GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
İş Dünyası
25 Temmuz 2023 Salı 19:17

Başkan Kestelli’den Alsancak Limanı için yol haritası!

İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, Alsancak Limanı’nın özelleştirilmesi ile ilgili olarak önerilerini açıklayarak, “Öncelikle süreci izlememiz gerektiği ve gerek yöntem, gerek yatırım maliyeti, gerekse işletme modeli ile ilgili detaylar açıklandıktan sonra net görüş bildirilmesinin daha doğru olacağı kanaatindeyim. Özelleştirme kararı alınması durumunda da bunun şeffaf ve kamuoyuna açık bir şekilde yapılmasının ve kentin ilgili bileşenlerinin de sürece dahil edilmesinin en uygun yöntem olacağına inanıyorum” dedi.

Diren ÇELİK / EGEDESONSÖZ- İzmir Ticaret Borsası Temmuz ayı Meclis toplantısı İzmir Ticaret Odası Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, kent gündeminde tartışmalara neden olan Alsancak Limanı’nın özelleştirilmesi ile ilgili olarak açıklamalarda bulundu.

Başkan Kestelli, İzmir Limanının önemine değinerek, İzmir’in 8500 yıllık tarihi boyunca liman bu şehrin en önemli simgesi olmuştur. İzmir Limanı, bir taraftan Ege Bölgesi ve Anadolu’nun bereketli coğrafyasında yetişen ürünlerin dünyaya gönderildiği merkez olarak İzmir’i ticaret merkezi konumuna getirirken, diğer taraftan bu ticaret ortamında oluşan ‘’levanten’’ kozmopolit kültürünün yansımaları İzmir’de çok kültürlü ve zengin bir sosyal yapının oluşmasına neden olmuştur. Bu özelliğinden dolayıdır ki, “Tarihi Liman Kenti İzmir” olarak Nisan 2020 tarihinde UNESCO Dünya Mirası “Geçici Listesine” alınmıştır.İzmir’in ekonomik, sosyal ve kültürel gelişiminde en önemli simge olan Limanın hem yönetim hem de tüm lojistik yönleriyle altyapısının geliştirilmesi bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde İzmir, Ege bölgesinde hizmet veren 22 limanın 16’sına ev sahipliği yapan, her yük tipine hizmet verebilen, toplamda 80 Milyon ton yük hacmini aşmış limanları ile Türkiye’de toplam yükün %16’sını, konteyner yükünün ise %15’ini elleçlemektedir.Nemrut Körfezinde bulunan limanları ile “Avrupa’nın en hızlı büyüyen 2. Liman kümesi” olarak nitelendirilen önemli bir denizcilik üssüdür. Buna göre; coğrafi özellikleri itibarıyla dünyanın sayılı doğal limanlarından biri olması, liman içine kadar giren bir demiryolu bağlantısına sahip olması, fonksiyon çeşitliliği ile tüm yük tiplerine hizmet verebilen tek kamu limanı olması açısından da İzmir Limanı, ülkemizin en önemli limanıdır. 1998 yılında ülkemizin yükünün yüzde 43’ünü tek başına elleçleyen İzmir Limanı’nın, zamanla artan yatırım ihtiyacının karşılanamaması nedeniyle elleçleme payı günümüzde yüzde 13’e kadar gerilemiş durumdadır.

Kestelli ayrıca liman tartışmaları ile ilgili çözüm önerilerini sıralayarak şu ifadelere yer verdi:

İzmir Limanı’nındaki iş hacminin gerilemesinin önlenmesi ve eski öneminin korunması amacıyla hem yatırıma ihtiyacı olduğu hem de dünya deniz taşımacılığındaki yeni trendlere göre aksiyon alacak şekilde yönetilmeye ihtiyacı olduğu kesin.Bu işlemin özelleştirilerek mi, yoksa mevcut yapı korunarak mı yapılacağına ilişkin tartışmaların neden olacağı zaman kaybının bu güzel şehre ve ekonomisine zarar vereceğini Limanın sorunlarının çözümü noktasında bizleri doğru yere götürmeyeceğini düşünüyorum. Öncelikle süreci izlememiz gerektiği ve gerek yöntem, gerek yatırım maliyeti, gerekse işletme modeli ile ilgili detaylar açıklandıktan sonra net görüş bildirilmesinin daha doğru olacağı kanaatindeyim. Özelleştirme kararı alınması durumunda da bunun şeffaf ve kamuoyuna açık bir şekilde yapılmasının ve kentin ilgili bileşenlerinin de sürece dahil edilmesinin en uygun yöntem olacağına inanıyorum.

‘REKABET GÜCÜ YÜKSEK, KRİZLERE DAYANIKLI TÜRKİYE ARZULUYORUZ’
 Kestelli, Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek’in açıkladığı ekonomi programları ile ilgili,”Geçtiğimiz ayki Meclis toplantımızda, ihtiyacımız olan şeyin, itibarı yüksek bir ekonomi programının açıklanması ve kararlılıkla uygulanması olduğunu belirtmiştim. Makroekonomik istikrarın sağlanmasının, yapısal reformların ve hukuk devletini güçlendirecek adımların bu programın temelini oluşturması gerektiğini vurgulamıştım.Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek bu ayın başında, programlarının üç temel bileşenden oluştuğunu açıkladı: Mali disiplinin yeniden tesis edilmesi,Enflasyonun orta vadede tek haneye düşürülmesi ve istikrarı kalıcı hale getirecek yapısal reformlar.Görünen o ki ekonomi yönetimi; İlk etapta vergi ve zamlarla, seçim döneminde verilen vaatlerin ve depremin yol açtığı bütçe bozulmasını telafi etmeyi, eşzamanlı olarak da dış kaynak desteğiyle rezerv yükseltip, Türk Lirası üzerindeki baskıyı azaltmayı hedefliyor. Piyasalarda, son iki yıldır uygulanan para ve maliye politikalarının, seçim döneminin getirdiği harcama arttırıcı yaklaşımların ve büyük depremin mali etkilerinin sonuçlarını görüyoruz. Umuyor ve diliyoruz ki Türkiye artık her beş yılda bir yaşanan ekonomik dalgalanmaların ülkesi olmasın. İstikrarlı ve öngörülebilir, evrensel kurallara uygun, yenilikçi, üretim kasları güçlü, rekabet gücü yüksek, krizlere dayanıklı bir ekonomi arzu ediyoruz. Yine umuyor ve diliyoruz ki; işvereninden çiftçisine 85 milyon insanımızın fedakarlığı bu kez sürdürülebilir bir ekosisteme yol açsın.Bu bağlamda hükümetin atacağı yapısal reform adımlarını sabırla bekliyoruz” şeklinde konuştu.

Başkan Kestelli açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:
Geçtiğimiz günlerde Resmî Gazetede yayımlanan kararla, dökme ve varilli zeytinyağı ihracatına kilogram başına 20 cent fon kesintisi getirildi.Üretim ve ihracat rekoru kırılan bir sezonda bu uygulamanın maliyetleri yaklaşık yüzde 6 oranında artırması bekleniyor. İçinde bulunduğumuz sezonda 420 bin ton olarak tahmin edilen zeytinyağı üretimi, tarihte hiç görmediğimiz seviyelerde.Bu üretim, toplam dünya üretiminin yüzde 22 ve en büyük üretici ülke İspanya’nın üretiminin yarı yarıya azaldığı bir sezonda ülkemiz ve sektörümüz için büyük şans oldu. İhracatımız da bu gelişmeden olumlu etkilendi. 

Nitekim yılın ilk altı ayında ihracat bir önceki yıla göre yüzde 273 oranında artarak 94 bin tona yükseldi.Aynı dönemde ihracat geliri ise dünya fiyatlarındaki artışın da etkisi ile yüzde 400 artarak 442 milyon dolar oldu.Fon kesintisi yerine ambalajlı ihracatın teşvik edilerek küresel pazarlarda zeytinyağımızın marka değerini yükseltecek çalışmaların yapılmasının orta ve uzun vadede sektör ve ülkemiz için daha faydalı olacağını düşünüyorum.Her ne kadar fon kesintisi ambalajlı zeytinyağı ihracatına getirilmese de sektörü vergilendirmek yerine teşvik etmenin çok daha etkin bir mekanizma olduğuna inanıyorum.

Bu vesile ile zeytinyağı üretiminde rekabet gücümüzün ve kalitenin artırılması amacıyla Borsa olarak bizde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Tadım etkinlikleri ile kaliteli zeytinyağı bilinci konusunda farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Ayrıca, yüzde 90 oranında Avrupa Birliği tarafından fonlanacak “Teknoloji ile Köklerimize Tutunuyoruz” projemizin hibe sözleşmesini geçen hafta imzaladık. Proje ile zeytin alanında çalışan tarım işçilerinin teknoloji kullanımına adaptasyonunu sağlayarak verimlilik ve kalitenin artırılmasını hedefliyoruz. 

Gıda güvencesinin tüm dünya ülkeleri için ne kadar stratejik olduğuna net bir şekilde şahit olduğumuz günler yaşıyoruz. Tarımsal üretimin üzerindeki en önemli tehdit olan küresel iklim değişikliğinin etkilerini günlük hayatımızda her geçen gün daha şiddetli hissediyoruz.4 Temmuz tarihinde ölçülen 17-18 derecelik küresel ortalama sıcaklık dünya için bir rekor. Üstelik önümüzdeki ağustos ayı boyunca da yeni rekorların gelebileceği belirtiliyor. 1880 yılında başlayan küresel sıcaklık ölçümlerine göre 143 yıldaki en sıcak 10 yılın tamamının 2010'dan sonra yaşandığı, bilim adamları tarafından ifade ediliyor. Bu gelişmeler tarımsal üretimin üzerindeki riskleri artırırken, gıdayı her zamankinden daha da stratejik hale getiriyor. 

Gıda güvencesinin önemini ortaya koyan diğer bir gelişme ise tahıl koridoru anlaşması üzerinde yapılan tartışmalar.

Öncelikle söylemek isterim ki, Rusya ve Ukrayna tahıl üretimi ve dolayısıyla küresel gıda güvencesi açısından çok önemli.İki ülke, toplam dünya buğday üretiminin yaklaşık yüzde 15’ini gerçekleştiriyor. 

Rusya, tahıl koridoru kapsamında ihraç edilen buğdayın az gelişmiş ülkeler yerine batılı ülkelere sevk edildiğini öne sürerken, batılı ülkeler ise Rusya’nın anlaşmayı bozarak küresel gıda güvencesini tehdit ettiğini belirtiyor. 

Yapılan tartışmalar gıdanın stratejik öneminin siyasi bir malzeme olarak kullanıldığı izlemi yaratıyor.Önümüzdeki yıllarda buna benzer olayların çok daha sık yaşanması da muhtemel.Bildiğiniz gibi Borsa olarak üzerinde yoğun olarak çalıştığımız projelerimizden birisi İzmir Tarım Teknoloji Merkezi. Bu yılın son çeyreğinde açmayı hedeflediğimiz İTTM’nin inşaat çalışmaları Menemen’de yer alan UTAEM yerleşkesinde devam ediyor. İTTM’nin kurumsal yapısını oluşturması çalışmalarımız da yoğun bir şekilde sürüyor. 

Kurumsal yapılanma çalışmaları kapsamında ilk planda yüzde yüz sermayesi Borsamıza ait olarak kurulan İTTM şirketimize çok yakın zamanda ilk ortaklarımız da katılıyor olacak. 

Diğer taraftan İTTM’nin çalışma alanlarında faaliyet gösteren yurtiçi ve yurtdışı ekosistem paydaşlarıyla ilişkilerimizi güçlendiriyor ve mümkün olması durumunda birlikte projeler geliştiriyoruz. 

Bu kapsamda geçtiğimiz hafta Tokyo Tarım ve Teknoloji Üniversitesi (TUAT) yetkilileri misafirimiz oldu. 

Borsamız, Ege Üniversitesi, TUAT ve UTAEM iş birliğinde yürütülecek pamukta akıllı sulama sistemlerinin geliştirilmesini amaçlayan projemizin tasarımı tamamlandı ve saha çalışmaları başlatıldı. 

Ayrıca, proje için bir iş birliği sözleşmesi imzalandı. Son yıllarda ilgili üyelerimiz ve üreticilerimiz tarafından pamukta su kaynaklarının yetersizliği sorunu sıkça dile getiriliyor. Üç yıl sürecek projemiz sonucunda bu sorunu tamamen ortadan kaldıramasak da pamuk bitkisinin istediği kadar suyu, değişken oranlı olarak verebilecek algoritmaları geliştirmeyi ve pamuk üretimindeki su kullanımında önemli bir tasarruf sağlamayı hedefliyoruz.