GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Enerji
14 Ocak 2022 Cuma 08:04

EMO’dan 'zam' tepkisi: Vatandaş 'enerji yoksulu' olacak!

Ocak ayı itibari ile Türkiye'de elektriğe gelen 150 KW/saat üstü ve altına gelen iki ayrı zammı eleştiren Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Şebnem Seçkin Uğurlu, "150 KWH dediğinizde neredeyse enerji yoksulu dediğiniz bir noktaya getiriyorsunuz insanları. Isıtma ve soğutma hariç 4 kişilik bir ailenin en düşük harcamasını 230 KWH olarak hesaplıyoruz. Ancak sınır 150 KWH ve 4 kişilik ailenin bu seviyenin altında enerji tüketmesi mümkün değil" diye konuştu

EGEDESONSÖZ - Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Şebnem Seçkin Uğurlu Sonsöz TV'nin konuğu oldu. Gazeteci yazar Muhittin Akbel'in sorularını yanıtlayan Uğurlu, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Ocak ayının başında gelen elektrik zammını eleştiren Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Şebnem Seçkin Uğurlu, 150 KW/saat kullanım sınırının 4 kişilik bir aile için mümkün olmadığını belirtirken şu ifadeleri kullandı:

"Üçer aylık periyotlarla zamlar açıklanıyordu ancak Ekim ayında beklenen zam vardı ancak bu yapılmadı.  Sanki o dönemdeki söylemleri durdurmak için yapılmış gibi zam gelmedi. Ekim'de gelmeyince Ocak'ta geldi bu zam. Beklenen yüzde 30 gibilerdeydi ancak bir anda yüzde 100'ü aşan zam, herkesi şoka uğrattı. Hatta, dağıtım şirketlerini bile şok etti. Onlar bile bu kadar zam beklemiyordu. Kademeli bir tarife getirildi. Bu uygulama, elektrik için çok uygun değil.

Standart bir aile ne kadar harcar, 150 KWH neye göre belirlendi? Yaz saati uygulamasının sürekli olarak uygulanmasında bilimsel olduğu iddia edilen ancak açıklanmayan bir karar var. 150 KW saat dediğinizde neredeyse enerji yoksulu dediğiniz bir noktaya getiriyorsunuz insanları. Isıtma ve soğutma hariç, 4 kişilik bir ailenin en düşük harcamasını 230 KWH olarak hesaplıyoruz. Ancak sınır 150 KW saat. 4 kişilik bir ailenin bu seviyenin altında kalması mümkün değil. Hele ki Ege Bölgesi gibi bir bölgede…  Bu nedenlerle zam oranı yüzde 100'ün üstüne çıkmıştır. Zaten gelen zamlar ile birlikte ezilen emekçiler elektrik zammı ile daha da mağdur olmuştur. Bu nedenle elektrik zammı geri çekilmelidir."

ELEKTRİKLİ ALETLERİ PRİZDEN ÇEKMEK LAZIM
Elektrik tasarrufu için de önerilerde bulunan Uğurlu, prizlere takılı duran elektronik cihazlara dikkat çekerken şunları söyledi:

"Bu zamana kadar şube olarak enerjinin verimli kullanılması üzerinde durduk. Biz buna tasarruf demiyoruz. Öyle ki, insanlar daha ne kadar tasarruf yapacak, hayatlarından. 150 KW saate 4 kişilik ailenin uyması için o evde yaşamamaları lazım.  Gerçekten yoksul, belki yardıma muhtaç aileler olduğunu düşünüyorum, 150 KWH altında olanların. Bu insanlar enerjiyi kullanmamak adına sağlığından ve konforundan ödün vermiş durumdalar. Evlerinde solunum cihazı kullanan kişilerin ölümüne şahit olduk. Bunlar, son zamlarla artabilir. Evlerimizde enerjinin daha tasarruflu kullanılabilmesi için önemli bir etken cihazlarımız. Verimliliklerinin dikkate alınması lazım. AAA Plus cihazlar olmalı mesela. Tabii ki bu 6 milyon yoksul kişi için söylemiyorum. Onların zaten bu imkanlara ulaşması oldukça zor. Doğru bir aydınlatma sağlanmalı. Elektrikli aletlerin prizden çekilmesini öneriyoruz. Prizde takılı kalan her alet elektrik tüketiyor. Evinizdeki tesisat konusunda da endişeniz varsa, yangın olmaması için fişte alet bırakmamanız lazım."

BAKANLIĞIN SÖYLEDİĞİ GİBİ BİR ARTIŞ YOK,
Avrupa'dan aldığımız enerjinin fiyatının hiç artmadığını ancak dövizdeki artış nedeniyle zamların yaşandığa dikkat çeken Uğurlu; "Bizim KW saat başı dolar karşılığını hesapladık. 2018'den itibaren bu hesaplama yapıldı. Baktığımızda enerjinin fiyatı hep 10 Sent ancak ne değişiyor? TL'nin değer kaybı! TL 5 kat değer kaybederse 10 Sent de daha pahalandı gibi geliyor. Şu an da bakanlığın söylediği doğalgaz ve ithal kömürde 1,5-2 kat gibi artış varken söylenen 10 kat artış olduğu gibi. Ancak bu böyle değil" dedi.

DÖVİZDEKİ ARTIŞ DA KULLANICIYA YANSIYOR
Elektrik dağıtımında tekelleşmenin olduğuna dikkat çeken ve böyle bir tekelleşmenin sadece kamu elinde olması gerektiğine dikkat çeken Uğurlu; şunları söyledi:

"Bizim hidroelektrik sarntrallarımız var. Ancak halen üretimimizin büyük bir kısmını ithalata dayalı yapıyoruz. Döviz girişli bunlar da. Dövizdeki artış da kullanıcıya yansıyor. Kurulu gücümüz ile , harcadığımız güce baktığımızda üretim sıkıntımız yok. Elektrik enerjisi doğal bir tekel. Bir şehirde farklı dağıtım şebekeleri kuramazsınız. Bunun kamu tekelinde olması lazım. Şu anda EPDK diye bir kurum var. Bu özerk. Ancak üyelerinin büyük bir kısmı iktidar partisine yakın kişiler. Özerk bir yapı gibi çalışmıyor, iktidarın bir uzantısı gibi çalışıyor. Buna rağmen kamunun haklarına sahip olması devlet tekelinden farklı bir şey. Kamucu politika dediğimizde kamunun yararını gözetir. Özelleştirme olduğunda ne oluyor? Firmalar, şirketler döviz borçları ile kredi aldılar. Döviz artınca borçları artı ve bu da bize yansıdı. Yani zammın nedeni de bu."

İDDİALARI ARAŞTIRACAĞIZ
TRT payının kaldırılmasının doğru olduğunu ancak asıl sorunun TRT payı değil KDV tutarının miktarı olduğuna dikkat çeken Uğurlu şu değerlendirmelerde bulundu:

"TRT payı ile ilgili hep bizim bir itirazımız vardı. TRT'nin bir kamu yayıncılığı olmasına rağmen bunu yapması doğru değildir. Kamu yayıncılığı yapmıyor ancak tüm kaynağın kamudan topluyordu. Bu doğru değildi. Faturalara asıl yük KDV'lerden geliyor. Yüzde 18 KDV oranı yüzde 0'a düşmeli. Yönetmelik 1 Ocak'tan itibaren diyor ancak faturaların zamlı geldiği konuşuluyor. Ancak bize henüz bir iletilen fatura yok, inceleme yapamadık. Dağıtım şirketlerindeki karışıklıktan dolayı bir yanlışlık olabilir. EPDK da bununla ilgili bir soruşturma başlattığını söyledi. Biz bunu aylık 150 KW diyoruz ancak aslında bu günlük 5 KW saat olarak hesaplanır. Eğer Ocak ayındaki kullanım, günlük 5 KWH üstüne çıktıysa, ikinci kademeden hesaplanmış olabilir. Biz de faturaları bulup inceleyeceğiz. İnternette gördüğümüz kadarıyla aynı kullanımlara farklı faturalar gelmiş."

Vatandaşların zamlar ile birlikte elektrikte mecburi bir tasarrufa gideceğine de vurgu yapan Uğurlu, “Mecburen azaltmak zorunda olacak insanlar olacak. Evlerine girecek ücretler belli. Mesela klimayı açmayıp kat kat giyinecek. Asıl sorun elektriği kullanmak zorunda olan vatandaşlarda sağlık sorunları oluşup belki hayatlarını kaybedecekler. Bu zam oldu ancak 3 ay sonra yine bir zam olacak. Bunu akaryakıt ücretlerine yapılan zamlardan da öngörebiliyoruz."

AYDINLATMA MASTER PLANI GEREKİYOR
Kent genelindeki aydınlatmada sorunlar olduğunu belirten ve bunun için İzmir Büyükşehir Belediyesi ile ortak bir çalışma yürütülme hazırlığı içinde olduklarını belirten Uğurlu, şu bilgileri aktardı:

“İzmir'deki aydınlatmanın büyük bir problem olduğunu görüyoruz. Aydınlatmanın şehirlerde doğru ve sağlıklı olması için bir plan olması lazım. Aydınlatılması gereken ve daha az aydınlatılması gereken yerler var. Mesela şehirdeki tarihi alanların aydınlatılması konusu. Sokakların güvenliğinin sağlanması için de doğru aydınlatılması lazım. İzmir'deki en büyük problemlerden bir tanesi, yüksek katlı yapıların dış cephelerinin aydınlatılması. Biz bunun takipçisiyiz. Doğru bulmuyoruz. İBB başkanımızı ile görüştük ve aydınlatma master planını uygulanması gerektiğini düşünüyoruz. Binaları  böyle aydınlatılması uygun değil. Trafik ışıklarının da led ışıklı aydınlatılması var. Özellikle gece aşırı göz alıyor. Bizdeki algı gece oldu mu ışğıı açmamız lazım, sabah kısmamız lazım. Aslında tam tersi. Aydınlatmanın bir bütün olması lazım. Gece ile gündüz denk bir aydınlatılma olmalı. Trafik lambalarındaki led ışıklandırmaların, geceleri kazalara neden olduğu  raporlanmış durumda. Avrupa'da şehirler ışıklı ancak dükkanlar ışıklı mı?Değil. Bizde aydınlatmanın ne büyük unsuru işletmeler. Bütün gece ledli aydınlatmalar açık. Bunlara da bir düzenleme getirilmeli."

KARANLIK SAATTE ÇIKIP KARANLIK SAATTE EVE GİRİYORSUN
Dünya genelinde uygulanan 'yaz saati' uygulamasının Türkiye'de uygulanmayacağının açıklanması sonrası konu tartışmalara neden olurken, Uğurlu da konuyla ilgili Avrupa'yı örnek göstererek şu ifadeleri kullandı:

"Konuyu iki boyutta inceleyebiliriz. Biri psikolojik, diğeri kullanım açısından. Biz 2016'da yaptığımız araştırmada, kalıcı yaz saati uygulamasında tasarruf olmadığı gördük. Çünkü karanlıkta kalkıyorsunuz daha fazla aydınlatmanız gerekiyor, daha fazla ısıtmanız gerekiyor. Okullarda da aynı durum var. Bir de karanlık saatte çıkıp karanlık saatte eve giriyorsun. Herhangi bir doktora sorduğunuzda size uyandıktan sonra yarım saat içinde doğal ışıkla karşı karşıya gelmeniz lazım der. Avrupa ülkelerinde böyle bi uygulama yok. Onlar değiştiriyor. Ülke yüzeyiniz düşükse belki sabitlenebilir ancak bilimsel araştırma ile bunu belli etmeniz lazım. Bizim içinde araştırılması lazım. Bizim Doğumuz ile Batımız arasında güneş doğuş arasına 2 saate yakın bir farklılık var. Bunun araştırılması ve değerlendirilmesi lazım.  Bakanlığın kararını çok anlayamıyoruz. Anlamaya çalıştığımızda bir tarafı inat, diğer tarafı Arap ülkeleri ile aynı saat dilimi olmanın avantaj olduğunu düşünüyorlar sanırım."