GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ekonomi
23 Nisan 2021 Cuma 09:28

JES geldi, üreticiler isyan etti... Üzüm komada!

Jeotermal enerji santralleri, üzümüyle ünlü Alaşehir’e zarar vermeye devam ediyor. Alaşehir Ziraat Odası’nın Ziraat Mühendisi Dündar Yalçın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın santrallere müdahale etmediği sürece tarıma verilen ararın devam edeceğini söyleyerek, “Müdahale olmadıkça bunlar aynı uygulamalara devam edecektir. Bu da üzümde rekolte düşüşüne, tarım arazilerinin bozulmasına sebep olacak” dedi.

Menduha Ceylan / EGEDESONSÖZ – Manisa’nın Alaşehir ilçesi bölgesinde yer alan jeotermal enerji santralleri tarımı, yeraltı su kaynaklarını kirletmeye devam ediyor. Bölgedeki üreticiler ve odalar santrallere karşı direniş gösterir ve hukuki mücadeleye devam ederken, santraller de toprak ve su kaynaklarına ağır metal salınımına, havaya ise buhar salınımına devam ediyor.

Toprağa geçen ağır metaller insan sağlığını ve tarımı oldukça olumsuz etkilerken, buhar salınımı ise üzüm bağlarında hastalıklara yol açıyor. Jeotermal enerji santrallerinin doğaya verdiği zarara dikkat çeken Manisa Ziraat Odası Başkanı İbrahim Demran’ın su kalitesindeki düşüş açıklamalarının ardından konuşan üzümüyle ünlü Alaşehir’in,  Alaşehir Ziraat Odası Ziraat Mühendisi Dündar Yalçın, üzüm bağlarına gelen zararları anlattı.

MASRAFTAN KAÇTILAR!
Alaşehir bölgesindeki jeotermal enerji santralleri hakkında çarpıcı açıklamalarda bulunan Yalçın, “İşletme sahiplerinin bazı masraflardan kaçarak yaptığı bir uygulamaydı maalesef. Sonuçta arazilerden çıkan ağır metal grupları genelde Gediz Çayı bölgelerine akışı oldu. Dolayısıyla suların kirlenmesine ve komşu arazilerinde bu ağır metaller sebebiyle zarar görmesine neden oldu. Hukuki süreçleri bütün bölgelerde devam etti” diye konuştu.

Yalçın, santrallerin kurulmadan önce vaatlerle geldiğini söyleyerek, “Bu santrallerin başlangıçta kuruluşunda kimsenin ses çıkarmamasının sebebi, Alaşehir bölgesinin ısınmasına ve seracılığın yaygınlaşmasına katkı yapacağı tarzında hareket ettikleri için acemilikten dolayı çok fazla müdahale edilmedi. Ta ki toprakların ağır metaller yüzünden bozulması dolayısıyla asmaların verim kaybı oluştu ve suların da kirlenmesiyle halkımız ve kurumlarımız daha sonra uyandı. Öyle bir şey ki her bir santralin yapması gereken 120 bin dolarlık masraf vardı, o dönemde onlar o masrafları yapmadılar. Masraftan kaçınmak için doğaya saldılar. Bizler de zararlarıyla karşı karşıya kaldık” dedi.

BAĞLAR HASTALANDI!
Yaz dönemlerinde, üzümlerin hastalıklara karşı hassas olduğunu ve bu dönemde yapılan buhar salınımlarının üzüme ciddi zararlar vererek hastalanmasına yol açtığını belirten Dündar, “Sıcaklık ve nem üzüm bağlarında hastalıkların ana kriteri. Üzüm bağlarında buhar salınımı sıcak havayla birleşince üzümlerin yapraklarının, tanelerinin üzerinde görsel olarak da kalıntı yaptı ve hastalık oluşumu yaptı. Mildiyo ve külleme dediğimiz hastalıklar görülmeye başladı üzümlerde. Dolayısıyla bu dönemlerde yoğun bir ilaçlama yapılmasına rağmen başarı elde edilemedi. Bu hastalıklar da üzümde tanelerin dökülmesine sebep oldu, bu da ekonomik bir zarardır. Kurum olarak da biz bunları takip ediyoruz” diye konuştu.

YENİ SANTRALLER KURMAYA ÇALIŞIYORLAR!
Kurum olarak üzüm bağlarına zarar veren jeotermal enerji santrallerinin kurulmasını engellemek yönünde çalışmalar yürüttüklerini aktaran Yalçın, “Geçen yıl yaklaşık 80-90 nokta daha çıkarılması söz konusuydu geçen yıl. Onlara karşı dava açtık, durdurulma kararı alındı. Tabi genelde bu tip firmalar güçlü firmalar olduğu için Türkiye’deki enerji açığının daha fazla olduğunu burada yaşanan tarımdaki kaybın enerjideki kayba göre daha fazla olamayacağını iddia ederek bastırıyorlar” ifadelerini kullandı.

“BAKANLIK MÜDAHALE ETMELİ”
Üzümde rekolte düşüşünün önümüzdeki yaz aylarında da görüleceğini sebebinin ise santraller olduğunu söyleyen Yalçın, “Bu yıl da yine bildiklerini okuyacaklar. Enerji Bakanlığı buna yukarıdan müdahale etmediği sürece bu tip salınımlarının yapılmaması yönünde karar alınmadığı sürece bunlar aynı uygulamalara devam edecektir. Bu da üzümde rekolte düşüşüne, tarım arazilerinin bozulmasına sebep olacak. Toprağın kirlenmesinden tutun da ilaç maliyetlerinin yükselmesine kadar her şey girdi maliyetlerinin artmasına sebep olacaktır. Bu da ciddi bir kayıptır üretici ve ülke tarımı açısından kayıptır” dedi.