GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Sağlık
4 Şubat 2024 Pazar 09:15

Antidepresanda ekonomik kriz etkisi!

Türk Psikiyatri Derneği İzmir Şube Başkanı Prof.Dr. Zeki Yüncü, antidepresan kullanımındaki artış hakkında değerlendirmelerde bulundu. Yüncü, “Tüm dünyada ağırlaşan ekonomik şartlar sosyal devlet düzeninden uzaklaşma ruh sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Tüm sosyal sistemin pozitif psikolojik şartları destekleyecek şekilde örgütlenmesine, sınırsız göç hareketlerinin kontrol altına alınmasına, ruh sağlığı erişiminin hızlanması ve uygun ruh sağlığı destek sistemlerinin oluşturulmasına şiddetle ihtiyaç vardır” dedi

Diren ÇELİK/ EGEDESONSÖZ- Antidepresan kullanımındaki artış, halk sağlığı açısından endişe verici boyutlara ulaştı. 2013 yılında; 37 milyon 258 bin 388, 2014 yılında; 39 milyon 134 bin 225, 2015 yılında; 43 milyon 467 bin 736, 2016 yılında; 45 milyon 134 bin 854, 2017 yılında 48 milyon 226 bin 812, 2018 yılında; 49 milyon 43 bin 763, 2019 yılında; 49 milyon 857 bin 89 2020 yılında 54 milyon 625 bin 964, 2021 yılında; 59 milyon 641 bin 14, 2022 yılında 61 milyon 870 bin 998, 2023 yılında 65 milyon 451 bin 831 kutu antidepresan ilaç kullanıldı. 2023 yılı, bir önceki yılla karşılaştırıldığında antidepresan ilaç kullanımında kutu bazında yıllık yüzde 6 oranında artış yaşandı.

Türk Psikiyatri Derneği İzmir Şube Başkanı Prof.Dr. Zeki Yüncü, Egedesonsöz’e rakamları değerlendirdi. Yüncü, özellikle pandemi sonrası artan ekonomik krizin ardından antidepresan kullanımının arttığına dikkat çekti.

KULLANIMDA YOĞUN ARTIŞ
Yüncü açıklamalarının devamında, toplumun kaygı giderici ilaçlara yöneldiğini ifade ederek, “Ruh sağlığı ve hastalıkları tüm toplumu ilgilendiren önemli alanlardan bir tanesidir. Dünya’da son dönemlerde yaşanan olaylar ruh sağlığı üzerine ayrıntılı olarak düşünmemiz gerektiği fikrini oluşturmaktadır. Globalizasyon süreçleri onu takip eden dönemde tüm dünyaya etkisi altına alan Pandemi dönemi ve pandemi ve sonrasında meydana gelen ekonomik sıkıntılar tüm dünyada sosyal hareketliği arttırmıştır. Göç, savaş, yetersiz eğitim olanakları kültürel çatışmalar bu süreci hızlandıran başlıca faktörler arasında sayılabilir. Ruh sağlığına ilişkin değerlendirmeler yaparken bir önemli kaynak da toplumun antidepresan ve kaygı giderici ilaçları kullanma oranı olabilir. TÜİK hem OECD kaynaklarında bu tür ilaçların kullanımında yoğun bir artış olduğu dikkati çekmektedir” dedi.



TEDAVİ ARAYIŞI OLUMLU BİR GELİŞME
Prof.Dr. Yüncü, ilaçların kullanımında artışın ardındaki nedenlerin sorgulanması gerektiğini belirterek, “Peki, bu tüketimi arttıran nedenler ne olabilir? Bu sorulması gereken önemli sorulardandır. Olumlu şekilde değerlendirdiğimizde; ruh sağlığı hizmetlerine erişimin görece artmış olması ilaçlara erişimin artmış olması insanların hastalıkları daha kolay şekilde kabullenip tedavi arayışına girmiş olması bir olumlu gelişmedir” diye konuştu.

RUH SAĞLIĞI AÇISINDAN TEHDİT
Madalyonun diğer tarafında, gözden kaçırılmaması gereken sorunların olduğunu kaydeden Yüncü, “Poliklinik şartlarında değerlendirilen hastaların, hastalara yeterince uzun zaman ayırması tedavi hizmeti sunanların antidepresanları daha hızlı şekilde reçete etmesinin bir nedeni olabilir bu doğrudan ilaç tüketimini hızlandıran bir faktördür, sanıldığının aksine psikiyatri ve çocuk psikiyatrisi uzmanı dışında kalan diğer sağlık çalışanları endikasyon dışında ilaç tüketiminde ilaç reçete edilmesinde önemli bir rol oynamaktadırlar ayrıca sağlık çalışanları dışında tavsiye ile ilaç kullanıldığı da bir gerçektir. Ne yazık ki ülkemizde henüz ruh sağlığı yasasının düzenlenmemiş olması ruh sağlığı çalışanları dışında farklı grupları bu alanda hizmet üretmesine neden olmaktadır. Bu da ruh sağlığı açısından bir tehdittir” ifadelerine yer verdi.

UYGUN RUH SAĞLIĞI DESTEK SİSTEMLERİNİN OLUŞTURULMASI GEREK
Yüncü, öte yandan tüm dünyada ağırlaşan ekonomik şartlar, sosyal devlet düzeninden uzaklaşma gibi etkenlerin ruh sağlığını olumsuz yönde etkilediğini kaydetti. Yüncü, “Rekabetin çok yoğun ve ön planda olmasının dayanışmanın yerine bireyselliğin ve yarışmanın konulması, insanların istedikleri sosyal desteği almamalıysa sonuçlanmamaktadır bunun yanı sıra aile yapısında meydana gelen değişimler geniş ailelerden, çekirdek ailelere geçiş ,çekirdek ailelerden tek ebeveynli ailelere geçiş gibi nedenler de dayanışma fikrinin uzaklaşmasına neden olmaktadır bu da insanların başı sıkıştıklarında yardım alabilecekleri kişi sayısını oldukça kısıtlamaktadır ruh sağlığının olumsuz etkileyen önemli faktörlerden birisi de budur. Tüm sosyal sistemin pozitif psikolojik şartları destekleyecek şekilde örgütlenmesine, sınırsız göç hareketlerinin kontrol altına alınmasına, ruh sağlığı erişiminin hızlanması ve uygun ruh sağlığı destek sistemlerinin oluşturulmasına şiddetle ihtiyaç vardır” değerlendirmelerinde bulundu.