Prof. Dr. Tanju Tosun ve Prof. Dr. Gülgün Tosun, geçen hafta TBMM’ye sunulan yasa teklifi, teklifi veren AK Parti ve MHP’lilerin ifadesiyle, Türkiye'de siyasi ittifaklarla birlikte seçim sistemimiz bağlamında yeni bir sistem getirdiğini söyledi; “Partilerin özellikle genel seçimlerdeki oy güçlerini birleştirerek, seçimlerde oylarını arttırma ve buna bağlı olarak daha fazla sandalye elde etme stratejisi 12 Eylül sonrası ilk kez yasal bir temeli olmadan 1991 seçimlerinde uygulanmıştı… Bu teklifle birlikte seçim ittifakları yasal bir dayanağa kavuşturulmaktadır…” diye konuştu…
Siyaset bilimi literatüründe “Seçim Öncesi” ve “Seçim Sonrası” şeklinde sınıflandırılan ittifakların ilkinde seçim öncesinde partiler Parlamento ya da Cumhurbaşkanlığı/Başkanlık seçimlerinde işbirliği yapacaklarını anlamına geldiğine vurgu yapan ili profesör sistemin amacını şu sözlerle dile getirdi:
“Amaçları esas olarak sandıktaki güçlerini ya tek ortak aday listesiyle ya da bir partinin aday ya da bazı adaylarının belirli seçim çevrelerinde çekilerek, oy desteğinin diğer partiye yönelmesini sağlamaktır. Seçim sonrası ittifaklar ise ağırlıklı olarak seçim sonrasında ortak hükümet kurma yani koalisyon birlikteliğine dayanır. Dünyada hükümet sistemleri parlamenter, başkanlık ya da yarı-başkanlık olan çok sayıdaki ülkede özellikle seçim öncesi ittifaklar şeklinde partiler arasında zaman zaman oy arttırma ve seçim kazanmaya odaklı stratejik ortaklıklar mevcut… Nitekim parlamenter sistemle yönetilen 23 ülkede 1946-2002 yılları arasında yapılan 364 parlamento seçiminin 240’ı seçim ittifaklarına gidilerek gerçekleşirken, 2001-2011 yılları arasındaki 147 Cumhurbaşkanlığı / Başkanlık seçiminin çoğunda yine seçim ittifakları sonuçlar üzerinde tayin edici olmuştur. Özellikle Fransa, Meksika, Güney Kore’deki Cumhurbaşkanlığı seçimleri konuya ilişkin tipik örneklerdir. Başkanlık sisteminin uygulandığı ülkelerde ittifaklar bir yandan başkanın seçilmesi, diğer yandan ise başkanın partisinin parlamentoda çoğunluğu elde etmesine, muhalefetin de kendi adayının başkan seçilmesi ve parlamentoda hakim çoğunluğu elde etmeye odaklıdır. Nitekim Meksika, Brezilya, Güney Kore, Fransa’da böyledir... Parlamenter sistemle yönetilen ülkelerde ise ittifaklar daha ziyade seçim sonrası olası yönetim istikrarsızlığının ortaya çıkmaması için bir strateji olarak düşünülmektedir. Nitekim İtalya’da ittifaklar istikrarsızlığı önleme odaklı kurgulanırken, Almanya’da seçim sonrası koalisyon odaklı örtük seçim ittifakları (partilerin seçim sonrası hangi parti/partilerle koalisyon hükümeti kurabileceklerinin mesajını vermeleri) şeklinde işlemektedir (Nebi Miş, Hazal Duran, Seçim İttifakları, SETA Yayını, Şubat 218, s: 232) .
Seçim ittifaklarıyla seçim sistemleri ve seçmen davranışı arasında yakın bir ilişkinin mevcut olduğunu hatırlatan Siyaset Bilimciler, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Seçim öncesi ittifaklar daha ziyade, hükümet sistemi parlamenter, başkanlık ya da yarı-başkanlık olsun çoğunluk ya da karma seçim sistemlerinde partiler oy-milletvekili orantısızlığını aza indirgemek için güçlerini arttırma odaklı başvurdukları bir strateji iken, nispi sistemlerde ise özellikle baraj uygulaması nedeniyle baraj altı kalmamak için (Örneğin; İspanya, Portekiz, Hollanda) başvurulur. Şunu da belirtmek gerekir ki, Batı Avrupa demokrasilerinde bizde olduğu gibi % 10 düzeyinde bir baraj yoktur. Nitekim İsveç’te yüzde 4 olan barajlı sistemde seçim öncesi ittifaklar yaygındır… Parlamentoya sunulan ve ittifaka imkan tanıyan yasal düzenlemenin ittifakın bu ölçüde yüksek olduğu ve son seçimde 4 partinin toplam oyların neredeyse % 95’ini, geriye kalan 12’sinin ise yüzde 5’te kaldığı bir tabloda küçük partilere verdiği mesaj adeta “ya bir ittifaka katılın ya da başınızın çaresine bakın” şeklindedir. Bu yazıda parlamentoda olası bir genel seçimin ardından nasıl bir tablo çıkabileceğini görmek için, üç senaryoya dayalı bir simülasyonun sonuçları sunulmaktadır. Temel amacımız; Olası bir genel seçimde şu anda parlamentoda bulunan AK Parti, CHP, MHP ve HDP’nin 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde almış oldukları oylarda çok büyük değişim olmadan ve İYİ Parti’nin de seçime katılması ve yüzde 8-12 arasında oy alması koşuluyla parlamentoda nasıl bir milletvekili dağılımı ortaya çıkacağı, 600 milletvekilinin parti / ittifaklara göre nasıl dağılacağı ve milletvekili geçişlerinin yönü araştırılmıştır…”
Simülasyonun 1.senaryosundaki varsayımlar;
PARTİ/İTTİFAK |
AK P+MHP+BBP |
CHP |
HDP |
Mv.Çıkarılan Seçim Çevresi(n) |
81 |
43 |
27 |
Mv.Çıkarılamayan Seçim Çevresi(n) |
3 |
41 |
57 |
İttifak/Parti Mv. Sayısı(n) |
395 |
135 |
70 |
Bu senaryoya göre;
2. senaryodaki varsayımlar;
600 Milletvekilinden oluşan Parlamentoda AK Parti+MHP+BBP İttifakı İYİ Parti’nin barajı geçmesi nedeniyle 372 milletvekiline düşüyor.Bu senaryoya göre,
3. senaryodaki varsayımlar;
600 Milletvekilinden oluşan Parlamentoda AK Parti+MHP+BBP İttifakı CHP+İYİ PARTİ+SAADET P. İttifakı nedeniyle 2.senaryodaki 372 milletvekilinin 24’ünü CHP+İYİ PARTİ+SAADET P. İttifakına kaptırıyor.Bu senaryoya göre,
3 SENARYOYA DAYALI SEÇİM İTTİFAKI SİMÜLASYONU NE SÖYLÜYOR?
Konuya ilişkin çok farklı senaryolara dayalı simülasyonlar yapılabilir. Farklı milletvekili dağılımları ortaya çıkabilir. Bizim yaptığımız üç farklı senaryoya dayalı simülasyon şu bulgulara işaret etmektedir:
Görünen o ki, önümüzdeki seçimde büyük partilerin öncülüğündeki ittifaklar, ittifaka dahil küçük partilerin de lehine, herhangi bir ittifaka dahil olmadan seçim yarışına katılma ise, seçime katılacak tüm küçük partilerin yüksek baraj nedeniyle yine parlamento dışında kalmasına neden olacak.