GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Yerel Yönetimler
26 Ağustos 2024 Pazartesi 11:48

Başkan Tugay: Körfezde yüzmeyi vaat edemem ama...

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, yüzülebilir körfez noktasında çalışmaların sürdüğünü söyledi. Tugay açıklamasında "Size körfezde yüzmeyi vaat edemem ancak bugüne oranla çok daha temiz körfezi bırakacağımı vaat ediyorum" dedi. 1982 yılında İzmir Hıfzıssıhha Komisyonu'nun kirlilik sebebiyle balık tutma yasağı getirdiğini ve bunun uygulanmadığını söyleyen Tugay, "Bugüne kadar tolerans gösterildi. Bundan sonra önlemler alınması gerektiğini düşünüyorum" dedi.

Oktay GÜÇTEKİN/EGEDESONSÖZ- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, körfezde yaşanan kirlilik hakkında açıklamalarda bulundu.

Egemenlik Binası’nda basın açıklaması düzenleyan Tugay, körfezdeki toplu balık ölümleri ve alınacak önlemlere ilişkin de değerlendirmeler yaptı.

Tugay'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

"Umuyorum 5 yıl sonra körfezimiz bu günden çok daha iyi olacak. Bunun için gerekeni yapacağız. Ben size körfezde yüzmeyi vaat edemem ancak bugüne oranla çok daha temiz körfezi bırakacağımı vaat ediyorum.

Yapılan oksijen ölçümlerinde sudaki oksijenin neredeyse tamamen tükendiği saptandı. Balık ölümlerinin bunlardan kaynaklandığı kanısı güçlü. Mikroorganizmaların bazıları toksinler salgılayabiliyor. Bunlar da balık ölümlerine neden olmuş olabilir.

TUTULAN BALIKLARI YEMEYİN
Körfezden balık tutulmasını bu nedenle doğru bulmuyorum. Aslında zaten yasak. Ancak bugüne kadar tolerans gösterildi. Bundan sonra önlemler alınması gerektiğini düşünüyorum. Şu an insan sağlığı ile ilgili bir kirlilik yok, ancak bu giderilmezse bu boyutlara ulaşabilir. İç Körfez'den tutulan balıkların yenmemesini tavsiye ediyorum.

SON NOKTAYA GELMİŞ DURUMDAYIZ
Körfez'in sığ olduğu alanlarda ve dipteki çamurun fazla olduğu yerlerde yüzeyde renk değişikliği gözlemledik. Yer yer kırmızı-kahverengi renk değişiklikleri oldu. Ardından toplu balık ölümleri ve yoğun bir deniz kokusu, kötü koku yayılımı gerçekleşti. Bu olayın hemen ardından arkadaşlarımızla konuyu incelemeye başladık ve nedenlerini detaylı olarak araştırdık. Çalışmalarla başta İZSU olmak üzere kurumlarımız, bilim insanlarımız ve üniversitelerimizin değerlendirmelerini alarak süreci yürüteceğiz.

Bizler bu yaşadığımız felaketle birlikte bundan sonra tüm gerçekliği ve çıplaklığı ile sorunla yüzleşmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Körfezimiz maalesef ağır bir kirlilik yükü altında ve bunun yarattığı sonuçları yaşıyoruz. Burada 1965 yılından beri Körfez'in kirlenmekte olduğunu belirtmek isterim. Bu yeni bir durum değil. Bu yıllar içerisinde dereler aracılığıyla Körfez'e evsel, endüstriyel ve tarımsal atıklar taşındı. Evsel atıkların bir kısmı da kaçak ya da sistemin aşırı yüklenmesi sonrası Körfez'e yapılan kanalizasyon deşarjları. Bunlar Körfez'i kirletti. Bayraklı sahilinde metrelerce dipte çamur birikimi olduğunu, bunun bir kısmını dolgu yaparak Altınyol gibi alanları ortaya çıkaracak şekilde çözmeye çalışıldığını hatırlamamız gerekiyor. Neticede çok uzun yıllardır Körfez'e hepimiz, sanayi ve endüstri kuruluşları atık atıyor. Maalesef işin son noktasına gelmiş gibi görünüyor. Bununla yüzleşmemiz gerektiğini ve çözüm için de hepimizin ortak çaba içinde olması gerektiğini başından beri söylüyoruz.

NORMALDE BİZİM DENİZLERİMİZİN TÜRLERİ DEĞİL
Bugünlerde yaşadığımız renk değişikliği ve balık ölümlerinden sorumlu olan şeyin plankton denilen mikro organizmaların patlama şeklinde çoğalması ile ortaya çıktığını düşünüyoruz. Bu türler başka enteresan şeyler var. Normalde bizim denizlerimizin türleri değil. Sonradan buraya taşınmış türler. Muhtemelen gemilerle taşınma sonrasında iklim değişikliğinden yararlanarak çoğalıyorlar ve Körfezimizde baskın tür haline geliyorlar. İzBB, 2000 yılından beri Körfez'i bilimsel olarak yoğun bir şekilde inceliyor. 2000-2018 yılları arasında DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü ile, 2020-2024 yıllarında TÜBİTAK –MAM ile ortak çalışıyoruz. Tam 68 farklı noktada 3 ayda bir TÜBİTAK’ın Marmara gemisi Körfez'e gelerek yüzeyden ve derinden farklı kesimlerden su örneği alıyor ve bunları raporlandırıyor. 2000 yılından beri aslında bilimsel veriler ile takip ediliyor. Bu dönemde bu olayla birlikte bunların hepsini gözden geçirmek zorunda hissettik kendimizi. Bilimsel verilere baktığınızda herhangi bir oturma, yorum farkının nedeni olmayacak, problemin ne olduğunu ve nasıl yoğunlaştığını görebiliyoruz.

KONU SİYASET ÜSTÜ BİR KONU
Bu sorunu her türlü siyasetin üstünde görüyorum. İzmir’in belediye başkanı olarak, kenti çok seven, kente çok büyük saygısı olan biri olarak, çok üzüldüğüm bu çevre felaketinden sonra ne yapmam gerektiğini düşündüğümde, tüm siyasi kimliklerimden sıyrılmam gerektiğini, iş birliği yapabileceğimiz tüm kurumlarla iş birliği yaparak soruna çözüm üretmemiz gerektiğini düşünüyorum. Aynı tavrı tüm kişi ve kurumlardan bekliyorum. Sorunumuz büyük ve ağır. Çözüm için hep beraber çalışmak dışında bir yolumuz yok. Sözlerimin herhangi bir siyasi zemine çekilmesini istemiyorum”

BÜYÜKŞEHİR VE İZSU KÖRFEZ KONUSUNDA İCRACI OLAMIYOR
Kirliliğe neden olan faktörleri tekrar hatırlatmak lazım. Herkesin odaklandığı ve endişelendiği bir arıtma sistemimiz var. Sonuçta İZSU’nun Çiğli'deki tesisi ve Narlıdere’deki tesisi, her ikisi de bakanlık tarafından sürekli ve düzenli olarak kontrol edilen ve bu verilerin bakanlıkta olduğu tesislerimizdir. Elimizdeki bilgilere göre tesislerden şu anda kaynaklanan anormal bir durum kesinlikle yoktur. Ben ve arkadaşlarım göreve geldikten sonra bir anormallik yaşamadık. Bir sorun yaşadık diyemem. Ağırlıklı olarak yağmurlarla birlikte sisteme yüklenme oluyor ve o zaman sorun yaşanabiliyor. Ancak doğru düzgün yağmur da yağmadı, ağır bir kuraklık yaşıyoruz. Geçen yıllara baktığımızda dönem dönem arıtma ile ilgili sorunlar yaşandığını biliyoruz.

İkinci ağır sorun dereler. Derelerden Körfez'e gelen kirlilik. Bunlar yağış aylarında artmakla birlikte yılın her döneminde evsel ve endüstriyel atıkların, Menemen bölgesinden de tarımsal atıkların dereler yoluyla Körfez'e aktığını biliyoruz.

Üçüncü gördüğümüz şey, Körfezimizde limanımız ve tersanemiz var. Buraların da Körfezimizi kirleten unsurlar arasında olduğunu bilmemiz lazım. Limana gelen yük gemilerimizin özellikle Körfez'e ağır kirlilik ve bu bakterilerin taşınmasına yol açtığını düşünüyoruz. Uzak ülkelerden, okyanus ötesinden kentimize gelen yük gemilerini düşünün. Bu yük gemileri kalkmadan önce bulundukları limandan denge için gemi tabanına su alıyorlar. Bu su tonlarca. Daha sonra bu suyu Körfez'e geldiklerinde Körfez'e boşaltıyorlar. İlk defa geçen yıl görüldü, bu sene bu soruna yol açtı. Dediğimiz mikrobiyolojik parçaların bu gemiler tarafından Körfez'e taşındığını bilim insanları bize söyledi. Normalde bu tür başka kıtalardan alınan balast sularının geldiği limanda rastgele boşaltılmaması için bir arıtma tesisi olması, önce geminin oraya girmesi, oraya deşarjını yapması, sonra Körfez'e inmesi lazım. Bu bir zorunluluk ancak ne yazık ki bizim böyle bir tesisimiz yok. Böyle bir tesisin yapılması sorumluluğu tamamen liman işletmesine ait. İzBB’nin böyle bir yetkisi, görev ve sorumluluğu yok. 2000 yılında yapılan kanunlar ve yönetmeliklerden sonra denizler ve iç sularda yetki ve yaptırım sıralaması sırasıyla Çevre Şehircilik, Tarım ve Orman Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'ndadır. Gerçekte belediyelere ve diğer kurumlara kadro ve fiziki olanakları gerek kadro olarak bir icraat yetkisi verilmiş değildir. Bu bilinmelidir. Bu bahane ya da sorumluluğu başka kurumlara yıkmak için söylemiyorum. Mevcut mevzuat bu.

İzBB ve İZSU Körfez konusunda icracı olamıyor. Yani ne kadar İzBB acil durum ilan edip müdahale etse de Körfez'e aslında yetkisi yok. Çamuru almak istesek İzBB’nin sadece belli bir metreküpe kadar temizlik yapma yetkisi var. Bundan fazlası için bakanlık izni gerekiyor. Körfezde su akımını gerçekleştirecek şeyleri yapma yetkisi de tamamen bakanlıkta.

3 AYRI BÖLGEDE YAĞMUR SUYU VE KİRLİ SU AYRIŞTIRMA KANAL ALTYAPI ÇALIŞMASINI YAPACAĞIZ
“Gediz Nehri geçtiğimiz yıllarda gündeme geldi. Çıktığı kaynağından itibaren ilerlediği yol boyunca çok farklı atıkları Körfez'in ağzına boşaltıyor. Biz bu kirliliğe müdahale etmek için, sudaki oksijenin canlı yaşamını sürdürebilmek için çok çok azaldığını saptadığımızdan dolayı, sudaki oksijeni artırmak için arkadaşlarımız suyu havalandırmak üzere çalışmalar yaptılar. Sahilde ve deniz içerisinde gemi ile havalandırma çalışması yapıldı. Ölü balıkları toplayarak oluşabilecek kirliliklerin önüne geçmeye çalıştık. Bu olay olmadan önce, önümüzdeki günler için yapmış olduğumuz şehrin atıksu altyapı çalışması vardı. Kasım ayında çıkacağımız ihale ile 3 ayrı bölgede yağmur suyu ve kirli su ayrıştırma kanal altyapı çalışmasını yapacağız. Bununla ilgili hazırlıklarımızı neredeyse tamamladık. Çınarlı'da birinci bölge, Alsancak’ta ikinci bölge ve Poligon’da üçüncü bölge olmak üzere toplam 4 milyar 200 milyon TL’lik ayrıştırma çalışması için hazırız. Şu an yapımı devam eden Çiğli 4. faz çalışması, güneybatı atıksu arıtma tesisi iletim hatları, Çiğli arıtma tesisi çamur çürütme kurutma tesisi ve Çınarlı yağmur suyu ayrıştırma çalışmasını yakın sürede gerçekleştirmek için arkadaşlarımız çalışıyor. Çiğli 4. faz ile ilgili üzülerek şunu söylemek isterim; normalde 2002 yılında arıtma tesisinin devri alındığında o gün planlandığı şekilde gitse, olay 2007 yılında yapılmış olması gerekiyordu. Şu an yapımı devam ediyor. Benim ve arkadaşlarımın kentte yapmak zorunda hissettiğimiz en önemli işlerden biri bu. Önümüzdeki Nisan ayında bitip hizmete alınması için dönemimizde hızlandırıldığını belirtmek isterim. Bunun yatırım maliyeti toplamda 1 milyar TL.

SORUNU ÇÖZECEĞİMİZE DE İNANIYORUM
Geçmişte hep altyapı mı, üstyapı mı yatırımı yapılacak konuşmaları vardı. Hiçbir siyasi hesap içinde olmadan, en önemli önceliğimiz altyapı çalışmamız olacak ve bunun için ayırabildiğimiz tüm kaynakları ayıracağız. İzmir’i İzmir yapan, hepimizin içten içe bildiği değerimizi hep beraber kurtaracağız. İnsanların Körfez’i kirletmemesi için azami çaba göstermesi gerekmektedir. En ufak bir kirliliğin bile Körfez’e atılmamasını vatandaşlarımızdan talep ediyoruz. Körfez’e hep beraber sahip çıkmamız gerektiğini belirtmek isteriz. Bizler sadece Körfez kirliliği değil, şehrin atık yönetimi, trafiği, bozuk trafiğin düzeltilmesi için yol haritaları oluşturduk ve bu çerçevede çalışmaya devam ediyoruz. Master planlar yapıyoruz. Daha önce şu eksik yapıldı, şu yanlış yapıldı gibi tartışmalar içinde olmayı düşünmüyorum. Bundan sonra ne yapacağımızla ilgili kararlar vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Geçmiş geçmişte kaldı ve Mevlana'nın dediği gibi, bugün yeni şeyler söyleme zamanı. Arkadaşlarımız, İzBB personeli her zamankinden çok daha dikkatli ve çalışkan olacaktır. Ben onlara, bilgilerine ve deneyimlerine inanıyorum. Bu sorunu çözeceğimize de inanıyorum.

YENİ YAPILAŞMALAR TÜM YÜKÜ BELEDİYENİN ÜZERİNE YIKTI
Kentsel yapılaşma sorunumuz da var. Yakın zamanda yapılıp biten bin 100 bağımsız birim kanal altyapısı için ödeme yapıyor, 2 milyon 900 bin TL… 1 tane 1+1 daire 13 milyon TL o sitede. Bu yeni yapılaşmaların şehrin altyapısına hiçbir katkı vermediğini ve tüm yükü belediyenin üzerine yıktığını belirtmek isterim. Bu önemlidir. 2020 yılında bahsedilen yüksek binaların olduğu bölge, kentsel gelişim bölgesi olmaktan çıkarılmış, imar planına tabi olarak yapılaşılıyor. Bu konu üzerine düşünmemiz, tartışmamız gereken bir konu. Yaptığımız incelemelerden ve tartışmalardan sonra bir karar almamız gerekirse bunu cesurca yaparız"