GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ekonomi
1 Aralık 2022 Perşembe 15:14

Tarihi Çakaloğlu Hanı'nda 22 kişi hak sahibi çıktı

Kemeraltı Çarşısı'ndaki tarihi Çakaloğlu Hanı arsasının büyük dedesi Kapanizade Hüseyin Hüsnü'ye ait olduğunu iddia eden Gündüz Kapancıoğlu'nun açtığı veraset ilamı davası ile 22 kişinin mirasçı olduğu belgelendi.

Konak ilçesi Ahmet Ağa Mahallesi'ndeki tarihi Kemeraltı Çarşısı'nda yer alan ve Osmanlı padişahlarından 3'üncü Selim döneminde yapıldığı tahmin edilen Çakaloğlu Hanı ile ilgili yeniden kentte kazandırılması yönünde çalışmalar devam ederken önemli gelişme yaşandı. Çakaloğlu Hanı arsasının, büyük dedesi Kapanizade Hüseyin Hüsnü'ye ait olduğunu iddia eden Gündüz Kapancıoğlu, 31 Mart 2014'te İzmir 6'ncı Sulh Hukuk Mahkemesi'ne veraset ilamı davası açtı. Kapancıoğlu dahil 22 kişinin, 7 Mayıs 2015'te, Kapanizade Hüseyin Hüsnü'nün mirasçısı olduğu belgelendi. Bunun üzerine Kapancıoğlu, 30 Mayıs'ta İzmir 10'uncu Sulh Hukuk Mahkemesi'ne miras bırakanın, ölümü sonrasında tüm mal varlığının tespit edilmesi talebiyle tereke davası açtı. Tarihi Çakaloğlu Hanı özelinde, Osmanlı Devleti'nin hukuk sisteminde yer alan çifte mülkiyet anlamındaki örfü belde uygulamasının olduğunu dile getiren Kapancıoğlu, tapuda 54 parsel olarak yer alan avlu bölümünün de dedesi üzerine tek mülkiyet olduğunu söyledi. Kapancıoğlu, 54 parselin tapu kaydına isimlerinin yer alması için dava açacaklarını kaydetti.

BABASINDAN VASİYET
Çakaloğlu Hanı tapu belgelerinde 'Kapanizade Hüseyin Hüsnü örfü beldesi' yazdığını belirten Gündüz Kapancıoğlu, "Arsa kök murislerime ait ve üzerine bina yapılıyor. Örfü belde yani çifte mülkiyet olduğu için vakti zamanında bunun karşılığı olarak her yıl bir bedel ödenmiştir. Binaların, dükkanların olduğu yerler çifte mülkiyet, ortadaki boş alan, avlu olarak geçen 54 parsel ise tek mülkiyettir. Kütük kayıtlarında dedemin adı geçiyor ancak tapu müdürlüğünde mülkiyet hanesinde ismi çıkmıyor. Oysa tapu sayfalarının kimisinde 'Kapanizade Hüseyin Hüsnü Örfü beldesi', kimisinde 'Kapanizade örfü beldesi' yazılı olduğu için karışıklık çıkmakta. Ayrıca bizim bilgimiz ve onayımız olmadan örfü beldeler paraya çevrilmiş ve paraları alınmış ancak akıbetleri hakkında bilgimiz yoktur. Oysa yasa gereği bu paralar nemalandırılıp ve hak sahiplerine verilmelidir. 1952 yılına ait kira kontratında babam oda ve avluyu kiraya veriyor. Babam ölmeden önce buranın dedemin örfü beldesi olduğunu sahip çıkmamız konusunda vasiyette bulunmuştu. Benim burada bir rant düşüncem yok. Burada benim hakkım, manevi bir değerim var. Dedemin bizlere bıraktığı bir hak. Bu hakkımın kanunen tescil edilmesini istiyorum. Buranın restore edilmesini, İzmir'e kazandırılmasını istiyorum. Ama bu hakkımın da tescil edilmesini istiyorum. 54 parsel avlu olarak herkes tarafından kullanılabilir ama mülk sahibi dedem. Avlunun kullanımı ile ilgili bir talebim yok. Dedelerimin manevi olarak onurlandırılmasını en azından isimlerinin zikredilmesini istemekteyiz" diye konuştu.

AVUKAT: HABERLERİ DAHİ OLMADAN HAKLARI ALINIP SATILDI
Gündüz Kapancıoğlu'nun avukatı Murathan Akpınar da "Yapının mülk sahibi olarak tapu kayıtlarında Kapanizade Hüseyin Hüsnü isminin geçtiğini ancak soyadı kanunundan sonra 'Kapancıoğlu' olarak değişen soyadlarına rağmen alınan veraset ilamıyla Kapanizade soyundan geldikleri ve büyük dedelerinin de Kapanizade Hüseyin Hüsnü olduğunu ilamla ispatlamış bulunmaktayız. Ancak buna rağmen tapu kayıtlarında isimleri geçmesine ve mülkiyet hakları rağmen bugüne kadar ne aranmışlar ne de sorulmuşlardır. Üstüne üstlük haberleri dahi olmadan hakları alınıp, satılmıştır" dedi. 

Tereke davasıyla ilgili bilgi veren avukat Akpınar, şöyle devam etti:

"Bunların biz kent tarihi eserlerine kazandırılmasını istiyoruz fakat müvekkillerimizin de en azından isminin geçmesini ve yararlanılacaksa müvekkillerimizin yararlanmasını istiyoruz. Çünkü müvekkillerimiz dışında kişiler buradan yararlanıyor. Müvekkilimizin ata dedelerinden kendilerine intikal etmesi gereken yerlerden şu anda herhangi bir şekilde irat kaydı yok. Manevi olarak isminin yazılmasını bir kenara bırakalım maddi olarak da yararlanamıyorlar. Bu kanunsuzluğun önüne geçmek için öncelikle bir tereke davası açıldı. Yani kök murislerinizin sizlere miras olarak bıraktığı taşınmaz taşınır bütün mallarının tespiti için açılan bir dava türüdür. Bu dava türünü açmadan tapu dairesine gidilirse kapılar açılmaz. Ancak bunu mahkeme kararıyla sordurttuğunuzda her türlü ilgili belgeye ulaşılabilir. Davayı açma nedenimiz de budur. Bilgilere ulaşmadığımız için dava açtık. İşin resmi kanallarda yürümesi için dava açtık. En az 6 ay ile 2 yıl arasında sürecek. İnsan hayatının ne kadar kısa olduğu düşünüldüğünde kendi mal varlığınıza, sadece tespiti için bile 2 yıl boşu boşuna gidecek. Şu anda gerekli yerlerden mahkeme bilgi talep etti. Elimizde belge olmasına rağmen ne üzücüdür ki ilgili makamlardan 'kayıt bulunamadı gibi' cevaplar geliyor, bunlara anlam veremiyoruz. Neyse ki elimizde geçmiş dönemlerde tapu müdürlüğünden alınan belgeler var da gelen cevaplara onları ekleyip kayıtları tekrar sorduruyoruz. Umarım müvekkiller daha geç olmadan haklarına bir an önce kavuşuyorlar." 

'ÖRFÜ BELDENİN DEĞERİ, GÜNCEL DEĞERİNİN 5'TE 1'İDİR'
Örfü belde konusunu da açıklık getiren avukat Akpınar, "Örfü beldenin değeri, güncel değerinin 5'te 1'idir. Eski zamanlardan (Osmanlı) gelen ve bir nevi mülkiyet hakkı veren örfü belde, talep halinde parası ödenerek terkin edilebilir. Örfü belde ve buna ait kayıtlar, özellikle ve hatta çoğunlukla İzmir'de gözüken bir mülkiyet hakkıdır. Tapunun beyanlar hanesinde yazılı olur genelde. Çakaloğlu Hanı'nda da bu kayıtlar mevcut olup, paraya çevrilebilecek şekilde mülkiyet hakkı verir. Çakaloğlu Hanı bir avlu ve etrafında dükkanların olduğu bir yer. Dükkanları sahiplenen kişi örfü beldenin değerini ödeyerek sahiplenebilirler. Ancak avlu kamuya ait ve ortalık kullanım alanı olduğu için kimse tarafından alınamaz. 54 parsel satın alınmak istense dahi satılamayacak bir yerdir. Çakaloğlu Hanı'nda birtakım yerlerin ipoteğe çevrildiği belirtiliyor. Parası nereye verildiği söylenmiyor. Bunlar da zamanında çevrilmiş ama neye göre çevrildiği belli değil. Bunlar tapuda yazılmamış ve kanaatimizce burada bir hukuksuzluk yapılmış. Bunların tespiti yapılması için mahkemeden talepte bulunduk. Tapudan aldığımız yanıtların bazılarında trajikomik bir şekilde 'Böyle isme dair belge rastlanılmamıştır' diyor. Bazılarında ise 'Rastlanmıştır' diyor. Bunların bir kısmı 'paraya çevrilmiş' bir kısmı ise 'paraya çevrilmemiş' deniliyor. Bunlar nasıl paraya çevrilmiş ve bu çevrilen paralar nerede bunu soruyoruz" dedi. (DHA)