GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
24 Kasım 2023 Cuma 19:12

Baro'dan 25 Kasım mesajı: Kadına yönelik şiddet yakıcı bir sorun!

İzmir Barosu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'ne yönelik yaptığı basın açıklamasında "Kadınlara yönelik toplumsal cinsiyet temelli şiddetin önlenmesi, devletin yükümlülüğüdür. Ancak hiçbir koruyucu ve önleyici tedbir, gereği gibi uygulanmamaktadır" dedi.

Büşra ÇETİNKAYA / EGEDESONSÖZ - İzmir Barosu Başkanlığı, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma günü kapsamında Alsancak'ta yer alan İzmir Barosu önünde basın açıklaması düzenledi. İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi Üyesi  Av. Elif Musluoğlu, baro adına basın metnini okudu.

Açıklama esnasında " Yaşasın Kadın Dayanışması!", "Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz!", "Boşanmayı değil şiddeti önle!"  sloganları atıldı.

'KADINA YÖNELİK ŞİDDET YAKICI BİR SORUN'
Kadınların her alanda şiddete maruz kaldığını belirten Musluoğlu, "Bugün hala kadınlara yönelik toplumsal cinsiyet temelli şiddet, yakıcı bir sorun olarak karşımızda duruyor. Hala “Erkek vuruyor, devlet onu koruyor.” diye bağırmaya devam ediyoruz" diye konuştu.

Musluoğlu konuşmasında, mevcut siyasi iktidarın  “Önemli olan ailedir; erkek döver de sever de; kadınlar eşlerini hoş tutmalı, şiddete katlanmalıdır.” mesajlarını verdiğini ve bu çerçevede "Aile Şurası" düzenlediğini ifade etti.



'POLİTİKALAR ETKİSİZ VE YETERSİZ'
Kadına yönelik şiddeti önlemek için devlet politikalarının etkisiz ve yetersiz olduğuna dikkat çeken Musluoğlu, "Kadınlara yönelik toplumsal cinsiyet temelli şiddetin önlenmesi, devletin yükümlülüğüdür. Ancak hiçbir koruyucu ve önleyici tedbir, gereği gibi uygulanmamaktadır. Bu yüzden “Boşanmayı değil şiddeti önle!” diyoruz" ifadelerini kullandı.

'NAFAKA İSTEYEN AÇ GÖZLÜ, VELAYET İSTEYEN KÖTÜ ANNE'
Açıklamada, boşanma sonrası nafaka talep eden kadınlara değinen Musluoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Boşanma nedeniyle yoksulluğa düştüğü için nafaka talep eden kadınları açgözlü olarak gören zihniyet besleniyor, nafaka hakkı yok edilmeye çalışılıyor. Böylece kadınlar şiddet içeren evliliklere hapsediliyor, kendi hayatlarına dair karar almalarının önüne geçiliyor ve kadınlar şiddet döngüsünden kurtulamıyor. "
Boşanma sürecinde çocuğun velayeti konusu hakkında konuşan Musluoğlu annelerin "kötü anne" olmakla suçlandığını ifade ederek , "Çocuklar, üstün yararları gözetilmeksizin velayet sürecinde şiddetin hem öznesi hem nesnesi haline getiriliyor. Velayet talebi bulunan kadınlar şiddet tehdidi ile yıldırılıyor, velayet talebi ortadan kalktığında ise “kötü anne” olmakla suçlanıyor" dedi.

'DÜN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ, BUGÜN MEDENİ KANUN, YARIN NE OLACAK?'
Musluoğlu İstanbul Sözleşmesi'ne değinerek konuşmasına şöyle devam etti:
"İstanbul Sözleşmesinden çıkıldığından beri 800’den fazla kadın öldürüldü. Son bir yıl içinde 240 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. Siyasi iktidarın kitlesini ve en nihayetinde oylarını konsolide etme çabası, kadınların hayatlarına mal oluyor. Kadınlar her gün İstanbul Sözleşmesinden çıkılmasının verdiği güvenceye dayanan erkekler tarafından sokak ortasında, evde, hatta adliyede öldürülüyor. Failler yargılanması gerekirken yargılanan öldürülen kadınların kadınlığı, anneliği, namusu oluyor. Bu yüzden söylemeye devam ediyoruz: Erkek adalet değil, gerçek adalet istiyoruz. Dün İstanbul Sözleşmesi, bugün Medeni Kanun, yarın ne olacak? İstanbul sözleşmesi yaşatır demeye de devam edeceğiz."

Musluoğlu son olarak, "İzmir Barosu olarak tüm kadın cinayeti dosyalarında katılma talebinde bulunmaya, taleplerimiz kabul edilmediğinde dahi gözlemci olarak duruşma salonlarında öldürülen kadınların ailelerinin yanında, faillerinin karşısında olmaya; eril zihniyetin ürettiği politikalara karşı dimdik durmaya; 6284’ ü uygula demeye ve uygulatmak için gereken tüm hukuki sorunlarla baş etmeye, çözümler üretmeye devam edeceğiz" diye konuştu.