GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
4 Ekim 2024 Cuma 09:09

Peyzaj Mimarları'ndan Kordon yorumu: Bariyerler şehir estetiğini bozmamalı

İzmir’de körfez taşkınlarını engellemek için Kordon boyuna ‘Fırtına Duvarı’ yerleştirilmeye başladı. TMMOB Peyzaj Mimarları Odası Şube Yönetim Kurulu Başkanı Salih Yeşilbaş, kurulan duvarların kent estetiğini bozmayacak bir şekilde yapılması gerektiğine dikkat çekerken, "Bitkisel materyallerle desteklenerek doğal bir görünüm sunacağını basına yansıyan görsellerde görüyoruz. Böylece, bariyerin şehir estetiğini bozmayacak şekilde tasarlanacağını umuyoruz” dedi.

Ozan EKİZ / EGEDESONSÖZ – İzmir’de hava şartlarına bağlı olarak son yıllarda giderek artan körfez taşkınlarına karşı İzmir Büyükşehir Belediyesi yeni bir önlem geliştirdi. Kordon’da, körfez çeperinde 80 santimetre yüksekliğinde olduğu belirtilen betondan yapılan ‘Fırtına Duvarı’ yerleştirilmeye başlandı. TMMOB Peyzaj Mimarları Odası Şube Yönetim Kurulu Başkanı Salih Yeşilbaş, yapılan bu yapının Kordon’un bütünlüğüne ve marka değerine olan etkisini yorumladı.

‘GÖRSELLERDE BİTKİSEL MATERYALLER VARDI, UMARIZ ŞEHRİN ESTETİĞİNİ BOZMAYACAK ŞEKİLDE TASARLANIR’
Yeşilbaş, proje görsellerinde yapının sadece beton temelli yer almayacağını, Kordon estetiğine bağlı bir şekilde renklendirileceğini gördüklerini belirterek, “Kordon'daki bu proje, yapısal bir bariyer olmasına rağmen sadece beton ya da sert yüzeylerle sınırlı değil; bitkisel materyallerle desteklenerek doğal bir görünüm sunacağını basına yansıyan görsellerde görüyoruz. Böylece, bariyerin şehir estetiğini bozmayacak şekilde tasarlanacağını umuyoruz” dedi.

‘YAPI TEK BAŞINA YETERLİ KALMAZ, MAVİ-YEŞİL ALTYAPI DEVREYE ALINMASI GEREKİR’
Bu yapının körfez taşkınları için tek başına yeterli kalmayacağını belirten Yeşilbaş, “Bununla birlikte, deniz taşkınlarına karşı önerilen bu yapısal çözüm, altyapı düzenlemeleriyle desteklenmediği sürece tam anlamıyla başarılı olmayacaktır. Örneğin, yağmur suyu hatlarının modernize edilmesi ve suyun geri basmasını önleyen sistemlerin eklenmesi oldukça önemli. Bu projeyle birlikte, mavi-yeşil altyapının devreye alınmasıyla, hem su yönetimi hem de kent ekolojisi açısından daha bütüncül bir çözüm elde edilebilir. Dünyadaki örneklerde olduğu gibi, bu tür entegre yaklaşımlar daha uzun vadeli ve sürdürülebilir sonuçlar doğurur” ifadelerini kullandı.

‘FİZİKSEL BARİYERLER DOĞA TABANLI ÇÖZÜMLERLE BİRLEŞTİRİLMELİ’
Dünyadan örnekler veren Yeşilbaş, doğa tabanlı çözümlere dikkat çekerek, “Örneğin, Hollanda’nın Delta Works veya Venedik’in MOSE Projesi gibi dünyada başarılı olmuş örneklerde, fiziksel bariyerler doğa tabanlı çözümlerle birleştirilmiştir. İzmir'de de benzer şekilde, mavi-yeşil altyapı çözümlerinin dahil edilmesiyle bütüncül bir çözüm önerisi oluşturulmuş olur” dedi.

‘HATLAR, YAĞMUR SULARININ TERS AKIŞINI ENGELLEYECEK BİÇİMDE YENİDEN DÜZENLENMELİ’
Yağmur sularının ters akışlarını engellemek için hatların yeniden düzenlenmesinin gerekliliğine dikkat çeken Yeşilbaş, son olarak şu ifadeleri kullandı:

Suyun geri basmasını önlemek için yağmur suyu hatlarının ters akışı engelleyecek biçimde yeniden düzenlenmesi şart. Thames Barrier gibi başarılı projelerde, altyapı ve su yönetim sistemleri entegre bir şekilde çalışıyor; İzmir’de de benzer bir yaklaşım benimsenmeli. Ayrıca, bu tür projelerde sosyal faydalar da önemli; şehir estetiği, halkın denizle olan ilişkisi korunmalı ve çevresel etkiler minimize edilmeli.