GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
İnşaat/Emlak
2 Temmuz 2024 Salı 13:13

Ayrıntılara Egedesonsöz ulaştı… İnciraltı davasında bilirkişi ne dedi?

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından onaylanan İnciraltı Planı'na açılan davada bilirkişi raporunun ayrıntıları netleşti. İzmir 4. İdare Mahkemesi'ne sunulan raporda, "Dava konusu edilen koruma amaçlı nazım imar planında öngörülen plan kararlarının planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine, imar ve koruma mevzuatına, plan bütünlüğü ve teknikleri ile kamu yararına uygun olmadığı kanısına varmıştır" denildi.

EGEDESONSÖZ-(Özel Haber) - İzmir'de uzun yıllardır tartışmalara neden olan İnciraltı'nın planlanması konusuna dair süreç devam ediyor. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın yerel seçim öncesi kamuoyuyla paylaştığı yeni plan kararı tartışmalara neden olmuştu. Planlarla ilgili yeni bir gelişme yaşandı. 

PLANIN AYRINTILARINDA NELER VAR?

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin 4. İdare Mahkemesi'ne açtığı davada bilirkişi raporu ortaya çıktı. Hakim Cennet Atasoy başkanlığında mahkemeye sunulmak üzere hazırlanan teknik bilirkişi raporunda Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyeleri    Prof. Dr. K. Mert Çubukçu,  Prof. Dr. Şebnem Gökçen ile Öğr. Gör. Dr. Levent Ünverdi'nin imzaları yer aldı. Bakanlık makamının oluruyla hazırlanan ve itirazların değerlendirilmesi sonrasında son şekli verilen  Balçova İnciraltı 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı Değişikliği ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı değişikliğinin iptalini değerlendiren bilirkişi heyeti çekincelerini sıraladı.



İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'NİN ÇEKİNCELERİ
İzmir Büyükşehir Belediyesi ise açtığı davaya yaptığı itiraz dilekçesinde birçok maddeyi gündeme getirirken; dava konusu planların kademeli birliktelik ilkesine aykırı olduğu, üst ölçekli planlarda ‘Turizm Tesis Alanı’ ve ‘Bölge Parkı /Kentsel Yeşil Alan’ olarak planlı iken, alanın ‘Turizm Tesis Alanı’ kullanımının yanında ‘Konut ve Ticaret’ kullanımlarına ayrıldığı, ‘Bölge Parkı’ olarak tanımlı alanın büyük bir kısmının ‘Ticaret – Turizm – Konut’ ve ‘Ticaret – Turizm’ olarak planlanmış olduğu; 2. Derece Doğal SİT alanı içerisinde getirilen ‘Ticaret Alanı’ kullanım kararının 728 sayılı ilke kararı ile belirlenen koşullara aykırılık gösterdiği; doğal yapısıyla korunması vazgeçilmez öncelik gösteren, hâlihazırda kısmen tarımsal üretimi devam eden, kuşların geçiş ve konaklama güzergâhlarında kalan, sulak alan özelliği taşıyan ve kamu yararı açısından mutlaka korunması gereken bir alana yüksek yapı, nüfus ve trafik yoğunluğu getiren dava konusu planlarda hukuka ve kamu yararına uygunluk bulunmadığı; 6324 sayılı İzmir EXPO Alanı Hakkında Kanun’un 2. maddesinde EXPO alanının büyük kentsel yeşil alan olarak planlanan bir alan olarak tarif edilmiş olup, ‘ticaret-turizm-konut’ ve ‘ticaret-turizm’ kullanım kararlarına ayrılmasının mevzuata aykırı olduğu, dava konusu planlar ile getirilen kullanım kararlarının, önceki kesinleşmiş mahkeme kararlarına aykırı olduğu, dava konusu planların ulaşım kararları açısından eksiklikler içerdiği, çeşitli kademelerdeki yolların yoğun ve hızlı trafik akışı öngördüğü; açılması öngörülen yeni yolların yerindeki durum, mülkiyet ve elverişlilik koşullarının gözetilmeden tasarlandığı; trafik etüdü yapılmadan oluşturulan kavşak bağlantılarının kurulduğu, İzmir Ulaşım Ana Planı (UPİ 2030) politika ve kararları ile uyumsuz olduğu, ‘Turizm ve Ticaret’ kullanımlı alanlarda otoparkla sonlanan 10 metrelik taşıt yollarının yetersiz olduğu; Körfez Geçiş Projesi’nin üst ölçekli planlarda ve İzmir Ulaşım Ana Planı’nda yer almadığı; Körfez Geçiş Projesi (Otoyol ve Raylı Sistem dâhil) için verilen ÇED Olumlu kararının İzmir 3. İdare Mahkemesi’nin kararları ile iptal edildiği, dava konusu planların kurum görüşleri ve kamu yararı kararı alınmaması ve alınan kurum görüşlerine uygun davranılmaması açılarından hukuka ve mevzuata aykırı olduğu; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın nihai görüşünün onama dosyasında yer almadığı; İZSU Genel Müdürlüğü’nün görüş yazısında Ilıca Deresi’nin her iki tarafında 14’er metre alan bırakılması lazım iken, bazı kesimlerde bu yolların ayrılmadığı, İzmir ilinde tüm imar uygulamalarının İzmir Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği’ne göre yürütülmesi gerektiği; bu karşın bazı plan hükümlerinde Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’ne atıf bırakılmasının mevzuata aykırı olduğu; uygulamalara ilişkin hükümlerin tereddüde mahal vermeden açıklanması gerektiği; ayrıca eğitim alanlarına ilişkin hükümlerde mevzuatta yeri olmayan kullanımlara yer verilmesinin mevzuata uygun olmadığı, plan ve açıklama raporunda müellif bilgisinin yer almamasının kanuna aykırı olduğu maddelerini sıraladı.



ÜÇ FARKLI AÇIDAN DEĞERLENDİRME!
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin dosyaya itirazını inceleyen ve yönetmelikler üzerinden ayrıca değerlendirme yapan bilirkişi heyeti raporda üç önemli konuyu masaya yatırdı. Heyet, söz konusu planı; dava konusu planların yapılma gerekçesinin irdelenmesi, plan kararlarının üst ölçekli plan kararlarına uygunluğunun incelenmesi ve plan kararlarının imar mevzuatı, şehircilik ilkeleri ve planlama esasları açılarından değerlendirilmesi hususlarını ayrı ayrı ele aldı.

Yapılan inceleme ve değerlendirme sonrasında ise şu ifadelere yer verildi:

- Dava konusu alana ilişkin 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı yapılmasının yargı kararları sonucunda oluşan nesnel bir zorunluluk olduğu tespitine dayanarak; dava konusu plansız kalan bölgede nazım ve uygulama imar planı ölçeklerinde plan kararları üretilmesi için yürürlükteki mevzuat hükümlerinde ve planlama esasları çerçevesinde tarif edilmiş olan uygun hukuksal ve nesnel gerekçelerin bulunduğu,

- Dava konusu 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı kararlarının birbirleri ile çelişmediği ve planların kademeli birlikteliği ilkesine uygun olduğu,

- Dava konusu planlama alanında koruma statüsündeki alanlardaki uygulamaların ilgili ilke kararları, Koruma Kurulları kararları ve koruma mevzuatına tabi olması ve konumsal özellikleri itibariyle ve plan ölçek özellikleri de dikkate alındığında, dava konusu 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı ve 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı’nda belirlenen plan kararları arasında üst ölçekli planda alanın “Tercihli Kullanım Alanları”, “Kentsel Yerleşik Alan” kullanım kararlarında ve kıyı alanlarına yönelik “G” notasyonu kapsamında kalmakta kalan kısımlarının üst ölçekli plan karar ve hükümleri ile çelişmediği, bu alanlar özelinde üst ölçekli plan kararları ile belirtilen kullanımlar açısından aykırılık bulunmadığı, tespit ve değerlendirmelerinde bulunmuş; ancak: Dava konusu plan kararlarının üst ölçekli planda alanın “Bölge Parkı / Büyük Kentsel Yeşil Alan” kullanım kararlarında ve doğal sit kapsamında kalmakta kalan kısımları, 2. Derece Doğal Sit Alanı kapsamında kalan Ticaret Alanı işlevleri (ticaret kullanımı içeren karma Turizm-Ticaret Alanları dâhil) ve EXPO sınırı içinde kentsel kullanıma ayrılan kısımlarda öngörülen plan kararları açısından, üst ölçekli İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı kararları ve hükümleri ile çeliştiği ve “planların kademeli birlikteliği” ilkesine aykırı olduğu,



- Dava konusu alanda dava konusu planların hazırlanması öncesinde 471,01 hektarlık alana yönelik olarak 30.12.2020 tarihli Bakanlık Olur’u ile alınan Kamu Yararı Kararı’nın alandaki plan kararlarının planlama esasları, plan bütünlüğü, şehircilik ilkeleri, koruma ve imar mevzuatı açılarından da uygun olduğu anlamına gelmeyeceği; başka bir ifade ile “kamu yararı kararı” alanın planlama aşamasında mutlak suretle tarım dışı planlanması gerektiği anlamı taşımamakta, ilgili mevzuat çerçevesinde tarım dışı da kullanılabilmesine olanak sağlamakta olduğu; bu kararın şehircilik ilkeleri ve planlama disiplini açısından doğrudan bağlayıcı ve tek belirleyici olmadığı,

- Dava konusu 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı ile öngörülen plan kararlarının 1. Derece Doğal Sit Alanı kapsamında kesin yapı yasağı koşulları gereği herhangi bir plan kararı değişikliğine gidilmemesinin alanın doğal sit bütünlüğünün korunması için yeterli olmadığı, sulak alan niteliğindeki Lagün Gölü ve çevresinin hassas ekolojik değerlerinin bölge bütününde kentsel yoğunluğu artırıcı müdahalelerden doğrudan etkilenebilecek olduğu; alanın 3. Derece Doğal Sit olarak belirlenmesinin alanın mutlak suretle yapılaşmaya konu edilmesi anlamına gelmediği; alanın “doğal” niteliğinin özünü oluşturan “tarımsal” özelliklerini “kentsel” işlevlere dönüştüren ve 7500 kişilik yeni bir ilave nüfusun alanda yaşamasını öngören, bu nüfusun gereksinimlerini karşılayacak kentsel, sosyal ve teknik altyapı işlevlerini planlayan, bu işlevler arasında 2. Derece Doğal Sit Alanı tanımı ile çelişen ticaret işlevlerinin ve 3. Derece Doğal Sit Alanı tanımı ile çelişerek doğal dokunun tamamen bozulması ile sonuçlanacak müdahaleleri içeren plan kararlarının öngörüldüğü; alanın, “doğal sit” niteliğine rağmen kentin diğer bölgelerinden farklılaşmayan bir “kentsel” doku oluşturmasının öngörüldüğü ve bu işlev önerileri arasında kamusal hizmet alanlarının mevzuat ile belirlenen asgari oranların çok üzerinde alan büyüklükleri ile planlandığı; “doğal sit” alanı özelliğine sahip dava konusu alan gibi dokularda standartların mevzuat ile tanımlanmış asgari oranların kat kat üstüne çıkarak koruma statüsüne sahip “doğal” dokunun bozulmasına sebep olacak şekilde tarif edilmesinin koruma amaçlı planlama esas ve ilkeleri ile çeliştiği; bu yaklaşımın koruma amaçlı imar planı tanımında bulunan “tabiat varlıklarının sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda korunması” hedefi ve ilgili “koruma ilkeleri” ile uyumlu olmadığı; 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planı’na ait Plan Araştırma ve Açıklama Raporu’nda imar adalarının oluşmasında mevcut doğal yapının  dikkate alındığını ortaya koyan bir analiz ya da sentez çalışmasına yer verilmemiş olduğu ve 1/1000 ölçekli Koruma Uygulama İmar Planı’na ait Plan Notları’nda (Uygulama Hükümleri’nde), planın uygulama aşamasında mevcut doğal yapının tespit ve korunmasına ilişkin bir plan notunun geliştirilmemiş olduğu hususları dikkate alındığında, dava konusu 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı ile öngörülen plan kararlarının koruma planlaması ve ilkelerine, plan tekniği ve koruma mevzuatına ve kamu yararı kararı bulunmasına karşın kamu yararına aykırı olduğu,



- Dava konusu plan kararları ile öngörülen ulaşım sisteminde 40 m., 30 m., 25 m. ve 20 m. genişliğindeki ulaşım akslarının iç dağıtıcı yollar ile birbirine 3’lü ve 4’lü kavşaklar oluşturacak şekilde bağlandığı ve otopark ile sonlanan çıkmaz erişim yolları oluşturduğu; trafik akış hızı ve geniş kesitli yollar ile yaratılması öngörülen sistemde alanın doğal sit statüsü ile koruma altına alınan dokusunun dikkate alınmadığı; tüm yolların taşıt yolu olarak öngörüldüğü ve bir ağ oluşturacak herhangi bir yaya yolu sistemine yer verilmediği, dolayısıyla alanın doğal sit statüsüne uygun olacak şekilde yaya öncelikli bir ulaşım sistemi planlanmamış olduğu, dava konusu plan kararlarında yaya öncelikli bir ulaşım sistemi kurulmamış olmasının Yönetmelik hükümlerine uyarlık göstermediği; dava konusu plan kararlarında Körfez Geçiş Yolu’nun başlıca ulaşım akslarından biri olarak kabul edilmesinin üst ölçekli plan kararlarına ve kentin ulaşım sistemine yönelik temel politika ve kararlarına aykırı olduğu; gerek Erişim Kontrollü Yola verilen bağlantıların, gerekse raylı sistem önerisinin üst ölçekli plan kararlarına ve kenti ulaşım sistemine yönelik politika ve kararlara aykırı olduğu hususları dikkate alındığında, dava konusu 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı ile öngörülen ulaşım kararlarının koruma planlaması ve ilkelerine, plan tekniği ve koruma mevzuatına ve kamu yararı kararı bulunmasına karşın kamu yararına aykırı olduğu,



- Dava konusu alanın Turizm Merkezi statüsü gereği, söz konusu Bakanlığın görüşünün önemli olduğu, özellikle turizm işlevi içeren karma kullanım alanları ve turizm merkezi içerisindeki öngörüler anlamında ilgili Bakanlık görüşünün yönlendirici olabileceği dikkate alındığında, dava konusu 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı aşamalarında Kültür ve Turizm Bakanlığı görüşünün yerine getirilmemesinin planlama esas ve tekniklerine uygun olmadığı; dava konusu planlardan 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı ile Ilıca Deresi güzergâhı boyunca derenin temizliği ve bakımı amaçlı öngörülen imar yollarının kısmen amaca uygun olarak planlanmış olmasına karşın belirli noktalarda temizlik ve bakım faaliyetlerini sekteye uğratabilecek şekilde eksik bırakılmış olduğu gerekçesiyle, İZSU kurum görüşünün gereğinin yerine getirilmemesi itibariyle Yönetmeliğin 8. maddesi hükümlerine aykırılık bulunduğu gerekçeleri ile dava konusu 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planı ile öngörülen plan kararlarının anılan yönlerden planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine, imar ve koruma mevzuatına, plan bütünlüğü ve teknikleri ile Kamu Yararı Kararı bulunmasına karşın kamu yararına uygun olmadığı kanısına varmıştır.