GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
1 Haziran 2020 Pazartesi 22:37

Baro Başkanı Yücel: Düzenleme hayata geçerse İzmir’de 12 baro kurulabilecek!

İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, hükümetin barolarla ilgili hayata geçirmeyi planladığı yeni düzenleme hakkında, “Üzerinde çalışılan düzenlemeyle bin avukat için bir baro kurulmasının yolu açılıyor. İzmir’de 12 bin avukat var, buna göre 12’ye kadar baro kurulabilmesinin yolu açılmış olacak. Bu mesleğe kabul standardizasyonunu ortadan kaldıracak. Özlük haklarını ortadan kaldıracak. Belirli hizmetleri hangi baro yetkilendirilecek bunlar karmaşa konusu oluşturuyor. Avukatların kendi içinde ayrışmasına sebep olacak” dedi.

EGEDESONSÖZ- İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, SonsözTV yayınına konuk olarak Gazeteci Fatih Yapar’ın sorularını yanıtladı.

Yücel, barolar ile ilgili yapılması planlanan düzenleme hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.

BAROLARI ÇALIŞMAZ HALE GETİRMEK İSTİYORLAR
Barolar üzerinden yeni bir tartışma yaratılmaya çalışıldığını ifade eden Yücel, “Büyük bir ekonomik güçlükler yaşanan bu dönemde yeni bir gündem yaratılmaya çalışıyor. Hem seçim sistemi hem de meslek gruplarının yapılarına yönelik yeni sistemler üzerine konuşuluyor. Baroların güçleneceği söyleniyordu ama parça parça sayıları çoğaltılarak güçleneceği sanılıyor sanırım. Baroları çalışmaz hale getirmez istiyorlar. Barolar siyasi iktidara teslim olmayan ender örgütler olarak kaldı. İstedikleri baroların sesini kısmak ama bunu kabul etmemiz mümkün değil. Mücadele etmeye devam ediyoruz. Bugün Ankara’da 80 baro olarak toplandık, sonraki aşamalara ilişkin eylem planlarını görüşüyoruz. Biz mücadele etmeye devam edeceğiz. İstenen şeyin demokrasi ile ilgili olmadığını ve baroların özgür sesinin kısılmaya çalışıldığını anlatmaya çalışıyoruz. Mesela barolar işkence durumlarında mağdurun kimliğine bakmaksızın mücadele veren, kadına şiddet ve istismar davalarında müdahil olmuşlardır. Biz vazgeçmek niyetinde değiliz. Bütün baroların ortak ses olmasını önemsiyoruz. İstediğimiz 80 baro olarak devam edebilmek, biz bu şekilde devam etmek için gereken iradeyi ortaya koyuyoruz” dedi.

İZMİR’DE 12’YE KADAR BARO KURULABİLECEK
Düzenleme hayata geçerse İzmir’de şu an 10-12 baro kurulabilir diyen Yücel, “Ankara’da 17-18 İstanbul’da 49-50 kadar baro kurulabilir. İzmir’de 12 bin avukat var bu da bin avukat için 1 baro kurulabilme sistemine göre İzmir’de 12 kadar baro kurulabilmesine yol açacak. Bu mesleğe kabul standardizasyonunu ortadan kaldıracak. Özlük haklarını ortadan kaldıracak. Belirli hizmetleri hangi baro yetkilendirilecek bunlar karmaşa konusu oluşturuyor. Avukatların kendi içinde ayrışmasına sebep olacak. 9 bin adaylı seçimde 8 bin oy alan kişinin üzerini çizip 2 bin oy alan kişiye yetki vermek doğru olmaz. Kurumları zayıflatacak bir uygulamaya sebep olacak. Biz bu niyetin farkındayız, bizi susturabilmek için bu tür yöntemler geliştiriliyor. Avukatlık bir itiraz mesleğidir, avukatlığı ortadan kaldırırsanız demokrasi ve hak arayışını da ortadan kaldırabilirsiniz. Güçlü bir avukat güçlü bir barodan çıkar. Her ildeki barolarımız bu çabanın içerisinde bunu da ortadan kaldırmış olacaklar. Mücadelemiz tamamen bununla ilgili” diye konuştu.

DEMOKRATİK HER ÜLKE AVUKATLARI GÜÇLÜ OLAN ÜLKELERDİR
“Baroluk koltuk sevdası değildir, nöbettir” diyen Yücel, “Meslektaş ve vatandaşlara hizmet için buradayız, bizden sonra başkası gelecek ancak asıl olan mücadelenin kendisidir. Tarih boyunca totaliter ve demokrasiden hazzetmeyen iktidarlar avukatları her zaman karşılarında rakip olarak görmüşlerdir. Dünyanın her yerinde hak mücadelelerinde avukatlar vardır. Demokratikleşen her ülke avukatları güçlü olan ülkelerdir. Avukatların mücadelesi o ülkelerin gelişiminde önemli rol oynamıştır. Türkiye’nin çok aha yakıcı gündemleri var ancak bunlar tartışılıyor. Dün bir şüpheli çırılçıplak yatırılmış bir şekilde karakolun zeminine yatırılmıştı ve bir bakan yardımcısı bu fotoğrafı paylaşabildi. Bu kim olursa olsun yapılan işkencedir. Kolluk güçlerinin cezalandırma tarzı bu davranışları doğru değildir, cezayı verecek yer bellidir. Barolar bunlarla mücadele eder. Bizim bunları konuşmamız lazım. İktidarın aslında barolar için bu uygulamayı yapabileceğini söyleyebiliriz. Mecliste kaldırılan ellerle bu uygulamaya koyulabilir ancak biz bunun önüne geçmeye çalışıyoruz, kendimizi anlatıyoruz” açıklamasını yaptı.

TROL SALDIRILARINA ALIŞKINIZ!
İzmir Barosu'nun, TBMM'nin açılışının 100'üncü yıldönümünde CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ile HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş'ın katıldığı panelle ilgili eleştiriler hakkında konuşan Yücel şu ifadeleri kullandı:

“Biz meclisle ilgili bir çalışma yaparken mahalle bakkalıyla bunu konuşmayacağız tabii ki mecliste partisi olan bir milletvekili ile bu konuları görüşeceğiz. Birileri bu partiyi sevmiyor diye bu vekillerle görüşmeyecek değiliz. Bir baronun yapacağı faaliyetleri sosyal medya mı belirleyecek. Biz hak ve özgürlükler ekseninde çalışıyoruz. Bu konuda yapılan eleştirilere kulak asmadık, trol saldırılarına alışkınız.”

CAMİDE ‘ÇAV BELLA’ YORUMU: BU BİR CEZA KANUNUNA UYAR MI BİLMİYORUM
İzmir’deki camilerden yayınlanan ‘çav bella’ marşı sebebiyle yapılan hukuki işlemler hakkında da değerlendirmeler hakkında bulunan Yücel, “Seçim kampanyasından da bilirsiniz ben de ‘çav bella’yı çok severim. Her fırsatta söylerim. Camilerden çalınıyor olması bir suç mudur, bir yere koyulur mu bunu Cumhuriyet Savcıları düşünsünler. Faili bulunduğunda gereğini yapsınlar. Ancak bununla ilgili paylaşım yapan kişiye yapılan tutuklamaya bakıyorsunuz saçma bir kanun maddesine monte edilmeye çalışılmış bir suç olarak görülmüş. Siyasi iktidar yargıyı elinde bir sopa gibi sallıyor. Biz sizi cezaevine atarız, başınıza bir şeyler gelir diye tehdit ediliyor. Bu hukuk konusunda çok korkunçtur. Bu insanlarda ‘başıma bir şey gelir mi’ sorusu getirir. Ben hakim olsam bu suçtan kimseyi tutuklamazdım. Bunu paylaşan kişi ile ilgili söylüyorum. Bu yayını yapanlarla ilgili, bunu bir ceza kanununa uydurabilir misiniz bilemiyorum. Dini aşağılama olarak söyleniyor ancak, cami hoparlöründen başka bir şey yayınlanabilir mi? Biz cami hoparlöründen başka şeyler dinledik. Bakalım iddialar ve deliller ne olacak. Yayınlayan açısından, toplumun gösterdiği tepki üzerinden bir dilekçe yazıldı. Bir hukuk kuralı toplumun gösterdiği tepki üzerinden gerçekleşemez. Bu kararı veren hakim kararına gerekçe olarak ‘toplumun gösterdiği tepki’yi yazabildi. Bir kurum daha evvel güvenilirken daha sonra güven kaybolmuşsa, vatandaşa sormak lazım güveninden vazgeçtin. Demek ki o kurumun faaliyetlerinde vatandaşın kabullenmediği bir şey var; o da kararlarıdır” dedi.

BÜYÜKŞEHİR DAVASINDA BARO MÜDAHİL OLMASAYDI…
İzmir Büyükşehir Belediyesi hakkında yürütülen davada avukatlık hizmeti verdiğini hatırlatan Özkan, “Büyükşehir davasında ben avukatlık hizmeti verdim. Baro Büyükşehir’e karşı yapılan operasyonda tepki göstermişti ancak ben o zaman baro başkanı değildim. Baro orada müdahil olmasaydı, Büyükşehir’in bütün bilgisayarları sökülerek incelemeye alınacaktı. Böylece belediye işlevsiz hale getirilecekti. Barolar için parti ayırt edilmez, barolar zaten bunun için vardır. Kadına şiddet davalarında da sürekli olarak müdahalede bulunuyoruz. Bu tip olaylarda maddi bir beklenti içinde de değiliz, toplumsal görev bilinci ile bunlar yapılıyor. Bizler avukatız, hak aramayı temsil ediyoruz. Eğer avukatların sesini kısarsanız bütün toplumun sesini kısıyorsunuz demektir. Biz buna karşı çıkıyoruz” diye konuştu.