GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ekonomi
2 Eylül 2021 Perşembe 09:17

Gözler Aliağa'da... İzmir risk altında!

Asbest ve Tehlikeli Atıklar Derneği ve Aliağa Çevre Platformu’nun, ilçedeki gemi söküm alanının yakınlarında 55 ayrı noktadan rastgele alınan toz numunelerinin analizinde, serpantis grubu krizotil türü asbest liflerine rastlanması, büyük korku yarattı. Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Helil İnay Kınay, "Asbestin, uçucu bir şey olduğu için kapalı ortamlarda bertaraf edilmesi gerekiyor. Açığa çıktıklarında, farklı koşullarda başka noktalara taşınabilirler. Bu yüzden kapalı, çok kontrollü ve uzman personel tarafından bertaraf edilmesi gerekiyor" diye konuştu.

Muhittin AKBEL / EGEDESONSÖZ – Kanserojen etkisi bilimsel araştırmalarla kanıtlanan asbestin, Aliağa’da gemi söküm alanı çevresinde yoğunlaştığı, iki STK’nın yaptırdığı araştırmayla tespit edildi. Aliağa Çevre Platformu ile Asbest ve Tehlikeli Atıklar Derneği’nin ortak çalışmasıyla, gemi söküm alanının yakınlarından 55 ayrı noktadan alınan toz numuneleri incelendi. Bu çalışma sonunda hazırlanan raporda, halk sağlığına son derece zararlı, serpantin grubu krizotil türü asbest liflerine yoğun şekilde rastlandığı açıklanmıştı. Asbest Söküm Uzmanı Nimet Koç’un açıklamaları, tüyler ürpertirken, İzmir ve Aliağa yönündeki pek çok yerleşim alanında yaşayan insanların kanser riski altında oldukları ortaya çıktı.

ASBEST RİSKİNİ HEP GÜNDEMDE TUTTUK
Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Helil İnay Kınay, açıklanan sonuçları değerlendirirken, kafalardaki soru işaretlerin çoğaldığına işaret etti. 90’lı yıllarda çok yoğun kullanılan, kanserojen etkisi olduğu anlaşılınca ülkemizde ve dünyada kullanımı yasaklanan asbestin, eski bina ve gemilerde çok miktarda görüldüğünü anlatan Başkan Kınay, “Aliağa’ya söküm için gelen, yapım yılı eski olan gemilerde de bulunabilecek asbest riski ile ilgili süreçlerin yürütülmesi gerektiğini her fırsatta dile getirdik. Bu neden önemli?  Çünkü asbestin, kansere yol açtığını herkes çok iyi biliyor. Asbestin bertarafının çok özel koşullarda yapılması gerekiyor. Özel kıyafetler, özel alanlar, uzman personel ve koruyucu ekipmanlarla yapılması, atık bertarafına yönlendirilmesi gerekiyor. Maalesef uygulamalara baktığımız zaman, yasada var olan, mevzuatlarda tanımlanan sürecin, uygulamada yeterli olmadığını görüyoruz” sözleriyle, o araştırmanın sonuçlarına şaşırmadıklarını dile getirdi.

ORADAKİ KİRLİLİK, BAKANLIĞIN ARAŞTIRMALARIYLA DA TESPİT EDİLDİ
Aliağa’daki en tehlikeli yerin, tersane bitişiğindeki alan olduğunun tespitinde de bir yanlış olmadığının altını çizen Başkan Kınay, “Çevresel kirlilik anlamında, Aliağa’dan, en çok kirliliği olan alandan bahsediyoruz. Araştırma, asbest üzerinden yapılmış. Sadece asbest değil, tehlikeli atıklar olarak da bir inceleme ve değerlendirme yapıldığında tehlike apaçık ortaya çıkacaktır. Aliağa bölgesinde hava ve toprak örneklerinde bu kirliliklerin olduğu, bilimsel olarak ortaya kondu zaten. Bakanlığın kendi yaptığı araştırmalarda da tespit edildi. Bu son yapılan değerlendirme de, bakanlığın ulaştığı sonuçları destekler nitelikte. Asbest kadar diğer tehlikeli atıklar da çok önemli. Kanserojen etkisi olan, çevre ve insan sağlığını riske atan bulgular söz konusu. Hangi canlıları ne kadar etkilediğiyle ilgili soru işaretleri, her geçen gün artıyor. Giderek büyüyen bu tehlikeye dur demek lazım” diye konuştu.

ATIK ENVANTERİ ÇIKARILMADAN GEMİ SÖKÜMÜ YAPILAMAZ
Söküm için Aliağa’ya gelen gemilerin tamamının sonuçta bir atık olduğuna vurgu yapan Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Helil İnay Kınay, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Ortaya çıkarılacak atıkların hangi atık grubuna girdiği, hangi tehlike kategorisinde olduğu, hangi kimyasalları içerdiğine ilişkin kapsamlı bir atık envanteri ve gemi söküm planı olması gerekir. Aynı şekilde bu gemilerin içerisinde hem atıklara ilişkin tespit planları, hem de asbest, radyoaktivite gibi süreçlerin tespitlerinin yapılıp bunlardan arındırılmış halde söküme alınması lazım. Ne acıdır ki Aliağa gemi söküm bölgesinin karnesi, bu konuda iç açıcı değil. Geçmişte Otopan gemisi vardı, içinden tonlarca asbest çıktığı için geri gönderilmişti. Diğer gemiler için de oda olarak müdahil olduk, gemilerin sökümüyle ilgili yürütmeyi durdurma için dava açtık, ancak dava sonuçlanıncaya kadar geminin sökümü çoktan bitmişti. Dolayısıyla tehlikenin boyutunu, kimleri nasıl etkilediğini, sökülen parçaların nerelere kadar gittiğini, yayıldığını öğrenemedik.  Nea Saolo Paulo adlı Brezilya donanmasına ait geminin de yüksek oranda asbestli ve tehlikeli atık barındırdığını, bu yüzden ülkemize getirilmemesi gerektiğini söylüyoruz. Bu gemiyle ilgili bilgileri de talep ettik ancak bu gemiyle ilgili herhangi bir atık envanteri olmadığını görüyoruz. Envanter çıkarılmadan gemilerin sökümü, mevzuat gereği mümkün değil.  Sadece Aliağa’da 22 tane gemi söküm firması var. Sadece Aliağa’da yılda 900 bin ton hurda gemi sökülüyor.  GEMİSEN kayıtlarına göre, 2009-2020 yılları arasında 1971 tane gemi sökülmüş Aliağa’da.  Bunların içinde uçak gemileri var, petrol rafinerileri var. Bu gemilerde madensel yağlar, ağır metaller, gazlar ve tabii asbest de var.”

TÜBİTAK, BU KONUNUN ÜZERİNE DÜŞMELİ
Gemi Söküm Uzmanı Nimet Koç’un, “TÜBİTAK, bu konuya el atmalı” şeklindeki açıklamasına katıldığını belirten Başkan Kınay, sözlerini şöyle sürdürdü:

“GEMİSEN’in verilerini konuşuyoruz. Oysa elimizde daha ayrıntılı veriler olmalı. Oradaki kirliliği ortadan kaldırması gereken yetkili kurum,  Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. TÜBİTAK ise sonuçta bir bilimsel araştırma kurumu. Yapılan araştırmada, Gemi Söküm’ün yakın alanında yoğun asbest riskine dikkat çekiliyor. Sebep ve sonuçların, bakanlık tarafından değerlendirilmesi gerekiyor. Yapılan açıklamaların, ne kadar yeterli olduğu, tartışmaya açıktır. Açıklamalardaki eksikleri, maalesef mahkeme kararlarıyla ortaya çıkarabiliyoruz. Burada yapılan çağrı, önemli ve dikkate alınması gereken bir çağrıdır. Gemi sökümün riski, yarattığı tehlikeye dikkat çeken bir değerlendirme var ortada. TÜBİTAK, uzman bir kuruluş. Söz konusu yerde  daha kapsamlı bir araştırma yapmasında fayda var.  Büyükşehir Belediyesi, Aliağa Bölgesi’nde bir çalışma başlattı, kirlilik tespiti anlamında. Bu sadece asbest ve gemi sökümle değil, genel anlamda bir çalışmaydı Aliağa’ya özel. Gemi sökümün de kendi içinde tüm bu hassas koşullar ve yaşanan olumsuz örneklerle mercek altına alınıp doğruyla yanlışın, eksikle yapılması gerekenlerin ortaya konması gerekir”

ASBEST AÇIĞA ÇIKTIĞINDA UÇUP GİDER, HER YERE YAYILIR
Aliağa bölgesinin yarattığı kirliliğin, İzmir’i olumsuz etkilediği görüşünü doğrulayan Başkan Helil İnay Kınay, “Asbestin, uçucu bir şey olduğu için kapalı ortamlarda bertaraf edilmesi gerekiyor. Açığa çıktıklarında, farklı koşullarda başka noktalara taşınabilirler. Bu yüzden kapalı, çok kontrollü ve uzman personel tarafından bertaraf edilmesi gerekiyor” dedi. Başkan Kınay, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün, asbestli sökümün, uzmanların denetimi altında yapıldığı, atıkların kapalı ortamda geçici olarak depolandığını ve ardından bertaraf edildiği yönündeki açıklamasını da değerlendirdi:

“Mevzuata baktığımızda, bunlar olması gereken şeyler. Denetimin ne kadar etkili olduğunu, atıkların ne kadarının beyan edildiğini bilmek istiyoruz.  Beyanlar, gerçeği yansıtıyor mu? Bundan emin olmak istiyoruz. Acaba, atıkların bir kısmı Gaziemir örneğinde olduğu gibi farklı süreçlere mi maruz bırakıldı? Bir Gaziemir, bir Ethan, bir Otopan süreci, cevapları verilmemiş, dolayısıyla soru işaretlerini çoğaltan süreçlerdir. Dolayısıyla denetimlerin yeterli olduğu konusunda emin olamıyoruz. Kamunun, denetimi tam kapasiteyle, sorunsuz yapması gerekir.”