GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Yerel Yönetimler
2 Nisan 2018 Pazartesi 10:58

Başkan Pekdaş’tan 4 yılın raporu: Kendimi hiç çaresiz hissetmedim

Konak Belediye Başkanı Pekdaş, “4 yıl çok çabuk bitti. Ben bu 4 yıl içinde ‘kamucu bir belediye başkanı olacağım’ dedim. 30 milyonun üzerinde kamulaştırma yaptık. Kendimi hiç çaresiz hissetmedim. Kapı aralamanın formülünü düşündüm. Bir çözümünü buldum” dedi.

EGEDESONSÖZ- Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, Sonsöz TV’de yayınlanan ‘Günaydın Ege’ programına konuk oldu.

30 Mart 2014 Yerel Seçimleri ile göreve gelen Belediye Başkanı Pekdaş, 4 yıllık faaliyetleri hakkında bilgi verdi.

Başkan Pekdaş, kamuoyunda ‘Manisalı Gençler Davası’ olarak bilinen hukuk mücadelesi üzerinden Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir eski Milletvekili Sabri Ergül’e göndermede bulundu.

Pekdaş ayrıca birbirinden önemli konularda net mesajlar verdi.   

TRAMVAY KAZASI DEĞİL TRAFİK KAZASI!
Pekdaş, geçtiğimiz yıl faaliyete geçen Karşıyaka tramvayının ardından Konak tramvayının da aktif hale gelmesi sonrasında yaşan tartışmalara değindi. Geçtiğimiz günlerde deneme sürüşlerini tamamlayan ve yolcu taşımaya başlayan Konak tramvayında yaşanan kazalar için yapılan yorumlar özelinde, “Tramvay kazası diyorlar. Tramvay kazası değil o, trafik kazası! Kırmızı ışıktan geçen araç tramvaya çarpıyor. O araç kırmızı ışıktan geçtiğinde başka araca da çarpacak, yayaya da çarpacak” dedi.  

İZMİR’İN DİK DURMASI BAZILARINA RAHATSIZLIK VERİYOR
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun görevde bulunduğu 14 yıllık süre için gerçekleştirdiği toplantı ve sunumu değerlendiren Pekdaş, “14 yılın sunumu da bir panorama. Neler yapıldığı ortada. Ben İzmir’e haksızlık yapıldığını düşünüyorum.  İzmir kendi gücüyle ayaklarının üstünde. Dik durmak, kendi sözünü söylemek bazılarına rahatsızlık veriyor. Haksız eleştiriler oluyor. Biz bu 14 yılda nasıl haksızlıklarla mücadele edildiğini ve neler üretildiğini gördük. Önemli olan da buydu” açıklamasını yaptı.

KENDİMİ HİÇ ÇARESİZ HİSSETMEDİM
4 yıllık görev süresi için kısaca bir özet sunan Pekdaş, “4 yıl çok çabuk bitti. Ulusal gündem çok yoğundu. Ben bu 4 yıl içinde ‘kamucu bir belediye başkanı olacağım’ dedim. Kamucu bilinci ortaya çıkaran bir belediye başkanı olmak istiyorum. Biz bu kente sahip çıkmalıyız. Bu kenti koruyup, geliştirmek durumundayız. Çok zor bir bölgede görev yapıyoruz. Nüfusumuz 380 bin, gece ve gündüz 1 milyon 300 binin altına düşmüyor. Çok yoğun. Bunlar arasında denge sağlamak durumundaydık. Kentin en yoğun yeri sürekli bakım, tamirat istiyor. Çok hizmet bekleyen bölgesi var. Kültür sanat faaliyetlerini de en üst düzeyde yapmak gerekiyordu. 30 milyonun üzerinde kamulaştırma yaptık. İnsanların buluşma noktalarını çoğaltıyoruz. 10 milyon üzerinde maliyetle iş makinelerimizi yeniledik ve yeni araçlar aldık. Nitelikli araçlar haline getirdik.  Kendimi hiç çaresiz hissetmedim. Bir çözümünü buldum. Kapı aralamanın formülünü arkadaşlarımla da düşündüm kendim gece yattığımda da düşündüm” dedi.

HUZURUN KENTİ İZMİR VAR
Pekdaş, “Kruvaziyer turizmi büyük sıkıntı içinde. Türkiye’de İzmir var demek lazım. Şiddet yanlısı, insanları kutuplaştıran bir dil var ama huzurun kenti İzmir var. Bu şehirde güneş her tarafı aydınlatıyor. Kendine güvenen insanların, bir diğerini ötekileştirmeyen, kutuplaştırmayan insanların yaşadığı şehir var. Biz Türkiye’nin de İzmir gibi olmasını sağlamaya yönelik çalışmalar yapıyoruz. Bunların sonuç almasını istiyoruz. Kordon’daki çalışmaları bitirmek için İzmir Büyükşehir Belediyesi, hükümetten izin için aylarca yıllarca bekledi. Metroda bir imza için aylarca yıllarca bekledi. Biz ilçe belediyeleri büyük yatırımların adresi değiliz. Onlar hükümetin ve büyükşehir belediyelerinin görevleri. Biz bize düşen yatırımları birlikte götürmek için varız” açıklamasını yaptı.

OTOPARK İÇİN YER ARANMASI BİZE UMUT VERİYOR
Yapım aşamasında olan Alsancak Stadı özelinde konuşan Pekdaş, “Biz o stadın oraya yapılmasını istiyoruz. Duyumlarımı şu ki Dokuz Eylül Üniversitesi’nin boşalttığı, stadın yanındaki alana otopark yapılacakmış.  O bölgeye stat yapılacak deniyor. Otopark için yer aranıyor olması bizim için umut veriyor. Biz hukuka uygun bir belediye olmak için gayret ediyoruz. Sorunlara çözüm bulmak da istiyoruz. Alsancak’a stat yapılması önemli” yorumunda bulundu.

BÖYLE OLACAĞINI BİLİYORDUK, HİÇ PANİĞE KAPILMADIK
Taşeron yasasına ilişkin açıklama yapan Pekdaş, “2 Nisan’da geçişler olacaktı biz 1 Nisan’dan itibaren geçişleri yaptık. Bir günlük yevmiyeleri bile kesilmesin. Eski hükümlülerle ilgili son dakika değişikliği yapılmıştı. Bekliyorduk zaten. O sorun da aşıldı. Biz bunların böyle gerçekleştirileceğini biliyorduk. Siz huzurla çalışın dedik. Hiç paniğe kapılmadık. Tüm arkadaşlarımız MERBEL’de çalışıyor. Hepsine hayırlı uğurlu olsun” dedi.

GERÇEKLERİN BİR GÜN ORTAYA ÇIKMAK GİBİ KÖTÜ BİR HUYU VARDIR
Pekdaş, kamuoyunda “Manisalı Gençler Davası” olarak bilinen, 1995 yılında Manisa Emniyet Müdürlüğü’nde sorguları sırasında işkence gören gençleri savunması sonrasında kazanılan tazminatları müvekkillere vermediği iddiası ile kendisine açılan davanın avukatlığını CHP İzmir eski Milletvekili Sabri Ergül’ün yapması için önemli açıklamalarda bulundu. Pekdaş, “16 çocuk 1995 yılında işkence görmüştü. ‘Kahrolsun faşizm’, ‘yaşasın halkların kardeşliği’ yazdılar. Parasız eğitim istediler. Haklarında terör örgütü üyesi olmak, iddialarıyla davalar açıldı. Polisler aleyhinde de işkenceden dava açıldı. O zaman Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) vardı. Ceza aldılar. Polisler beraat etti. Temyiz ettik. Karar bozuldu. Yerel mahkeme yine beraat kararında direndi. Çocukların aldığı ceza Yargıtay’a gitti. O mücadele Türkiye hukuk tarihi açısından önemlidir. Uzun tutuklulukta kısıtlama, işkencenin tanımı yapılması bakımından önemlidir. Tazminat davası açtık. Tahsil edildi. O davada sanık olanlardan birisi hukuk okudu, avukat oldu. Bu davaya avukat olarak da katkı sundu. Bir şikayetle karşı karşıya kaldık. Ben ve o. Cevapları verdi. Çocukların hepsi bundan çok rahatsız. Birkaç çocuk davası oldu. Eski bir ekilin bana husumetinden dolayı böyle bir şeyle karşılaştık. ‘Ben milletvekili seçilemediysem sen gerekli emri vermediğin içindir’ dedi. 2003 yılında uzamaya sebebiyet vermek, dilekçeye cevap vermemek gibi işler şikayet konusu oldu 2016’da. Bunun gerçekçi olamadığı apaçık belliydi. ‘Ben milletvekili olamadıysam sen de belediye başkanı olma’ diyor. Kötü niyetli insanlar var. Yaptığı yanlıştan geri çekilir diye düşündüm ama devam etmek de kararlıymış. Olayın altında yatan şey 2003’te ise ön seçim sonrası şikayet haline geliyorsa ve bu insan duruşmaya cübbesini giyip geliyorsa manzara açıkça ortaya çıktı. O dava adım adım sonuç aldı. Bu şekilde bitmesi yakışmazdı. Bu nedenle sabretmiştim. Maalesef açık açık konuşmak gerekiyormuş. Bu kadar haksız bir itham söz konusu oldu. Kamu gücünü kullanıp benim çevremde çalışan herkese baskı kurmam söylendi. Tüzük kurultayında da bunun tersini söylemeleri de manidardır. O davranışını mahkemeye cübbesiyle gelmesiyle de gösterdi. Acı olan bu. Kamu gücünün kullanmamı istemesi. Belediyeyi yönetmek istemesi. Belediyenin organları bellidir. Hesabını verecek olanlar yönetir. Kimse hariçten gazel okuyamaz. İtibarım sarılmak istendi. Beni bu hareketler tabi ki üzdü. Onun için ilk aşamada ifade vermedim. Yaptıkları yanlışı görüp geri çekilmelerini bekledim. Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır denilir. Herkes yaptığı kötülükle baş başa kalır. Ama bunları kamuoyunun bilmesi gereklidir” ifadelerini kullandı.