GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ekonomi
9 Aralık 2022 Cuma 14:03

BASİFED Başkanı Kasalı’dan özel sektöre uyarı: Bakış açısı değişmezse…

Ege Ekonomik Forum kapsamında gerçekleştirilen panelde konuşan Batı Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (BASİFED) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kasalı, özel sektörü temsilcilerine uyarılarda bulunarak “Salt finansal tablolara bakılarak hareket edilmesi durumunda, oluşan toplumsal ve çevresel sorunlar ve riskler, giderek büyüyecek; özel sektör bakış açısını değiştirmediği takdirde, büyüyen bu sorun ve riskler, iş insanlarını ve işletmeleri de yaralamaya başlayacaktır” dedi.

Diren ÇELİK/ EGEDESONSÖZ- Geleceğin Sinyalleri- Jeopolitik, Ekonomi, Bilim, Teknoloji Çevre ve İnsan ana temasıyla, İzmir’de düzenlenen Ege Ekonomik Forum, Ege Palas Busıness Otel’de, son gün programıyla devam etti. Forumun son günü programa, Köy-Koop İzmir Birlik Başkanı Neptün Soyer, EGEV Başkanı Mehmet Ali Susam, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Rektörü Yusuf Baran, EGİAD Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer katılım gösterdi. Forumda açılış konuşmalarının yanı sıra, Un Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Servet Yıldırım’ın moderatörlüğünde ‘Daha iyi bir dünya için etki yatırımları’ adlı panel gerçekleştirildi.

YENİ İKTİSADİ YAKLAŞIMA İHTİYAÇ VAR
Panelde konuşan BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kasalı, iklim krizi ile ekonominin geleceğinin yeniden inşa edilmesi ile ilgili olarak değerlendirmede bulundu. Kasalı açıklamasında “İnsan türünün yerküre ve atmosfer üzerinde bıraktığı ayak izi, parçası olduğumuz ekosistemin kendini yenileme eşiğini ileri derecede aşmıştır. İklim krizi de bunun sonuçlarından biridir. Doğanın ekolojik döngüleri ve insan türünün ekonomik düzeni arasındaki bu mütekabiliyet dışı koşullar, bizatihi insan da dahil tüm canlıların geleceğini tehdit etmektedir. Geleceğin Türkiye’sinin, ekoloji ve ekonomi arasında ayrılmaz bir ilişki olduğunu kabul eden yeni bir iktisadi yaklaşım üzerinde inşa edilerek, ticaret ve sanayi politikalarının bu yönde gelişimi sağlanmalıdır” ifadelerini kullandı.

17 TEMEL HEDEFİ KAPSIYOR
Özel sektörün yatırımlarının bu sürece uygun olarak yapılması gerektiğinin altını çizen Başkan Kasalı,
“Çevreci yaklaşım üretim biçimlerini, tüketici tercihlerini, ticaretin yönünü belirleyici bir unsur olarak ön plana çıkarken, geleceğin ekonomisinde güçlü bir şekilde yer almak isteyen şirketlerin de yatırımlarını bu yönde planlamaları gerekmektedir. 2015 yılında, Birleşmiş Milletlere (BM) üye 193 devlet, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını oybirliğiyle kabul ederek bu amaçları, 2030 yılına kadar yoksulluğu sona erdirme yolunda küresel bir gündem olarak benimsemeyi taahhüt etmiştir. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, açlığı sona erdirmekten iklim değişikliğini önlemeye kadar uzanan 17 temel hedefi kapsamakta ve topluca, sürdürülebilir bir gelecek ve daha müreffeh bir dünya için kritik bir yol haritası çizmektedir. Bu heyecan verici gündemin bir parçası olarak BM, ayrıca, özel sektörün bu hedeflere ulaşmada temel bir rol oynaması için güçlü bir eylem çağrısı yapmıştır.Özel sektör, her geçen gün, belirli sosyal, çevresel ve ekonomik sonuçlara yatırım yapmaya daha fazla odaklanarak bu çağrıya yanıt vermektedir” dedi.

Özel sektörün bakış açısını değiştirmesi gerektiğini kaydeden Kasalı, “Sermaye yelpazesinin diğer ucundaki geleneksel yatırımcılar giderek sadece finansal getirilere odaklanmaktan uzaklaşıp çevresel, sosyal ve yönetişimsel riskleri hafifletme arayışına girmiştir. Salt finansal tablolara bakılarak hareket edilmesi durumunda, oluşan toplumsal ve çevresel sorunlar ve riskler, giderek büyüyecek; özel sektör bakış açısını değiştirmediği takdirde, büyüyen bu sorun ve riskler, iş insanlarını ve işletmeleri de yaralamaya başlayacaktır. Bu minvalde, pozitif sosyal ve çevresel etki yaratmayı, tali bir iş, kurumsal iletişim ya da kurumsal sosyal sorumluluk konusu olarak görmek artık mümkün olmayacaktır. Pozitif sosyal ve çevresel etki yaratmayı, işletmelerin, varoluş amaçlarının, stratejilerinin, değer zincirlerinin, ürün ve hizmetlerinin kalbine yerleştirmeleri gerekmektedir. Bu, para kaybetmek ya da az kazanmak değil, etki odağıyla hareket edip etkisini ölçüp yöneten işletmelerin aslında daha verimli, daha karlı ve daha değerli hale geldikleri anlamına gelmektedir. Yine bu minvalde artık hayırseverliği de sürdürülebilir bir perspektiften ele almak faydalı olacaktır” dedi.

Kasalı konuşmalarını şöyle sürdürdü:

OECD, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları gündemini gerçekleştirmek için özel sektörün katılımını üç temel üzerine inşa etmektedir:

Mobilizasyon, uyum ve etki; Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı gerçekleştirme yolunda gerekli finansmanı harekete geçirmek ve uyumlu hale getirmek ve de - en önemlisi - etki elde etmek için hem kamu hem de özel sektörün etkili etki ölçümlemesi ve yönetimi uygulamalarını hayata geçirmesi gerekmektedir.

Etki yönetimi; yatırımcıların, işletmelerin ve diğer paydaşların olumlu ve olumsuz etki değerlendirmelerini yatırım ve iş kararlarına dahil etmelerini sağlamaktadır. Etki ölçümlemesi, kuruluşların kendileri için etki hedefleri belirlemesine, etki performanslarını izlemesine ve etki değerlendirmesi yapmasına olanak tanımaktadır.

Etki yatırımları, finansal getiri yanında pozitif ve ölçülebilir sosyal ve çevresel etki yaratmak amacıyla yapılan yatırımlardır. Etki yatırımları hem gelişmekte olan hem de gelişmiş piyasalarda yapılabilmekte ve yatırımcıların stratejik hedeflerine bağlı olarak piyasa faiz oranında veya bu oranın aşağısında bir getiriyi hedefleyebilmektedir.

BM Kalkınma Programı'nın, Mart 2021'de yayınlandığı "Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Türkiye Yatırımcı Haritası" çalışmasında Türkiye için önceliklendirilen dokuz sektöre işaret edilmektedir. Rapora göre bu sektörler teknoloji ve iletişim, ulaşım, yenilenebilir enerji ve alternatif enerji, eğitim, sağlık hizmetleri, yiyecek ve içecek, tüketim ürünleri, altyapı ve finans olarak sıralanmaktadır.

Küresel ölçekte etki yatırımı alanının 2,3 trilyon dolara ulaştığı gerçeğini göz önünde bulundurduğumuzda, iş dünyasının rekabette öne çıkmasının en önemli yolu bu alana yatırımdan geçmektedir.

UNDP’nin Kasım 2019'da yayınlanan "Türkiye'deki Etki Yatırım Ekosistemi" başlıklı raporu, Türkiye'yi, "etki yatırımı faaliyetlerini harekete geçirmek ve hem Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan hem de Doğu Avrupa, Rusya ve Orta Asya pazarlarından yararlanmak için gelecek vaat eden bir giriş noktası" olarak konumlandırmaktadır.

Türkiye'de etki yatırımının tüm temel özelliklerini taşıyacak yatırım faaliyetlerini yürüten kişi veya kurumlar henüz bulunmamaktadır. Bununla birlikte, oldukça gelişmiş finansal pazarı ve hem ülke içindeki hem de bulunduğu bölgedeki sosyal ve çevresel sorunların çözümüne katkıda bulunmak için sahip olduğu fırsatlar dolayısıyla Türkiye avantajlı bir konuma sahiptir. Bu da, Türkiye'deki pazarın potansiyeline işaret etmektedir.

Bu nedenle, bu denli öneme sahip bir modelinin tanıtılması ve yaygınlaştırılması noktasında devletin, özel sektör ve sivil toplum örgütleriyle birlikte hareket ederek yeni çözüm yolları bulması gerekmektedir.

Özünde özel sektörün, 3 P’yi ( people, planet, profit) tutturarak, başka hiçbir yatırım alanında görülemeyecek şekilde, sıfırdan 15 yılda 2,3 trilyon dolar seviyesine çıkardığı bir etki ekonomisinden söz ediyoruz.

Yaptığımız çalışmalar, devletlerin oyun sahasını kuracak ulusal strateji ve mevzuat adımlarının atması halinde bu hacmin ciddi manada büyüyeceğini gösteriyor.

Etki yatırımı ile konu hayırseverlik ve kurumsal sosyal sorumluluktan çıkıyor, para kazandıran faydalı yatırımlara dönüşüyor. Dolayısıyla biz, Batı Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu olarak; etki, etki yatırımı, etki girişimcisi, etki fonu, etki ölçümü ve yönetimi kavramlarının mevzuata ve ulusal stratejiye girmesini destekliyoruz. Özel sektör olarak bu alana yatırım yapmaya hazırız. 

Bunun yanı sıra; etki ölçümü ve yönetimi kapsamında, Uluslararası Etki Görev Gücü'nün, G7 ülkelerine sunduğu strateji raporunun da temelinde yer alması nedeniyle, Türkiye'de kurumlar arası ve uluslararası işbirliklerine ve şeffaflığa daha çok önem verilmesi gerektiği hususunun da son derece önemli olduğunun altını çizmek isteriz.

Bu vesile ile tanışma şansını bulduğumuz, Türkiye’de etki yatırımı konusunu gündemde tutan ve bu konuda, çok değerli gayret ve çalışmaları bulunan Etki Yatırım Danışma Kurulu ile bölgesel ve sektörel 12 derneğimizin çatı örgütü, BASİFED olarak birlikte çok yakın işbirliği içerisinde olacağımızı belirtmek isterim.