Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - Koronavirüs salgınında 1 Temmuz itibari ile geçilen normalleşme süreci sonrası, salgının yoğun yaşandığı dönemlerde geçilen uzaktan eğitim modeline son verilmesi ve yüz yüze eğitime 6 Eylül tarihinde başlanacağı duyurulmuştu.
Aileler yüz yüze eğitim öncesinde yeniden artan vaka sayıları nedeniyle endişe duyarken, ilgili bakanlıklar ise yeni dönemde uygulanacak tedbirleri duyurmuştu. Buna göre 6 Eylül itibari ile henüz aşı olmamış öğretmen ve personelden haftada en az iki defa PCR testi isteneceği duyurulmuştu.
Açıklama sonrası öğrentmen ve öğrencilerden karara tepki gelirken, Eğitim Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Necip Vardal'da konuyla ilgili Ege'de Sonsöz'e değerlendirmelerde bulundu.
AŞILAMANIN YÜZDE 70'İ TAMAM
Getirilen test zorunluluğu hakkında bilimin gösterdiği ışığın üzerinden gidilmesi gerektiğini belirten Vardal, "Bir süredir öğretmenlerin ve yetişkinlerin aşılanması ile ilgili bir süreç işledi. Bugün gelinen noktada 2 doz aşısı olan öğretmen sayısı yüzde 70'e çıkmış durumda. Bunun dışında aşı olmak istemeyenler de var. Bunlar içinde haftada 2 kez test yapılması ile karşı karşıyayız. Bu epey zamandır bilim çevreleri ve sağlık kurumlarında yapılan değerlendirmeler vardır. Bu değerlendirmeler ışığında aşı olmayanların, olmak istemeyenlerin salgının azaltılması için haftada 2 kez PCR test yaptırması söz konusu. Bununla ilgili Sağlık Bakanlığının açıklamaları sağlık kurumları ve ilgili bilim insanlarının açıklamaları var. Bilim ne diyorsa, bilimin yol göstericiliğinde tutum alınması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda salgın ile mücadele etmede, hem de yüz yüze eğitimin güvenli ve sağlıklı bir ortamda sürdürülebilmesi için aşı ve PCR testlerinin bu mücadelede en baş araçlar olduğunu söyleyebiliriz" dedi.
BİLİMİN YÖNÜNDE TUTUM ALINMALI
Açıklanan karara öğretmen ve öğrencilerden gelen tepkileri de değerlendiren Vardal, "Açıklama yapıldıktan sonra, PCR testinin zorunlu kılmasına karşı bir itiraz söz konusu. 2 kez PCR test yapılmasına yönünde itiraz var ancak burada izleyeceğimiz yol bilimin kendisidir. Bu konuda bilimin kendisi, sağlık kuruluşları bunların zorunlu olduğunu ve salgın ile mücadelede gerekli olduğunu belirtiyorsa bizim yapmamız gereken şey de bilim yönünde tutum almaktır" ifadelerini kullandı.
ANCAK BÜTÜNLÜKLÜ BİR SÜREÇLE BAŞARILI OLABİLİRİZ
Eğitim sürecinde aşı ve PCR testi önlemlerinin tek başına yeterli olmadığını dile getiren Vardal, "Eğitim kurumlarının sürdürülmesi için bunarla yeterli değil. Bunu dışında alınması gereken ve neredeyse bizlerin 2 yılı yakındır söylediğimiz önlemler var; Sınıfların seyreltilmesi,ek derslik üretilmesi, ek öğretmen atanması, ek okul personelinin istihdam edilmesi, sınıfların havalandırmaların yapılması, okulların dezenfekte edilmesi gibi bir çok salgın ile mücadelede araçlardan bahsediliyor. Bunların hepsinin birlikte yapılması gerekiyor. Sadece aşı oldum, PCR testini yaptırıyorum demek ile salgın ile mücadelenin yeterli olduğunu söylemek doğru değil. Bunu dışındaki eğitim alanlarının, eğitim kurumlarını bu mücadelede atacakları adımlar, bakanlıkların yapacağı görev ve sorumluluklar da yerine getirilmeli. Yani bütünlük bir süreçle başarılı olabiliriz" diye konuştu.
OKULLARI DENETLEMELİLER
Ailelere de eğitim sürecinde önemli görevler düştüğünü dile getiren Vardal, "Okulların önlemleri alıp almadıkları konusunda bir duyarlılık geliştirmeli aileler. Bu önlemlerin takipçisi olmalılar. Kendilerinin mutlaka aşı olması lazım. Aileler çalıştıkları yerlerden yada toplu taşıma araçları gibi kullandıkları araçlardan da okula hastalık taşınabilir" dedi.