GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
28 Ekim 2022 Cuma 14:38

Konteyner kentte iki yıl... Depremzede kiracılardan TOKİ'den hak talebi!

İzmir’de 30 Ekim 2020 yılında yaşanan deprem felaketinin üzerinden 2 yıl geçti. Evleri hasar alan ve kiracı olup evsiz kalan 120 aile, AFAD ve İzmir Valiliği tarafından yaptırılan Bayraklı’daki 20 metrekarelik konteynerlerde yaşamlarını sürdürüyor. 120 ailenin ortak talebi ise TOKİ konutlarından kendilerine ev verilmesi…

Diren ÇELİK/ EGEDESONSÖZ- 30 Ekim Depremi’nde evleri yıkılan ve hasar gören depremzedeler kış ayları yaklaşırken sokakta kalma riski ile karşı karşıya. İzmir Valiliği tarafından konteynerlerin kaldırılması yönünde aldığı kararın ardından gelen tepkiler üzerine kaldırılma işlemi belirsiz bir süreliğine ertelenmişti.

Konteyner kentte kalanlar ise belirsiz süreç sebebiyle her an yaşam alanlarından çıkarılma durumu ile karşı karşıya yaşıyorlar. Bazıları evlerinde kiracı olarak yaşamış ve evlerini kaybetmiş insanlardan oluşan konteyner kent sakinleri ise TOKİ konutlarından kendilerine de hak verilmesi yönünde talepleri var.

Konteynerde kalan depremzede Meryem Tülin Yumlu ise bunlardan birisi… Kiracı olarak yaşayan Yumlu depremden psikolojik olarak etkilenen ve kendi evine giremeyenlerden…

Yumlu yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

 “2020 senesinden beri önce çadır, sonra yurtta kaldık. En sonda konteyner kente geldik. Burada yaşamaya çalışıyoruz. Devletimiz bize şu ana kadar sahip çıktı. Ta ki Haziran ayına kadar…  Haziran ayından sonra bazı sorunlar yaşamaya başladık.  Bize tebligatlar gönderildi, buradan çıkacaksınız, çıkmazsanız polis zoruyla çıkartırız şeklinde. Böyle bir baskı altındaydık. Sonrasında mücadele ettik, pankartlar açtık, sesimizi duyurduk. Çıkacak durumda değiliz. Mağduruz. En az beş bin lira şu an bir kira. Deprem öncesi yaşantıyla şu anki bir değil. O sebeple ödeyemeyeceğimizi söyledik. Şu sıralar sessizlik var. Ocak ayında TOKİ evlerinin teslimatı var. O zaman bu bizim sokakta kalmamız anlamına geliyor. Biz de TOKİ istiyoruz. Rezerv alanından bize de verilsin. Biz de kira öder gibi ödeyelim,  biz de ev sahibi olalım istiyoruz. Aynı haklara sahip olmak istiyoruz. Biz kiracılar göz ardı ediliyoruz. Unutulduk. Yani biz de sonuçta o depremin etkilerini taşıyoruz. Herkesin hikâyesi farklı. Ben psikolojik olarak etkilendim, binalara giremedim. Bizlere ne çık diyorlar ne çıkma. Tedirginiz. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Acaba ansızın hadi güle güle mi diyecekler? Yani gerçekten uykularımız kaçıyor. Çok huzursuzuz. Bize bir şey söylersin istiyoruz. En son arkadaşımla beraber dilekçe doldurduk, hazırladık. İmza topladık. TOKİ talebimizle alakalı. Çevre Şehircilik, TOKİ Müdürlüğü, Ankara, İstanbul her yere, bütün partilere, her yere dağıttık. Bekliyoruz, cevap yok henüz. Sayın Valimiz daha bir açıklama yapmadı hiçbir konuda. Ne kalın, ne gidin dedi. Bizi de insan yerine koysunlar istiyoruz. Yani bize de bir şey söyleyen olsun. Neden bize hiçbir şey söylenmiyor? Burası geçici bir konaklama merkezi. Bunun bilincindeyiz. Eninde sonunda bitecek. Tedirginlikle yaşamak istemiyoruz. Bize bir şey söylesinler. Bize bir sene sonra TOKİ’ye geçeceksin, o zamana kadar başınızın çaresine bakın desinler, elimize bir belge versinler. Ona da razıyız. Bir sene sonra evimize geçeceğiz. Kendimizi garantide hissetmek istiyoruz” dedi.

“KİRACI OLDUĞUM İÇİN SOKAKTA KALMAYA MAHKUM MUYUM?”
Tek isteğimiz şu an TOKİ'den bize de öncelik hakkı verilsin. Aynı haklara sahip olmak istiyoruz. 120 kişinin 19’u ev sahibi. Benim evim olmadığı için ben sokakta kalmaya mahkûm muyum? Ben de mağdur kalmışım. Arkadaşlarım var evden çıkarılmış. Zaten emlak piyasası malum.  Bir anda fiyatlar yükseldi. Ne yapacağız? Bir sürü çocuğu olan var. Engelliler zaten yerinden kıpırdayamıyor. Bu insanlar 5 bin-6 bin kira verip nasıl geçinecek? Sorunumuz bu.  Yirmi metrekarenin içinde yaşıyoruz. Küçük bir rüzgâr bile etkiliyor. Biz bu şartlarda burayı kabullendiysek yani demektir ki gerçekten mağduruz, gerçekten zordayız. Çünkü daha önce ilk burası verildiği zaman bazı kişiler geldi baktı. Yok biz burada yaşayamayız dediler. Kiraya çıktılar. Kira yardımları alıp kiraya çıktılar. Ama biz bunu yapamadık”

“EVE ÇIKACAK PARA YOK”
Depremin ardından geçen 2 yılını anlatan Yumlu ,”Önce çadırda kaldım, sonra bir yurda gittik o yurtta  bir iki ay kaldık. Ondan sonra bir başka yurda gönderdiler. Göçebe hayatı gibi oradan oraya… Buraya gelebilmek için belki yüz tane dilekçe verdim. Ben binalarda kalamıyorum. Lütfen yardım edin dedim. Çünkü kendimi tedavi etmek istiyorum psikolojik olarak. Depremden çok fazla etkilendim.  Hani buraya geldikten sonra açıkçası ben kendimi tedavi ettim. Şu an daha iyi hissediyorum. Şimdi eve çıkmak istiyorum ama para yok. Çünkü fiyatlar değişti.  Elektriğimiz, suyumuz mevcut istediğimiz gibi kullanıyoruz, sobalarımız var. Ocak ayı geldiği zaman herkes gittiği zaman bize de git dendiği zaman tabii ki ortada kalacağız. İlk geldiğimiz zamanlarda iki ayda bir gıda kolisi geliyordu. Şimdi o da gelmiyor. Büyükşehir ve Bayraklı Belediyesi de gönderiyordu. Bayramda aldık en son. Bayramdan beri gelmedi. Bizim asıl barınacak yere ihtiyacımız var” şeklinde konuştu.

“EVİMDEN EŞYALARI ALAMADIM”
Konteyner kentte kalan bir başka depremzede Engin Kılıçkaya ise depremde evi yıkılanlardan… Kiracılar için de eşitlik yaratılmasını isteyen Kılıçkaya’ya sözü bırakalım:

“Emekli maaşı ile geçinmeye çalışan biriyim. Engelli bir annem, oğlum, ben,  kardeşimle beraber yaşıyorum konteynerde. Dört kişi. Dört kişilik bir aileyiz. Annem ağır bir ameliyat geçirdi. Yeni yapılan evlerde 100 tane fazlalık varmış mesela dağıtılma sonrası kalan. Bu 100 taneyi mağdur kiracılara versinler. Sadece biz değiliz kiracı olarak. Sonuçta benim evim yıkıldı. Ben eşyamı da almadığım halde eşya parası da almadım. Bu durumda ne yapabiliriz? Nereye gideceğiz? Ben buradan çıktığım zaman bir de eşya dizeceğim. Bugün bir evi oluşturmak ne kadar? Böyle bir dönemde… Şu dönemde zaten bir dolap bugün 20 bin lira. Bir televizyon 15 bin lira. Temel şeyler. Derme çatma şeylerle burada işte bir yuva kurduk. Burada geçinip gidiyoruz şu an ama çıkarılma sonrasında akıbetimiz ne olur onu bilmiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın verdiği sözler vardı hatta eşi Emine Hanım bile söyledi. Kimse mağdur edilmeyecek dedi.  Bir vaatti yani. İşte bizde bir umut beklemedeyiz.

“ANNEMİ ARKADAŞIMIN EVİNE YERLEŞTİRDİM”
Önce çadırlarda, sonra yurtlarda kaldım. Annem rahatsız olduğu için annemi çadırda barındıramadım. Başka bir yere geçici olarak bir arkadaşımın evine yerleştirdim. Kardeşimle, oğlumla beni ayrı ayrı yurtlara verdiler. Oradan çıktım. Sonrasında buraya geldik. Bize barınma için imkan sağlandı. Bizim için bundan sonrası önemli olan. Burada devlet bir yere kadar bize bu imkanı tanıdı. Ama biz devletimize şunu bekliyoruz. Tamam kiracısınız. Sizi sokağa atacağız demesin. Rezerv alandan artan konutlardan bize de TOKİ şartlarında veya depremde yıkılan binaları nasıl ödeme imkanı sağlanıyorsa bize de o şartlarda bir imkan tanınsın. Biz de kira öder gibi ödeyelim. Bir ev sahibi olalım istiyoruz. Devlette ayrımcılık yapılmaz. Ben ortada kalmamalıyım. Şu an ayrımcılık yapılıyor. Yani kiracıları yok sayıyorlar. Böyle olmamalı. Biz kira yardımı istemiyoruz. Bugün zaten 6-7 bin lira olmuş evler. Şimdi bana devletin vereceği kira yardımı belli zaten bir yer tutup oturamam yani. Kiracılara yok. Kiracılar yine faydalanmadı. Ben kalıcı çözüm istiyorum. Kalıcı çözüm de TOKİ'den hak sahipliği. Bir de bizim işte Uzundere'de kalanlar var belediye konutlarında kalanlar var. Şimdi onlara verilen süre de 31 Aralık. Acaba diyorum onun sessizliği mi var? Onun tedirginliği de var bizde şimdi. Orada 31 Aralık'a kadar uzatıldı.  Resmi bir açıklama yapılmadı valilik tarafından. Şu tarih de denmedi. Sadece rezerv alanındaki konutlar bitene kadar gibi söylemler var. Onu da bekleyip göreceğiz. Rezerv alanında birinci etap kuraları çekildi diye biliyorum. Tüm kuraların Ocak ayına kadar tamamen biteceği söyleniyor. İnşaatlar devam ediyor. En geç ocak diyorlar. Ocak’ta bittiği zaman biz ne olacağız?”