GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ekonomi
10 Mart 2021 Çarşamba 13:34

Genel-İş'ten çarpıcı rakamlar: Kadınlar pandemiden erkeklerden daha fazla etkilendi

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında Konak'ta basın açıklaması düzenleyen DİSK Genel-İş İzmir Şubeleri adına açıklama yapan Deniz Şahin Gümüştekin, "Kadın istihdamı son bir yılda 571 bin kişi azalmıştır, kadın işgücü son bir yılda yüzde 8,2 azaldı, geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 37,7, covit 19 etkisi ile geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 43, covit 19 döneminde kadınların aylık ortalama iş kaybı 1 milyon 484 bindir. Kadınlar Covit-19’un yarattığı iş ve gelir kaybından erkeklerden daha fazla etkilenmiştir" ifadelerini kullandı.

Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - DİSK Genel-İş İzmir Şubeleri, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle iş ve gündelik hayatta kadın ve erkek eşitliğine dikkat çekmek amacıyla Konak Eski Sümerbank önünde basın açıklaması düzenledi.

Düzenlenen basın toplantısında Genel-İş İzmir Şubeleri adına açıklamayı ise İzmir 8 Nolu Şube Başkanı Deniz Şahin Gümüştekin yaptı. Eşitlik için mücadele edeceklerinin altını çizen Gümüştekin, "8 Mart nerede olursa olsun, kadınlara uygulanan sömürüye, baskıya, şiddete, eşitsizliğe ve ayrımcılığa karşı yürütülen direnişin simgeleştiği bir mücadele günüdür.164 yıl önce New York’ta bir tekstil fabrikasında yanarak hayatlarını kaybeden kadın işçilerin  izinden giderek eşitlik,adalet özgürlük ve barış için sesimizi yükseltmeye ve gücümüzü birleştirerek mücadele etmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

2020 YILINDA ÖLDÜRÜLEN 300 KADINDAN 181’ İ EVLERİNDE ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR
Sözlerine hayatını kaybeden kadınlar ile sürdüren DİSK Genel-İş İzmir 8 Nolu Şube Başkanı Deniz Şahin Gümüştekin,"Covit 19 salgını ile birlikte artan ev içi şiddetine karşı, kadınların mücadelesi de artmıştır. 2020 yılında öldürülen 300 kadından 181’ i evlerinde öldürülmüştür. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında öldürülen kadın sayısı 66 iken,2021’in ilk 65 gününde öldürülen kadın sayısı 67 olmuştur. Ayrıca 8  Mart 2020’den 8 Mart 2021’e kadar olan 1 yıl içerisinde en az 270 kadın erkekler tarafından katledilmiştir. Kadın cinayetleri o kadar meşrulaştı ki artık sokak ortasında dövülerek, boğazı kesilerek, çocuklarının gözünün önünde katledilerek, balkondan atılarak ve kaybedilerek bir çok kadın cinayete kurban gitmiş, cinayet zanlıları ceza almayacaklarını bildikleri için de asla çekinmeden kadınları katletmeye devam etmişlerdir. Tıpkı Gülistan Doku’yu kaybedenler, Nadira Kadirova’nın ölümüne sebep olarak dosyayı kapattıranlar ya da İpek Er’e tecavüz edip intihar etmesine sebep olanlar gibi. Her gün neredeyse 4 kadının öldürüldüğü ülkemizde kadınlar hayatta kalabilmek için mücadele ederken, ülkeyi yönetenler İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunu uygulamamakta direnerek kadın düşmanlığını açıkça göstermişlerdir. Kadınlar en yakınlarındaki erkekler tarafından fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddete uğramakta, şüpheli ölümlerle yaşamları çalınmaktadır. Yaşamlarını korumak için öz savunmasını kullanan kadınlar ağırlaştırılmış cezalar almakta, kadınları katledenler ise eril yargı ile tahrik adı altında serbest bırakılarak şiddeti ve kadın cinayetlerini arttırmaktadırlar" diye konuştu.

KADINLAR İKTİDARIN İSTEDİĞİ GİBİ İSTİHDAMDAN EL ÇEKTİRİLMİŞTİR
Salgında kadınların eve kapanmaya zorlandığını da belirten Deniz Şahin Gümüştekin, "Salgın sebebi ile tüm dünyada yoksulluk artmış, ancak kadınların yoksulluğu daha da artmıştır. Kadınlar sosyal güvenceleri olmadan kayıt dışı çalıştırılarak ucuz emek gücü olarak görülmüşlerdir. İş yerlerinde de ücret eşitsizliği ve cinsiyet ayrımcılığı ile kadınlar karar mekanizmalarının dışında bırakılmış, hatta yok sayılmışlardır. Artan kadın işsizliği ve kayıt dışı çalışma kadın istihdamının hızla daralmasına sebep olmuştur. Kadınlar son yıllarda muhafazakar kültürün baskıları ile eve kapanmaya zorlanmıştır. Kreş, etüt, hasta ve yaşlı bakım evlerinin kapanması ile birlikte kadınlar evde çocuk ve yaşlılara bakacak kimseyi bulamadıklarından çalışma hayatlarına ya ara vermiş ya da uzaktan çalışmak zorunda bırakılmış ve kadınlar tam da iktidarın istediği gibi istihdamdan el çektirilmiştir" dedi.

SON BİR YILDA KADIN İŞGÜCÜ YÜZDE 8,2 ORANINDA AZALMIŞTIR
Gümüştekin sözlerini şu ifadeler ile sürdürdü:

Yapılan verilere göre kadın istihdamı son bir yılda 571 bin kişi azalmıştır, Kadın işgücü son bir yılda yüzde 8,2 azaldı, Geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 37,7, Covit 19 etkisi ile geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 43, Covit 19 döneminde kadınların aylık ortalama iş kaybı 1 milyon 484 bindir. Kadınlar Covit 19’ un yarattığı iş ve gelir kaybından erkeklerden daha fazla etkilenmiştir. Son bir yılda kadın işgücü yüzde 8,2 oranında, istihdam edilen kadınların sayısı yüzde 6,5 oranında azalmıştır. Verilerden de anlaşıldığı gibi, kadın erkek arasındaki eşitsizlik derinleşmiş ve kadınların bu süreçte iş bulma ümidi kaybolmuştur.  Taleplerimiz açık ve nettir.  Siyasi iktidar, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Yasayı etkin bir şekilde uygulamaya başlayarak kadın bedeninden elini çekmelidir.  Kadınlar, çocuklar ve LGBT+ bireylere yönelik her türlü ayrımcılık ve şiddeti önlemek için düzenlemeler yapılmalıdır. Çalışma hayatına yönelik her türlü ayrımcılıktan vazgeçilmelidir. Kadınlara sendikalı, güvenceli ve düzenli iş imkanı yaratılmalı, esnek çalışmaya ve ücret eşitsizliğine son verilmelidir.  Yetki ve karar mekanizmalarına kadınlar dahil edilerek eşit temsiliyet hayata geçirilmelidir. Kadın istihdamının önüne engel olarak çıkan çocuk, hasta ve yaşlı bakımı için kreşler, etütler, yaşlı ve hasta bakım evleri çalışan kadınlara ücretsiz olarak verilmelidir. 8 Mart tüm kadınlar için ücretli izin günü sayılmalıdır.  Evde, sokakta ve özellikle işyerlerimizde olmak üzere kadına yapılan ekonomik, fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddetin son bulması, kadınlara güvenceli iş imkanı sağlanması, kayıtdışı sigortasız çalışmaların ortadan kaldırılması, artan işsizliğin azaltılması ve cinsiyet ayrımcılığı olmadan ücret eşitliği politikalarının uygulanması, ikinci plana atılan kadının adının dahi olmadığı ülkemizde, sesini çıkaramayan her bir kadının sesi olmak ve kadın emeğinin varlığını kabul eden eşitlikçi bir toplum talebini dile getirmek, emeği ve hayatı örgütlemek için hayatlarımızdan ve haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz, dün olduğu gibi bugünde her alanda “söyleyecek sözümüz ve değiştirecek gücümüz var” diyen tüm kadınların 8 Mart mücadele günü kutlu olsun."