GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
19 Mart 2024 Salı 15:16

Bakan Kacır ‘İzmir potansiyelinin altında’ dedi, ekledi: Bizim hiç kabahatimiz yok!

İZQ’da düzenlenen toplantıda konuşan ve İzmir’in potansiyelinin altında olduğunu belirten Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “İzmir’in potansiyelinin altında ama inanın bizim hiç kabahatimiz yok. Biz İzmir’e her zaman en güçlü şekilde sahip çıktık. Ama maalesef siz de biliyorsunuz bu ritme ayak uyduracak bir yerel yönetimden çok uzun zamandır mahrum kaldı İzmir. Ümit ediyorum 31  Mart'tan sonra inşallah Türkiye yüz yılında İzmir'in yıldızını parlatacak bir yerel yönetim anlayışı ile gerçekten İzmir’in kalkınma yolculuğunu hızlandırırız” ifadelerini kullandı.

Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ-  Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır İZTO, EBSO ve İTB’nin ev sahipliğinde İZQ binasında düzenlenen İzmir iş Dünyası Buluşması toplantısına katıldı.

Düzenlenen toplantıya Bakan Kacır’ın yanı sıra İzmir Valisi Süleyman Elban, AK Parti İzmir Milletvekili Eyyüp Kadir İnan, İZTO Başkanı Mahmut Özgener, EBSO Başkanı Ender Yorgancılar, İTB Başkanı Işınsu Kestelli ve iş dünyası temsilcileri katıldı.

ÜRETİM MERKEZİNE DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA
Toplantıda konuşan Bakan Kacır, AK Parti hükümetlerinin çalışmalarına değinirken, “Derin teknolojiler bilişim fabrikasının açılışını gerçekleştirdik. Ümit ediyorum ki İzmir'e kazandırdığımız yatırımlar, projeler işlerin kalkınma yolculuğuna yeni bir ivme kazandıracaktır. Ve sizlerin eliyle inşallah yüzümüz güçlü şekilde Türkiye'nin kalkınma yolculuğuna, sanayi, teknoloji, inovasyon odaklı devam edecektir. Son 22 yılda hakikaten Türkiye adım adım bir resme dönüştü. Bunu en iyi sizler biliyorsunuz. Çünkü bu işin öznesi aslında sizlersiniz. Karar verici ve sorumluluk taşıyan kişilerin yani bizlerin yapabileceği en iyi iş, en kıymetli iş sizin önünüzü açmak, sizin önünüzdeki engelleri kaldırmak. Biz özel sektör öncülüğünde, kalkınma modelini benimsemiş bir ülkeyiz. Hükümet olarak da bu modeli icra ediyoruz ve yaptığımız işlerin her birinde Türk özel sektörün hızlanmasını, rekabet gücünü kazanmasını temin etmeye gayret ediyoruz. Türkiye'nin üretim yolculuğunda tabii bakanlığımız pek çok alanda yürüttüğü çalışmalarla hakikaten önemli bir sorumluluk üstleniyor. Türkiye'yi planlı sanayi alanlarıyla donatıyoruz. Türkiye'nin dört bir yanında sayılarının 190 kilometreye çıkardığımız organize sanayi bölgeleri… Buralarda istihdam 415 binden 2 milyon 600 binin üzerine çıkarmayı, üretimde olan tahsis sayılarını, organize sanayi bölgelerinde 11  binden 58 bine yükseltmemiz aslında son 22 yılda katettiğimiz mesafeyi gösteriyor ve Türkiye hakikaten artık pek çok alanda bölgesel ve küresel bir üretim merkezlerine dönüşmüş durumda” diye konuştu.

AYRIM YAPILDIĞINI İDDİA EDENLER OLDU
Muhalefetin İzmir’e yatırım yapılmadığı çıkışlarının aksine İzmir’e her zaman sahip çıktılarını belirten Kacır, “22 yıldan bu gelişmeler Türkiye çatısında yaşanırken İzmir'e de her daim sahip çıktık. Bazen bizlerin şehirler arasında ayrım yaptığını iddia edenler oldu. İşte biz bunu hem tebessümle karşılıyor hem de bu iddiaları aslında sanayicilerimize yatırımcılarımıza havale ediyoruz. Çünkü en iyi sizler biliyorsunuz. Bizim İzmir'de, Diyarbakır'da, Trabzon'da, Edirne'de, Konya'da, Kayseri'de yürüttüğümüz çalışmaların hiçbirinde bir ili diğerinden ayırmadık. İzmir, Türkiye'nin dünyaya açılan kapısı, İzmir sanayi şehri, teknoloji şehri, bilim şehri, üniversiteler şehri, inovasyon şehri… Ama potansiyelinin altında. Ama bunu da inanın bizim hiç kabahatimiz yok. Biz İzmir’e her zaman en güçlü şekilde sahip çıktık. Ama maalesef siz de biliyorsunuz bu ritme ayak uyduracak bir yerel yönetimden çok uzun zamandır mahrum kaldı İzmir. Ümit ediyorum 31  Mart'tan sonra inşallah Türkiye yüz yılında İzmir'in yıldızını parlatacak bir yerel yönetim anlayışı ile, gerçekten İzmir’in kalkınma yolculuğunu hızlandırırız” dedi.

İzmir’e merkezi hükümetin yatırımlarını anlatan Kacır, “İzmir'de Organize Sanayi Bölgeleri'nin sayısını 10’dan 14’e, organize sanayi bölgelerinde istihdamı bin 650’den, 124  bin 400’e, OSB'lerde faaliyet gösteren tesis sayısının 700’den, bin 956’ya çıkardık. İzmir'e üç endüstri bölgesi kazandırdık. İzmir'e 100 AR-GE merkezi ve 24 tasarım merkezi, 4 teknopark bu dönemde son 22 yılda kazandırmış olduk. Bugün İzmir'de kurulmuş olan 4 Teknopark'ı bakanlık olarak bugüne dek 200 milyon lira hibe ettik, İzmir'in sağladığımız tüm aynı teşviklerin toplamı 23 milyar lira. KOSGEB'i biz kurmadık. KOSGEB’i Sayın Cumhurbaşkanımız kurmadı… KOSGEB 1990’da kurulmuş bir müessese. İzmir'de 2002 yılına kadar KOSGEB desteklerinden yararlanan KOBİ'lerin sayısı sadece 493. 2002 bugüne geldiğimizde bu sayının 70 bin 859’a çıktığını ve KOSGEB'e İzmir'de KOBİ'lerimize 8 milyar 300 milyon lira katkı sağladığımızı görüyoruz. Tarım teknolojileriyle ilgili çalışacak olan Tek-Men için de biz değerlendirmemizi olumlu şekilde tamamladık. Birlikte inşallah bunu da İzmir'e  kazandırmış olacağız, hayırlı uğurlu olsun. TÜBİTAK destekleriyle de İzmir'i hiç yalnız bırakmadık. TÜBİTAK desteklerinden yararlanan TÜBİTAK akademiye yönelik desteklerinden projelerin sayısını 181’den 3 bin 222’ye, bu projelere verilen desteğin bugünkü değerini itibariyle26 milyon liradan 7 milyar 540 milyon liraya çıkar. TÜBİTAK bilim insanı destek programlarıyla son 22 yılda 76  bilim insanı ve araştırmacıya 2 milyar lira destek verdik” şeklinde konuştu.

ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM İÇİN DAHA FAZLA ÇALIŞACAĞIZ
Bakan sözlerini şu ifadeler ile sürdürdü;

“Yatırım teşviklerimiz kapsamında İzmir'de 6 bin 361 yatırım için teşvik belgesi düzenledik. 707 milyar liralık özel sektör yatırımının ve 178  bin ilave istihdamın önünü aştık. İzmir fikri mülkiyette de son 22 yılda önemli bir mesafe katetti. İzmir'de gerçekleşen başvuruların toplam sayısı 2002 yılına kadar sadece 178 iken patent başvurusu sayısı bu dönemde 5 bin 516’ya yükseldi. Ve bütün bu gayretlerimizle İzmir ekonomisinde üretimin, sanayinin payını yüzde 32’den yüzde 42’ye sizin öncülüğünüzde çıkarmış olduk. Bugün  organize sanayi bölgelerinde 3 bin 201 yatırım yerinden 2 bin 940’ı  yatırımcılara tahsis edilmiş durumda. Bunların bin 856’sı üretime, 378’inin de inşaat çalışmalarına devam ediyor. 706 parselde de proje aşaması sürüyor. 261 üretim parselimizde inşallah yakında yatırımcılara tahsis ediliyor olacak. Bütün bunları şunun için sıraladım; Biz İzmir'de el birliğiyle bu olumlu trendi yakaladık. Ama İzmir'in gerçekten potansiyeli bugünkünden çok daha önemli. İnşallah önümüzdeki dönemde harekete geçirebilmek için birlikte daha fazla çalışacağız. “

YÜZDE 1’E ÇIKARMAYI HEDEFLİYORUZ
“Sanayi alanlarının genişlemesi meselesi sadece İzmir'de değil. Doğrusu bütün Türkiye'de çok önemli bir mesele olarak karşımızda duruyor. Hali hazırda Türkiye'nin toplam yüz ölçümünde planlı sanayi alanının payı oldukça sınırlı. İzmir'deki oranlara yakındır. Yüzde 0,36  diyebiliriz. Bizim bunu yüzde 1’e hedefimiz var. Ama şunun farkındayız ki aşağıdan yukarıya yerelde başlayan çalışmaların neticelenmesiyle ilerlemek bizi istediğimiz düzeyde hızlandırmıyor. Ve aslında bazen de olması gerekli istikamette sanayi alanlarını büyütemiyoruz.  Sanayi alanlarımızın en büyük handikaplarından biri hali hazırda raylı sistem bağlantılarının çok sınırlı olması. Önümüzdeki dönemde ilk kez Türkiye sanayi alanları master planı çalışmasını şu anda gerçekleştiriyoruz ve hızla tamamlanacak. Ve hedefimiz önümüzdeki 10-15 yıllık periyot için Türkiye'de sanayi alanlarının, planlı sanayi alanlarının yüzölçümü ise oranı yüzde 1’e çıkarmaya dönük bir ana planı ortaya çıkarmak”

10-15 YILDA KURABİLDİĞİMİZ SEVİYEDE…
“Etrafında sanayi alanlarını oluşturmaya dönük yeni modellerle de bu alanı ivmelendirmek istiyoruz. Bunlardan biri de kamu-özel işbirliği modeli. Malumunuz Türkiye dünyanın en büyük hastanelerinin, köprülerin, otoyolların havalimanlarını, Kamu Özel İşbirliği ile dünyadaki örneklerinden çok daha hızlı bir şekilde hayata geçirmeyi başardı. İnşallah önümüzdeki dönemde büyük ölçekte endüstri bölgeleri oluştururken bu modeli de hayata geçirecek böylelikle yüksek kamulaştırma maliyetlerini, yüksek altyapı maliyetlerini, hibe kaynaklarından da yararlanarak hızlı bir şekilde karşılayabilecek bir finansman modelini uyguluyor olacağız. Ve hedefimiz önümüzdeki 3-4 yıl içerisinde bir önceki 10-15 yılda kurabildiğimiz ölçüde planlı sanayi alanını Türk sanayisine kazandırmak.  Bu aslında sanayi alanlarında hali hazırda büyük ölçüde şikayetçi olduğumuz yüksek maliyetlerin de çözüm niteliğinde olacak. Çünkü nihayetinde bu bir arz talep meselesidir. Bu alanda talebi kısmak gibi bir düşünce aklımızdan geçecek değil. Dolayısıyla fiyatların daha makul olması için yapmamız gereken tek şey arzı arttırmak. İnşallah sanayileşmede, sanayi alanlarının kurulunda hızlanarak bunu önümüzdeki dönemde temin etmeyi hedefliyoruz”

MİLLİ TEKNOLOJİ HAMLESİ İLE GÖĞÜSLEYECEĞİZ
“Çok uzun bir dönem dünyaya vaat edilen serbest ticaret liberal ekonomi politikaları, küreselci yaklaşımları icat edenler, vaat edenler ve dünyayı hakim kılmaya çalışanlar tarafından hızla terk ediliyorlar. Ne zaman ki bu uygulamalar, bu politikalar bunları vaaz eden ve dünyaya bu fikirlerin öncülüğünü yapanların aleyhine işlemeye başladı. Şimdi artık onlar daha korumacı ve yeniden üretimi kendi ülkelerine çekmeye dönük yaklaşımları oldu. Tabii bu bir yeni rüzgar ortaya çıkaracak. Türkiye aslında bu büyük dönüşümü milli teknoloji hamlesiyle göğüslüyor. Biz son dönemde elde ettiğimiz üretim, AR-GE ve teknoloji kazanımlarıyla, özellikle savunma sanayinde elde ettiğimiz bir birikim, deneyimle inşallah önümüzdeki dönemde tüm alanlarda bu yaklaşıma Türkiye'yi taşıyabilmek ve Türk sanayicisinin rekabet gücünü ve Türkiye'de üretimin yükseldiği bir dönemi inşallah ortaya çıkarabilecek şekilde uygulamak imkanına sahip olacağımızı düşünüyoruz. Türkiye'nin bu alanda potansiyeli yüksek. Özellikle Çin ve diğer Uzakdoğu ülkelerine karşı batı tedbirler geliştiriyor ama biliyoruz ki biz halen pek çok Batı ülkesinden en sahip olduğumuz beşeri sermaye açısından çok genç bir oluşumumuz var. Ben her seferinde bunu hatırlatıyorum. Yaşlanan bir nüfusumuz olsa da halen Avrupa'dan çok genciz. Eğer iş gücümüzü doğru yetiştirebilir, doğru yönlendirebilir, doğru iş alanlarıyla buluşturabilirsek Türkiye'nin önümüzdeki dönemde en büyük avantajı bu olacaktır.”

BAZI ÖDEVLER DE VERECEĞİZ
“Nitekim istihdamı ortaya çıkaracak eğitimdir. Aranan iş gücünü yetiştirecek eğitim nihayetinde meslek eğitimidir. Mesleki eğitiminde de söz sahibi olması gereken ve bu alanı himaye etmesi gereken özel sektör. Elbette biz bu alanı destekliyoruz. Daha fazla destekleyeceğiz ama gözlemliyoruz ki özel sektör ne kadar bu alana sahip çıkarsa bu alanın pres gücü o kadar yükseliyor. Bu alanda gelişmenin birincisi o kadar kuvvetleniyor. Geçtiğimiz yıl Türkiye'nin lise giriş sınavlarında tam puan alan öğrencilerinin bir kısmı meslek liselerini tercihi yaptılar.  Meslek liselerinin arkasında, mesleki eğitimin arkasında, özel sektörün, güçlü oyuncuları, güçlü markaları olursa anne-babalar, öğrenciler bu alana daha fazla kıymet verirler.  Ben önümüzdeki dönemde bu alanı hem bakanlık hem organize sanayi bölgelerindeki kaynaklarla çok güçlü şekilde destekleyeceğimizi ifade etmek istiyorum. Ama bunun yanında size bir haber daha getirmiş olayım; Yatırım teşviklerle ilgili de bir düzenleme çalışması yaptık. Kapsamlı bir reform yapacağız teşviklerde. Özellikle yatırım kredilerinde destekler getireceğimiz bir kapsamlı gelişime inşallah hazırlanıyoruz. Ama bununla beraber Türkiye'nin büyük ölçekli şirketlerine yatırım teşvikleri verirken onlara mesleki eğitimle ilgili ev ödevleri de veriyor olacağız. Tüm büyük ölçekli şirketler, bakanlığımızdan yatırım teşvikleri kullanıyorlarsa bu alana sahip çıkmak zorunda olacak. Bunu açıkça ifade ediyorum. Bu olmadan da tek başına devlet eliyle bu alanın istediğimiz düzeyde gelişmesini beklemek gerçekçi olmayacaktır diye düşünüyorum”