GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ekonomi
14 Kasım 2023 Salı 09:29

Son tarih 2027… İş dünyasına ‘ağır ekonomik kayıp’ uyarısı!

Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Eski Başkanı ve Çevre Yüksek Mühendisi Helil İnay Kınay,  iklim krizine karşı karbon salınımı konusunda Avrupa Birliği’nin hazırladığı yeşil mutabakatın başta ihracatçılar olmak üzere Türk ekonomisine olası getirileri için uyarıda bulundu. Kınay açıklamasında “Öncelikli sektörlerde AB ile ihracatı büyük ölçüde olan ülkemiz üreticilerinin de geç kalmamak, ağır ekonomik kayıplarla karşılaşmamak için geç kalmadan tüm paydaşları, ekonomisi, merkezi yerel uygulamaları ile kendini hazırlaması gerekiyor” dedi.

Diren ÇELİK/EGEDESONSÖZ- İklim krizine karşı alınan önlem kapsamında başta karbon ve sera gazlarının salınımı başta olmak üzere yeşil dönüşümün hedeflendiği Avrupa Birliği’nde Avrupa Yeşil Mutabakatı sağlanmıştı.

2030 yılına kadar karbon salımlarını yüzde 55 oranında azaltma ve 2050 yılına kadar dünyanın ilk karbon-nötr kıtası olma hedefini ortaya konulduğu süreç ile ilgili olarak ithalat-ihracat yapan firmalara sera gazı emisyonlarının azaltılması, ürünlerin karbon ayak izinin dikkate alınması ve karbon vergisi uygulamalarına uyum sağlanması konularında zorunluluklar getiriliyor.

BİR AN ÖNCE HAYATA GEÇİRMELERİ ÖNEMLİ
Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Eski Başkanı ve Çevre Yüksek Mühendisi Helil İnay Kınay, Egedesonsöz’e konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.

Kınay, “Demir-çelik, alüminyum, çimento, gübre ve enerji sektörü  ve bu sektörlerin ardına eklenecek olan  kimya ve plastik sektöründeki üreticilerin vakit kaybetmeden karbon ayak izi raporlamaları, emisyonlarının azaltımına yönelik hedef, aşama ve uygulamalarını bir an önce hayata geçirmeleri önem kazanıyor” ifadelerinde bulundu.

2027 YILINDAN İTİBAREN…
Karbon ayak izi için vergi uygulamasının hayata geçirileceğini kaydeden Kınay, “İklim değişikliğine yönelik sera gazı emisyonlarının azaltılması, iklim nötr hedefleri, yeşil mutabakat süreci kapsamında AB; Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasını 1 Ocak 2023’de başlamak ve 2026 yılı sonuna kadar devam etmek üzere başlattı. Bu 3 yıllık süre sonunda; 31 Mayıs 2027’ den itibaren AB sınırından geçen ürünlerin karbon ayak izi için vergi uygulaması hayata geçecek. Belirlenen karbon ayak izin değerinin üzerinde olan ürünler için karbon vergisi uygulaması başlayacak” dedi.

SKDM SERTİFİKASI ZORUNLU OLACAK
Demir-çelik, alüminyum, çimento, gübre ve enerji sektörü uygulamanın öncelikli uygulanacağı sektörler olduğunu aktaran Kınay, “Belirlenen sektörlerde karbon salımının en aza indirilmesi ve üretim süreçlerinin çevre dostu teknolojilere yönlenmesi hedefleniyor. Üretildikleri ülkelerde karbon içeriği fiyatlandırılmamış olan mallar, AB sınırından girerken vergilendirilecek. Uygulama sürecinde; 2023-2026 döneminde ithalat yapan sektörler karbon emisyonlarını raporlamak zorunda 2026 yılı sonrası ise ithal edilen ürünler için Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM)  sertifikası zorunluluğu getiriliyor” şeklinde konuştu.

YILIN HER ÇEYREĞİNDE RAPORLAMA ZORUNLULUĞU
Kınay, açıklamalarının devamında, “2023-2026 yılları bu uygulama için bir geçiş dönemi olarak görülüyor ve ithalatçılar için bir mali yükümlülük gerektirmiyor. Bu 3 yıllık süreçte ithalatçılar, yaptıkları ithalat süreçlerindeki karbon emisyonları ile ilgili yılın her çeyreğinde raporlama yapmak durumunda olacak. 2026 yılından sonra ise ithalatçıların ithal ettikleri ürünler için SKDM sertifikası almaları gerekiyor. SKDM sertifikası ile birlikte karbon vergisi ve mali yükümlülükler de hayata geçmiş olacak” ifadelerine yer verdi.

AB PAZARINI KORUMASI STRATEJİK ÖNEME SAHİP
Kınay, karbon kaçağı riskinin önüne de geçileceğini ifade ederek, “AB sanayi, emisyon salınımları ve çevresel etkiler temelinde yeni standart ve kuralları uygulamaya alırken, karbon kaçağı riskinin önüne geçerek AB rekabetçiliğinin korunması ve ticaret ortaklarının yeşil dönüşümünün teşvik edilmesi için ana araçlardan biri olarak geliştirildi. Uygulamanın hayata geçtiği sektörlere bakıldığında Türkiye bu süreçten doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenecek.  Türkiye’nin AB ye ihracat oranlarına 2021 yılında baktığımızda alüminyum sektöründe yüzde 61.5, demir-çelik sektöründe yüzde 36.7, elektrik sektöründe yüzde 69.3, gübre sektöründe yüzde 27.9 ve çimento sektöründe yüzde 14.7 oranında olduğu belirtiliyor. Dolayısı ile ülkemizde bu sektörlerin AB pazarını koruması stratejik öneme sahip” dedi.

AĞIR KAYIPLARLA KARŞILAŞMAMAK İÇİN
AB’nin yeşil dönüşümle, kendi ekonomisini güvence altına aldığını ifade ederek, Türkiye’nin de üreticilerinin geç kalmamasını vurgulayarak, “Demir-çelik, alüminyum, çimento, gübre ve enerji sektörü ve bu sektörlerin ardına eklenecek olan  kimya ve plastik sektöründeki üreticilerin vakit kaybetmeden karbon ayak izi raporlamaları, emisyonlarının azaltımına yönelik hedef, aşama ve uygulamalarını bir an önce hayata geçirmeleri önem kazanıyor. Tüm bu sürece baktığımızda iklim değişikliği ile ilgili yapılan uluslararası toplantılar ve değerlendirmelerde iklim değişikliğine neden olan sorunları yaratan ülkeler,  sektörler ile mücadele sürecinde bedel ödeyenler arasındaki adalet ve ekonomi tartışmaları da ayrıca değerlendirilmeli. Kirletici sektörleri az gelişmiş ülkelere yönlendiren AB bu süreçte Yeşil Dönüşüm ve ekonomisi uygulamaları ile de kendi sektörü ve ekonomisini güvencesi altına alıyor. Öncelikli sektörlerde AB ile ihracatı büyük ölçüde olan ülkemiz üreticilerinin de geç kalmamak, ağır ekonomik kayıplarla karşılaşmamak için geç kalmadan tüm paydaşları, ekonomisi, merkezi yerel uygulamaları ile kendini hazırlaması gerekiyor” diyerek sözlerine son verdi.