GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
31 Mayıs 2016 Salı 09:22

Bahçeli'den kurultay mesaj: Tanımıyoruz!

MHP lideri Devlet Bahçeli, olağanüstü kurultay tarihi tartışmalarıyla ilgili olarak "10 Temmuz dışında hiçbir kurultay tarihini tanımıyoruz" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuşma yaptı.

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nın ardından, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Devlet Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:

Türk milleti bir bütün olarak bu sinsi oyunu bozmak zorundadır. Gün, birlik dayanışma ruhuyla ayağa kalkmak günüdür. Bu itibarla siyasi hayatımızda çok önemli bir dönemece kalıcı etkileri olacak bir döneme yaklaştığımızı belirtmek istiyorum. Siyasi ihtiraslarını ön planda tutanlar kendi sonlarına doğru hızla yaklaşmaktadır. Bizim kaygımız onlar değildir, kaygımız Türkiye’nin geleceğidir. Türkiye’nin bugünkü sorunların temelinde dürüst ve samimi olmayan riyakatsiz kadroların işbaşı yapması yatmaktadır. Bölücü terör her gün 3-5 vatan evladını şehit etmektedir.

"ŞEHİTLERİMİZİN HENÜZ KURUMAMIŞ KANININ HESABINI KİM SORACAKTIR?"
Nusaybin’de teslim olan teröristler medyaya servis edilmiştir. Günlüklerin sahibi teröristler, anne ve babalarıyla gösterilmektedir. Şehit anaları ve babaları her gün ağlamaktır. Madem bu canilerin vicdanı vardır, o zaman şehitlerimizin henüz kurumamış kanının hesabını kim soracaktır? Diyarbakır’da yaşanan patlamada hayatını kaybeden 16 canın açıklamasını kim yapacaktır? Ne yapalım Sayın Başbakan, ölen ölmüş müdür diyelim? Teröre karşı her zaman devletimize destek verdik ve bundan da hiçbir zaman nedamet duymadık. Millet için canını veren kahraman Mehmetçik ve korucularımızı her zaman korumaya da devam edeceğiz. Teröristler helikopter düşürür bakarsınız hükümetten ses çıkmaz. Teröristler işlerini yaparken, beyzadeler makam koltuğu seçimlerini günlük programlarına koyar.

"SAYIN ERDOĞAN ESKİ HALİNE 180 DERECE DÖNMÜŞTÜR"
Sayın Erdoğan, geçen günkü konuşmasında ‘Teröristler silahlarını gömer, koordinatlarını verir, ondan sonra parlamentoya gelirler’ dedi. İşte bu sözler davulun kasnağına kasnağına vurmaktır. Bizler Sayın Erdoğan’ın eski ezberlerini bırakıp makule yaklaştığını düşünmüştük, kendisini takdir etmiştik. Ama Sayın Erdoğan sürç-i lisan etmediyse eski haline 180 derece dönmüştür. Silahları bıraktıktan sonra parlamentoya gelmek ne demek? TBMM’de yeterince Kandil kadrolu terörist vardır.

Hatırlarsanız Sayın Erdoğan’ın silahların gömülmesiyle ilgili beklentisi çözülme sürecinin en önemli ayaklarından biriydi. Sayın Erdoğan, 29 Mayıs günü şöyle demiştir; ‘Silahları gömecekler, betonlayacaklar ve koordinatları verecekler, olmadı bu ülkeyi terk edeceklerdir’. Çözülme sürecinde de benzer pazarlıklar inatla sürdürülmüştü.

"TEK ÇIKIŞ YOLU TOPYEKÜN GÜVENLİK GÜÇLERİNE TESLİM OLMAK"
Çözülme sürecinde de benzer pazarlıklar inatla sürdürülmüştü. Biz çok değil, bundan 3 yıl önce silahların gömülmesiyle ilgili çağrılara itiraz etmiş, gömülenin bir gün mutlaka geri çıkartılacağını belirtmiştik. Biz kanlı silahların anında güvenlik güçlerine teslim edilmesini belirtmiştik. Şu işe bakın ki, Sayın Erdoğan, bu seçeneğe yine bel bağlamaktadır. Bize göre bunun bir çözümü yoktur. Ülke dışına çıkan katil, sonra daha kalabalık olarak geri geleceklerdir. Bunu bizzat Sayın Erdoğan itiraf etmiştir. Teröristler için tek çıkış yolu topyekün güvenlik güçlerine teslim olmak ve daha sonra Türk adaletinin hakkında vereceği karara saygı göstermelidir. Bize göre, başka bir alternatif yoktur.

Sayın Erdoğan’dan ve AKP hükümetinden terörle müzakere ve mütareke değil, sonuna kadar mücadele bekliyoruz. Eğer durum böyle olursa desteğimizi sonuna kadar vereceğimizi belirtiyorum.

Türkiye adı konulmamış ilanı yapılmamış, buhranlı bir dönemden geçmektedir. Bu garabetin bir an önce son bulması ertelenemeyecek ihtiyacıdır. Şu günkü şartlarda kim Türkiye’nin bir açmazda olmadığını, kaosun yokluğundan bahsedebilir? Kim bireysel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmadığından söz edebilir? Kim bu ayrıştırmanın toplumda ve devleti oluşturan erkler arasında kavgaya neden olacak kadar husumet doğurduğunu reddedebilir.

Bu sorulara vatanını seven her vatandaşımızın vereceği cevap bellidir. Bunu her yerde ifade ettiğimizi biliyorsunuz. Bölücü emel tüm tablosunu yaşadı. Milli ve vakur mücadelemizin, ırkçı, kafatasçı bir mücadele olarak lanse edilmesini dişimizi sıkarak takip ettik. Böyle devem ederse kurucu değerler sisteminin bütünüyle ortadan kalkacağı uyarısını yaptık. Allah’a bin şükür, biz haklı çıktık, Hakkın ve halkın yanında durduk. Bundan sonra da azimle yolumuza devam edeceğiz.

"BAŞBAKAN, CUMHURBAŞKANI’NIN ANAYASA’YA AYKIRI DAVRANDIĞININ FARKINDADIR"
Fakat ülkemizin daha iyiye gideceğine dönük umutlarımız oldukça azdır. Yeni kurulan hükümetin öncekileri mumla aratacağını da peşinen görüyoruz. Kongrede genel başkan seçilen Binali Yıldırım’ın kurduğu hükümet güven oyu almıştır. Yeni hükümete her şeye rağmen başarılar diliyorum. 65 Hükümet Saray’a tam olarak bağlanmıştır. Yeni hükümetin gündeminde sadece Sayın Erdoğan’ı nasıl başkan yaparız hedefi vardır. AKP’li yöneticiler durmadan yeni bir dönemden bahsetmektedir. Cumhurbaşkanı’nın milletiyle ilişkisinin fiili durumunun Anayasa’ya uygun hale getirmenin yolunu aramaktadır. Başbakan, Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’ya aykırı davrandığının farkındadır. Sayın Yıldırım gayet akıllı çıkmıştır. Yeni anayasada bu durumu suç olmaktan çıkarmanın planlarını yapmaktadır. Başkanlık sisteminin yeni ifadesi güven ve istikrardır. Halbuki bugüne kadar en büyük propagandası güven ve istikrar değil miydi? 14 yıldır elinizi tutan mı vardır, sizi durduran mı vardır? Bu değerlendirmelerin tamamı fuzuli ve vasıfsızdır. Parlamenter sistemle büyümüş olanlar, şimdi bu sistemin yetersizliğinden yakınmaktadır. Hedeflenen başkanlık değil, başkancı sistemdir ve sonrası diktatörlüktür.

"DIŞİŞLERİ BAKANI’NIN ABD’Yİ İKİYÜZLÜLÜKLE SUÇLAMASI HAFİF KALMIŞTIR"
Bölgesel ve küresel sorunların çıtası yükselirken Türkiye’nin içine kıvrılması rejim ve sistem arayışlarıyla oyalanması çok tehlikelidir. Bakınız ABD ordusu, Rakka operasyonunda PYD armasıyla objektiflere yakalanmışlardır. Hatta bazı ABD askerleri koluna cani başının dövmelerini yapmıştır. PYD eşittir PKK’dır. Bu nasıl bir husumettir? Sayın Cumhurbaşkanı haklı olarak bu durumu kınamıştır. MHP bu durumu lanetlemiştir. Dışişleri Bakanı’nın ABD’yi ikiyüzlülükle suçlaması hafif kalmıştır. Gelen tepkilerin ardından ABD’li komutan bunun uygunsuz olduğunu söylemek zorunda kalmıştır. Bu şartlar altında AKP’liler başkanlıkla yatıp partili cumhurbaşkanlığıyla kalkmaktadır. İranlı Sarraf’ın ABD’de yargılanmasında 17-25 Aralık belgeleri delil olarak sunulmuştur.

"BİZ ÜLKÜCÜYÜZ AR VE NAMUS SİMGESİYİZ"
Dediler ki, olağanüstü büyük kurultayın engellenmesi karşılığında başkanlık sistemine onay vermişiz. Kongrenin hukuken önüne geçildiği takdirde partili cumhurbaşkanlığına ‘evet’ demiş. Ne kadar rotasyonu şaşmış, yazar, aydın varsa konuşmuşlardır. MHP’yi tanımayan hayasızlar süngümüzün düştüğünü koro halinde haykırdılar. Bunları doğru bile kabul etmek, ülkücü ahlaka sığmazdır. Biz ülkücüyüz ar ve namus simgesiyiz.

"YARGITAY’DAN BAŞKA BİR KARAR ZATEN BEKLEYEMEZDİK"
24 Mayıs’ta Yargıtay Olağanüstü Genel Kurul ile ilgili kararını açıkladı. Savunmamızı kabul etmedi. Bize düşen MHP’nin daha fazla kamuoyu önünde tartışılmasını engellemektir. Tarihi 10 Temmuz olarak belirledik ve milletimize duyurduk. Sayın Erdoğan’ı alkışlayan Yargıtay’dan başka bir karar zaten bekleyemezdik. Yargıtay 18. Hukuk Mahkemesi’nin kararını inceleyen dikkatli bir akıl hukukçu olmasa bile hataları görecektir. Buna rağmen yargıya saygı duyacağız.

"10 TEMMUZ DIŞINDA TARİH TANIMIYORUZ"
Biz 10 Temmuz’daki Olağanüstü Genel Kurultay’da hem tüzüğümüzü değiştereceğiz ve hem de seçimimizi yapacağız. Bunun dışında hiçbir kurultay tarihini tanımıyoruz. 19 Haziran’ı açıklayıp, kaos imalatı yapanlara asla ve hiçbir şart altında izin vermeyeceğiz, dikkate almayacağız. Kurultaysa istenen 10 Temmuz niye görülmez? Ne yapılmak istenmektedir? Hangi amaç güdülmektedir? Namusun hiçe sayılması asla olmayacaktır."

GAZETECİLERİN SORULARIN YANITLADI
Hakkında dosya bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin yasa teklifinin TBMM Genel Kurulu'nda kanunlaştığı, ancak henüz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından onaylanmadığının hatırlatılması üzerine Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı'nın, yasama organından gelen konuları imzalamakla ilgili belli bir süresinin bulunduğunu belirtti.

Bahçeli, "Cumhurbaşkanı, demek ki bugüne kadar bir haftalık süreyi kullanmıştır. Önümüzdeki bir hafta içerisinde diğer süreyi de değerlendirerek, imzalayacağı umudundayım. Çünkü Meclis'ten 376 milletvekilinin desteğiyle dokunulmazlıkların kaldırılmasına yönelik anayasa değişikliği kabul edilmiştir. Eğer bunu tersine çevirecek bir irade söz konusu olursa, o zaman Meclis'in altında veya üstünde bir pazarlık söz konusu olmuş demektir" diye konuştu.

MHP'nin olağanüstü büyük kurultayına ilişkin, "19 Haziran'da hiçbir şekilde kurultayın olmayacağı" yönündeki sözleri hatırlatılan ve "O zaman yeni bir mahkeme yolu mu görünüyor" diye sorulan MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Onu da siz takdir edin. Çünkü hakkımızda çok şeyler yazıyorsunuz" yanıtını verdi.