GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
10 Aralık 2020 Perşembe 14:12

CHP’li Bayır: Bu bütçe açlığı ve mutsuzluğu getiriyor!

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, mecliste devam eden bütçe görüşmeleri kapsamında açıklamalarda bulundu. Bütçeye yönelik eleştirilerini sıralayan Bayır, “bu bütçe halkın bütçesi değildir. Bu bütçe refahı değil; açlığı, mutsuzluğu getiren bir bütçedir” dedi.

Bütçe ile ilgili eleştirilerini sıralayan Bayır’ın hedefinde Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü ile EPDK vardı.

BOR DEZENFEKTANI NE YAZIK Kİ EVLERE ULAŞMADI
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü’nün faaliyetleri hakkında konuşan Bayır, “bor, korona sürecinde faydalanamadığımız bir maden olarak karşımıza çıktı. Korona sürecinde Partili Cumhurbaşkanı’nın bor dezenfektanı hakkındaki reklam satış talimatı işe yaramamış olacak ki piyasada dezenfektan işletmeleri için hala yüksek sabit maliyetlerden fiyatlarla satılmaktadır. Bizim belediyelerimiz ücretsiz dağıtımını yapmasa evlere dezenfektan ulaşmayacaktır. İyi ki CHP’li belediyeler var. Maskeyi dağıtamayan, sokağa çıkma yasağını yönetemeyen, esnafın yükünü karşılayamayan bu iktidar; bor dezenfektanlarını da ne yazık ki evlere ulaştıramamıştır. Partili Cumhurbaşkanı, Sayın Bakan Fatih Dönmez’e 24 Mart 2020 tarihinde gerçekten söylediği ‘şu dezenfektan hakikaten bu işi gördüğüne göre çok ciddi bir reklam kampanyasına girip, şu dezenfektanı da şu dezenfektanla bu açığı kapayalım’ demiştir. ‘Bundan bize de bir tane gönderin ama elimizi mahvetmesin’ ifadelerini kullanmıştır. Sayın Bakanım, şimdi size soruyorum. Bakanlık bor dezenfektanı için herhangi bir reklam kampanyası yürütmüş müdür, bunun sonucunda ne kadar ihracat gerçekleştirmiştir, bu talimatlardan sonra ülkelere dezenfektan ve deterjan satışı olmuş mudur, yaklaşık 23 Milyon TL’lik kurumlar daha ne kadar işlevsiz biçimde çalıştırılacaktır? Bu sorularımın cevaplandırılmasını istiyorum” dedi.

Maden ve Beton İşleri Genel Müdürlüğü hakkında düzenlenen Sayıştay raporları üzerinden eleştirilerini sürdüren Bayır, “2019 başında 12,3 milyon ödenek tahsis edilmiş olan bu kurum diğer kalemlerde yılbaşında kıyasla düşük harcamaya giderken yıl sonu itibariyle mal hizmet alım giderlerinde yılbaşı ödeneği 2,5 katı kadar harcamayı yani 28 Milyon TL’yi niçin yapmıştır? 2019’da 28 Milyon TL mal ve hizmet alımı yapan MAPEK bugünkü statüsü değiştirildiği ve bağlı kuruluş haline getirildiği 2018’den beri taşınmazları için neden tahsis ve devir talebinde bulunmamıştır? Taşınmazlarını kaydı niçin yapılmamıştır? MAPEK kanunen iç kontrol ve denetim sistemi kurmak zorunda olduğu halde bunu niçin yapmamıştır? İç kontrol sistemini sadece dosyalarla işi olmadığı, bunun yönetim destek sisteminin temeli olduğu ve kurumun karşı karşıya kalacağı riskleri tespit etmeyle sağladığı belirten Sayıştay’ın uyarısına rağmen bu sistem neden faaliyete geçirilememiştir? Bu sistemin elektronik ortamda kurulmaması halindeki eski sorunların süreceğini belirten Sayıştay’ın uyarısından sonra bu işlem yapılmış mıdır? Yoksa sizler de birileri gibi ‘ben Sayıştay mayıştay tanımam, bildiğimi okurum’ anlayışında mısınız? Birileri Anayasa Mahkemesi’ni, birileri Sayıştay’ı tanımam diye başlarsa bu işlerin sonu bu ülkede nereye gider?” dedi.

VATANDAŞ KULLANMADIĞI ELEKTRİĞİN ÜCRETİNİ ÖDEMEYİ NE ZAMAN BIRAKACAK?
Elektrik dağıtım işletmelerine ait bazı harcamaların elektrik faturalarına yansıtılarak vatandaşa ödetilmesi konusu hakkında konuşan eleştirilerini EPDK’ye yöneltti. Bayır, “EPDK Sayıştay’ın resmen kara listesine girmiştir. Kendi kestiği cezaların peşine düşmeyen EPDK, yeni elektrik piyasası kanunu ile enerji alanında yeni etkiler aldı. Elektrikte kayıp-kaçak hedefi tutmadı. Yeni torbayla acı da olsa itiraf edilerek ne yazık ki faturalara bu bedeli 5+5 yıl daha yansıtılacağı madde eklenmiştir. Üstelik bu da yetmezmiş gibi 1 Ekim’de elektriğe sadece yüzde 5,7 zam yapılmıştır. Kayıp-kaçak bedellerinin alınmaması ilgili 2015 yılında top 2020’ye atılmış, bu bedelleri atılmayacak demiştiniz. 2020 yılına geldiğimizde ise şimdi 2025 yılını işaret ediyorsunuz ve diyorsunuz ki şimdi Partili Cumhurbaşkanı’na yetki vererek bu yetkiyi 2030 yılına kadar uzatıyoruz. Soruyorum; bu millet kullanmadığı elektriğin bedelini ne zaman ödemeyi bırakacak? Son olarak, bu bütçe halkın bütçesi değildir. Bu bütçe refahı değil; açlığı, mutsuzluğu getiren bir bütçedir” dedi.