Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından bu yıl 3'üncüsü düzenlenen İzmir Kent Sempozyumu ‘Direnen kentlerde adalet ve demokrasi’ başlığı ile açılışını gerçekleştirdi.
Düzenlenen etkinlikte İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı ve Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay da yer aldı.
AKDEMİR: TÜM SİYASİ AKTÖRLERİN ÖNEMSEMESİNİ TEMENNİ EDİYORUZ
İlk olarak konuşan TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Temsilcisi Aykut Akdemir, "Biz bu sene farklı bir şekilde bakmak, akademik alanın dışına çıkmak, bilimin ve tekniğin sınırlı kalması kaydıyla halka mesaj vermek gibi kaygılar taşıdık. TMMOB bu ülke topraklarında şu anki siyasi ilkemde TMMOB’un duruşu oldukça önemli. Biz politik bir tutum alıyoruz. Bizim sözümüzü politikleşme süreci yaptığımız kongreler, sempozyumlarla oluyor.Aldığımız kararların sonuçları var, İzmir kentine yönelik sonuçları var. Kent suçu diye tanımladığımız süreçten geri dönerek ortaya çıkan sonuçlar. Haklılığımızı kanıtlandığı Gezi süreci var. Bu ülkenin en onurlu en namuslu sürecidir Gezi. Bunun politikleşmesi için hükümetin yaptığı baskılara rağmen meslektaşlarımız sadece kendi mesleğini yaptıkları için direndiler ve Gezi kazandı. Buna rağmen arkadaşlarımız hala tutsak. Bu noktada TMMOB olarak Gezi'ye dair tüm tutsakların dostumuz olduğunu ve onlar bırakılana kadar nöbetimize devam edeceğimizi söylüyoruz. Nasıl Gezi'de kamunun olanın kamuda kalması için direndyisek İzmir için de aynı. Kordon, İnciraltı gibi konularda hükümetin rant amacıyla yaptığı çalışmalara karşı yaptığımız dirençlerde bir çok kazanımlarımız var. Bu sempozyumdan çıkacak sonuçlar ile bu kenti yönetmeye talip olan tüm yöneticiler ile... Biz belediye başkanı seçiyoruz ancak belediye başkanın yönetim biçimini de seçmemiz lazım. Kentin demokratik yönetimlerinde de kullanılmasında, tüm siyasi aktörlerin bunu önemsemesini temenni ediyoruz" dedi.
SOYER: VİZYON 250 PROGRAMINI...
Konuşmasını gerçekleştiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise, "Aykut başkan hepimizi heyecanlandıran umutlandıran geçmişteki direnen kent örneklerinden bahsetti. Bunlar yüreğimize su serpen ve direnince birlik olunca barış alabileceğinin örneğidir. Bu direncin arkasındaki düşünsel yapının oluşması için bu tür sempozyumların oldukça önemi var. Bugün ve yarın yaşam alanı olan kentlerimizdeki riskler çalışacak. Dünya nüfusunu yüzde 55'inin kentlerde yaşadığını biliyoruz. Bu oranın 2050'de yüzde70'lere çıkacağını biliyoruz. Ülkemizde ise bu oran 2016 yılında 16 bin köyün kapatılması ile kentsel nüfusun yüzde 84'lere çıktığını biliyoruz. Gelecek dünyası kentlerin dünyası. Kentler ya krizlerin doğduğu ve yayıldığı merkezler olacak ya da bu sorunu kentler çözecek. Kutuplaşma, karbondioksit ve çöp gibi sorunların yanında geleceği büyüten uyumlu kentleri inşa etmek zorundayız. Gezegenimizi ele geçiren popülist siyaset kentlerimiz doğal çevreden koparılmasına neden oldu. İklim değişikliği ve biyolojik çeşitliliğin kaybı çığ gibi artıyor. Biz İzmir'de yeni bir şehircilik anlayışı ortaya koymaya çalıştık. Eylül 2021'de İzmir'de ev sahipliği, yaptığımız Kültür Zirvesi'nde bahsettiğiniz Döngüsel Kültür anlayışı vardı... İzBB kentteki tüm projeleri bu ülkeler çerçevesinde gerçekleştirmeye çalışıyor. Bir kenti artık sadece resmi sınırları ile tarif edemiyoruz. Her kent haritada kapladığı yer dışında toplumsal ve ekolojik ayak izine sahip. Biz İzmir'in sadece kamusal alanların değil, kentimizin bulunduğu bölge ve gezegenimiz ile de planlamak zorundayız. İzmir Vizyon 2050 programını bu kapsamda hazırlayacağız. Kentlerimizi çoklu krize karşı dirençli kılmak kentsel adaleti kurmakla mümkün" dedi.