GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Yerel Yönetimler
17 Nisan 2023 Pazartesi 23:45

Başkan Soyer’den 2024 mesajı: Bir dönem daha başkanlık yapmak isterim!

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 2024 yılında yapılacak yerel seçimde yeniden belediye başkan olarak görev yapmak istediğini belirtti. Soyer açıklamasında “Ben çok ders çıkardım, çok proje hazırladık, çok çözüm önerimiz var. Bundan dolayı bir dönem daha yapmak isterim” dedi.

EGEDESONSÖZ- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Bir TV’de yayınlanan programda gazeteciler Mehmet Karabel, Sercan Avcı, Onur Çakır, Çağla Geniş, Mustafa Yılmaz, Mustafa Akbaş ve Evrim Encü’nün ülke ve kent gündemine dair sorularını yanıtladı.

2026 YILININ İLK AYINDA BUCA METROSU BİTER
Programda ilk olarak vatandaştan gelen sorulara yanıt veren Başkan Soyer, Buca Metrosu hakkında yaptığı açıklamada “Buca Metrosu’nun finansmanı hazır, parası hazır, hiçbir engel yok. Kazı başladı, köstebek cihazının 3 tanesi birden yer altına girecek. Şu ana kadar 300’ün üstünde kazık çakıldı ve 2026 başında bitirmeyi planlıyoruz” dedi.

Soyer ayrıca Kemeraltı ve deniz ulaşımı ile ilgili sorulara da yanıt vererek “Kemeraltı’nın 50 yıldır halı altına süpürülen sorunlarını çözeceğiz. Kemeraltı’nı 24 saat yaşatacak aydınlatma sorununu da çözüyoruz. 650 milyon TL’yi altyapıya harcayacağız. Kemeraltı’nda da wifi olacak. Körfezin daha yaşanabilir olması için çok projemiz var. Yüzde 3’tü trafikte körfezin kullanılma oranı… Şu an bunu en az 2 katına çıkarılmış durumda” dedi.

BÜYÜKŞEHİR BELEDYESİ KRİZLERE EN HAZIR BELEDİYELERDEN BİRİSİ
Deprem ve afet konusu üzerinden iklim krizine dikkat çeken Başkan Soyer, büyükşehir belediyesinin krize en hazırlıklı belediyelerden birisi olduğunu söyleyerek “Bir çok kriz ile karşılaştık. Bir parça bunları öngörerek Büyükşehir Belediyesi’nin kurumsal kapasitesini bunlarla mücadele edecek şekilde hazırlamıştık. Hasta bir gezegende yaşıyoruz, her gün bir başka yerde hastalığın belirtilerini görüyoruz. Dolayısıyla kimsenin bu gezegen üzerinde sağlıklı olmasının imkânı yok. Gezegenimizin sağlığını kaybetmesi krizlere gebe. Akdeniz çanağı da en çok krizlerden payını alan yerlerden biri. Yaşadığımız yangınlar bu hastalığın belirtileri. Bu krizlerle başa çıkmaya gayret ederek yolumuza devam ediyoruz.  Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu felaketlerden çok daha fazlasıyla karşılaşmaya devam edeceğiz. Bir belediyenin öncelikli hedefi bu afetlere hazırlıklı olmaktır. Her bir krizden bir parça daha ders çıkarıp onlarla başa çıkma mücadelesi pekişiyor. Şu an Türkiye'de krizlere en hazırlıklı belediyelerinden biri olduğumuzu söyleyebiliriz” dedi.

587 MİLYON EURO BORCUMUZ VAR
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ekonomik olarak güçlü seviyede olduğunu kaydeden Başkan Soyer, “Gerçekten herkesin evinin mutfağında yangın var tabii ki her kurumun mutfağında da yangın var. Bu öngörülemezlik bizi de etkiliyor. Toplam cari borcumuz 1,5 milyar TL civarında. İcra takibi yapan alacaklı 35 milyon TL civarında. Yani bütçenin yüzde 98'i ile ilgili bir sorun yok. İzmir, Türkiye’nin kredi derecelendirme notu en yüksek ilidir. AAA ile devam ediyoruz ve krizlere rağmen BU hiç değişmedi. Büyükşehir'in borç kapasitesinde de bir değişiklik yok. Bizim borç kapasitemiz yüzde 16 civarında… O kadar kurumsal kapasitesi güçlü belediyeden bahsediyoruz. İktidara geldiğimizde 5 milyar TL borcumuz vardı. Şu an rakam 14,5 TL civarında. Bu artık tamamen döviz kurundaki artıştan kaynaklı… Bizim kurdaki artış olmasaydı borcumuz 3,4 milyar TL’ye inmişti. Bunu euro cinsinden söylemek lazım. 649 Milyon Euro borcumuz varmış, 587 milyon euro borcumuz var şu an. Aslında euro cinsinden borcumuz düşmüş durumda. Büyükşehir'in finansal durumunda hiçbir sıkıntı yok. Sadece cari akışta kamu bankaların, özel bankaların kapasitemiz olmasına rağmen borçlanmamıza izin verilmemesinden kaynaklı kredi kullanamıyoruz. Bu sıkıntı da bizim kurumsal kapasitemiz ile altından kalkabileceğiz bir süre” şeklinde konuştu.

ELEKTRİK FABRİKASI ÇÜRÜYOR, NARLIDERE METROSU’NDA İMZA BEKLİYORUZ
Merkezi hükümetin Büyükşehir’e yaklaşımının nötr olduğunu belirten Soyer iki ayrı örnek vererek, “Çok ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. İki örneği var. Biri elektrik fabrikası. 8 Nisan 2019'da mazbatayı aldım. Sonrasında buranın ihalesi vardı ve biz İzBB olarak derhal gireceğiz dedik. İmar durumunda sosyal ve kültürel tesis olarak geçiyor. Buna en uygun talip biziz dedik ve 35 milyon bedel verdik. Çok heyecanlandık. İhaleyi iptal ettiler. 4 sene geçti üstünden ve o bina çürüyor. Tekrar ihaleye çıkmadılar. Bu akıl alır bir şey değil. Bu hiçbir rasyonel açıklaması olmayan bir şey. Narlıdere Metrosu’nda sonuna geldik, tren hareket ettirdik, deneme seferi yaptırdık. Bu ay içinde tam anlamıyla bir deneme seferi de yapacağız. Bu hale gelmiş metrosunun 30 milyon TL finansmanı çıktı ve bu yatırım planında olan proje. Finansmanı konusunda daha önce onay alınmış proje. Sözleşmeyi imzalamışız ancak hazineden imza atması lazım. Garanti vermek değil sadece bürokratik bir işlem. Ancak bu imzayı atmıyorlar. Bu kabul edilebilir bir şey değil” dedi.

ULAŞIMI KULLANAN HERKESİN CEBİNE 12 TL KOYUYORUZ
Muhalefetten gelen personel alımına yönelik eleştiriler hakkında açıklama yapan Soyer, yatırım planlamasındaki düşüşün personel alımı ile alakalı olmadığını, ulaşımda artan maliyetlerle alakalı olduğunu aktardı. Soyer açıklamasında “İzmir Valiliği verilerinde 2022 sonu itibari ile İzmir'e yapılan yatırım 8,3 milyar TL… Bunun 5 milyar TL'sini Büyükşehir ve bağlı kuruluşları yapmış. Büyükşehir son 3 yılda kente yapılan yatırımın yüzde 78'ini yapmış. Bu aynı zamanda bir kamu kurumunun yatırıma ayırdığı bütçesinin en yüksek belediyelerden biri olduğumuzu gösteriyor. Bizim tercihimiz öncelikle yatırıma gider ayırmak. Yatırımdaki düşüşün sebebi ulaşımdaki giderler. Bizim 29 binden 32 bine çıkmış durumda çalışan sayımız… 11 bin personel alındığı iddiası yanlış… Yani 4 bin küsurluk bir artış var. Bu da bizim bütçemizin içinde personel rakamlarına ayırdığımız rakamda artışı neden olmuyor. Toplu taşımadaki finansal desteğimizden kaynaklı bir durum var. Büyükşehir geçmişte yüzde 11 civarında toplu ulaşımı sübvanse ederken şu an bu yüzde 16’lara çıkmış durumda. Çünkü mazota gelen, giderlere gelen farklar bizim ücretlere yansıtamadığımız bir durum. Biz ulaşımı kullanan herkesi 12 TL sübvanse ediyoruz” ifadelerini kullandı.

USTALAŞTIĞIMI DÜŞÜNMÜYORUM
4,5 yıllık başkanlık sürecini yorumlayan Soyer, ustalık evresine geçemediğini kaydederek “Asla ustalaştığımı düşünmüyorum. Bizim zihnimizi berraklaştıran zihnimizi açan şey o acemiliktir. Bizim koltuklarımızda oturan kişilerin görev sürelerinin belli bir süre sonra bitirilmesi lazım. Giderek daha çok ustalaştığınızı düşünerek diğer olanakları görememeye başlarsınız. Bu riski vardır bu koltuklarda oturanların. Ben hala kendimi çok eksik, çok bilmeyen olarak görüyorum” şeklinde konuştu.

DEPREM VE TARIM MESELESİNİ ÇÖZMEK ZORUNDAYIZ
Deprem ve tarım konusunun ülkenin en çözülmesi gereken en acil iki konusu olduğunu kaydeden Soyer, “Kendi kendine yeten ekonomisi olan ülkeyken tarımda dışa bağlı bir ülke haline geldik. Neden böyle oldu. Çünkü tarımı sadece büyük ölçekli firmaların yapması gereken bir şeymiş gibi gösterdi egemenler. Tarım büyüklerin işidir dediler. Böyle olduğu için kırdan kente göç başladı. Kırla kent arasında denge bozulunca kentlerinde gündelik dengesi bozuldu. Günümüze kadar olağanüstü bir göç yaşandı. Bu göç İzmir’in her yerinde gecekondulaşmayı başlattı. Popülist iktidarlar bunları meşrulaştırmak istedi ve meşrulaştırdı.  Diğer konu da deprem... Türkiye ve İzmir fay hatları üstünde bir ülke. Biz bunu bugüne kadar ne kadar önemsemişiz? Asla düşünmemişiz. Sadece deprem olunca uzmanlar ekrana çıkıyor. Herkes onları dinler, sonra zaman geçince unutulur yine. Bir başka depremi yine beklemediğimiz anca yaşarız. Bizim bu gerçeği hava gibi su gibi kavramamız lazım. Biz deprem ülkesiyiz. Buna hazırlık yapmak mecburiyetindeyiz. Bizim şu an yaptığımız 3 ana çalışama var. Mikro bölgeleme, depremsellik ve kurduğumuz laboratuvarda çalışmalar var. Bunları niye yapıyoruz? Binaları belli noktalara taşımak zorundayız. Bu şehir artık fay hatlarını iyi bilip iyi okuyup ona göre yeni yerleşim planları yapmak zorunda. Bu istila ile başa çıkmanın iki yolu var. Deprem ve tarım meselesi. Bunları çözmek mecburiyetindeyiz” şeklinde konuştu.

DEPREM HAZIRLIĞI… ÇOK RADİKAL VE KÖKTEN DEĞİŞTİRECEK KARARLARA İHTİYAÇ VAR
İzmir’de deprem konusunda alınacak önlemlerde bazı bölgelerin taşınması da dahil olmak üzere ne tür hazırlıklarını yapıldığı sorusuna yanıt veren Soyer, “10 üniversite ve 84 akademisyen ile sürdürdüğümüz çalışmayı bitireceğiz. Orada aldığımız verileri de şimdiden planlar işlemeye başladık. Tamamen bitmesini beklemeden geçen süre zarfında ortaya çıkan sonuçları planlara işliyoruz. Burada çok radikal ve kökten değiştirecek kararlara ihtiyaç var. Burada da bakanlıkların büyükşehir ve ilgili ilçe belediyelerin uyumlu çalışması lazım. Ben 14 Mayıs’tan sonra bu imkânın olacağına inanıyorum. Birbirini duyan ve buna uygun çalışan bir çalışma ortamı olacağına inanıyorum.  Olgunlaşmadan net bir şey demek mümkün değil ancak radikal karar almazsanız alacağınız her tedbir halının altına süpürmek olur. Bu doğru değil. Biz iki noktada elimizi taşın altına soktuk. Kemeraltı 50 yıldır bekleyen bir hikâye.  Esnafımızı üzme pahasına yaptık bunu. Sadece popülist olmak için bunda vazgeçmem. Buna ahlakım vicdanım el vermez. Aynı şeyler Körfez ve Çiğli arıtma tesisi ile ilgili. Oralarda da elimizi taşın altına soktuk. Bu mesele de elimizi taşın altına soktuğumuz mesele. Ancak benim taşın altına elimi koymam yetmez. Bakanlık ve ilçe belediyelerin de eliniz taşın altına sokması lazım. Belki de vatandaşların rahatsızlığı pahasına kararlar almak lazım” dedi.

İNCİRALTI’NDA NASIL BİR PLANLAMA OLDUĞUNU BİZE AKTARMADILAR
İnciraltı Planlaması hakkında yorumlama yapan Soyer, “Yetki tamamen Çevre Şehircilik Bakanlığı’nda. Bakanlık da uzun süredir plan hazırlığı yapıyor. Zaman zaman ilçe ve büyükşehir uzmanları ile bir araya geldiler. Ancak şu an masalarında nasıl bir plan olduğunu bize aktarmadılar. Planlama kararında alanda suların tuzlanmasından kaynaklı tarım yapılamadığı yönündeki rapora dayanıyor. Ancak bu bilgi bizde olmayan bir bilgi.  Bunun ne kadar doğru olduğunu bilmiyoruz. Bakanlık planı koyar masaya o zaman biz fikir söyleyecek noktaya geliriz. Fay hatları, tarımsal üretim alanları, dereler ve sulak alanlar bizim kırmızı çizgimiz. Bunlardan taviz vermeyiz. Bunların bu şehrin geleceğinin anayasası olduğunu düşünüyoruz. Ne İnciraltı ne başka yer bunlar varsa asla bunlardan vazgeçmeyiz” dedi.

ÇEŞME PROJESİNE NEDEN İTİRAZ ETTİKLERİNİ ANLATTI
Çeşme Projesi sürecinde yapılan itiraz hakkında da konuşan Soyer, Çeşme'de de bunu yaptık. Uzun süre masaya gelmedi. Bizim söylediğimiz temel iki şey ve orada da cevap alamadık. Birincisi su meselesi... Ters ozmoz ile su getirileceği söylendi ancak tuzun ne yapılacağı belirtilmedi. Şu an bile Çeşme'de su sıkıntısı var. Mevcuda bile çözüm bulamazken yeni gelecek nüfusla başa çıkamazsınız. Çeşme'de 11 turizm bölgesi var. Bunların kullanılma kapasitesi planlara uygun imalat yüzde 5'lerde… Önce bunları yapsanıza. Oralar duruyor ancak hiç planı olmayan yere sıfırdan bir plan yapılıyor. Diğeri de ulaşım. Bir otoyolumuz var. Tek bağlantı o. Otoyolun kapasitenin nasıl dayanacağını sordum. Bize verilen yanıt uçakların iniş ve kalkış saatlerini belirleme yetkisine sahibiz ve hafta sonuna denk getirmeyeceğiz dediler. Bu bizi ikna edici değil” ifadelerini kullandı.

YEŞİLDERE PLANLAMASINDA HAKLIYIZ VE HAKLILIĞIMIZI HUKUKEN SONUNA KADAR SAVUNACAĞIZ
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin EXPO 2026’nın Yeşildere yapılmasının önünü açan imar planları bölgedeki hak sahiplerinin açtığı davalar sonucunda mahkeme tarafından durdurulması hakkında konuşan Soyer, “Buradan vazgeçmeyeceğiz. Bu sadece Botanik EXPO yapma ile ilgili değil. Yeşildere ırmağı tepeden tırnağa yenilenmesi gereken bir yer. Bir taşla iki kuş aslında bu konu. Hem orayı ıslah edeceksiniz hem de bu rekreasyon alanı ile EXPO'ya ev sahipliği yapmanıza imkan verecek. EXPO olmasa da biz o düzenlemeyi yapacağız. Ancak bir EXPO ile taçlandırmayı düşünüyoruz. Orada haklıyız ve haklılığımızı hukuken sonuna kadar savunacağız. Ve göreceksiniz savunacağız” dedi.

İZMİR’İN NÜFUSU 6,5 MİLYONA ÇIKACAĞI ÖNGÖRÜLÜYOR
İzmir’in çok yoğun göç aldığını ve nüfusun 6,5 milyona çıkabileceğinin öngörüldüğünü kaydeden Soyer, “Bazı rakamlar var elimizde. Örneğin 148 bin civarında Suriyeli, Afgan ve diğer yerlerden gelen mülteci var. İzmir daha çok beyaz yakalı göçüne ev sahipliği yapıyor. Ankara’dan, İstanbul'dan beyaz yakalı göç de var. Yani çok katmanlı göçten bahsedebiliriz. Tüm bunlarla başa çıkmak tabii ki çok kolay değil. Demografik olarak öngörülen nüfusun 6,5 milyona çıkacağı gösteriliyor. İzmir'in şehir planlaması açısından buna hazırlık var ancak bir deprem tüm bunları alt üst edebilecek tablo çıkarıyor karşımıza. Yaşanan büyük felaket bambaşka bir göç potansiyeli çıkardı. Bölgeden 60 binin üzerinde bir göç olduğu söyleniyor. Bunun ne kadarı deprem bölgesine gider, yeni göç olur mu biliyoruz ancak çok yakından takip ettiğimizi söyleyebiliriz. Tüm bu yeni göçlere hazırlıklı olmaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

EVET SOYER’İN BAŞI KEL!
Belediye başkanlığı dışında siyasi hedefinin olmadığını söyleyen Soyer, “Benim öyle bir derdim, beklentim, hayalim yok. Ben İzmir’de çok mutluyum ve yapacağım çok şey var burada. Böyle bir şey ne beklentim var ne isterim. Ben İzmir için çalışmaya devam edeceğiz. Soyer’in başı kel mi esprisi yapılıyor, evet Soyer’in başı kel” açıklamasını yaptı.

SİYASAL KARAR VERİCİLERİN ÖNÜNDE YOL ALIYOR BU TOPLUM!
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi hakkında konuşan Soyer, Türkiye’nin büyük bir değişimin eşiğinde olduğunu kaydederek “Gerçekten bir garabet var. Cumhurbaşkanlığı sistemi tuhaf bir şey çıkarıyor karşımıza… AK Parti Genel Başkanı ile cumhurbaşkanı aynı kişi. Bu çok zor ayırt edilebilir bir şey. Yani bir şey söylediğinde hangi kimlikle söylüyor. Bakanlar şehirleri zimmetlendiğinde siyasi olarak mı, bakan olarak mı, yoksa ak partili olarak mı görev yapacaklar karmakarışık. Bunları ayırt etmekte zorlanıyorum. Demokrasinin ilkeleri ile bağdaşmadığını düşünüyorum. Türkiye büyük bir değişimin eşiğinde… Bu değişim siyasal aktörlerin önünde giden bir toplumu bana gösteriyor. Siyasal karar vericilerin önünde yol alıyor bu toplum. 6'lı masa devrildi, sonra yine kuruldu. Ben bunu siyasi aktörlerden dolayı görmüyorum. Siyasi aktörler toplumdan gelen talebe yönelik hareket etmek zorunda kaldılar. Toplumun ortaya koyduğu irade siyasi aktörleri mecbur bıraktı” şeklinde konuştu.

BU İKTİDAR GİDİYOR VE YERİNE YENİ BİR İKTİDAR GELİYOR, BUNDA NETİM!
Millet İttifakı’nın seçimi alacağını kaydeden Soyer, “Oy oranı vermem mümkün değil ancak inancımı koruyorum. Ben siyasetin hayatı değiştirme sanatı olduğuna inanıyorum. Bu bugünkü siyasal iklimde siyasal taraflardan biri olmayı gerektiren bir şey değil. Aksine onlardan dışarı çıkarak bir irade ortada olmayı gerektiriyor. Ben bunun sizin gözünüzden öyle göründüğünü düşünüyorum. Ben ilk gün duyduğum noktadayım. Bugünkü siyasi kutuplaşma, ayrışma meselelerine ilk gün nasıl bakıyorsam hala aynı bakıyorum. Bizi ayrıştıran sebeplerden çok daha fazla birleştiren sebeplerin olduğunu anlamak zorundayız. Bütün bu krizler çok daha fazla el ele olmamızı gerektirir. Bu hikâye siyaset gerektiriyor. Bu iktidar gidiyor ve yerine yeni bir iktidar geliyor. Bunda netim. Ancak bugünkü sığ siyasi söylemlerle söylenecek şeyle değil bu. Çok daha kapsayıcı ve herkesi içine alan bir zemin yaratmak zorundayız. Buna inanıyorum ve buna uygun davranmaya çalışıyorum” dedi.

ÜLKEDE DEĞİŞİM OLACAK
Seçimde çıkabilecek olası sonuçlarla ilgili tahmin yürütmediğini söyleyen Soyer, değişimin yaşanacağını söyleyerek “Ben gençlerin yüzde 86'sının geleceği ile ilgili fikri olmadığını söylediği kısmındayım. Türkiye'nin yüzde 10'u Türkiye'deki servetin yüzde 70'ine sahip... Tüm bunları üst üste koyduğumuzda yolunda gitmeyen bir şey var. İnsanlar geleceğinden kaygılı ve endişeli. Yolunda gitmeyen bir şeyler var.  Parlamentoda çoğunluk kimin olacak, cumhurbaşkanı kim olacak... Bunlar farklı bir şey. Benim bildiğim bu yaşananlar sürdürülebilir olmaktan çıktı. Yaşadıklarımız kader değil. Bunu yapanlar var, sorumluları var ve biz bunları biliyoruz. Dolayısıyla biz bunun değişeceğini söylüyoruz. Önümüzde 14 Mayıs gibi bir tarih var ve bu tarihin yeniden şekilleneceğini düşünüyorum. Değişim olacak. Bu hayatın akışı ile ilgili bir şey. Demokrasi 5 yılda bir sandığa gidip oy kullanmak değil. Şeffaflık hesap verilebilirlik demektir. Bunlar yoksa refah bir zümreyi zenginleştirmektir. Bundan dolayı halktan yana iktidarın kurulması lazım. Bu nedenle bu değişecek. Bunu engellemeye kimsenin gücü yetmez” şeklinde konuştu.

 

LİSTE YORUMU: SİZİN DE BENİM DE İÇİME SİNMEMİŞ OLABİLİR ANCAK BUNUN BİR ÖNEMİ YOK
CHP’nin İzmir milletvekili listeleri hakkında değerlendirme yapan Soyer, “Ben kişiler ile ilgili kişisel beklentilerin, kariyer hedeflerinin bir önemi olmadığını düşünüyorum. Bu mesele bir memleket meselesi haline geldi. Burada önemli olan geleceği iyi okumaktan geçiyor. Geçmişte kim, neyi dedi, hepsi geçmişte kaldı.  Büyük siyasi değişimin önünü açmak lazım. Herkes üstüne düşeni yapacak. Herkes kişisel hesaplarını, kariyerini bir kenara bırakacak ve bu hikayenin değişmesi için ne yapabilirim ona bakacak. CHP'nin 193 aday adayı vardı ve 28'i girdi listeye. Geri kalanlar layık olmadığı için mi girmedi? Herkes kendisini ona layık gördüğü için aday oldu. Elbette kırgınlıklar olabilir, beklentiler karşılanmamış olabilir. Sizin de benim de içime sinmemiş olabilir ancak bunun bir önemi yok” ifadelerini kullandı.

KÜLTÜRPARK’TA GÖZLER KORUMA KURULU’NDA!
“Kültürpark’ı koruduğunuza inanıyor musunuz?” sorusuna yanıt veren Soyer süreçle ilgili bilgi vererek “Kültürpark ile ilgili çok uzun müzakere süreci yaşandı. Herkesin beklentilerini, önerilerini dinledik. Oraya kongre merkezi yapılmasını isteyen de duyduk, tamamen park kalmasını isteyen de oldu. Sonrasında odalarımız ile bu işin anayasasını oluşturma sürecine girdik. Belki de 1 seneyi aştı ve madde madde her şeyi konuştuk. Birçok madde karar alındı ve onlar anıtlar kuruluna gitti ve ufak tefek değişimler ile kabul gördü. Koruma Kurulu’ndan ise henüz dönüş olmadı. Diliyorum ki bu hali ile onlar da kabul ederler. Kesinleşmesinin ardından bizim müdahaleleri başlayacak. Biz bu kentin en kıymetli mücevheri olduğunu kabul ederek bu noktalara geldik. Kimselerin zarar veremeyeceği, herkesin üstünde mutabık kaldığı kimsenin süremeyeceği bir hale getirmek hedefindeyiz. Orada düzenlenecek ne varsa bu karardan sonra belli olacak” açıklamasını yaptı.

İZMİR OTOGARI İZMİR’İN ÇIBANBAŞI!
İzmir Otogarı’nın durumu hakkında açıklama yapan Soyer, yap-işlet-devret modeli ile yapılan otogarın yıl sonunda işletmesini alacaklarını kaydederek “Biz projeyi yarışma ile elde ettik ve olağanüstü bir proje var elimizde. Otogar ile büyükşehir arasında öyle bir duruma gelindi ki sonunda İZOTAŞ’ın iflasını istemek zorunda kaldık. Verdiği zarar sadece işletmecilik ile değil, tüm İzmir'e verilen bir zarar var. İzmir'e gelen ve giden herkese verdiği bir zarar var. İzmir Otogarı, İzmir’in çıbanbaşı! Bu kabul edilemez bir şey var. Bunu için elimizden gelen ne varsa yapmaya devam edeceğiz. Küçük kar hesapları nedeniyle bakımı, onarımı, temizliği yapılmayan bir işletmeden bahsediyoruz. Sürekli denetim yapıyoruz, ceza kesiyoruz... İnşallah 2023 sonunda bunu başaracağız” dedi.

En az oy aldıkları Kiraz’ın Dokuzlar Mahallesi’nde değişim yaşandığını söyleyen Soyer, “Dokuzlar köyü değişiyor. Yüzde 5 oy almıştık. Dolayısıyla içime çok oturmuştu. Sonuçta bizi hiç tanımadıklarını, bilgi sahibi olmadıklarını gördük. Şimdi tabii ki farklı.  Birçok talepler yerine getirildi, bizim onlara canla başla sahip çıktığımızı görüyorlar. Bir şeyler değişecek” şeklinde konuştu.

İZMİR YURT DIŞINDA TANITILMALI
İzmir’in eskiye oranla yurt dışında tanınırlığının azalıp azalmadığı sorusuna yanıt veren Soyer, “Sizin ne kadar başarılı olduğunu belirleyecek olan çevrenizdeki insanların kanaatleri olmaz. Dışarıdan nasıl değerlendirildiği ile olur. Objektif kriterler belirler başarınızı. O da dışarıdan nasıl değerlendirildiğiniz ile belli olur. İzmir'in ne kadar köklü tarihi olduğunu, cennet bir yer olduğunu kendi kendimize anlatırız ancak dışarıda bilinmiyorsa bunun kıymeti yok ki. Kendi kendimize gülüp oynarız. Mesele dışarıda İzmir'i onlarla rekabet edebilir hale getirmek, boy ölçüşür hale getirmektir. Biz 2022'de Avrupa ödülünü aldık. Çünkü 180 bin yerel yönetimler arasına 1 tane seçiliyor. Bu tesadüfen olan bir şey değil. Sizin bilmem kaç toplantıda yaptığınız sunumlar, fuarlardaki stantlarınız... Tüm bunlar sizi buraya getiriyor. İzmir hak ettiğini alamıyorsa turizm, tarım, lojistik de bunu daha çok uluslararası aştırılması yapılamadığındandır. Biz bu şehrin güzelliklerini dünyaya aktarmak zorundayız. Dünya Bankası’nda 4 ayda 344 milyon dolarlık kaynak anlaşmıştık İzmir depreminden sonra. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti biz görüşmeye gittiğimizde 5 yılda 500 milyon dolarlık kaynağın aktarılması ile ilgili müzakereyi sürdürüyordu. Bunlar böyle oluyor. Sizin bilinirliğiniz, saygınlığınız ile oluyor. Bunun takipçisi olmaya devam edeceğiz” dedi.

Belediye bürokrasisine yönelik eleştiriler hakkında açıklama yapan Soyer, “Belediyenin icra makamı bürokrasidir. Bunun alternatifi düşünülemez. Bunun hiçbir gerçekliği yok. Danışman arkadaşlarımdan çok yararlanıyorum ancak icra konusunda bürokrasimize sonuna kadar sadığız. Bunu gönül rahatlığı ile söyleyecek durumdayım. Deprem bölgesinde 4 şehirde kurduğumuz birimler... Tüm Türkiye'de Büyükşehir'in başarısı övgü ile karşılanıyorsa bu birimlerde çalışan arkadaşlarımız performansından kaynaklıdır. Ben İzBB kadrolarını bu kadar liyakatli olduğundan emin değildim ancak deprem bölgesindeki çalışma beni oldukça tatmin etti” şeklinde konuştu.

Halk Konut ve kooperatifleşme konusunda bilgi veren Soyer, “Halk konut ile ilgili hiçbir aksaklık yok, tıkır tıkır yürüyor. Osmaniye'de de Halk Konut uygulamasını başlatacağız. Orada da görüşmelerimiz devam ediyor” dedi.

ÇÖP TESİSİ İÇİN YENİ YER BULUNDU
Katı Atık Tesisi ile ilgili yeni bir yer bulduklarını söyleyen Soyer “Katı atık tesisi için 6 alan ile ilgili talepte bulunmuşuz, hepsi tıkanmış. 8 alan ile ilgili talepler bakanlıkta devam ediyor. Biz Harmandalı’nı sonsuza kadar kullanmak istemiyoruz ki. 4 bölgede tesislerimiz olmalı zaten. Bakırçay’da Yarımada’da, Küçük Menderes'te belki merkezde çöp tesislerimiz olmalı. Biz büyükşehir olarak 2005'ten beri sürekli yeni yer arayışındayız. En son Manisa sınırında bir yer var. Valiliğimizin uygun gördüğü bir yer.  Özetle arayışımız devam ediyor. Bunu mutlaka yapmak mecburiyetindeyiz. Harmandalı’nda 500 milyon TL'nin üstünde gelir elde etmişiz ancak Harmandalı hem heyelan bölgesi hem artık kapasite başka yere taşınmak mecburiyetinde” şeklinde konuştu.

BU MESELEDE YETERİ KADAR BAŞARILI DEĞİLİZ
adına şiddet karşı mücadele ve kadın sığınma evleri ile ilgili istenilen ölçekte performans sergilyemediklerini söyleyen Soyer, “İzmir'e hiç yakışmayan bir tablo bu. Bu mesele ile ciddi bir şekilde mücadele etmiyor ve yeteri kadar başarılı değiliz. Ben belediye başkanı olarak kendi üstüme düşeni yapmaya çalışıyorum ancak ilçe belediyelerin de üstüne düşeni yapması lazım. Ben çok umutluyum. İzmir'de bu sorunu diğer şehirlere göre daha köklü çözümler sunabileceğimizi düşünüyorum. Kadının toplumdaki yeri, üretime katılımı, dilimizdeki söylemin... Hepsini etkili olduğunu düşünüyorum. Ancak bunların hiçbiri kader değil” dedi.

SANDIKLARA SAHİP ÇIKMAMIZ LAZIM
Seçim günü sandıklara sahip çıkılması gerektiğini söyleyen Soyer, “Ben demokratik bir ortamda geçeceğini düşünüyorum. Ancak tabii ki sandıklara sahip çıkmamız lazım. Bu herkesin üstüne düşen biri sorumluluk. Bu toplum demokratik bir seçim yaşayacak ve bunda toplumun önünü açacak sonuçlar ortaya çıkacak” ifadelerini kullandı.

BİR DÖNEM DAHA BAŞKANLIK YAPMAK İSTERİM
Bir dönem daha belediye başkanlığı yapmak istediğini söyleyen Soyer, “Ben çok ders çıkardım, çok proje hazırladık, çok çözüm önerimiz var. Bundan dolayı bir dönem daha yapmak isterim. Bu dönem benim İzmir aşkımı büyüttü. İzmir'i ben çok severek yaşadım. Hep nereye gittiysem koşa koşa dönmek istedim. Bütün bu süreçler İzmirliye ve İzmir'e olan aşkımı büyüttü” açıklamasını yaptı.

KARŞIYAKA STADI MESAJI: 14 MAYIS’I BEKLEYİN
Karşıyaka Stadı’ndaki son durum ile ilgili izleyicilerde gelen soruya yanıt veren Soyer, “14 Mayıs’ı beklesinler, her şey değişecek” dedi.