hareket ederken, seçmen tabanında aynı ölçüde hareket etmediğini söyleyen Sındır, CHP’nin tek başına girdiği seçimde İzmir’den 7+7 vekil çıkardığını hatırlatarak bu seçimlerde de 7+7 vekil çıkarılmasını eleştirdi.

Sındır değerlendirmesinde “6 siyasi parti bir araya gelmiş ve bir karar vermişler.  Bizim ittifakımızda 4 siyasi parti CHP çatısı altında seçime girme konusunda bir mutabakata varılmış. Seçime de böyle girildi, bu 4 partinin adayları CHP listelerinden gösterildi. Burada önemli olan şey şu; Bizde 2 milletvekilimiz 1’nci bölgede 2 vekilimiz de 2’nci bölgede seçilebilir yerden aday oldular ve meclise girdiler. CHP’den istifa edip kendi partilerini temsil edecekler. Şimdi grup oluşturma çabası içindeler. Bu seçim dönemi haydi çalakalem liste yapalım işi değildi. Her seçim çevresinde bu partilerin hangilerinin tabanları ne oranda var, bu tabanı nasıl taşıyabiliriz diyerek ciddi bir çalışma ürünü olarak ortaya konmuştu. Doğrudur, yanlıştır ancak ben şunu gözlemledim. Bizim ittifak partilerimizin idari kadro yapıları, başta genel başkanları olmak üzere bu seçimde bir dayanışma içerisindeydiler. Ancak, tabanda karşılık buldu mu bulmadı mı? Benim tereddüdüm bu konuda var. Yani,  diğer partilerin tabanları CHP’ye oy verme konusunda ne kadar sandığa gitti? Gittiyse, ne kadarı CHP altında oyunu kullandı? Bunların araştırılması lazım. Bu tabanın ne yaptığının araştırılması gerekiyor. İzmir’de biz 7-7 vekildik zaten bu seçimlerden sonra yine 7-7’yiz. Bu dört partinin bize kattığı oylarla hiç olmazsak 8-8 olsaydık. Biz 10-10’ları beklerken 7-7’de kaldık. Bunu bir eksiklik olarak üzüntü verici bir durum olarak görüyorum” şeklinde konuştu.

İZMİR’DE AKP’NİN EN YÜKSEK ALACAĞI OY, BU OY!
AK Parti’nin İzmir’de aldığı oy oranını değerlendiren Kamil Oktay Sındır, “Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı oyu ifade ederken Cumhur İttifakı olarak tanımlıyor. Ancak İzmir’e gelince ittifak değil de tüm oyu AK Parti almış gibi karşılaştırmaya çalışıyor, oysa öyle değil. Bugün Cumhur İttifakı’na mensup olan partileri topladığımızda 28’de 10 yapıyor. Burada algıya yönelik bir çaba var, bu çok gerçekçi değil. İzmir’de AKP’nin en yüksek alacağı oy, bu oy. Bu bile onlar için büyük başarı… Bu kadar milletvekili çıkarmaları onlar için büyük başarı. Bundan sonra bir daha bu şansın olacağını zannetmiyorum” dedi.

 İTTİFAK BİTTİ DEMEK BANA ACI VERİYOR
İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz’ın ‘İttifak bitti’çıkışına cevap veren Sındır, kurulan ittifakın bir seçim ittifakı olmadığını söyledi. Sındır, “İttifak dağıldı demekte çok doğru bir tarz değildir. Bu ittifak seçim ittifakı değildi. Seçim kazanma ittifakı değildi, bu ittifak Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi geri getirme ittifakıydı. Bu ittifak ortak mutabakat metni ile birlikte, ülkeyi yönetirken alacağımız kararları baştan ortaya koyan bir ittifaktı. Dolayısıyla seçim bitti, ittifak bitti demek bana acıtıcı geliyor. Doğru değil, bu ittifakın seçim sonrasında da devam etmesi gerekiyor. Ben İYİ Parti’nin sekreterinin açıklamalarını doğru bulmuyorum. İttifakın ruhuna uygun düşmeyen durumlar olabilir ancak diğer partilerin grup kurmaları mantıklı. Grup kurduğunda ayrı bir yerin oluyor. Komisyonlarda üyeliklerin oluyor. Kanun teklifleri görüşülürken senin gurubunun da eşit söz hakkı oluyor. İttifak yerel ve genelde devam etmeli ve ortak politikalar metnine sadık kalınmalı” şeklinde konuştu.

İKİ SEÇENEKLİ BİR SEÇİMDE BAŞARI SONUÇ ALMAKTIR, SONUÇ ALAMADIYSANIZ BAŞARILIYIM DİYEMEZSİNİZ
Önce 14 Mayıs ardından ise 28 Mayıs tarihlerinde yapılan seçimlerde Millet İttifakı’nı adına başarıdan söz edilmesinin mümkün olmadığını dile getiren Sındır, “Bir seçimi geride bıraktık. İstediğimiz sonucu aldık diyebilir miyiz? Hayır diyemeyiz. Bu seçimlerden sonra çok üzgünüm. İki seçenekli bir seçimde başarı, sonuç almaktır. Sonuç alamadıysanız başarılıyım deme şansınız yoktur. Bence partimiz ve Millet İttifakı adına bir başarıdan söz etmek mümkün değil” dedi.

SONUÇLAR MEŞRUDUR
Özeleştirel bir sürecin yürütülmesi gerektiğini söyleyen Sındır, “Bu seçimi çok faktörlü ve doğrusal olmayan bir denklem olarak görüyorum. Parametreleri çok değişken bir denklem ve bunun da analize muhtaç olduğunu düşünüyorum. Seçim sonucunda Sayın Recep Tayyip Erdoğan geçerli oyların yüzde 51,18’in oyunu aldı. Sonuç meşru, sandığa giden seçmen oyunu vermiş. Oylar çalındı, çalınmadı bu süreç seçimin kaderini etkiledi, etkilemedi… Bizim partimiz de bu seçimde ıslak imzalı sonuçları aldı, değerlendirdi ve sonucu değiştirecek nicelikte bir oy çalımının olmadığını gördü. Bu konu YSK kararı ile meşrulaştırıldı. Ben seçim sonuçlarına saygı duyuyorum ancak şunu da unutmamak lazım. 64,2 milyon seçmen var bu ülkede. Sayın Erdoğan’ın aldığı oy 27 Milyon 834 bin yani 64’de 27 milyon. Sadece 54 Milyon vatandaşımız sandığa gitti. Ve 53 Milyon geçerli oy kullanıldı. Geçerli oyun yüzde 52,18’inin oyunu aldı. Ancak sandığa gitmeyen seçmen? Sandığa gitmemek de bir tercih değil midir? Zorunlu olup gidemeyenler dışında bilerek sandığa gitmemek de tercihtir. Bu tercih de ne Sayın Erdoğan’a nede Sayın Kılıçdaroğlu’na oy vermeme tercihidir. Sayın Erdoğan’a oy verenler gitti sandığa verdi, oylarını bu oyun da oranı toplam seçmen içerisinde yüzde 43,4. bu ülkeyi yönetenlerin bunu unutmaması lazım. Bu seçmenin yüzde 43,4’ü yani yüzde 57’ye yakın seçmen size oy vermemiş. Bunu unutmamalı. Herkese adil ve eşit davranma hükümlülüğü zaten var ancak bu ülkeyi bizim seçmenimiz ile biz yönetiyoruz anlayışının doğru olmadığını düşünüyorum” açıklamasını yaptı.

BAZI İLKE VE DEĞERLERİ YOK SAYMASAK DAHİ BAZI ŞEYLERİ SİNEYE ÇEKTİK
6’lı masa sürecinde partilerinin ciddi biçimde yıprandığını söyleyen Sındır, “Fedakârlık yaptık, kendimize ket vurduk, kendi parti programımızdaki bazı ilke ve değerleri yok saymasak dahi bazı şeyleri sineye çektik. Liderler eyvallah ancak tabandan oy geldi mi bunların araştırılması gerekiyor. Güçlendirilmiş Parlamenter sistem maalesef ki bir 5 yıl daha rafa kaldırıldı. Bundan sonra gündeme gelir mi artık bu heyecan ve motivasyon? Biraz düştüğünü görüyorum. Bu üzücü… Genel Başkan MYK’yı değiştirdi ama buda yeterli… Bir kere seçimde adil ve eşit bir seçim dönemi yaşamadık. Hukuken sağlıklı bir seçim olmadığının altını çizmek gerekiyor. Tüm kamu araç gereçleri ve personeli dahi iktidar tarafından kullanıldı. Dezenformasyon yasasını çıkaran iktidar demek ki bu yasayı kendisi için çıkardı. Kendisinden olmayanların dezenformasyonlarını görmedi. 14 Mayıs’ta seçim yapıldı, milletvekilleri seçildi. İtiraz süreci belliydi. Yüksek Seçim Kurulu bu itirazların değerlendirmesini erteledi de erteledi. 28 Mayıs’tan sonraya peki bunu neden yaptı? İki temel nedeni vardı, birincisi HÜDA PAR yemin töreninde sorun çıkarırsa seçim kaybettirir. İkincisi bundan da daha önemlisi bakanlar milletvekili tasdikleri kesinleştikten sonra görev sürelerinin bitmesi söz konusuydu. Bakanlık imkanları ve imtiyazlarını seçimde kullanamazlar düşüncesiyle bunu da ertelediler. Bunların hiç birisi dünyanın farklı ülkelerinde olacak şeylerden değildi. Bunlar LGBT’ci dediler, oysa seçim döneminde bu konunun ortaya çıkacağı hiçbir durum yoktu. Aynen Göbel’sin Nazi Almanya’sında yaptığı gibi işler yaptılar” ifadelerini kullandı.

SADECE ETNİK KİMLİK ÜZRERİNDEN VEKİL ADAYI SEÇİLMESİ ANAYASAYA AYKIRI
Türkiye’de son 20 yıl içerisinde özellikle AK Parti iktidarı sürecinde hemşericiliğin ve şovenizmin çok yükseldiğini söyleyen Dr. Sındır, “Her topluluk kendisinin temsilini bekliyor.  İzmir’de her yöre federasyonu yörenin bir temsilcisi olmasını bekliyor. Oysa biz hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Ve eşit yurttaşlık haklarına sahibiz. Bizler seçildikten sonra herkese eşit adil davranmakla mükellefiz. Bundan dolayı bir etnik kimliği, bir inanç kimliğiyle vekil seçilmenin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın temel ilke ve değerlerine ve eşit vatandaşlık haklarına uygun gelmediğini düşünüyorum. Seçilen bir vekilin kim olursa olsun, eşit davranması gerekir. Bir milletvekilinde her yöre insanı kendisinden bir parça görmesi lazım ancak sadece onları temsil etmek üzere vekil olmasını doğru bulmam. Tabi ki bu temsiliyet karşısında bir oy beklentisi olabilir ancak bunlar, Türkiye’de etnik kimliğe ve inanç kimliğine bağlı olarak insanımızı birbirine yaklaştıran tarz ve uygulamalar değil. Bu durum aslında bizlere çok zarar veriyor farkında değiliz. Seçim ve oy kaygısıyla o kitleleri siyaseten ilişkilerimizi sıcak tutmak adına onlara yakınlık göstermeye çalışıyoruz. Ancak bu toplumu birbirinden ayrıştırıyor” ifadelerini kullandı.