GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
28 Aralık 2022 Çarşamba 15:05

Başkan Soyer’den ‘İzmir anketi’ için yorum ve ‘açlık’ uyarısı: Tüyleri diken diken eden bir tablo var!

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin son anket çalışması ile ilgili değerlendiren Başkan Soyer “Ciddi bir açlık tehdidi ile baş başayız. Buradan çıkarttığımız sonuç şu, bu iş sosyal yardım ile bitirebilecek bir şey değil. 300 bin kişiye yardım ediyorsunuz, yarın 400 bin kişi daha gelecek. Artık orta direk diye bir şey kalmadı. Herkes dışarıda yemek yemeyi, aktivitelere katılmayı bırakmış durumda. İnsanların tüylerini diken diken eden bir tablo var. Destek ve gıda paketi ile halledilmesi mümkün değil. Bambaşka bir şeye ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.

EGEDESONSÖZ – İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, SonSöz TV’de katıldığı programda Büyükşehir Belediyesi’nin ‘İzmir Büyükşehir Belediyesi Tüketim Tercihleri ve Ekonomik Yapı Araştırma Raporu’nun verileri hakkında değerlendirmede bulundu.

-RAPORUN DETAYLARI İÇİN TIKLAYINIZ

300 BİN KİŞİYE SOSYAL YARDIM EDİYORUZ, 400 BİN KİŞİYE DAHA DEMEK BU RAKAM!
Çıkan sonuçları ‘korkunç bir yoksulluk’ olarak yorumlayan Başkan Soyer “Akşamları Kordon’da, Karşıyaka’da, Bostanlı’da gezerken görüyorsunuz. Restoranlar, kafeler dolu… İnsanlara bir şey olmadı diyorlar. O nüfus İzmir’in binde 1’i bile değil. Sadece 40-50 bin kişi civarında bir nüfus… Buradan yola çıkarak İzmir’de hayat pahalılığı yok diyemezsiniz. Sonuçlardan bir tanesi İzmirlilerin evine kırımızı et girmiyor. Son 1 yılda kırmızı et almayı bırakanların sayısı yüzde 21,5… İzmir nüfusunda 850 bin kişi demek. 850 bin kişinin evine son 1 yıldır kırmızı et girmiyor. Mevcut ekonomik durum bugüne dönük karamsarlık olarak kalmamış yarına dönük mutsuzluğu büyütmüş.  Fiyat artışları böyle devam ederse İzmirli vatandaşların 9,5’i sosyal yardım başvurusu yapmayı düşünüyor. Bu ne demek? Biz şu anda yaklaşık 300 bine yakın vatandaşa erişiyoruz, sosyal yardım yapıyoruz. Yüzde 9,5 ne demek? Yaklaşık 400 bin daha sosyal yardım başvurusu yapılması demek.  Bu korkunç bir rakam” dedi.

‘GIDA PAKETLERİ ÇÖZÜM DEĞİL’
Vahim bir duruma gidildiğini ifade eden Başkan Soyer “Buradan şunu çıkardık, derin bir yoksullaşma var ve vahim duruma gidiyoruz. İnsanların çok canı yanıyor. İnsanlar hijyen ve temizlik malzemelerine, süt ürünlerine erişmekte zorlanıyor. Ciddi bir açlık tehdidi ile baş başayız. Buradan çıkarttığımız sonuç şu, bu sosyal yardım ile bitirebilecek bir şey değil. 300 bin kişiye yardım ediyorsunuz, yarın 400 bin kişi daha gelecek. Artık orta direk diye bir şey kalmadı. Herkes dışarıda yemek yemeyi, aktivitelere katılmayı bırakmış durumda. İnsanların tüylerini diken diken eden bir tablo var. Bu destek ve gıda paketi ile halledilmesi mümkün değil. Bambaşka bir şeye ihtiyaç var. Kampanya döneminde söylediğim bir şey vardı. Bu toplumda refahı büyüteceğiz ve adil dağılımını sağlayacağız. Kilit nokta burası.” diye konuştu.

‘PLANSIZ, PROGRAMSIZ POLİTİKALAR’
Enflasyon ve hayat pahalılığında Türkiye’nin rekortmen olduğunu söyleyen Başkan Soyer “Tüm dünya da enflasyon var, savaş var… Ama böyle bir şey yok. Enerji krizinden Almanya, İtalya da etkileniyor ancak bundan dolayı üşümüyorsunuz. Enflasyon dediğiniz 8’ler civarında. 100’lerde rakamlar yok. Enflasyonda ve hayat pahalılığında rekortmeniz. Bu bizim uyguladığımız politikalar nedeniyle gelinen nokta. Bu bir tesadüf değil. Yıllarca uygulanan politikalar nedeniyle gelinen nokta. Tarımda büyük kuraklıklar yaşadık da buğdaydan vazgeçtik de dışarıdan buğday mı ithal ettik? Tamamen yanlış politikalar nedeniyle ithal ettik. Aynı şey hayat pahalılığı içinde geçerli. Plansız, programsız, yanlış politikalar nedeniyle bugün bu açlık ve yoksulluk ile karşı karşıyayız” dedi.

‘BİZ TİCARİ BİR KURUM DEĞİLİZ’
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ‘Halkın Bakkalları’ mağazalarının “Halkın Kasabı” olarak güncellenmesi hakkında da açıklamada bulunan Başkan Soyer şunları söyledi:

“Biz ticari bir kurum değiliz. Kar etmek için çalışan bir kurum değiliz. Biz kamu hizmeti yapıyoruz. Neden kooperatif ürünleri satıyoruz? Çünkü onların ayakta durması, nefes alması lazım. Küçük üretici tek başınaysa ve kooperatif altında değilse güç kaybediyor ve sesini duyuramıyor. Ancak kooperatif altındaysa haklarını arayabilir hale geliyor. O zaman kooperatif ürünlerini satmak lazım. Kooperatif ürünleri ekonomi içinde maliyet açısından büyük endüstriyel tarımla üretilenlere göre daha yüksek olabiliyor. Vatandaşın tercihi olmayabiliyor. Sonuçta biz kooperatif ürünleri satmaktan vazgeçmedik ancak sadece kooperatif ürünleri ile devam etmek doğru olmayacaktı. Etle ilgili büyük bir boşluk gördük. Halkın Bakkalı’nı kapatmak söz konusu değil. Ne yazık ki düşük satış yapıyor ve kooperatif ürünleri düşük fiyatlara satılamıyor ancak et konusunda inanılmaz ilgi yüksek.”