GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
19 Ağustos 2016 Cuma 08:47

Sındır o zirveyi Egedesonsöz'e anlattı: Başkanı birazcık uyardık!

CHP Genel Sekreteri Sındır, kapatılan üniversitelerde mağduriyet yaşayan öğrenci ve öğretim üyeleri için partinin akademisyenleriyle birlikte YÖK Başkanı Saraç'ın konuğu oldu. Toplantıda neler konuşulduğunu anlatan Sındır, "YÖK başkanını birazcık uyardık" dedi.

Mehmet İŞLER/EGEDESONSÖZ - Türkiye 15 Temmuz gece önlenen kanlı darbe girişiminin yaralarını sarmaya çalışıyor.

Girişimin ardından ilan edilen OHAL kapsamında kamuda ve özel sektörde onlarca kişi ve kurum soruşturma, gözaltı ve tutukluluk durumu yaşadı.

Bu durum kapatılan vakıf üniversitelerinde okuyan öğrencilere mağduriyet olarak dönerken, sürecin sağlıklı bir şekilde yürümesi için gözler Yüksek Öğretim Kurumu'na (YÖK) çevrildi.

Geçtiğimiz günlerde AK Parti ve MHP'nin akademisyenleriyle bir araya gelen YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç bu kez de CHP'li akademisyenleri ağırladı.



CHP Genel Sekreteri ve İzmir Milletvekili Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır YÖK zirvesinde neler konuşulduğunu Egedesonsöz'e anlattı.

CHP Genel Sekreteri Sındır üniversite öğrencilerinin yanında öğretim üyelerinin de sorunlarını ilettiklerini belirtirken önemli açıklamalarda bulundu.

İşte Sındır’ın YÖK zirvesi mesajları:

ASIL KONUMUZ 15 TEMMUZ VE SONRASINDAKİ SÜREÇTİ...
YÖK Başkanı, başkan vekili ve bazı idari yönetimlerle bir saatlik bir toplantımız oldu.  Başkan öncelikle çok genel çerçevede nicelikten çok niteliğe dayalı bir vizyon çizdiklerini belirten YÖK çalışmalarından bahsetti ama asıl konumuz 15 Temmuz ve sonrasındaki süreçti...

İYİ NİYETLE ÇALIŞTIĞINI İFADE ETTİ AMA...
15 vakıf üniversitesinin kapatılmış olması konuşuldu ve bunlardan sadece 14'ünün öğrenci aldığı belirtildi. 65 binin üzerinde öğrenci 2 bin 300 civasında öğretim görevlisini mağdur olduğu üniversitelerin kapatılmış olması bize aktarıldı.  Başkan ilk alınan karar sonrası YÖK'ün yapmış olduğu düzenlemelerden bahsetti. Biz de özellikle öğrencilerin yaşadığı mağduriyetleri ilettik. Öğretim üyelerinim sıkıntılarını ifade ettik. Üniversitelerin fiziki olanaklarına veda edecek olmasından dolayı bunların mutlaka devletleştirilmesi, buralarda eğitimin devam etmesi gerektiğini ifade etmesi gerektiğini ifade ettik. YÖK Başkanı hala daha bu süreçle ilgili bir çaba içinde olduğunu söyledi. Aslında amacı da anladığımız kadarıyla, 'Biz uğraşıyoruz. Çabalıyoruz. Mücadele ediyoruz. Bu işi iyi niyetle yapıyoruz. Kurunun yanında yaş yanmasın diyoruz' gibi bir yaklaşım içinde kendini ifade etti ama yaşananlar ortada.

SİYASETÇİLERİN ELİNDE OYUNCAK OLMASIN!
Bu konunun sorumluluğunun YÖK başkanının doğrudan kendisinde olduğunu bir kez daha hatırlattık. Bu konunun öyle siyasetçilerin elinde oyuncak olmaması ve siyasetçilerin karar merciinde olmaması, bu OHAL kapsamında kanun hükmünde kararnameler kimler tarafından yapılıyorsa YÖK'ün bunlara el koyması gerektiği, kayıtsız ve sessiz  kalınmaması gerektiğini söyledik. Bu hak mahrumiyetlerinden, bunların önlenmesinden birinci derecede yetkili ve sorumlunun YÖK olduğunu ve çok ciddi mağduriyetlerin olduğunu ifade ettik.

DİPLOMALARA 'KAPATILAN ÜNİVERSİTEDEN GELEN ÖĞRENCİ' İBARESİ Mİ KONULACAK?
Kapatılan vakıf öğrencilerinin intibak yoluyla ilgili, sınıf kayıtlarıyla ilgili de konuşuldu. 3'üncü sınıf bir öğrencinin yeniden 1'inci sınıfa geri dönmesinin ciddi maddi külfet v hak kaybı olduğunu söyledik. Normal şartlarda bu çocuklar okullarını 1-2 yıl içinde bitirecekken 3-4 yıl bitirmeye zorlandığını ve bunların önlenmesi gerektiğini, bu intibaklarla ilgili yıl kaybında neden olmadan çözüm üretilmesi gerektiğini ifade ettik.  YÖK'ün aldığı karar doğrultusunda bu vakıf üniversitelerinde okuyan çocuklar puanının tuttuğu bir başka üniversiteye kayıt yaptırabilirler. Oradaki çocukların hepsi FETÖ'cü değil. Ailesinin imkanı var çocuk orada eğitim alıyor. Hepsinin damga vuruluyor gibi davranılmasının insan haklarına aykırı bir durum olacağını söyledik. Şimdi bu öğrencilerin kayıt yaptırdıkları üniversiteler bulundukları ilin dışındaysa bulundukları ilde eğitim alıp kayıt yaptırdıkları üniversiteden diploma alma durumları var. Orada kontenjan uygulanıp 'Alırım, almam' gibi keyfiyetinin olmaması gerektiğini, o çocukların da FETÖ damgasıyla üniversitelerde dışlanmaması gerektiğini ifade ettik. Orada bir de diplomalara 'kapatılan üniversiteden gelen öğrenci' ibaresinin konulup konmaması gibi saçma sapan bir şeye takılmışlar. 'Başbakan ve bakanla görüşeceğiz' deyince bizim arkadaşlar ben de dahil 'Yahu böyle şey mi olur sayın YÖK Başkanı? Bu doğrudan sizin sorumluluğunuz. Bunu sayın başbakana ve bakanlara bırakmayın. Bu konuda kararı siz verin. Bu bir fişleme olur. Bu ifadeyi koymak gibi bir şey olur mu? Sen fişliyorsun. 'Bu çocuk FETÖ'cü üniversiteden geliyor' diyorsun. Bu asla kabul edilemez. Eğer varsa tespit edilir ve yargı da gereğini yapar. Ama sen okul kapatıp öğrencileri de zan altına alıp fişleyerek geleceğini karartamazsın. Buna kimsenin hakkı yok. Özellikle ifade edip üstünde çok durduğumuz konulardan biri buydu.

'BARIŞ İÇİN AKADEMİSYENLER BİLDİRİSİ' OHAL KAPSAMINDA DÜŞÜNÜLÜYOR
Okul kapatılıyor. Öğretim üyeleri kendi bilgisayarını, dosyalarını, eşyalarını alamıyor. Devlet el koyuyor. Böyle şey olabilir mi? Yabancı öğrenciler var. Bu üniversitelerde okuyanların yaklaşık yüzde 10'u yabancı öğrenciymiş. İstatistiki veriler ortaya koydular. Yüksek lisans, doktora yapanlara yönelik çalışmalar var. Bir de 'Barış için akademisyenler bildirgesi' gündeme geldi. Orada imzacı olan akademisyenlerin OHAL kapsamına alınması gibi bir durum söz konusu. Bunun FETÖ ile aynı statüte darbe girişimiyle ilgili getirilen OHAL uygulamasının kapsamı içinde değerlendirilmemesi gerektiğini, hak ihlali olacağını, kabul edilemez olduğunu sert bir dille ifade ettik. Bu akademisyenlerin kendi mecrasında değerlendirilmesi gerektiğini yargıda olan bu sürece müdahale edilmemesi gerektiğini söyledik. Üniversitelerde farklı uygulamalar var. Kimisi bir disiplin soruşturması veriyor kimisi görevden uzaklaştırma, kimisi memuriyetten uzaklaştırma veriyor. Bunların çok yanlış olduğunu belirttik.  OHAL kapsamı dışında olmasını özellikle belirttik. Bu akademisyenlere FETÖ ile aynı havuzda muamele edilmesinin yanlış olmaktan öte insan hakkı ihlali olacağını vurguladık.

BAŞKANI BİRAZCIK UYARDIK!
YÖK başkanını bu konularda birazcık uyardık. Bu konularda daha dikkatli olması gerektiğini ifade ettik. Daha ileri bir tarihte 15 Temmuz'u değerlendirmek ve ayrıca YÖK'ün Türkiye'deki genel olarak durumu, kapsamı, işleyişi, fonksiyonu ve buna yönelik önerilerimizi söylemek amacıyla saatler boyu sürecek bir toplantıda konuşmanın sözünü de aldık.