GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
7 Mart 2016 Pazartesi 08:25

CHP’de ihraç kararının perde arkası: Çıray YDK’da ne dedi?

CHP’de yaşanan Atatürk fotoğrafının indirilmesi tartışmasında hakkında ihraç kararı alınan Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka hakkında soruşturma yürütülürken ifadesi alınan İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın YDK’ya sunduğu metin ortaya çıktı.

Fatih YAPAR/EGEDESONSÖZ - CHP’de uzun süre tartışmalara neden olan Atatürk portresinin indirilmesi konusu Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın ihraç edilmesi kararı ile farklı boyuta taşındı. Nazlıaka’nın Muharrem İnce ve Mehmet Bekaroğlu’nun bulunduğu bir ortamda, “yeni şeyler söylemek lazım” diyen birisinin portreyi indirdiğini ifade etmesi partide çok uzun süre tartışılmıştı. Nazlıaka, bu ismin kim olduğunu resmi olarak açıklamayınca parti kendisini disipline göndererek partiden ihraç etti.

O dönem konuya, vakıf olan isimlerden birisi olan CHP İzmir Milletvekili Dr. Aytun Çıray da Yüksek Disiplin Kurulu’nu (YDK) bilgilendirdi. Çıray’ın YDK’ya yaptığı yazılı açıklamaya Egedesonsöz ulaştı. Çıray, CHP’nin kurucu misyonuna zarar verecek safralardan mutlaka kurtulmak zorunda olduğunu söyledi.

İŞTE O İFADELER
Sayın Nazlıaka’nın söylemi ile Meclisteki odasında Atatürk’ün resmini indiren  CHP milletvekili olayına çok sert bir tepki vermiştim, bu milletvekili kimse CHP Yetkili Kurulları tarafından kulağından tutulup derhal kapının önüne konulması gerektiğini söylemiştim. Bazı yazarlar olayın bu ölçüde büyütülmüş olmasını eleştirdiler. Bizans düştü düşecekken ‘meleklerin cinsiyetini tartışan Bizanslı rahiplerin durumuna benzettiler. Halbuki olay görmezden gelinseydi AKP bunu meydanlarda kullanacak ve hem CHP’ye, hem de Türkiye’ye büyük zarar verecekti. Çünkü olay eğer bir şuursuzluktan kaynaklanmıyorsa, Türk Milleti ve Atatürk düşmanlığının ifadesiydi.

Bakın, hiç kimse kendine ait bir ofiste, iş yerinde, özel mekânda bir Atatürk tablosu bulundurmaya mecbur değil. Yine kendi dünya görüşünü, siyasetini, program ve projelerini Atatürk’le ilişkilendirmeyen hiçbir partinin kendilerine ait mekanlarda Atatürk resimlerine yer vermesi gerekmiyor. Onları böyle yapmıyorlar diye ne kınayabiliriz, ne de böyle yapmaları için zorlayabiliriz. Fakat durum böyle değil. Sayın Nazlıaka’nın anlattığı olay kurucusu Atatürk olan CHP’nin bir milletvekilinin TBMM’deki odasında geçiyordu.

Bizim Meclis’teki odalarımızda fonunu Türk Bayrağının oluşturduğu tablonun sol kısmında Atatürk Portresi, sağ kısmında  TBMM’sinin ön cephesinin görüntüsü yer alıyor. Sağ alt köşede ise Atatürk imzalı ‘Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir’ sözü yer alıyor. Sayın Nazlıaka olayın faili CHP milletvekiline neden Atatürk tablosunu indirdin diye şaşkınlıkla sorduğunda şu cevabı aldığını söylemişti: ‘Yeni şeyler söylemek lazım’.

Kısaca, olay Sayın Nazlıaka’nın ifadesine göre bu doğrudan doğruya Türk Milletine ve onun egemenlik sembollerine yapılmış, bir an tahammül edilemeyecek çok ağır, ahlaksız bir cürüm gibi görünüyordu. Böyle bir cürüm iddiasından sonra ‘bu milletvekilinin kimse CHP Yetkili Kurulları tarafından kulağından tutulup derhal kapının önüne konulması gerektiğini’ söylememden daha doğal ne olabilirdi.

Bu olay ortaya çıktığında bazı kötü niyetli yazarların fırsat bu fırsat deyip olayın üstüne atlayarak ‘Atatürk tabu değildir, Atatürk de tartışılır’ diye döktürmesi boşuna değildir. Eğer olaya CHP’li olarak bizler sahip çıkmasaydık kurucu değerlere karşı olanların nasıl kullanacaklarının göstergesidir bu yazılar.  Bu nedenle  hepimizi ne kadar üzmüş olursa olsun bu olayın kamuya doğru mal olmasını sağlayan asıl gazetecilere sadece CHP adına değil Türk Milleti adına da şükran borçluyuz.

Sayın Nazlıaka’nın Sayın Kılıçdaroğlu’na ismini verdiği arkadaşımız ise derin bir üzüntü içindedir. O arkadaşımızın Atatürk’e sadakati bellidir. Kendisi belgelerle böyle bir şeyi yapmamış olduğunu da ortaya koymuştur. O halde şimdi tarihsel nedenlerden ötürü CHP’nin yüksek disiplin kurulu üyelerine çok özel bir rol düşüyor. CHP, kurucu misyonuna zarar verecek safralardan mutlaka kurtulmak zorundadır. Aksi halde CHP ile birlikte Türkiye’nin ve Türk Milletinin de bu konjonktürden büyük bir zayiata uğramadan çıkması imkansız gibidir.