GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Sağlık
15 Nisan 2023 Cumartesi 16:20

Hastalar risk altında… İzmir’de kan krizi!

Kan stoklarındaki düşüş nedeniyle hastaların kan ihtiyacının karşılanması noktasında sorunlar baş gösteriyor. İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Yüce Ayhan “Düzenli kan transfüzyonu alması gerekenler risk altında. Vatandaşlarımıza kan bağışını sürdürmeleri konusunda çağrı yapıyoruz” dedi.

Diren ÇELİK/EGEDESONSÖZ- Türkiye'nin kan stokları kritik seviyenin de yarısına düştü. Kan stoklarındaki düşüş nedeniyle kan ihtiyacının en fazla olduğu kalp ameliyatlarının tüm ülkede yüzde 30'unun ertelenmek zorunda kaldığı ifade ediliyor. Kızılay, kan stoklarının kritik seviyenin altığına düştüğünü belirterek vatandaşlara bağış çağrısında bulunmuştu.

Konuyla ilgili Egedesonsöz’e değerlendirmelerde bulunan İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Kaynak, Birlik Sağlık Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol ve İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Yüce Ayhan yaşanan durumun Kızılay’a olan güvensizlikten kaynaklandığını belirtti.

HİÇ BU KADAR DÜŞÜŞ OLMAMIŞTI
İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Yüce Ayhan vatandaşlara kan bağışı çağrısında bulunarak, “Ramazan ayı bizzat bağışın düşmesi için sebepti ancak hiçbir yıl bu kadar düşüş olmamıştı. Kemoterapi kanser tedavisi gören hastalar klasik acil tanımına girmese de ertelenebilir bir durumları söz konusu değil. Bu tür hastaların ihtiyacının görülememesi ameliyatların ertelenmesinden daha büyük bir sorun.Acil ameliyatlar konusunda Kızılay da elinden geleni yapıyor. Süreç 2007’de ‘kan ve kan ürünleri kanunu’ ile başladı. Kızılay ile vatandaş karşı karşıya bırakılıyor ancak bunun arkasında Sağlık Bakanlığı var. Kızılay’a ne kadar kızılsa da kalifiye elemanların kan bağışı ile ilgili çalışmaları düzgün bir şekilde yürütülüyor” dedi.

BİR TORBA KANDAN KAR ELDE EDİLEMEZ
Ayhan, Kızılay’ın kan satışı yaptığı algısının yanlış olduğunu ifade ederek, “Kan Kızılay’da hastadan alındıktan sonra hücrelerine ayrılıyor. Asgari olarak 3 ayrı bileşenine ayrılıyor. Hepsinin ayrı kullanım süresi var. Plazma iki yıla kadar saklanıyor. Bugün sıkıntısını yaşadığımız bileşenler alyuvarlar ve trombositlerdir. Bu ürünler Kızılay tarafından sağlık kurumlarına iletiliyor. Daha sonra da SGK tarafından belirlenmiş bir bedelle, Kızılay ile ilgili sağlık kuruluşu arasında parasal bir durum oluyor, ama bu bir satış değil. Kanın bir maliyeti var, yapılan testlerin, kullanılan torbanın bir maliyeti var. Kızılay’ın kan merkezi hizmetlerinde gerçekten özveriyle çalışan grubu var. Güvenli kan temin etmek için uğraşıyorlar. Kızılay’ın bir torba kandan kar etmesi işin spekülasyon tarafı” diye konuştu.

KIZILAY GÜVEN KAYBETTİ
İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Kaynak ise insanların Kızılay’ın çadır ve konserve satışlarının gündeme gelmesinin  ardından kan vermekten imtina ettiğine vurgu yaparak, “Türkiye’nin kan ihtiyacı, aylık 10 bin civarında, yıllık olarak da 3 buçuk milyonluk kan ve ürünlerine ihtiyaç var. Kan ticareti yasak olduğu için Kızılay aracılığı ile yapılıyor. Kızılay bunları belli denetimlerin ardından hastanelere ulaştırıyor. SGK’nın buradaki rolü ise, kanın işlenmesinde masrafı karşılaması. Son dönemde günlük olarak yapılması icap eden 10 bin dolayındaki bağış azaldı. En önemli unsur Kızılay ile ilgili gündeme gelen haberler. Çadır ve konserve satışları,yönetimdeki yüksek maaşlı insanların bulunduğuna ilişkin haberler dolayısıyla güven kaybetti.Kızılay, 6 Şubat’taki deprem süreci içeresinde yer almadı. 1999’da çadır ve mutfak gibi temel ihtiyaçları karşılayacak önlemler alan Kızılay 6 Şubat’ta yaptığı satışlarla gündeme gelince güven eksikliği oldu. İnsanlar bağış yapmaktan imtina eder hale geldi. Tüm Türkiye’de durum böyle. İzmir’de de sağlık hizmetleri ve özel hastane bakımından da önemli bir nokta olduğu için aksamalarda artış olabilir.” İfadelerine yer verdi.

DOĞRUYOL: KIZGINLIĞIN FATURASI, HASTANELERDE ŞİFA BEKLEYEN HASTALARIMIZA KESİLMEMELİ
Başkan Doğruyol, Kızılay’a olan kızgınlığın hastanelerde şifa bekleyen vatandaşları etkilediğini kaydederek“Kanın az olması ile ilgili yaşadığımız sıkıntı vatandaşların Kızılay’a olan güvensizliği dolayısıyla bağışları kesmesiyle meydana geldi. Kan bağışı konusunda aslında çok hassas olan vatandaşlarımız depremin ardından Kızılay’ın yaptığı satışlar nedeniyle güvensizlik ortamı oluşturdu. Vatandaşlarımıza kan bağışı duyuru yapılmasında fayda var. Kızılay’a olan güvensizliğin ve kızgınlığın faturası, hastanelerde şifa bekleyen hastalarımıza kesilmemeli. Eğitim-Araştırma hastanelerimiz kan bağışı alabiliyordu ancak bu Kızılay’ı tekeleştirmek adına yasaklandı. O dönem, ‘kanda rant kavgası’ diye konuyu gündeme getirmiştik. Bu durum çok üzücü. Kızılay üçe dörde bölüp emekli sandığına fatura ediyor ve kanı sevlete satıyor. Satış işinden de vazgeçmeli. Sendika olarak Kızılay’ın satış faturalarını ortaya çıkararak yakın zamanda bu önemli konuyla ilgili açıklamalarda bulunacağız” ifadelerini kullandı.