EGEDESONSÖZ- CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, SonSöz TV’de katıldığı programda Gazeteci Fatih Yapar’ın sorularını yanıtladı.
Prograrım gündemin 28 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimleri ile ilgili saha çalışmaları, Sinan Oğan ve Ümit Özdağ’ın 14 Mayıs seçimleri sonrası yaptığı tercihler, iktidarın “yerli-millilik” vurgulu kampanyası ve ekonomik krizin iş dünyasına etkileri vardı.
MAÇI A MİLLİ TAKIM GİBİ 2-0’DAN DÖNDÜRÜP ALACAĞIZ
Saha çalışmalarında bahseden CHP’li Aslanoğlu, “Saha çok iyi gidiyor. Pazar günü seçim oldu. Gece 4:30 son ıslak imzalı tutanak teslim edilince eve gidip duş aldık ve seçim ikinci tura kaldığını düşündük. Sabah kahvaltısı sonrası hemen Tunç başkan ile birlikte buluştuk ve değerlendirme yaptık. Hocalarımızla, danışmanlarımızla toplandık. Ardından il yönetim kurulu ile toplanıp neler yapacağımızı konuştuk. Vekillerimizi, belediye başkanlarımızı toplayarak aynı gün içinde yol haritası belirledik. İlk kez ikinci tur ile karşı karşıyayız. Futbolda maçın uzaması gibi… Teknik direktörler 120’nci dakikaya kadar bir program yaparlar. Hiçbirimiz 90+ üzerine bir planımız yoktu. İlk tecrübemiz. Maç penaltılara kalmadı. İkinci yarıda Türkiye’nin Çek Cumhuriyeti maçının 2-0’dan dönüşü gibi seçimi farkla alacağız. 14 günün 1’İ seçimi günü… Yani 13 gün kalıyor. İlk gün değerlendirme ile geçti. Aynı günde yeni sisteme adapte olduk ve ilçe örgütlerimiz sahaya inmiş durumdaydı. Örgüt çok çabuk refleks verdi. İlk seçimde 50+1 alamayışın bir hırsı vardı” dedi.
BİR DEMORALİZE BİR DURUM YOK
Seçim sonrası kent geneline asılan “değişim isteyen yüzde 68,7… Teşekkürler İzmir” pankartlarının asılması ile ilgili olarak sorulan sotuya yanıt veren Aslanoğlu, “Yüzde 68,7 İzmirli ‘Erdoğan gitsin’ dedi. Erdoğan kalsın diyenlerin iki katı. Hatta 3’te 1’inden bile az kısım. Vatandaş demoralize olmasın diyoruz. Çoğuz bu şehirde. Çok çok aldığımız oy 50+1’e yetmedi. İzmir olarak verdiğimiz omuz Maraş’a, Rize’ye yetmedi. Daha fazla omuz vermemiz gerekiyor demek ki. Türkiye’nin aydınlığa açan penceresi İzmir’dir. Aldığımız 400 bin fazla oy ile ikinci tura bıraktık ama 50+1’e yetmedi. İkinci turda biraz daha omuz vereceğiz. Sahada ‘ben oy verdim, sandığa gitmem’ diyen yok. Aksine gideceğiz diyen var. Örgütlerimiz yılgın değil. Bir demoralize bir durum yok. Aksine her yerde hınçla hırsla sandığa gitme isteği var” şeklinde konuştu.
İzmir’de alınacak oy tahmini için ise “Yüzde 70’leri rahatça göreceğiz. Pankartları inşallah ‘yüzde 75-80… Teşekkürler İzmir” demek istiyoruz” dedi.
OĞAN’A OY VERENLERİN ERDOĞAN’I İSTEMEME GEREKÇELERİ AYNIDIR
Dağılan ATA İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan’ın Cumhur İttifakı’ndan yana tercih yapmasını yorumlayan CHP’li Aslanoğlu, “Bu seçimde AK Parti’ye, MHP’ye oy verenler olabilir. Oğan’a oy verip ikincit turda Erdoğan’a oy verenler arasında kaçı Erdoğan’a, kaçı Kılıçdaroğlu’na oy verecek bilmiyoruz. Aynı şekilde Kılıçdaroğlu’na oy verenlerin yeniden vereceklerini bilmiyoruz. Oğan ise parti değildir. Daha fazla seçmeni taşıyacağı yapısı yok. Ama seçim sonucunda Kılıçdaroğlu önde göğüsleyecek ipi. Hangisinin hangisine oy verdiğini biliyor. Oğan’a oy verenlerin Erdoğan’ı istememe gerekçeleri aynıdır. Dün Oğan’a destek verip Erdoğan’a oy vermeyişinin sebebi vardı ve o sebep değişmedi. Erdoğan’ı değiştirme ya da değiştirmeme sebebidir” açıklamalarını yaptı.
KANDIRILMIŞ HİSSİ KADAR KÖTÜ BİR ŞEY YOK
Oğan’ın tercihinin pazarlık sonucu değişmiş olabileceğini söyleyen Aslanoğlu, “Toplum yaşanan piyesleri görüyor. Zübük filmi var. Topluma çok güzel mesajlar veren filmlerden biri. Politikacıların koltuk uğruna neler yaptığını görüyoruz. Toplum saf değil. 5 gün önce söylediğiniz, HÜDAPAR, Erdoğan için söyledikleriniz izleniyor. İzmir Gençlik Merkezi video 15,4 milyondu. Çünkü ne gençler unutuyor ne de ona oy verenler bunu unutmaz. Kandırılmış hissi kadar kötü bir şey yok. Hani Erdoğan’a karşıydık, HÜDAPAR’a karşıydık. Daha da kötüsünü yaşattı Sinan Bey. Toplantılar sonrası TV’ye çıkıp ‘kim fazla verirse’ dedi. Oğan’a oy verenler, Zafer Partisi’ne oy verenler ikinci turda yeni bir şeyle karşı karşıya... Bizi detaylara boğmak istiyorlar. Çok basit pusula var. Bir yanda Erdoğan, bir yanda Kılıçdaroğlu. 21 yılda her şeyin iyiye gideceğini düşünüyorlar, ekonominin iyiye gideceğini düşünüyorlarsa, 3-4 yıldır ellerine cebine attıklarında daha çok para, pazarda daha çok ürün alabildiklerini görebiliyorsa daha özgür bir ülke olduğunu düşünüyorlarsa Erdoğan’a verebilirler. Biz yoksulluktan kırıldık, pazar arabaları dolmuyor, tane ile biber, domates alır olduk. Sakın tweet atma gözaltına alınırsın diyorsan Kılıçdaroğlu’na oy verecek. Bu kadar basit bir seçim…” dedi.
İLK SEÇİMDE KAFA KARIŞIKLIĞI YARATMIŞLARDI
Seçmenin ikinci tura oyunun rengini Kılıçdaroğlu lehine çevireceğini kaydeden Aslanoğlu, Kılıçdaroğlu ile ilgili olarak Erdoğan tarafından mitinglerde kullanılan görüntülerin montaj olduğunu da belirtti. Aslanoğlu yerel yönetimlere özerklik verileceği yönündeki çıkışlara da yanıt vererek “İçişleri Bakanı gibi ‘bu bir sivil darbedir’ gibi abuk sabuk laflar söylenecektir. Demokratik seçime gidiyoruz, vatandaş oy atarak istediği iktidarı değiştirecektir. Erdoğan’a birinci turda oy verenlerin bu seçimde Kılıçdaroğlu’na oy vereceklerini düşünüyorum. İlk seçimde kafa karışıklığı yaratmışlardı. Yayınlanan videolar ise montaj ve suç… Aksi durumda Kılıçdaroğlu’nun Kandil’e gidip geldiğini söylemeniz lazım. İşin suyunu çıkarma huyundan vazgeçilmeli. 2023 seçimleri bu iğrençliklerle anılacaktır. 2023 seçimlerinde böyle bir filmi suç işleri bakanı yayınlasaydı garip gelmezdi. Hayatı montaj, kaset, küfür vs. ancak cumhurbaşkanının montaj bir kaset yayınlaması kadar daha vahim bir şey olamaz. Bir kaseti montajlamak, yaymak suçtur. Cumhurbaşkanı olmanız size böyle bir hak vermez. Ayıptır. Siz CHP Genel Başkanı’nı Kandil’deki Karayılan’la yan yana getirmeyi çalışıyorsunuz. Onlarla oturup kalkan sizsiniz. Bunu unutturdular. Dünden itibaren yeni bir şey çıkardılar. Yerel yönetimlere özerklik diyorlar. Yerel yönetimlere özerklik şartını getireceksiniz, siz bunu söylediniz diyorlar. Yerel yönetim özerklik şartı mahalli idare Avrupa anlaşması. Anlaşmayı 1 Nisan 1993’te Turgut Özal imzalamış. AB ile ilgili temel şartlardan biri... İzmir’de Karşıyaka Belediyesi’nin, Silopi Belediyesi’nin, Konak Belediyesi’nin güçlendirilmesinden yanayız. Mahalde olanı merkezden yönetmek zordur. Bunu vatana, bayrağa bağladılar. Bağlamadıkları şey yok. Ne zaman milleti kandırmaya son vereceksiniz” değerlendirmesini yaptı.
2023 SEÇİMLERİ REZİLLİKLERLE ANILACAK
14 Mayıs seçimleri öncesi TCG Anadolu gemisi, TOGG, İHA-SİHA yatırımlarının seçim kampanyasına malzeme yapıldığını söyleyen Aslanoğlu, “AK Parti İl Başkanı Bilal Bey ‘beraber gezelim’ demişti. ‘Burası babanın gemisi mi, AKP’nin gemisi mi beni davet ediyorsun’ demiştim. Bu devletin gemisi… Devletin çivisini çıkardınız. Beni vali davet eder, komutan davet eder. Siz kimsiniz? Babanızın malı değil bu! Milli savunma için yapılan her şeyi AKP babasının malı gibi görüyor. Bu CHP’nin de İYİ Partili’nin de Saadet Partili’nin de MHP’linin de… Niye karşı olunsun? Onu seçim malzemesi yapmak utanılacak bir şey… Yerin dibine girilesi bir şey… 2023 seçimleri rezilliklerle anılacak. İHA, SİHA’ya karşı mıyız? Biz ‘üretilmesin, millete mahkum olalım mı’ diyoruz. Bayraktar aile bireylerinden biri. Aile konularına girmeyelim. Erdoğan’ın damadı sonucunda… İHA-SİHA’ları savunuyoruz. Bayraktar üretsin mi? Tabiî ki. Ama ülke içinde başkalarının üretmesine niye engel oluyorsunuz? Bu ülkenin SİHA’ya İHA’ya ihtiyacı var. Nasıl bir rant bölüşümü var ki engel oluyorsunuz. Kötü bir şey mi başkası üretse? Hem rekabet olur hem daha çok İHA-SİHA’mız olur. Kalitemiz artar” şeklinde konuştu.
Seçim sonucuna bakılarak “Muhalefet teröre mesafe koymuyor, İHA-SİHA’ya karşı” söylemlerinin halk da karşılığının olup olmadığı yönünde gelen soruya yanıt veren CHP’li Aslanoğlu, “Halkı tek tip profil gibi düşünüyoruz. Vatandaş tek bir adam değil. 80 milyonuz. Kimini yoksulluk etkiledi ve bundan dolayı muzdarip ve Erdoğan gitsin dedi. Açlık var ama Erdoğan kalsın diyen oldu. Soğansız yaşarım, vatansız yaşamam diyenler oldu. Bunların her biri var. Milliyetçilik sadece bizim ülkemizde değil bir sürü problem var. Bizde de düzensiz mülteci geçişleri vatandaşı korkuttu ve milliyetçi dalgayı yükseltti. Sabah dernekler toplantısında bir arkadaşım 13 milyon rakamı telaffuz etti ve bu beni korkuttu. Devrimci, solcu, olaylara hümanist bakmaya çalışan birisi olarak mültecilerin daha zor bir durumdan geldiklerini biliyoruz. Ama sınırdan bu şekilde elini kolunu sallayarak geçmelerini doğru bulmuyorum. Hem milliyetçi hem sınırdan geçsin. Hem perhiz hem lahana turşusu… Olacak iş değil. Milliyetçi iseniz sınırdan habersiz geçtilerse engellersiniz. Van’dan ellini kolunu sallayarak Afgan geliyor. Bunlar ülkemize geliyor ve çalışıyorlar. Sigortalı değiller. İşverenler kötü niyetle kullanıyorlar. Ucuz iş gücü olunca Türk vatandaşın işsiz kaldığını görüyoruz. Herkesi korkuttuğu gibi beni de korkutuyor bu durum. Ülkedeki bu dalgalanma sadece bir parti özelinde değil topluca tedirgin olduğumuz konu…” ifadelerini kullandı.
PAZARTESİDEN SONRA İŞ DÜNYASI KÖTÜYE GİDİŞ OLACAĞINI BİLİYOR
İş dünyasından ayrılmadığını ve hala içerinde olduğunu kaydeden Aslanoğlu, özellikle ihracatçıların yaşadığı sorunlara dikkat çekerek şunları söyledi:
“İş dünyasından ayrılmadım ve içindeyim. Hala İZTO meclis üyesiyim. Meclislerde sürekli buluşuyoruz. Herkesin dertleriyle ilgileniyoruz. Dost sohbetlerinde ne olduğunu görüyoruz. Ekonomi seçim sebebiyle durmuş durumda değil. Ekonomi her seçimde ne olacağı görmek ister. Araba hızla giderken kontrolü gidersiniz, kavşak varken daha sakin geçersiniz. Biz de ise neredeyse araba durmak üzereydi durdu. Seçimin ertesi günü kredi kartı nakit avans işlemlerini durdurdular. Bunun savunulacak yanı olabilir mi? Hani şaha kalktıydık, nasıl şaha kalktıysak devlet müdahalesi ile nakit avans sistemi yeniden açıldı. Şu an kredi çekemiyoruz. Seçim düzleminde değil bu, öncesinde de çekemiyorduk. İhracatçıların en büyük dertlerinden biri buydu. Ben il başkanı olmadan önce de kredi çekemiyorduk. Kredi çekemeyince iş yapmakta zorlanıyoruz. Uzun süredir vatandaş malı satıyor, devlet zorla ucuza bozduruyor. Adam ne yapacağını bilmiyor. Satmasa, üretmese olmaz. Böyle bir şey olabilir mi? Euro kuru 21 küsur ve onun üzerinden mal satıyorsunuz, devlet onu 19,5’tan bozuyor. Zararına iş yaptırıyor ve zorla yaptırıyor. Bunun olması mümkün mü? Ocak’tan itibaren işçilik, enflasyon arttı. Ama euro aynı euro… Adam eskiden 1 dolara satıyordu şimdi de 20 liraya satıyor. Ama maliyet oldu 22 lira. Küçülebilen küçülüyor. Pazartesiden sonra herkes kötüye gidiş olacağını biliyor. Bu hükümet neredeyse 3 yıldır tüm bilimi yok eden, kendi kafalarına inandıkları bir kulp buldular. Yakında kutsal kitap demeseler iyi. En son neo klasikten vazgeçip epistemolojk bir şeyden bahsediyorlardı. Çöktü bu sistem. Bunun patladığını siz de biliyorsunuz. Aslında çıkıp hepsini demesi lazım. Atilla Bey birazdan konuk olacak. Çıkıp bir şey yaptık denedik, olmadı, başka bir şey yapacağız, düzelecek desin. Bunu pazarcıya gitseniz pazarcı güler, bırakın ekonomistleri… Pazartesi daha kötü olacağını Erdoğan devam ederse biliyor. Bu kararlar bizi 3 yıldır bizi batırdı. 2017’de 4,5 TL olan dolar bugün 20 liranın kapısında… Reel rakamın 28 lira gibi bir rakam olduğunu herkes biliyor”