GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
19 Nisan 2024 Cuma 17:22

Araştırmacı Yaldız’dan 'Aykut Erdoğdu' krizi yorumu: Talimatı kimden alacak?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, eski genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu’yu İzmir’e Genel Sekreter olarak atamak istemesi ve Büyükşehir Başkanı Cemil Tugay’ın buna karşı çıkmasını değerlendiren Ümit Yaldız, “Cemil Tugay’ın kararlar isabetlidir attığı adımları da doğru buluyorum. Eğer Erdoğdu genel sekreter olursa kim ast, kim üst olacak? O zaman Erdoğdu kimden talimat alacak, Tugay’dan mı, yoksa Özel’den mi?” ifadelerini kullandı.

EGEDESONSÖZ – İntegral Araştırma Şirketi Koordinatörü, Gazeteci Ümit Yaldız, SONSÖZ TV’de önemli değerlendirmelerde bulundu. Gazeteci Fatih Yapar’ın sorularını yanıtlayan Yaldız, CHP’nin eski Genel Başkan Yardımcısı olan, Ümraniye’den belediye başkanı adayı olup kazanamayan Aykut Erdoğdu’nun, Genel Başkan Özgür Özel tarafından İzmir Büyükşehir’e Genel Sekreter olarak atanması ile ilgili gelişmeleri değerlendirdi. Yaldız, Cemil Tugay’ın, Genel Başkan’ın bu talebine karşı direnç göstermesinin doğdu bir hareket olduğunu dile getirdi, “Cemil Tugay, doğru adımlar atıyor” ifadesini kullandı.

KENT OLARAK CEMİL TUGAY’IN YANINDA DURMAK LAZIM
İzmir Büyükşehir’deki atamalar ve kadro değişikliklerin başladığını, Aykut Erdoğdu’nun genel sekreter olması için Genel Başkan’ın ısrarı olduğunu hatırlatan Fatih Yapar, “Cemil Tugay, mevcut ekiple yürümek istiyor. Dışarıdan bir genel sekreter atanmasına karşı çıkan bir belediye başkanı var. Cemil Tugay direniyor, genel başkana itiraz ediyor. Bu itirazların sonuçları nereye varır?” sorusuna, Yaldız, şu yanıtı verdi:

“Her belediye başkanı, kendi kadrosunu kurma hakkına sahiptir. Aziz Kocaoğlu, Büyükşehir’e gelirken Bornovalılarla beraber geldi. Bornovalı bir grup vardı. Tunç Soyer geldiğinde bir Seferihisarlılar vardı. Öyle ya da böyle Tugay’ın da Karşıyakalılarla gelmesi normaldir, geleneklere uygundur. Fakat Cemil Tugay’ın, bizim de öğrendiğimiz kadarıyla, bir baskıyla bir dayatmayla karşı karşıya kaldığı ifade ediliyor. Aykut Erdoğdu’yu atayacaksın, diye bir dayatma olduğu konuşuluyor. Tugay’ın bunu yumuşak bir geçişle topu taca atmaya çalıştığı, böyle bir şeyin mümkün olmayacağını söylemeye çalıştığı ifade ediliyor. Kriz tam da burada. Bu atamanın mümkün olmamasının birçok sebebi var. Cemil Tugay’ın doğru noktada durduğunu düşünüyorum. Cemil Tugay’ın kent olarak yanında durmak gerektiğine inanıyorum. Yine İzmir’den örnek vereceğim. Yüksel Çakmur, en yakınında evladı gibi sevdiği Atilla Sertel’i siyaset yaptığı için belediyeden uzaklaştırmıştı. 1991’de milletvekili adayı olduğu için belediyedeki görevine dönmesine izin vermemişti. Bu ikili, yakın zamana kadar baba oğul gibiydi. Yüksel Çakmur’un bir duruşu var, orada siyaseti bir kişi yapar, o da başkan! Ahmet Piriştina, kendisinden başka herhangi birinin herhangi bir partide siyaset yapmasına asla müsaade etmedi. O da siyaseti ben yaparım, siz de işinizi yapın, dedi. Aziz Kocaoğlu’nu hatırlayın. 2004’te Büyükşehir’e geldiğinde bir genelge yayınladı. Dedi ki, meclis üyeleri, bürokratların kapısında dolaşmayacak! Kocaoğlu, bu tavrıyla belediyeyle CHP arasına set çekti. Sonra ne yaptı Kocaoğlu? Belediye şirketlerinde çalışan, yönetici olan, delege olan, meclis üyesi olanlara, ya belediyede çalışın ya da meclis üyesi olun dedi. Meclis üyesi olanları, belediye şirketlerinden uzaklaştırdı. Böylece belediye ile siyaset arasına anlamlı bir mesafe koydu. Bunu eleştirenler oldu. Demem o ki, İzmir’in temayül zincirinde bunlar var.”

TUNÇ SOYER, SİYASET YAPMAYA NİYETLİ GENEL SEKRETERİNİ UZAKLAŞTIRMADI MI?
“ Tunç Soyer için bu bir parça esnetilmiş olabilir. Tunç Soyer, siyaset yapmaya niyetli olan Genel Sekreterini uzaklaştırmadı mı? Zaten karşısında aday oldu. Buğra Gökçe… Belediyeyi çalıştıran, makineyi çalıştıran Genel Sekreterdir. Burhan Özfatura’nın güzel bir sözü vardır; ben imza atarım, fırça atarım, nutuk atarım, hava atarım; gerisini bürokratlar yapar, şeklinde. Belediye başkanının bir karizması olmalı. Başkanın, kentin liderine dönüşmesi gerekiyor. Cemil Tugay, atama süreçlerinden kaynaklı olarak düşük profilden başladı. Anketlerde çıktı çıkmadı tartışmaları yaşandı. Kurultayda Özel’e oy verdiği için atandığı falan dendi. 10 gün boyunca neredeyse genel başkanın İzmir’e gelip bizzat seçim çalışması yapması, onun gölgesinde kalmasından kaynaklı bir profil silikliğiyle karşı karşıya kaldı. Cemil Tugay, genel başkanın o yüksek geriliminin altında seçim sürecinde istediği gibi kendi kimliğini sahaya yansıtamadı. Daha silik bir profil olarak kaldı. Ben şimdi izliyorum. Göreve geldiğinden itibaren Cemil Tugay’ın attığı adımları doğru buluyorum. Ne açıdan? Tercih ettiği bürokratlar, yaptığı değişiklikler doğrudur. Atacağı bazı adımları da duyuyorum. Tercih ettiği profillere baktığımızda, iş yapmaya gelmiş bir başkan izlenimi veriyor. Mevcut genel sekreterle devam etmek istemesini doğru ve haklı buluyorum. Mevcut genel sekreter, Seferihisar’dan gelen birisi değildi. Belediyede gözünü açmış, Kocaoğlu döneminden itibaren kademe kademe yükselmiş, belediyenin kurumsal hafızasına sahip olan birisi Barış Karcı. Onunla en az bir süre devam etme kararı, doğrudur. Tarım dairesinin başına Ziya Çavdar geliyor. Ziya Çavdar kimdir? Çavdar, belediyelerle kooperatifler arasında sözleşmeli tarım hikayesini bulan, başlatan isimdir. Tire Süt Kooperatifi’ni, İğdeli’yi, Bademler’i  Büyükşehir ile buluşturan isimdir. Başarılı bir isimdir.”

İZMİR’İN TEAMÜLLERİNDE SİYASİ GENEL SEKRETERLİK YOKTUR
Aykut Erdoğdu’nun siyasi bir kimlik olduğuna özellikle vurgu yapan Ümit Yaldız, “İzmir’in teamüllerinde siyasi bir genel sekreterlik yoktur. Olduğu zaman da bu kente zarar verdi” dedi ve ekledi:

“Aykut Erdoğdu meselesinde Cemil Tugay, haklı ve doğru bir yerde duruyor. Neden? İzmir’in siyasi teamüllerinde siyasi bir genel sekreterlik yok. Olduğu durumlarda da bu kente zarar verdi. Mesela Ersu Hızır… Ersu Hızır siyasi bir bürokrattı. Genel merkezle ilişkileri güçlüydü. Ne zaman yerel siyaset yapma yoluna girdi, o andan itibaren Aziz Kocaoğlu ile çatışmalar yaşamaya başladılar. İzmir Büyükşehir davasının açılmasının zemini Ersu Hızır’ın attığı bir takım adımlarla başlamıştır. İkincisi Buğra Gökçe… Buğra Gökçe’nin siyaset yapmak istediğini sağır sultan bile biliyordu. Aziz Kocaoğlu, 2019’de ben yokum dediğinde, Buğra Gökçe, ben olayım bari, dediği dönemi biliyoruz. Siyaset zehrini içmiş bir genel sekreter ne yapar? Nalıncı keseri gibi kendine yontar! Kendine çalışır! Kendi adaylığı için uğraşır. Neden bir başka siyasetçiyi taşısın? Özgür Özel, kendisini Cemil Tugay’ın yerine koyarsa… Özgür Özel CHP Genel Başkanı… Potansiyel bir genel başkan adayını, getirip de partide etkin bir yere koyar mı? Partinin genel sekreteri yapar mı mesela? Yaparsa, kendi eliyle, kendi tarlasını sürdürmüş olur! Özgür Özel, varsa böyle bir şey, Cemil Tugay’ın böyle bir tavır koymasına hak verecektir. Var olup olmadığını ben şahsen bilmiyorum, sadece duydum.”

O ZAMAN PARTİ DEVLETİNDEN NİYE ŞİKAYET EDİYORSUNUZ?
“Cemil Tugay’ın bu atamaya direnmesinin sebebi şu: Aykut Erdoğdu, neticede bir parti büyüğü. Bir skandalla partiden istifa etmiş olsa da partide üst düzey yöneticilik yapmış birisi. Cemil Tugay da siyaseten daha yeni birisi. Hangisi ast olacak, hangisi üst olacak? Diyelim ki Aykut Erdoğdu, genel sekreter oldu! Aykut Erdoğdu mu talimat verecek, Cemil Tugay mı verecek? Davul kimde olacak, tokmak kimde olacak? Aykut Erdoğdu, Cemil Tugay’ın hangi talimatını yerine getirecek? Aykut Erdoğdu kimden talimat alacak? Cemil Tugay’dan mı alacak, Özgür Özel’den mi alacak? Burada bir senkron sorunu yaşanacağı aşikar. Burada siyasi bir belirsiz olacağı aşikar. Burada Cemil Tugay’ın kendini başkan olarak güvende hissetmeyeceği aşikar. Cemil Tugay’ın kendisini vesayet altında hissedeceği, genel merkez tarafından vasi atandığı şeklinde duygu içinde olacağı aşikar. Dolayısıyla iç barış ve huzur olmayacağı aşikar. Tercih edilen, gönderilen isim açısından da doğru değil. Siyasetle belediyeler arasında ince bir çizgi vardı. Şimdi bu kadar işe karışıyorsanız, o zaman Erdoğan’ın parti devletinden niye şikayet ediyorsunuz? Erdoğan, oturduğu yerden Valileri atıyor. AK Parti şapkasını da takıyor. Partinin avukatlarını Yargıtay’a atıyor. Siz de partinin genel başkan yardımcısını getirip İzmir’e genel sekreter yaparsanız, aynı duruma düşmüş olmuyor musunuz? Aykut Erdoğdu, ekonomi alanında uluslar arası bir değerdir, partide çok emeği vardır, buna bir şey diyemeyiz. Buna saygım sonsuz. Parti kimliği ve parti şapkası, Cemil Tugay’dan büyük şu anda. İlçe belediye başkanları, Cemil Tugay’ı mı dinleyecek, genel sekreter Aykut Erdoğdu’yu mu dinleyecek?”

DEĞİŞİME DESTEK VERDİ, ÖZEL DE BUNUN HAKKINI VERDİ
Aykut Erdoğdu ısrarının altında Cemil Tugay’ı bir genel sekreterle kontrol altında tutma çabası olduğu yönünde görüşler olduğunu hatırlatan Fatih Yapar, “Genel sekreterle ikinci bir kontrol mekanizması kurma” çabalarının ne gibi sonuçlar doğurabileceğini sordu. Ümit Yaldız, şunları söyledi:

“Cemil Tugay, değişim konuşmaları başladığında, değişim konusunda ilk tavır alan belediye başkanıydı. 56 kurultay delegesi arasında Özgür Özel’i destekleyen tek kişiydi. Özgür Özel de bunun hakkını verdi. Saygı duyulması gereken bir durum. Bir güvensizlik var demek ki. Sadece sizin ürününüz olan bir belediyeye başkanına her türlü telkinde bulunma imkanınız varken, genel sekreter atamak suretiyle ikinci bir kontrol mekanizması kuruyorsanız, ortada bir problem var demektir. Bu problem Cemil Tugay’dan da kaynaklanabilir, Özgür Özel’in aşırı  kontrolcülüğünden de kaynaklanabilir. Benim aldığım bilgiye göre, Özgür Özel’in aşırı kontrolcü oluşundan kaynaklanıyor. Özgür Özel’in seçim otobüsünde şoförden anonsçuya kadar herkese müdahale ettiğini duydum. İzmir’i ben dizayn ettim, bürokrasiyi de ben tayin edeceğim, diyor. İzmir’e doğrudan kendisine bağlıyor esasen. Burada bir kriz çıkacağı yönünde kaygısı var da ondan mı böyle yapıyor? Netice itibariyle göndermek istediği kişi buradaki sorunları azaltmaktan çok, apoleti itibariyle söylüyorum sorunları daha da büyütür.”

CEMİL TUGAY, YOĞURT YİYİŞİNİ GÖSTERMEK İÇİN ÖNEMLİ BİR FIRSAT YAKALADI
Ümit Yaldız, bu konunun nereye varacağı ve sorunun nasıl çözüleceği noktasında şu görüşlere yer verdi:

“Cemil Tugay, siyasi anlamda büyümek istiyorsa, krizleri fırsata çevirmek zorundadır. Böyle düşük, silik profilli, partinin altında kalan biri olmamalı. Rüştünü ispat dönemi Tugay için. Rüştünü kime karşı ispat edecek? Önce yönettiği belediyeye karşı, sonra İzmir kamuoyuna karşı… İzmirlilere diyecek ki, ben anketten çıkmamış, atamayla gelmiş olabilirim, ama ben bu kenti yönetecek kabiliyetteyim, diyebilmeli. Cemil Tugay, kendi yoğurt yiyişini göstermek için bir fırsat yakaladı. Bu krizi büyüterek değil, parti içi diplomasiyle çözüp bunu başarırsa, her açıdan saygınlığını artırır. İzmir kamuoyu, kendi iradesi için direnen belediye başkanına destek verir. Aziz Kocaoğlu, kendisini Efes Oteli’ndeki toplantıya sokmayan İl başkanı ve genel başkanına savaş açarak büyümüştür 2009’a girerken…  Cemil Tugay İzmir halkını arkasına aldığı takdirde bu sorun çözülür diye düşünüyorum. Cemil Tugay’ın direnişini anlamlı buluyorum.”