GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
27 Şubat 2024 Salı 13:18

Piriştina'dan örnek verdi: En başarılı başkanlardan biri olacağım!

Esnaf Kefalet Kooperatifi ziyaretinde konuşan Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Cemil Tugay, “Ben  sizin bir kardeşiniz, evladınız, arkadaşınız olarak bu kenti temsilen, önümüzdeki dönemde eğer bana göre verilirse herkesi dinleyen, herkesin söylediğini dikkate alan insanları yönetime katan, onlarla beraber karar alan bir belediye başkanı olacağım. Bu nedenledir ki muhtemelen bu şehrin en başarılı belediye başkanlarından biri olacağım. Geçmişte bunu yapan Ahmet Piriştina vardı, yaşadık, gördük” dedi

Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Cemil Tugay ve Buca Belediye Başkan Adayı Görkem Duman, saha ziyaretleri kapsamında bugün Esnaf Kefalet Kooperatifi’ni ziyaret etti.

 Tugay ve Duman’a CHP geçmiş dönem Milletvekillerinden Atila Sertel, Buca İlçe Başkanı Çağdaş Kaya ve geçmiş dönem Buca İlçe Başkanı Hacer Taş ile meclis üyesi adayları eşilk etti.

TUGAY: BUCA’YA HİZMET ETMEK AYRI BİR ONUR OLACAK
Esnaf ile bir araya gelmekten duyduğu mutluluğu dile getirerek sözlerine başlayan Tugay, “Buca'nın kıymeti ayrı. Esnafın kıymeti  daha bir ayrı. Her iki açıdan da  burada bulunmak sizlerle bir şeyleri paylaşıyor olmak benim için değerlidir. Buca benim yaşamımın  önemli zamanlarını geçirdiğim halen ailemin, annemin burada yaşadığı bir şehir. Hemen biraz aşağıda bir yerde oturduk. Annem şu anda yukarıda Yaylacık Mahallesi'nde oturuyor.  Neticede yabancı olmadığım, geldiğim her zaman da yuvama geldiğimi hissettiğim yerlerdendir.  Buca'ya hizmet etmek  Allah nasip ederse seçilirsem benim için bir onur olacak, ayrı bir değerde olacak” diye konuştu.

KARŞIYAKA’DAKİ VİZYONU BÜYÜKŞEHİR’E TAŞIYACAĞIM
Ailesinin hala Buca’da yaşadığını vurgulayan Tugay, “Buca'nın ayrıca şu anda  İzmir'in en büyük en kalabalık ilçesi olma gibi bir özelliği var.  Hızlı büyümesi gibi bir taraftan övebileceğimiz diğer taraftan sorun olarak tanımlayabileceğimiz bir tarafı var. Dolayısıyla aslında bir an önce iyi bir planlamayla  eksikleri ortaya konup böyle değerlenip toparlanmaya ihtiyacı var. Görkem Başkan Mimar… Ben de 5 yıllık belediye başkanlığı deneyimimde  planlama konusunda önemli bir birikim yaptım. Aslında adeta planlama konusunda 5 yıl eğitim almış olan, kendini öyle yetiştirmiş, planlamacı hocalarla da çok yakın çalışmış biriyim. Biz birimimizi kurduk.  Karşıyaka'nın Belediye Başkanlığını yaptığım için geleceğe dair vizyonunu tasarladık. 2050’ye kadar olan döneminde neler yapacağı? Karşıyaka nasıl değişecek? Nasıl gelişecek bunu hesaplamıştık. Aynı vizyonu şu anda Büyükşehir'e taşıyacağız. Yani İzmir'in tamamında genel anlamda bir planlama çalışması yapılacak.  Bu planlama çalışması katılımcı bir süreçle yapılacak. Yani üç beş kişinin toplanıp kendi arasında yaptığı bir çalışma olmayacak. Muhtemelen binlerce hatta on binlerce İzmirlinin dahil olduğu her kesimden insanın dahil olduğu bir çalışma olacak. Bunun sonucunda şu andaki yerleşim alanlarımız içerisinde sorunlu olduğunu gördüğümüz yerlere müdahale edeceğiz. Oradaki o dönüşümü gerçekleştireceğiz. Diğer taraftan sosyal donatı alanlarımızı olabildiğince zenginleştireceğiz. Trafikte, ulaşımda, altyap sorunlu olan bölgelerimizle ilgili  önem sırasına göre biz  kendimize görev listesi yapacağız.  Ve buralarda yapmamız gerekenleri yapacağız” dedi.

İZMİR PLANLAMA AJANSINI KURACAĞIM
2050 yılını planlayacaklarını belirten Tugay, “Diğer taraftan da  geleceğe bakacağız. Önümüzdeki uzun yıllara bakacağız. Önce 2050 yılını görmeye çalışacağız. 2050 yılında İzmir nasıl bir yer olacak? Nasıl bir yaşam olacak? Buradaki insanlarımız mutlu mu olacak? Sorunlarla mı boğuşuyor olacak? Tabii ki  eğer  İzmir'i yöneteceksek yani kendimizi akışa bırakmayacaksak her şeyi öngöreceksek ona göre hesaplamalarımızı yapacağız ve olası problemleri önceden görüp ona göre hazırlıklarımızı yapacağız. Çok temel sorunlar var. Büyükşehirleri ya da genel anlamda şehirleri bekleyen… Bunlar su krizi, gıda krizi, enerjiyle ilgili sorunlar. Bunlara şehrin yatırımlarıyla hazırlıklı olması lazım. Ama şimdiden bununla ilgili girişimlerde bulunduğumu, söylemek isterim. Hem  kendi kent içerisindeki çözümleri üretmek açısından hem de  dışarıdan alacağımız destekler açısından nerelere nasıl başvuracağımızı, yatırımlar için nerelerden kaynak sağlayacağımızı şimdiden alıştırıyoruz, kendimizi hazırlıyoruz o günlere. Ama şunu vaat etmek isterim, vaat ettiğimi bilmenizi isterim. İzmir gelecekte yaşanacak sorunlara, krizlere hazırlıklı bir şehir olacak. Yani başka yerlerde susuzluklar çekilirken biz susuz kalmayacağız. Başka yerlerde  gıda problemi varken biz kendine yeten gıdasını üreten bir şehir olacağız. Enerji açısından da çok önemli yatırımlar yapacağız. Dışa bağımlılıktan olabildiğince kurtulacağız. Hem temiz enerji üreteceğiz hem de kendimize yetecek enerjiyi üreteceğiz. Ama üzerine hatta artı enerji üretmeyi de düşünüyoruz. Böyle planlıyız. Şimdi bu süreçte sağlamamız gereken bazı önemli bence en önemlisi demokrasidir. Yani demokrasi olmazsa  kalkınmanın da gelişmenin de mutlu olmanın da imkanı yoktur. Demokrasinin en temel ihtiyacı şudur; İnsanlar özgürce düşünebilmelidir, özgürce konuşabilmelidir. Ve özgürce yönetimi, kamu yönetimine katılabilmelidir. Bunun için kamu yönetimlerinin insanlara kapılarının, gönüllerinin, kulaklarının gözlerinin açık olması lazım. Ben İzmir Planlama Ajansı  diye bir birim üzerinden bu sistemi kuracağım İzmir'de” diye konuştu.

PİRİŞTİNA BUNU BAŞARDI
Tugay sözlerine şu ifadeler ile devam etti;

“Bunun aslında dünyada örnekleri var. Çokça var. Mesela Barcelona'da Barcelona Belediyesi şehri 1990’lı yıllardan beri komiterler kurullar  işbirliği yaparak yönetiyor. Yani her toplumun her kesimini temsil eden sektörel olabilir. Değişik eğitim seviyeleri, değişik coğrafi bölgeler vesaire…  Bunlarla  ilgilenen, bu başlıklarda oluşturulan kurullar devamlı belediyenin  çalışmalarına katkıda bulunuyor. Düzenli olarak bir araya geliyorlar.  Durum değerlendirmesi yapıyorlar. Sorunlu gördükleri alanları saptıyorlar. Bunlarla ilgili çözüm önerilerini hazırlıyorlar. Ya da gelecek vizyonunda olması şeyleri belirtiyorlar. Ondan sonra da bunlar belediyeye iletiliyor. Belediye bunların sadece kendisine bir teknik çalışma yapılmış, öyle bir kenarda duran bir rapor olarak bakmıyor. Ben şöyle düşünüyorum; Herhangi bir kamu yöneticisi o kentin yöneticisi ya da lideri diye tanımlanabilecek kişisi ya da kişileri, eğer kendilerini o halktan birileri olarak histediyorlarsa, eğer o halka sevgileri ve saygıları varsa onların söylediklerine kayıtsız kalamaz. Böyle bir olasılık yok. Ve tabii demokrasiye inanıyorlar. Yani böyle ‘bir  ben yapayım’, ‘ben edeyim’ diye bir egosantrik, ben merkezli bir bakış açıları yoksa ki olmamalıdır bu başımıza gelecek en büyük felaketlerden biridir. Zaten ne çektiysek bundan çektik. Birilerinin kendini çok beğenmesinden, kendilerini çok üstün görmesi, halka kulaklarını kapatması, dinlememesi yüzünden bu memleket bu hale geldi. Ekonomisinde de böyle. Aklımıza gelecek her türlü sorun da böyle. Hiç kimse her şeyi bilemez. Örneğin fırıncının sorununu nereden bileceksiniz? Yani fırıncı olmanız lazım. Sağlık personeli sorunu sağlıkçılar bilebilir. Öğretmenin sorununu, eğitimcinin sorunu ondan daha iyi kim bilebilir? Çiftçinin sorunu ondan daha iyi kim bilebilir? Böyle basit bir gerçek varken ayıptır ve günahtır. İnsanları dinlememek, onların söylediklerine kulak verip de ona göre politikalarınızı belirlememek… Hiç kimsenin bu dünyaya ve bu halka bunu yapma hakkı yok. Ben  sizin bir kardeşiniz, evladınız, arkadaşınız olarak bu kenti temsilen, önümüzdeki dönemde eğer bana görev verilirse herkesi dinleyen, herkesin söylediğini dikkate alan insanları yönetime katan, onlarla beraber karar alan bir belediye başkanı olacağım. Bu nedenledir ki muhtemelen bu şehrin en başarılı belediye başkanlarından biri olacağım. Geçmişte bunu yapan Ahmet Piriştina vardı, yaşadık, gördük.  Daha eskiden belki gibi değerli insanlar vardı. Onları sadece okuyoruz, biliyoruz. Ama ben eminim, bu milleti seven, bu millete gerçekten hizmet etmek isteyen birileri böyle düşünen insanlar olmalı. Ben de böyle bir insan olacağım göreceksiniz.”

İZMİR’E BU YAKIŞIR
“Fırıncılar ve unlu mamuller arasındaki sorunu anlattı başkanımız. Ben de aynı sorunu biliyorum. Karşıyaka'dan biliyorum. Buradaki sorun şu; Eğer küçük bir ekmeği paylaşıyorsanız  zorluk çekiyorsunuz. Yani bizim işimizi, aşımızı, ekmeğimizi büyütmemiz lazım. Gelişmemiz lazım, kalkınmamız lazım. Kalkınmanın kilit sektörlerinden birisi esnaf. Esnafın onun için biz dostu olmalıyız, destekleyicisi olmalıyız. Onların işini büyütmek için onların yanında olmalıyız. Bunun için belediyelerin kamu  kurumlarının yapabileceği şeyler var. Ben bunun olduğunu biliyorum. Eminim. Yeter ki o beraber çalışma kültürünü geliştirelim. Bugüne kadar hangi esnaf örgütünü ziyaret ettiysem, kimlerle bir araya geldiysem, karşımda böyle çok değerli, çok birikimli, çok özel bir sivil toplum kuruluşu, olgun, kalender bir grup gördüm. Buna karşılık onlar yapıcı olmaya çalışırken burada kaya gibi duran, duvar gibi duran, söyleneni tam anlamayan bir kamu yönetimi gördüm. Bunları bakın açık yürek konuşmamız lazım. Eğer bunu böyle konuşmazsak düzeltemeyiz. Ben esnaf örgütlerimize de bu şehrin kalkınması için emek ortaya koyabilecek, çaba ortaya koyabilecek, gelin beraber güzel şeyler yapalım diyebilecek bütün örgütlerimize de aynı şeyi söylüyoruz. Gelin hep beraber İzmir'in pastasını, ekmeğini, işini, aşını büyütelim. Ondan sonra burada yoksulluk kalmasın, işsizlik kalmasın. Kimse sokakta yatmasın. Kimse karnı aç kalmasın. Bir şekilde bugün çalışmaya hazır. On binlerce, yüz binlerce genç var burada. İş bulmak için başka şehirlere, başka ülkelere göçen çok değerli insanlarımız var. Bu insanlar iş kurabilir. Bu insanları biz kazanabiliriz. Onlara yol açabiliriz. Hali hazırda kendi iş yeri olan girişimi olan, yönetim tesisi olan insanlarımızın işlerini büyütmeleri için onların yanında onlar büyüttükçe işini bu şehirden birileriyle beraberinde onlarla beraber karnı doyacak. İş sahibi olacaksınız. Kalkınmadan, büyümeden, gelişmeden bir şehrin, bir ülkenin mutlu olması mümkün değil. Sorunumuz şu ki Türkiye'de bir büyümeden bahsediliyor ama ne hikmetse o büyüme sadece belli insanları büyütüyor. Halkın yüzde 95’i kötüye gidiyor. İşte yüzde 3-5 iyiye gidiyor. Buradaki bu adaletsizliği önleyerek adaletsizliğe izin vermeyerek büyüdüğümüz zaman. Işte o zaman Türkiye hem gelişmiş, hem mutlu, hem refah içerisinde çoluğunu çocuğunu  güzel bir yuva olmuş bir ülkeye döner. Benim hayalim budur. Bu memleketin bir çocuğu olarak çalışmak istediğim, başarmak istediğim de sadece budur. Bu yolda hepinizin amacıma desteğine bugün de yarın da her zaman ihtiyacımız var. Bu kültürü, bu anlayışı bu dönemde hep beraber İzmir'de mümkün kılalım. Hem İzmir'in geleceğine yatırım olsun hem de Türkiye'ye örnek olsun diyorum. İzmir'e bu yakışır!”

SUSAM: ÖNEMLİ OLAN DENGEYİ SAĞLAMAK
Yerel yönetimlerde güçlü olanların siyasi iktidarı zorlayabileceğini ifade eden EGEV Başkanı Mehmet Ali Susam, “Kefalet kooperatifleri her zaman esnaf ve sanatkarın finansal sorunlarını çözmede önemli gayretler göstermiş bir kurumdur. Bu kurumla esnafa hizmet etmek için elimizden geleni yapıyoruz. Uzun yıllardır tanıdığım Cemil Tugay’ın Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak bizi ziyaretleri son derece mutlu etmiştir. Kendisi sevdiğim, saydığım, güvendiğim, inandığım, dürüstlüğüne, doğruluğuna her zaman kefil olabildiğim değerli bir insan. İnanıyorum zorlu bir seçim sürecini başarıyla atlatacaktır. Her seçim zorludur çünkü. En güçlü olduğunuzu hissettiğiniz anda bile zaaflara olan işler vardır. Önemli olan seçimi hiç kimseyi küçümsemeden herkesi kucaklayarak barış içerisinde, İzmir'e yakışır demokrasi ortamında ve saygı ve sevgiyi ön planda tutarak bir kampanyayla seçim sonuçlanır. Ve kendisi de bu seçimden galip çıkar diye dileklerimi kendisine iletmek istiyorum. Görkem'e gelince… Görkem bizim Buca'mızın çocuğu. Gerçekten efendiliğiyle, bilgisiyle, becerisiyle, insani değerleriyle kendisi Buca'da şu an belediye başkanlığına hizmet etmede aranan bütün nitelikleri üzerinde barındıran değerli bir kardeşimiz. İnşallah o da bu süreçte gerekli özverili gayretleri sizlerin destekleriyle yapacaktır. Çok çalışmaya ihtiyaç var. Bu seçim Türkiye için çok önemli bir seçim. Yerel yönetimler zaten değerli ve önemli bir yerdir. Yerinden yönetimi, halka direkt dokunarak hem hizmeti hem anlatmak istediğiniz, siyaseti anlatabildiğiniz yerlerdir. Ve yerel yönetimde güçlü olanlar siyasal iktidardaki kim olursa olsun siyasal iktidarı çok zorlarlar. Kenetlerler, onu yola getirirler. Türkiye'nin de bugün buna ihtiyacı var. Türkiye'de demokrasinin işleyebilmesi için güçler dengesinde eşitlik, adalet, güçlerde biraz birbirine yakınlığa ihtiyaç var. Türkiye'yi tek terazinin bir kesesi gibi her şeyin ağır bastığı bir şey değil. Dengenin olduğu bir noktada tutmak lazım. Hem ülkemizde hem dünyada buna ihtiyaç var. Gerek adaletsizlikle gerek dünyadaki ekonomik eşitsizlikler dengeleri bozuyor ve o toprak liderleri çok ön plana çıkartıyor. Ama bizim yapmamız gereken, bizim ülkemiz için bu zorlu süreçte bu dengeyi sağlamaktır. Bizi ziyarete gelen arkadaşlara başarılar diliyorum” dedi.

DUMAN: ESNAF OFİSİ KURACAĞIZ
Esnaf ofisleri kuracağını belirten CHP Buca Belediye Başkan Adayı Görkem Duman, “Bizler yola çıkarken Buca’mız için yönetim biçimimizde iş birlikçi modeli belirtip ve bunu demokratik anlamda belirleyerek ilerleteceğiz. O yüzden her alanda iş birliğini esas aldığımız için STK'lar, kurumlar ve belli başlı mahalle meclislerinde de biz bunların altını dolduracağız. Ayrıca en önemlisi de büyükşehir belediye başkanımızın önderliğinde, liderliğinde ve esnaf odası kuracağız. Her ilçemizde bunları bekliyoruz, belediye başkanımızın önderliğinde çatısı altında. Bazı odalara gittiğimizde birtakım esnafın kendi aralarındaki bir uzlaşmazlığını ve anlaşmazlığını görüyoruz. Ve bu ciddi anlamda kendi alanımızdan, alanlardaki sektörde de bir sekteye uğratan bir durum. Geçen gün bunun üzerine bir örnek verebiliriz. Fırıncılar Odası'na gittiğimde şöyle bir şeyle karşılaştım; Fırıncılar Odası diyor ki, ‘ekmek üreten unlu muamele üretmesin.’ Unlu mamullerdekiler de ‘ekmek üreten unlu mamuller üretmesin’ diyor. Bunlar kendi aralarında uzun zamandır bunun savaşını veriyorlar. Ama biz kendi ilçemizde, Buca’mızda bir esnaf ofisi kurduğumuzda sadece esnaf ofisini kurup bırakmayacağız. Altında halk komisyonları oluşturacağız. Bir tanesi de az önce verdiğim bir örnek. Bunun üzerine böyle bir takım anlaşmazlıkları aşmak adına böyle bir komisyon olacak. Bu komisyonlar esnaf ve esnaf kökenli olan bir belediye meclis üyesi arkadaşlarımızı da destekleyeceğiz. Aynı zamanda esnaf odalarımızı sizlerle bir esnaf büyüklerimizi bu masayı daha da genişletip işbirliği modelimizi bu şekilde çoğaltacağız. 31 Mart'a kadar da bizim hep birlikte bir arada olup Cumhuriyet Halk Partisi bayrağını devam etmeye ihtiyacımız var. Bunu da başaracağımıza inanıyorum. Geçen gün aday tanıtım toplantısında genel başkanımızın bir sözü vardı, çok hoşuma gitti. Dedi ki, ‘Bizler Cumhuriyet Halk Partisi'ni terk edip gidenler değil, bacasının dumanını tüttürmeye devam edenleriz’. İşte önemli olan budur. Biz bu ruhumuz kaybetmeden 31 Mart'ta seçimleri kazanabileceğimize inanıyorum” diye konuştu.