GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tarım
27 Ağustos 2023 Pazar 08:37

Ziraat Mühendislerinin Başkanı net konuştu: Artık beslenemiyoruz karın doyuruyoruz!

Vatandaşın alım gücünün dip, tarımsal ve hayvansal gıda fiyatlarının ise zirve yaptığını belirten Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı, “Sağlıklı gıdaya erişebilmek çor zorlaştı. Sağlıklı beslenme diye bir şey kalmadı, insanlar artık beslenemiyor, karın doyuruyor. Bu ülkede meyve bile lüks tüketim oldu” dedi

EGEDESONSÖZ – Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı, SONSÖZ TV’de Gazeteci Yazar Muhittin Akbel’in sorularını yanıtladı. İnsanların artık hayat pahalılığından sağlıklı gıdaya erişemediğini, sağlıklı beslenemediğini öne süren Başkan Çakıcı, “Anneler ellerindeki kıt gıda malzemeleriyle aile fertlerinin karnını doyurmaya çalışıyor. Daha açık bir ifadeyle artık beslenmiyoruz, karın doyuruyoruz” dedi.

ELEKTRİK FİYATI, ÇİFTÇİ İÇİN ÖZEL OLARAK BELİRLENMELİ
Geçtiğimiz Mayıs sonunda mazotun 19 lira, bugün ise 38 lira olduğunu hatırlatan Başkan Dr. Hakan Çakıcı, üreticinin girdi maliyetlerinin çok büyük bir artış gösterdiğine vurgu yaptı:

“Gerçekten çarşıda pazarda inanılmaz rakamlarla karşı karşıyayız. Yazın fiyatların düşeceğini beklerken tam aksine arttı. Bu artışlar, geceden sabaha olmadı; pandemiden sonraki süreçte belli oranlarda artış görülmüştü ama bu sefer inanılmaz boyutlara ulaştı. Enerji fiyatlarının artması, Türk lirasının değer kaybetmesi sonucunda tarımsal ürünlerdeki maliyetler arttı. Ürünün tarladan çıkış fiyatının üstüne, nakliye, aracıların kazançları da eklenince, tüketiciye ulaşıncaya kadar daha çok zamlanıyor. Çözüm için öncelikle üretimi daha çok artıracak, çiftçinin de üretimi devam ettirebilmesi için üretim maliyetlerinin devlet tarafından direkt desteklemesi gerekiyor. Üretim için kullanılan mazotun litresi 38 liralarda olmamalı. Elektrik fiyatı çiftçi için özel olarak belirlenmeli. Gübre, ilaç gibi unsurların da desteklenmesi şarttır. Desteklemenin de üretim öncesi ve zamanında olması, çiftçinin de üretim maliyetini önceden hesaplayabilmesi gerekiyor.  Mesela fasulye, barbunya, bamyanın kilosu 100 lira. Tüketicinin alım gücü düştüğü için bu fiyatlardan sebze alamaz hale geldi. Sofraya bir sebze yemeği koymanın maliyeti de arttı, bunun bamyası var, soğanı, domatesi, yağı var. Meyveleri saymıyorum bile… Meyve tüketmek, lüks tüketim oldu.  Özetle neresinden bakarsanız bakın, tüketicinin sağlıklı gıda erişimi bir şekilde engellendi. Beslenme diye bir şey kalmadı. Artık karın doyuruyoruz.  Anneler zor durumda. Pazardan az miktarda alınabilen ürünlerle ancak karın doyuruyoruz, sağlıklı beslenemiyoruz. Çocuğunuza et, yumurta yediremiyorsanız, süt içiremiyorsanız, bunun adı sağlıklı beslenme olamaz. Anneler maharetlerini gösteriyorlar, ellerindeki kısıtlı malzemeyle yine bir şeyler yapıyor, aile fertlerinin karınlarını doyuruyor ama sağlıksız beslendiğimiz acı bir gerçek.”

POLİTİKA DEĞİŞMEYİNCE TARIM BAKANININ KİM OLDUĞU FARK ETMİYOR
Önceki Tarım ve Ormancılık Bakanı Vahit Kirişçi’nin ziraat mühendisi bir bakan, yeni Bakan İbrahim Yumaklı’nın da İşletme Fakültesi mezunu bir bakan olduğunun hatırlatılması üzerine Başkan Çakıcı, “Vahit Kirişçi bakan olduğunda söylemiştik; iktidarın tercihleri önemli diye. Bakan değişse de ziraat mühendisi de olsa, hem ekonomik tercihler önem taşıyor. Doğru tercihler yapılmazsa, doğru politikalar tercih edilmezse, Tarım bakanı ziraat mühendisi olmuş, doktor olmuş, işletme mezunu olmuş, fark etmiyor” dedi. Kısa vadede çözüme kavuşmak için özellikle ürün desenlerine bakılması, bu konuda politikalar geliştirilmesi gerektiğinin altını çizen Başkan Çakıcı, “Buğdayımız, arpamız, yağ tohumlarımız, yem bitkilerimizi ne kadar üretiyoruz, ne kadar ihtiyacımız var, bunları bilmemiz lazım.  Üretim potansiyelimiz ne kadar, buna da bakmak lazım. Mesela bizim 22 milyon ton buğday üretmemiz lazım. Bu kadar üretimi de çiftçileri destekleyerek sağlamak gerekiyor. Bu tür ürünler genelde uluslararası piyasalar tarafından fiyatlandırılıyor. Maalesef ülke içinde fiyatı dengelemek için ithalata başvuruluyor. Böyle olunca da üreticinin ürününe düşük taban fiyatları veriliyor. Haliyle çiftçi mağdur ediliyor. Çiftçi, TMO’dan randevu alıp ürününü satamayınca, mecburen daha düşük fiyattan piyasaya veriyor” diye konuştu.

İNCİR, ÜZÜM GİBİ ÖZEL ÜRÜNLERİN ÜRETİMİ ÇOK DÜŞÜK OLDU
Türkiye ile birlikte tüm dünyada yaşanan iklim krizine de değinen Başkan Çakıcı, “İstesek de istemesek de ürün deseni değişecek” dedi ve şu değerlendirmelerde bulundu:

“Her yıl iklim değişikliğinin etkilerini daha fazla hissediyoruz. Kuraklık tehdidini uzun yıllardır görüyoruz. Hava sıcaklıkları kış aylarında da yüksek oldu. Beklenmedik dönemde şiddetli yağışlar oldu. Bu sene yaz döneminde inanılmaz bir sıcaklık var. Su sıkıntısı çok büyük boyutlara ulaştı. Biz suyun aslan payını tarımsal üretimde kullanıyoruz. Toplam su rezervinin yüzde 70 tarımda kullanılıyor. Bu yıl iklim şartları, tarımsal üretimi çok zorladı. Aşırı sıcaklar, ürünlerde hastalıklara yol açtı. Zamansız yağan yağmurlar rekolteyi yerle bir etti. İncir, üzüm gibi özel ürünlerde de üretim çok az oldu. Tarım bakanlığı, iklim değişikliğinin ileride nelere yol açabileceği konusunda çalışmalar yapıyor.  İleride bazı bölgelerde belki hiç tarımsal üretim yapamayacağız, bazı bölgelerde ise tropikal ürünler ekilebilecek. Ürün desenleri istesek de istemesek de değişecek. Küçük Menderes havzasında, Bakırçay’da farklı ürün desenleri belirlemek lazım ve bunların dinamik olması lazım. Gerekirse değiştirebilmeliyiz, ekimi yapılacak ürün çeşidinin... Çiftçi, suyu bulamayınca ürününü kendisi değiştirmek zorunda kalıyor.  Oysa bu konuda ciddi bir yardıma, desteğe ihtiyacı var. Yine bakanlıkta üretim desenlerinin belirlenmesi konusunda bir taslak çalışma var. Ziraat mühendislerinin, çiftçi kuruluşlarının da fikirleri alınarak revize edilmiş bir taslaktan söz ediyoruz. Bu işin çok kolay olmayacağının farkındayız. Çiftçi kayıt sistemi üzerinden, mesela mısır ekmek istediğini bildireceksiniz ve İlçe tarım müdürlüğünden bu üretim için izin alacaksınız. Bu arada devletin sulamayla ilgili ciddi yatırım yapması lazım ki suyu ekonomik kullanmak mümkün olabilsin, vahşi sulamadan vazgeçilebilsin. Devletin modern sulama sistemlerini çiftçinin kullanımına sunması gerekiyor. Yeraltı sularının kullanımına ciddi anlamda kısıtlama getirilmesi gerekiyor. Çünkü yeraltı suları, rezerv sudur ve barajlardaki suların kullanılmasına yönelmek lazım.”

VATANDAŞIN KIRMIZI ET TALEBİ O KADAR ÇOK AZALDI Kİ…
Yakında süt ve kırmızı et krizinin ciddi anlamda yaşanacağını öne süren Başkan Çakıcı, “Hayvan sayısı azaldığı halde kırmızı et fiyatları artmıyorsa, bunun sebebi talebin az oluşudur” tespitinde bulundu:

“Kırmızı ette yaklaşık iki aydır fiyat değişikliği olmadı. Bugün bir kilo kıyma 400 lira. Fiyatın değişmemesinin tek sebebi, talebin az olmasıdır. Çünkü insanların alım gücü tükendi. Bu şartlarda insanların kırmızı ete ulaşması çok zorlaştı. Hayvan sayısı azaldığı halde et fiyatı artmıyorsa, bunun sebebi talebin az oluşudur. Kasaplar, marketlerde et reyonlarında çalışanlar, ete talebin azaldığını zaten söylüyorlar. Hayvan rezervimiz azalıyor. Geçtiğimiz aylarda çok sayıda süt hayvanı kesime gönderilmişti. Büyük bir darbeydi bu. Şu anda bir toparlanma çabası var. Kırmızı et üretmek gerçekten yüksek maliyetli. Süt 11,5 lira üreticide. Rafta 35 lira. 200 liranın altında peynir yok. Süt para etmediği için hayvanını yine kesime gönderecek üretici, çünkü hayvanını besleyemiyor.”