EGEDESONSÖZ- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı körfeze akan Gediz Nehri’nin kirliliğine dikkat çekmek için çalışma başlattı. “Bu mesele memleket meselesi” diyerek yola çıkan Soyer, nehrin doğduğu Kütahya’daki su kaynaklarından su içerek mesaj verdi. Sırasıyla Gediz’in geçtiği il ve ilçeleri dolaşan Başkan Soyer’e ilgili bürokratlar da eşlik ederken heyette illerin ve ilçelerin parti başkanları da yer aldı. CHP PM Üyesi Rıfat Nalbantoğlu’nun siyasi katılımları organize ettiği tura İzmir’den de bazı belediye başkanları ve partililer katıldı.
Başkan Soyer, izlenimlerini Manisa Köprübaşı İlçesi sınırlarında bulunan Gediz Nehri üzerine sulama, taşkın kontrolü ve enerji üretimi amacıyla 1960’lı yılları arasında inşa edilen Demirköprü Baraj Havzası’nda EGEDESONSÖZ’e anlattı. Tarihi Kız Köprüsü üzerinde yürüyüş yaptıktan sonra Gazeteciler Mehmet Karabel ve Fatih Yapar’a düşüncelerini açıklayan Başkan Soyer, “Biz şu anda siyasetin tillahını yapıyoruz” dedi.
Başkan Soyer, “Başka bir siyaset mümkün, yani bu yaşadığımız siyaset dili, jargonu, kültürü bir mecburiyet değil. bunu değiştirmek mümkün ama insanların siyasete talip olması lazım” derken, “Bu siyasetin ta kendisi aslında. Çünkü siyaset eğer hayatı dönüştürmek işiyse, hayatı dönüştürme sanatıysa bu derelerle ilgili ne söylediğim, ne yaptığım işte o siyaset. O siyasetin ta kendisi. 2 yıl boyunca çok fazla şey ile boğuşmak zorunda kaldık. Ben bunu 2 sene öncesinden söylemiştim, hayatım boyunca söyledim. 10 sene önceden söyledim ama şimdi daha rutine girmeye başlayan bir hayat var, normalleşen bir hayat var. Dolayısıyla bu söylediklerimizin daha fazla duyulacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
HAVZA DÜZENLEMESİ ŞART
Suyun kullanımı konusunda bir kanun olması gerektiğini anlatan Başkan Soyer, “ Süleyman Demirel zamanında üretici, yani köylü ne istiyorsa yapabilsin diyerek barajlar yapılmaya başlanmış, sulama göletleri yapılmaya başlanmış. Fakat nasıl ki sen imar mevzuatında ‘şuraya 3 kattan fazla, buraya 18 kattan fazla yapamazsın’ diyorsun, bizim de suyun kullanımını tanzim edeceğimiz bir düzenlemeye ihtiyaç var. Böyle bir düzenleme yok. Kuru tarım denilen, daha az sulama ile yapılabilecek bir ürün desenine belli havzalarda geçilebilir. Havza düzenlemesi yapılması lazım. Mesela havza düzenlemesi diye bir derdi yok şu anda havza ölçeğinde planlama yapılması lazım. Çünkü biz; Kütahya, Uşak, Manisa, İzmir diye ayrılıyoruz ama sonuçta aynı dereyle aynı toprak yapısıyla, aynı bitki örtüsüyle aynı üretim deseniyle baş başayız. Demek ki bizim bunu ortak planlamamız lazım. Bu ortak planlama yapılmıyor. Burada büyük bir boşluk var. Onun için ben İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı sıfatıyla değil, Ege Belediyeler Birliği Başkanı sıfatıyla yapıyorum bu ziyaretlerimi” dedi.
İSTERSİN AMA…
Kendisine ziyaretlerinde diğer il ve ilçelerin muhalefet belediye başkanlarının da eşlik etmesi gerektiğini söyleyen Soyer, bunun koşullar gereği mümkün olmadığını da anlattı. Soyer, “Beklentiyi çok büyük tutmamak lazım. Doğal olanı bu söylediğiniz. Hep beraber olmasıdır. Tabi ki istersin ama bunun olmayacağını bilirsin. Bu mümkün değil, biliyoruz. Bugünkü siyasi konjonktür gereğiyle bu mümkün değil ama bu ilk adımdır. Bunun devamını getireceğiz. Bunu bütün havzaya yayacağız. Bizim havza ölçeğinde çıkartacağımız dersler var. Bu derslerin her bir ilçede her bir ilde neler yapılması gerektiğine dair çözüm önerilerimiz olacak. Bakanlığa söyleyecek sözlerimiz olacak. Bütün bunları şimdi toparlıyoruz ve bu raporları paylaşmaya başlayacağız. Her birine göndereceğiz. Bizim Ege Belediyeler Birliği olarak yapacaklarımız var, İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak, İzmir sınırları dışında yapacaklarımız var. Mesela bir arıtma tesisi yapacağız, kim olduğu meselesi değil, İzmir dışında olacak. Bu gecenin sonunda çıkarttığımız derslerle hazırlayacağımız bazı raporlar, çözüm önerileri olacak” dedi.
Başkan Soyer raporun ulaştırılacağı yer ile ilgili de, “Bu Gediz ziyareti sonucunda çıkan şeyi Cumhurbaşkanıyla paylaşabiliriz. Aslında su yüzünden 3. Dünya savaşının çıkmasına gerek yok eğer biz aklımızı başımıza toplamazsak 5 sene; bilemedin 10 sene sonra zaten öyle bir kuraklıkla yüz yüze kalacağız ki… Bitmiş vaziyette. Bak şu anda meselenin vahametinin farkında değil çoğunluk. O kadar vahim ki… Bir iklim krizi ile karşı karşıyayız. Yer küre ısınıyor ve su kaynakları kuruyor. Geçen Burdur’daydık gördük. Onlarca göl, çöl olmuş, tamamen kurumuş. Küresel ısınma diye bir şey var. İki; biz tarımsal planlama yapmadığımız için, havza ölçeğinde yapmadığımız için hala suyu vahşice tüketiyoruz. Hala hoyratça tüketiyoruz. Üç; bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de kirletiyoruz. Bütün bu tablo bize şunu gösteriyor; eğer çok acil çözüm üretmezsek, deniz bitti. Bu artık ‘alarm veriyor, SOS veriyor’un ötesine geçmiş durumda. Deniz bitti, bizim yeraltı sularımızı gördükçe daha fazla idrak ediyoruz, daha fazla taşlar yerine oturuyor” diye konuştu.
Soyer şunları söyledi:
“Ben Çevre ve Şehircilik, Tarım Bakanı değilim. Ben ne kadar temizlersem temizleyeyim, yağmur suyunu, pis suyu ayrıştırayım, yeni kanal yapayım, şu bu… Ben bakan değilim çünkü bana geçen mecliste ‘sen tarım bakanı mısın’ dediler. Değilim, yahu tarım bakanı olmak mı gerekiyor bu memleketin tarımıyla ilgili kaygılanmak için? Çevre ve Şehircilik Bakanı mı olmak gerekiyor su kaynaklarını kıtlaştığını görmek için. Ben görüyorum bunun içinde bakan olmama gerek yok. Ben bir yerel yönetici olarak gücüm ne kadarına yetiyorsa ama İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ama Ege Belediyeler Birliği Başkanı olarak; yapacağım. Bunun için de bakan olmama gerek yok”