Muhittin AKBEL / EGEDESONSÖZ – Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK) gereğince görevlendirilen müdafi ve vekillere yapılacak ödemelere ilişkin yeni düzenleme, Baro’ların tepkisine yol açtı. İzmir Barosu Adliye önünde oturma eylemi yaparak tepkisini ortaya koyarken, Türkiye Barolar Birliği de 81 ildeki baroların bu konudaki tepkilerine sessiz kalmayarak başkanlar toplantısı gerçekleştirdi. Bu büyük toplantıda, yapılacak girişimlerden sonuç alınamaması durumunda, Büyük Savunma Mitingi düzenlenmesi konusunda görüş birliğine varıldı. İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz, yüzde 58’lik zam oranının iyi olduğunu ancak geçmişten bugüne yapılan azar azar zamlar nedeniyle, bu orandaki artışın günümüz şartlarında yeterli olmadığını söyledi. Başkan Yılmaz, Egedesonsöz’e yaptığı açıklamada, CMK görevlendirilmelerinde görevlendirilen avukatların aldığı paranın, yol parası bile olmadığını öne sürdü.
KDV, STOPAJ VE GELİR VERGİSİ KESİLİNCE BİR ŞEY KALMIYOR
Bu uygulamanın, 1992 yılında vatandaşın adalete erişimini sağlamak adına yapıldığını, karakollardaki işkencelerin, kötü muamelenin önüne geçmek olduğunu hatırlatan İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz, “Mesele, aslında para değil. Mesele, avukata yapılan ekonomik şiddet” ifadesini kullandı. Başkan Yılmaz, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Her emeğin bir karşılığı olması gerekiyordu ve devlet bu hizmeti ücretlendirdi. O para, hukuk davalarında verdiğimiz hizmetin de karşılığıdır. Yurttaşa hukuki bir koruma sağlamak, karakolda eziyet görmesini engellemek, adalete erişimini sağlamak, işkenceye karşı durmak için avukat oraya gittiği zaman, devlet bir ücret takdir ediyor. Gelinen noktada bu bize artık angarya durumuna geldi. Örneğin Asliye Ceza Mahkemelerinde takip eden davalar için devlet CMK kapsamında avukata 2 bin 481 lira öderken bu paranın içinden yüzde 20 KDV, artı stopaj ve gelir vergisi kesilince, size 1500 lira kalıyor. Bir davanın üç yıl sürdüğünü varsayarsak, bu parayla üç yıl mahkemeye gidip gelecek. Cüzi bir bedel karşılığında avukatı davayı takip etmek zorunda bırakıyorsun! Bunun İstinaf ve Yargıtay aşamalarını da eklersek, 4 yıl, 5 yıl olur. O para, duruşmalara gidip gelmek için avukatın harcayacağı yol parası bile değil.”
81 BARO’NUN CMK ALACAĞI 250 MİLYON LİRA
KDV ve stopajın kaldırılması halinde ortaya çıkacak rakamın belki daha insani, avukat onuruna yakışacak rakama dönüşeceğine vurgu yapan İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz, rakamlarla yaşanan sıkıntıyı gözler önüne serdi:
“Bu işle görevlendirilen arkadaşların çoğu genç arkadaşlar. İzmir’de 4 bin 648 müdafi, yani CMK görevlendirmesi yapılan avukat var. Mesleğin ilk 5 yılında olan bu arkadaşlar, bu sayının yüzde 90’ını oluşturuyor. Asgari ücretin 17 bin liraya çıktığı bir ülkede 1500 liraya iki yıl, üç yıl bir avukata dava baktırmak insani değildir. Üstelik o paralar, o hak edişler de çok geç alınıyor. Sorun, para da değil; sorun, avukata uygulanan ekonomik şiddettir. 81 Baro’nun, CMK hizmetinden dolayı 250 milyon lira alacağı var. Avukata gelince Hazine’de para yok, ama kaçak saraylarda harcanan para, avukatların adli yardım ücretlerinin birikmişinin belki de 10 katı. Adalet Bakanı, bu paranın ödeneceğine dair bir ay önce söz verdi; bu para, Türkiye Cumhuriyeti için nedir ki, dedi. İki gün önce, kim söyledi, ben mi söyledim, dedi.”
BUNDAN SONRA NE OLACAK?
İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz, yönetim kurulunda aldıkları karar kapsamında, pazartesi günü yani 22 Ocak itibariyle otomasyon sistemini kapatacaklarını bildirdi. Yılmaz, kadına yönelik şiddet, çocuk istismarı ve gecikmesinde sakınca bulunan acil işler dışında atama yapılmayacağının altını çizdi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Oturma eylemi yaparak, bu kararımızı kamuoyuna duyurduk. Barolar Birliği de başkanlar toplantısı düzenledi. O toplantıda, yapılacak girişimlerde olumlu bir sonuca ulaşılamaması durumunda, otomatik görevlendirmenin sonlandırılmasına, adli yardım ve CMK ücretlerindeki olumsuzlukların giderilmesi yönünde toplumun dikkatini çekmek üzere miting yapılmasına karar verildi. Bu eylem vatandaşa karşı bir eylem değildir. Eylem, aslında vatandaşın yanında olduğumuzu, ama vatandaşın yanında olurken avukatlara karşı bu olumsuzlukların da sonlandırılması gerektiği yönünde hak arama eylemidir. Adil yargılanma, adalete erişimi kabul ediyorsanız, bunu avukatı aç bırakarak yapamazsınız.”