Mehmet İŞLER/EGEDESONSÖZ - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Zeynep Altıok referandum sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Partisinin İzmir İl Başkanlığı’nda basın açıklaması yapan Altıok’a İl Başkanı Asuman Ali Güven, Karşıyaka İlçe Başkanı Uğur Yıldırım ve Bergama İlçe Başkanı Ayşe Şimşek eşlik etti.
Altıok yaptığı kapsamlı konuşmada İzmir’e ilişkin sorunları verdiği rakamlar üzerinden aktarırken, 16 Nisan’da yapılması kesinleşen anayasa değişikliğinin tarihi referandumu için çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Altıok ayrıca İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun 397 yılla yargılandığı ve 6 yıllık süreci kapsayan davanın 30’uncu duruşması için konuşmasına ayrı bir parantez açarak, “Adalet istiyoruz” dedi.
İKTİDAR GAVUR İZMİR DİYOR BİZLERSE GÜZEL İZMİR!
Milletvekili Altıok, “İzmir çok güzel bir şehir… İzmir belki de Türkiye’mizin en güzel, en özgür şehri… Tarımdan ticarete, turizmden sanayiye, kültür, sanat ve eğlence yaşamından tarihe uzanan büyük imkanlara, köklü geleneklere ve birikime sahip. Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşme serüveninin simge kentlerinden İzmir, Türkiye’nin batıya dönük çağdaş yüzünü temsil ediyor. İzmir’in teslim olmayan, diz çökmeyen, boyun eğmeyen tıpkı diğer Akdeniz kentleri benzeri bir ruhu var. Bu ruha iktidar partisi ‘Gavur İzmir’ diyor, bizlerse ‘Güzel İzmir’ demeyi tercih ediyoruz” açıklamasını yaptı.
BELEDİYENİN İKTİDARA AİT OLMAMASININ AĞIR SONUCUNU GÖRÜYORUZ!
Altıok İzmir’in sorunlarına dair yaptığı konuşmada pek çok alanda rakamlar ortaya koyarken iktidarı hedef aldı. Altıok, “Burada İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin iktidar partisine ait olmamasının ağır sonucunu görüyoruz. Merkezi hükümet bu şekilde CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin cezalandırdığını düşünebilir, fakat gerçekte olan Ankaralı yurttaşlarla İzmirli yurttaşlar arasındaki 3 katı bulan haksızlığın kendisi ve cezalandırılan İzmir halkı. İzmir çok güzel olduğu kadar da zor bir kent. İşsizlik oranı yüzde 15. Bu Türkiye ortalamasının çok üstünde bir oran… 4.2 milyonluk bu dev kentin bünyesindeki işsizlik problemini hafifletmesi, dahası sürekli gelen göçü göğüslemeyi başarması gerekiyor” dedi.
DAVADA HERKES FETÖ’DEN TUTUKLANDI!
Kumpas davalarına değinirken İzmir’deki tarihi belediye davasına vurgu yapan Altıok, “27 Şubat Pazartesi günü İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’mız ve 100’ün üzerinde bürokratın yargılandığı İzmir Büyükşehir Belediyesi davasının karar duruşması görülecek. Bilirkişisinden polisine, savcısına, hakimine kadar herkesin bugün FETÖ’den tutuklu veya firari olduğu bu kumpas davasında adaletin artık yerini bulmasını ve Sayın Aziz Kocaoğlu olmak üzere tüm mağdurların beraatını istediğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum. Adalet istiyoruz, adalet istiyoruz, adalet istiyoruz” diye konuştu.
SORULARLA ELEŞTİRDİ!
Sistem değişikliği için yürütülen referandum sürecine ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Altıok, iktidara sorular yönelterek eleştirilerde bulundu. Altıok, “İzmir turizmdeki gerilemeden olumsuz etkilenen ilk dört kent arasına girdi. Hükümet politikaları Türkiye’yi güvenilmez bir limana çevirdi, bedelini de yurttaşlarımız ödüyor. Alsancak liman esnafı 45 sene sonra ilk defa banka kredisi kullanmak zorunda kaldığını belirtiyor ve artık isyan ediyor. Türkiye’nin ve İzmir’in en temel problemlerini; işsizliği, ekonomideki kötü gidişatı, terörü sonlandırmak bu meclisin ve bu hükümetin göreviyken, meclis ve hükümet tek bir kişinin tüm yetkiyi elinde toplaması için ülkeye anayasa değişikliğini dayatıyor. Kırsal kalkınma için Başkanlık rejimine mi ihtiyaç vardır? Çöken tarımın sebebi demokratik parlamenter sistem midir? Ekonomik çöküşü durdurmak için Başkanlık rejimine mi ihtiyaç vardır? HSYK üyelerinin tamamını belirlemenin turizmdeki kötü gidişle ilgisi nedir? Başkanın, başkanın yardımcılarının, bakanların fiilen ömür boyu yargılanamaz hale getirilmesinin terörle alakası nedir? Çocuklarımızın nitelikli bir eğitim almasının önündeki engel Milli Eğitim Bakanı’nın Başkan tarafından doğrudan atanamıyor oluşu mudur? Dünyada en fazla tutuklu gazetecinin ülkemizde bulunması parlamenter rejimin bir sonucu mudur? Bunca yıkımın, bunca talanın, yağmanın, yolsuzluğun, rüşvetin, çökmüş devlet sisteminin sebebi ülkede başkanlık sistemi olmaması mıdır?” açıklamasını yaptı.
İKTİDAR CHP’YE ANA MUHALAFET GÖREVİ LÜTFETMİŞ, TEŞEKKÜR EDERİZ!
Altıok, Samsun’da ‘Hayır’ çalışması yürüten Atakum Hayır Meclisi’nin, polis tarafından Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararları gerekçe gösterilerek engellenmeye çalışılması hakkında da konuştu. Altıok, “Samsun’da yaşanan olay ortada… ‘10 siyasi parti dışında kimse hayır üzerinden propaganda yapamayacak’ diyorlar. Bir sonraki adım da hayır oyu verenler cezalandıracak diye bir açıklama yapacak bu iktidar. İktidar lütfetmiş CHP’ye ana muhalefet görevini vermiş. Teşekkür ediyoruz! Böyle bir baskı ortamında sürüklendiğimiz bu referandumun adil sonuç vermesi mümkün müdür? İki tercih varsa ve biri suçmuş gibi gösteriliyorsa zaten bu seçim tek seçeneklidir. Formalite olsun diye önümüzde sandık konulmuş bir seçimdir. Evet oyu kadar hayır oyu da meşrudur. Herkesin neden hayır dediğini açıklama özgürlüğü vardır. Medeniyet bunu gerektirir” dedi.
NEYİN İSTİKRARI?
Altıok, “Biz hayır dediğimiz süreçte evet diyenlerin de özgürce propaganda yapacağı bir Türkiye’yi İzmir’den haykırıyoruz. Bunun için bugün hayır diyoruz. Hayır dememizi engelleyenlere, baskı kuranlara, hayır diyenleri cezalandırmak isteyenlere karşı hareket ediyoruz. Bunu kabul etmiyoruz. İstikrar gelecek diyorlar. Neyin istikrarı? İşsizliğin, yoksulluğun, adaletsizliğin, sürekli yükselen dövizin, dünyanın en pahalı benzininin, en fazla tutuklu gazetecinin, en kötü eğitimin, patlayan bombaların, şehit düşen askerlerin, yaralanan sivillerin, istikrarı mı sürecek? Bu teklifi tarihin tozlu raflarına bir utanç olarak kayıt altında bırakalım” diye konuştu.
YAYILAN BİR HAYIR ORANI GÖZLEMLENİYOR!
Ülkenin çeşitli yerlerinde vatandaşlarla temas halinde olduklarını belirten Altıok, vatandaşın anayasa değişikliği ve referanduma olan tavrını açıkladı. Altıok, “Vatandaş değişikliğin detaylarından boğulmaksızın bilgilendirilmeli. İnsanlar neye evet ya da hayır diyeceğinin kendisine anlatılmasına ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle de vatandaşın aydınlık Türkiye tercihinin farkında olan iktidar da ‘hayır’ propagandasını yasaklama derdine düştü. Çünkü insanların aydınlandıkça, bu teklifin neyi içerdiğini öğrendikçe ‘Hayır’a yöneldiğini ve bunun ciddi bir oranda yaygınlaştığını fark ettikleri için artık propagandayı yasaklama çalışmasını hızlandırıyorlar. Vatandaşa tek tek sorsanız, ‘hangi madde neyi getiriyor? diye, belki hepsini cevaplandıracak durumda değil ama bu teklifin ülke geleceğini nasıl etkileyeceğine son derece hakim. Bunun sonucunda da yayılan bir hayır oranı gözlemleniyor. Telaş ve korku bundan…” ifadelerini kullandı.