GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
26 Eylül 2019 Perşembe 09:34

CHP’li Ağbaba İzmir’de konuştu: Düşmanın denize döküldüğüne inanmayanlar var!

Genel Başkan Yardımcısı Ağbaba, “Karşımızda yeni bir tarih yazmaya çalışan siyasi bir anlayış var. Bizim Cumhuriyet tarihimizi de önemsizleştirmeye, değersizleştirmeye çalışıyor. Türkiye’nin birçoğu tarihi aslında okuyarak değil, daha çok dinleyerek öğreniyor. Kimden dinliyoruz? En çok konuşan adamdan dinliyoruz. En çok konuşan adam kim? Recep Tayyip Erdoğan… Bugün toplumun önemli bir kısmı Sakarya Meydan Muharebesi’nin olmadığına, İzmir’de düşmanın denize dökülmediğine samimiyetle inanıyor” dedi.

EGEDESONSÖZ- İzmir Büyükşehir Belediyesi, Türkiye Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfı (TÜLOV) ile birlikte ‘İşgalden Kurtuluşa İzmir’ adlı panel gerçekleştirdi.

Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde düzenlenen programa İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, TÜLOV Vakfı Genel Başkanı Aytekin Tunus, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, CHP İzmir milletvekilleri, İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Aziz Kocaoğlu, CHP’li belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, partililer, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları temsilcileri katıldı.

Panelin moderatörlüğünü CHP Muğla eski Milletvekili Nurettin Demir yaparken CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, Tarihçi Prof. Dr. Kemal Arı ve Tarihçi Dr. Derya Genç Acar da konuşmacılar olarak yer aldı.

CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer önemli mesajlar verdi.

DİRENİŞ HİKAYESİ İZMİR’DEN BAŞLAYIP İZMİR’DE ZAFERLE SONUÇLANDI
Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Yüzyıl önce ülkemizin kurtuluşuna sükun eden sürece nasıl gelindiğini tarihin rehberliği ışığında bugün bir kez daha hatırlayacağız. Bu vesileyle, değerli insanları bu panelde bir araya getirdiği için TÜLOV’a şükranlarımı sunuyorum. Dönemin emperyalist devletleri Anadolu’yu paylaşmak ve özgürlüğümüzü vesayet altına almak istemişti. 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgaliyle birlikte ilk kurşunu atarak şehit olan Hasan Tahsin’in cesareti ve kararlılığı Anadolu’nun her tarafında kısa bir süre içerisinde büyük bir direnişe dönüşmüştü. Gazi Mustafa Kemal’in ‘İlk hedefiniz Akdeniz’dir’ sözü, bu direnişi bir zaferle nihayete kavuşturacak son kavşağa sokmuş, büyük taarruz ve 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtuluşuyla büyük bir destana dönüşmüştür. Sadece kendi tarihimiz değil dünya tarihi açısından bakıldığında emperyalizme karşı dünyanın en önemli direniş hikayelerinden biri olan bu mücadele İzmir’den başlayıp Anadolu’ya yayılmış ve yine İzmir’in kurtuluşuyla zaferle sonuçlanmıştır. Bu sebeple İzmir, Anadolu’nun işgalden kurtuluşuna, kurtuluştan yeniden kuruluşuna giden sürecin hep kalbinde yer almıştır. İzmir’in bu pozisyonu asla tesadüf değildir. Çünkü İzmir, tarihsel kökleri itibariyle farklı kültürlerin bir arada yaşadığı, farklı fikirlerin özgürce ifade edildiği ve bu sayede demokrasi kavramını doğuran coğrafyadır. Demokrasinin özünde özgür yaşama iradesi vardır. İzmir bugün halen köklerinden beslendiği bu özü koruyor. Hedefimiz, tarihimizden aldığımız referansla ülkemizin her tarafına bu anlayışın yayılmasına öncülük etmektir. Bugün bu ruha, bu öze sadece İzmir’in değil, Türkiye’mizin tamamının çok ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Nasıl ki kurtuluş mücadelemizde farklılıkları, ayrışmanın değil bütünleşmenin, tek vücut olmanın gücü haline getirdiysek, bugün de ülkemizde yaşanan tüm sorunların tek çözümünün bu özü yakalamak olduğunun farkındayız. Bu duygu ve düşüncelerle, yaşadığımız topraklarda hür olmamızı sağlayan başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kurtuluş mücadelemizin tüm şehitlerinin önünde saygıyla eğiliyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum” diye konuştu.

LAİKLİK VURGUSU
CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, “Benim için çok heyecan verici bir toplantı. Manisa’da böyle bir imkan yok. Biz eşimle bu salona Cuma akşamları konser dinlemeye geliyoruz, İzmir’imizle gurur duyarak. Biz buraya TÜLOV’a güç vermeye geldik. TÜLOV’un tanıtım gibi bir görevi var ama isminin sonundaki ‘LOV’ laik oluşum vakfı. Böyle bir şeye ihtiyaç var. Zaman zaman Türkiye’de çok istismar edilen alanlar oldu ve belki de biz laikliğin önemini vurgulamada bazen hep beraber bir adım geride kalmış olabiliriz. Bu özeleştiriyi de yapmak lazım. Aslında bu özeleştiriyi 15 Temmuz darbesinin gecesinde, liyakate değil de sadakate önem verilen bir grup veya Cumhuriyet’in temel ilkeleriyle en çok çelişen bir husus, yani hiçbir zümreye ayrıcalık tanınmaz denirken, bir zümreden ya da cemaatten değilsen devlette bir yere gelinemediği bir dönemde, liyakat terk edilip de F16’lara bir cemaat, tanklara bir cemaat, ordunun bir tarafına bir cemaat, polisin birçok yerine bir cemaat, adliyeye bir cemaat yerleştirilmişken, aslında 15 Temmuz gecesi sığınakta herkesinin aklına laikliğin ne kadar önemli bir mesele olduğu dank etmişti. Sonra dank edilen kafalar başka türlü çalışmaya ve eski hataları tekrar etmeye, belki de çok daha tehlikelilerini yapmaya geldiler ama o iş bizim işimiz değil. Bizim işimiz; Cumhuriyet’i var eden bütün değerler, Cumhuriyet’in tüm ana kolonları kadar önemli, belki hepsinden biraz daha önemli olacaksa bugüne dair o laiklik meselesi bir şeyleri vurgulamak, bir şeyleri konuşmak için böyle bir vakfın yeninde güçlendirilmesinde Nurettin Hocamız bize bir çağrı yaptı ve biz de vakfın yönetim kuruluna girdik. Belki siyaset bittikten sonra buralarda daha çok uğraşırız ama bunun için buradayız” dedi.

TOPLUMUN ÖNEMLİ BİR KISMI İZMİR’DE DÜŞMANIN DENİZE DÖKÜLMEDİĞİNE SAMİMİYETLE İNANIYOR!
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ise “Karşımızda yeni bir tarih yazmaya çalışan siyasi bir anlayış var. Bizim Cumhuriyet tarihimizi de önemsizleştirmeye, değersizleştirmeye çalışıyor. Türkiye’nin birçoğu tarihi aslında okuyarak değil, daha çok dinleyerek öğreniyor. Kimden dinliyoruz? En çok konuşan adamdan dinliyoruz. En çok konuşan adam kim? Recep Tayyip Erdoğan… Bugün toplumun önemli bir kısmı Sakarya Meydan Muharebesi’nin olmadığına, İzmir’de düşmanın denize dökülmediğine samimiyetle inanıyor. Çünkü TV’de konuşan adam sürekli bunu anlatıyor, sürekli Cumhuriyet dönemine hakaret ediyor. Bize düşen görev de, Cumhuriyet ne zaman, nasıl kuruldu, neler yapıldı’ bunları anlatmak. Onlar 17 yıllık iktidarlarını ballandıra ballandıra anlatıyorlar. Onlar iktidara geldiği zaman İzmir’den Ankara’ya iki şeritli yollar vardı. Duble yol yaptılar, bunu çok büyük kahramanlıkmış gibi anlatıyorlar. Doğru duble yol yaptılar ama Cumhuriyet döneminde hangi şartlarda neler yapıldı bunlara bakmak lazım. 1925 yılında Uşak’ta şeker fabrikası kuruluyor, 1926’da Alpullu şeker fabrikası kuruluyor. Hızla fabrikalar kurulmaya başlanıyor. İzmir İktisat Kongresi toplanıyor, kongrede Kırıkkale’de silah ve mühimmat fabrikası kurulması kararı alınıyor. Atatürk’ü eleştiriyorlar ya, açılan fabrikalara biri bakın, Sümerbank, barajlar, silah fabrikalar… Kayseri’de uçak fabrikasının temeli atılıyor, 1934 yılında ilk uçak Kayseri’den Ankara’ya gidiyor, Türkiye toplam 112 tane savaş uçağı üretiyor. Bu şartlarda Türkiye adeta ayağa kalkıyor.  Tütün fabrikaları, demir-.çelik g-fabrikaları kuruluyor. O şartlarda demir yolları ikin katına çıkıyor. Eğitimde önemli atılımlar yapılıyor, millet mektepleri açılıyor. 1940’lara kadar binin üzerinde doğu ve batı edebiyatı üzerine kitaplar tercüme ediliyor. Türkiye adeta yoktan var ediliyor. 1938’de Atatürk ölüyor, İsmet İnönü Cumhurbaşkanı oluyor.  İsmet İnönü’nün yönetmiş olduğu tek parti hükümeti, Cumhuriyet dönemi çok fazla eleştiriliyor ama bugün yapılanlarla geçmişte yapılanlara baktığımızda Türkiye o tarihte adeta dünyaya meydan okuyor. Bizimle aynı dönemde kurulan ülkeler var; Suriye, Irak, Suudi Arabistan, Yemen, Katar… Türkiye aslında, sürekli aşağılanan değerlere çok şey borçlu olduğunu görüyor. Türkiye hala her şeye rağmen, her türlü kötü yönetime rağmen, dış emperyalistlere rağmen Türkiye hala Müslüman ülkeler arasında yıldız gibi parlıyor. Bizi o ülkelerden ayıran en büyük özelliğimiz laik ve demokratik Cumhuriyetimiz. Bugün, Türkiye bir Mısır, Suriye, Libya değilse bunu laik ve demokratik Cumhuriyet’e borçluyuz. Bunu, bu toprakların yetiştirmiş olduğu en büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyuz” ifadelerini kullandı.