Muhittin AKBEL / EGEDESONSÖZ – Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, 23-29 Ekim tarihleri arasında İzmir’deki koronavirüs vakaları, yüzbinde 64.87’ye ulaştı. Önceki hafta yüzbinde 49 olan oran, geçen hafta 57.07’ye, son haftada ise 64.87’ye yükselmesi, endişe yarattı. Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, bu yükselişi Egedesonsöz için değerlendirdi.
AŞISIZ GENÇLERLE YAŞAM, İÇ İÇE DEVAM EDİNCE…
Prof. Şener, özellikle İzmir gibi mavi kategoride yer alan illerde olgu sayılarındaki artışın, erken dönemde aşı tanımlanmış ve 3. Doz aşı zamanı gelen kişilerin aşılanma oranlarındaki düşüşle ilişkili olduğunu söyledi. “Aşısızların pandemisiyle, eksik aşıların pandemisi kol kola verdi, birlikte yürüyor” yorumunu yapan Prof. Alper Şener, şu görüşlere yer verdi:
“Sahada aşılı gruptan hastaneye yatanların hepsi 65 yaş üstü ve 3. doz zamanı gelmiş grup. Aşısızlarda ise hala 20-40 yaş arasında bir kümelenme var. Bir de üstüne gençlerdeki 'bana bir şey olmaz' özgüveni eklenince, vaka sayıları sabit devam etse bile, aşılanma oranları yüksek illerde bile vaka artışı daha fazla görülüyor. Özellikle İzmir ve Çanakkale bunlara çok tipik örneklerdir. Yaşlı nüfusun oranı yüksek, aşılanma oranları yüksek ama üçüncü doz oranları düşük olup, aşısız gençlerle iç içe devam eden yaşam olunca, sonuçta artış da kaçınılmaz oluyor.”
BUNUN BEDELİ KARAKIŞTA ÇOK AĞIR OLABİLİR
Artan vaka artışlarına rağmen sahada henüz bir tıkanma ve yoğun bakımlarda yoğunlaşma olmadığının altını çizen Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, bu sorunun çözümü için önerilerde bulundu:
“Sorunun çözümü çok basittir. Aşısızların bir an önce aşılanması ve 3. dozu gecikmiş olan vatandaşların bir an evvel tamamlayıcı dozlarını olmaları. Bunu aten aylardır, söylüyoruz ama nedense bizden çok, aşı tedirginliğini körükleyenlerin ifadeleri daha çok dikkate alınmış gibi duruyor. Bunun sebebi sanırım iletişim becerimizin onlar kadar iyi olmaması… Çünkü bütün veriler, aşı ve aşılanmanın ne kadar önemli olduğunu göstermesine rağmen, bunun her kanaldan duyurulmasına, iki çeşit aşının isteğe göre yapılma konforu bile varken, ben hala aşılanmamak için direnç gösteren grubu anlamakta güçlük çekiyorum. Bir diğer önemli gözlemim de, aşılanmış grupta diğer önlemlerin ihmal edilmesi ve denetimlerin yapılmaması… Tüm bunlar genel bir rahatlama havası oluşturdu. Ama yanlış zamanda bir rahatlama var. Bunun bedeli, önümüzdeki kara kışta çok ağır olabilir.”