GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Sağlık
29 Mayıs 2022 Pazar 15:15

Bilim Kurulu Üyesi uyardı: O yerlerde maske yasağı kalkmamalı!

Maskenin sağlık kuruluşları ve toplu taşım araçlarında da kaldırılması için ortaya konulan vakaların 1000’in altında olması kriterini değerlendiren Prof. Dr. Alper Şener, “1000 rakamı, birtakım verilerin hesaplanmasıyla ortaya çıkan bir rakam. Toplu taşımdan maske kaldırılabilir ancak hastanelerde zorunluluk devam etmeli. Çünkü solunum yolu enfeksiyonlu hastaların yoğun olduğu bir yer hastaneler… Covid-19 bulaşının sıfırlanması için bunu yapmalıyız” dedi

EGEDESONSÖZ - İki yılı aşkın süredir tüm dünyada korona virüsü salgınıyla mücadele edilirken, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’nda görev yapan İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Alper Şener, SONSÖZ TV’de gazeteci Muhittin Akbel’in sorularını yanıtladı. Prof. Şener, covid 19 salgınından tamamen kurtulmak için Ekim ayını işaret etti, maske takma zorunluluğuyla ilgili olarak da hastanelerde maske kullanımının devam etmesi gerektiğini söyledi.

TÜRKİYE İÇİN PANDEMİ BİTTİ
Prof. Dr. Şener, pandeminin Türkiye için bittiğini söyledi. Şener, “Pandemi, dünya ülkelerindeki olağanüstü hal anlamına geliyor. Türkiye pandemiden, endemik döneme geçti. Bir kişi şikayete geldiği zaman yapılan testlerde test pozitiflik oranı yüzde 1’in altına indiyse, bizim için pandemiyle ilgili olağanüstü önlem paketinin gündemden düşmesi anlamına geliyor. İzmir’de bir günlük vaka sayısı toplamda 94’e düştü. Dolayısıyla soru işaretlerini bir kenara bırakıp akılcı önlemler almak gerekiyor” dedi.

O SERBESTLİK, HASTANELERDE OLMAMALI
Toplu taşıma ve hastane gibi alanlarda maske kullanımının sürdürülmesiyle ilgili görüşlere de yer veren Bilim Kurulu Üyesi Alper Şener, “Bu iki alanda maske kullanımının kalkması için vaka sayısının 1000 yerine 250’nin altında olması daha doğru olmaz mı?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Bir grup var ki hala ağır enfeksiyon riski bulunuyor. Artık toplumsal korunmadan bireysel korunmaya dönmeliyiz. Özellikle 75 yaş üstü yandaş hastalığı olanlar grubunun dikkat etmesi lazım. Hatırlatma dozu olmadılarsa, her yerden maske kalksa bile en riskli gruptur, maske kullanmaları lazım. Bu grubun maske ile ilgili kalabalıklarda önlem anlamaya devam etmesi gerekiyor. Çünkü endemik duruma gelsek bile durağan faz bizim için devam ediyor. Hastaneye giren herkesin maske korumasına devam etmesi gerekiyor. Çünkü solunum enfeksiyonuyla hastaneye gelen çok sayıda hasta oluyor. Hastanelerde bu virüsten korunma ihtiyacı, diğer yerlere oranla çok daha yüksek. Çünkü hastaneye hasta olan, enfeksiyon durumundaki insanlar da geliyor. Dolayısıyla maske serbestliği hastanelerde olmamalı. Bu görüşümü Bilim Kurulu toplantısında da söyledim. Üç gün üst üste vaka sayısı 1000 olursa, maske kullanımının hastane ve toplu taşım araçlarında da sonlandırılması öngörülüyor. Bu rakamı 250’ye indirmek, doğru olmaz. Çünkü o 1000 rakamı, bir takım verilerin değerlendirilmesiyle elde edilmiş bir rakamdır. Yüzde test pozitiflik oranına bakılarak rakamlar ortaya çıkarılıyor. Gönül ister ki rakam, 250 de değil, sıfır olsun, Türkiye’deki oran 1000’i gösteriyor. Genel kurallar artık belli. Öksüren veya hapşıran birinin yanında muhakkak maske takılmalı. Hedef koyduğumuz maskenin kalkması ya da yeniden uygulanmasını çatışma ortamı halinden çıkarmalıyız.”

O RAKAMLAR, SAKLANAN RAKAMLAR DEĞİL
Pandemide hayatını kaybeden kişi sayısına ilişkin değişik değerlendirmelere dikkat çeken Prof. Şener, bu konuda şunları söyledi:

”Resmi kayıtlara göre ülkemizde 100 bin dolayında insanımızı covid 19 salgınında kaybettik. Bu rakamın 250 bin dolayında olduğunu söyleyenler var. Bu tip konularda bir şey söylenirken, halk sağlığı uzmanı ile görüşülerek rakam telaffuz edilmeli. Bunlar sansasyonel rakamlar. Bir taraftan da pandemi Türkiye’de politize edildi. Uzmanlık alanı olmayıp bir grubu temsilen açıklama yapılınca çatışma ortamı herkesin zihninde yanlış mesajlara yol açıyor. Bu Türkiye’de değil dünya ortalamasından ortaya çıkan rakamdır. Dünya Sağlık Örgütü diyor ki; aslında bir milyon kişi öldüyse bu rakam 5 milyondur. Bu rakamlar, saklanan rakamlar değil. Hasta, hastaneye yatıyor PCR testi negatifleşiyor. Fakat ciğerlerinde sıkıntı devam ediyor, yoğun bakımda yatıyor. Üstüne, yoğun bakım enfeksiyonu gelince ölüyor. Bunun covid testi negatif olduğu için kaydı kovid dışı adlandırılıyor. Bu kişi covid pozitif olmasaydı hastaneye yatmasaydı belki ölmeyecekti. Bu kamuoyunun önünde tartışılınca sanki rakamlar saklanıyor gibi algı oluşuyor. Bu da güvensizliğe yol açıyor.”

GRİP VAKALARI GÖRMEDİK
Mart ayı sonundan itibaren vaka ve ölüm sayılarının düşeceği öngörüsü gerçekleşen Prof. Alper Şener, Ekim ayındaki solunum yolu enfeksiyonları arttığı zaman covid 19 oranına bakılması gerektiğini, iki yıl içinde covidin baskın olmasından kaynaklı grip vakaları da görülmediğini anlattı. Şener, “Bu yıl için Türkiye’de covidi endemik enfeksiyon olarak göreceğiz. Panik olmayacağız. Kış aylarında zaten bunu görüyoruz” şeklinde konuştu.

Post covid hakkında da önemli bilgiler aktaran Prof. Dr. Alper Şener, şu değerlendirmelerde bulundu:

POST COVİDİN BELİRTİLERİ NELERDİR?
“Post covid; koronavirüsü geçiren hastaların, organlarda hasar bırakmasıyla oluşuyor. Kişi korona geçirince 4 hafta boyunca sendrom devam ederse nom kovid sendromu, 12 haftadan fazla sürerse post kovid sendromu diyoruz. Belirtileri ise; algı bozukluğu, konsantrasyon bozukluğu , nefes darlığı, kas ağrısı, uykuda sıçrayarak uyanma, anksiyete, depresyon varsa, aksi ispat edilene kadar kontrol altında tutulmalı. Cilt döküntüleri, saç dökülmesi, şeker hastası olmayıp şeker hastalığı ortaya çıkan bile var. Birden bire tansiyon hastası olan var. Bu geniş yelpazeye bakıp hangileri post covide giriyor onu ayırmak gerekiyor. Burada oturmuş bir şablon yok. Bu noktada tıbbın zanaat kısmı ortaya çıkıyor. Vatandaşlar tedirgin olmasın, Türkiye’de 1,5 milyon ila 4,5 milyon post covid, nom kovid var. Geleneksel tıp yöntemleri, her ağrısı olana verilmez. Klasik tıp burada çaresiz. Seçiçi olmak gerekiyor. Stokin yanıtı yüksek hasta gruplarına uygulanması gerekiyor. Bu hastalık sendromik olduğu için çözüm noktasında doğru davranmak gerekiyor.”