GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
17 Ağustos 2016 Çarşamba 09:21

‘Depremlerden kaçamayan adam’ 17 Ağustos gecesini anlattı!

17 Ağustos gecesi İstanbul’da olan İzmirli Acar kabus gecesini anlatırken ilginç bir tesadüften de bahsetti. Acar, 15 yaşındayken İstanbul, aynı yılın 12 Kasım'ında Düzce, üniversite için geldiği İzmir'de 2003, askerlik döneminde Van yakınlarında 2011 depremlerini yaşadığını söyledi.

Mehmet İŞLER /EGEDESONSÖZ - Marmara Bölgesi'nden Ankara ve İzmir'e kadar geniş bir alanda hissedilen ve yaklaşık 20 bin kişinin hayatını kaybetmesine neden olan 17 Ağustos Depremi'nin üstünden tam 17 yıl geçti.

Richter ölçeğine göre 7,5 büyüklüğünde olan ve 45 saniye süren deprem can kayıplarının yanı sıra çok sayıda aileyi de evsiz bırakırken o dönem İstanbul Avcılar'da şimdilerde ise İzmir'de yaşayan Tüm Bel-Sen İzmir 1 No’lu şubeye kayıtlı İZSU iş yeri temsilcisi Birkan Acar felaket gecesini Egedesonsöz'e anlattı.

Yaşadıklarını aktarırken zaman zaman duygulanan Acar, 17 Ağustos gecesini ve sonrasını anlattı.

Acar 1999 yılının 12 Kasım'ında Düzce, üniversite okumak için geldiği İzmir'de 2003, askerlik döneminde Van yakınlarında 2011 depremlerini de yaşadığını belirtti.   

HİÇ BİTMEYECEK GİBİYDİ!

İşte Acar’ın penceresinden o gece:

17 Ağustos 1999... Yeni yaptırmaya çalıştığımız dairemize o gün annemle çelik kapı beğenmeye gitmiştik. Yeni bir daireye taşınacağımız için çok mutluydum. Hemen hemen bitmek üzereydi dairenin işleri. Çocukluğumdan bu yana giriş katında oturuyorduk. Depreme de ailecek o evde yakalandık. Evimiz havaalanına çok yakındı. Uçaklar geçtiğinde çok fazla gürültü olurdu.  O akşam camların titrediğine şahit oldum.  15 yaşındaydım gece geç saatlere kadar bilgisayarda oyun oynadım. Hatta o gece camlardan gelen 'tık tık' seslerini hırsız sanıp ışıkları yakıp babamı uyandırıp bahçede hırsız bakmaya çıktığımız oldu. Bir şey bulamadık. Korktuğumdan annemlerle odaları değiştirdik. Onlar bahçe tarafında yattı ben ise cadde tarafında. Çok gürültülü bir sese uyandım. Uçaktır diye düşündüm ama her taraf sallanıyordu dolaplar salondaki ahize ses artarak uğultu şeklinde devam ediyordu. Yatağımdan öylece fırladım, hiç sesim çıkmadı bağıramadım bile. Evin kapısını açtım girişin koridorunda yer ayağımın altından kaydı sanki. Kalktım apartman kapısını açtım ve sokaktaydım. Karşımdaki dörder katlı binaların arasından aşağıya bir şeyler düşüyordu. Kitlendim oraya, korkuyla izliyordum. Sokaktan boş sesler, çığlıklar geliyordu. Okuldan müzik öğretmenimiz Güner Hoca çıktı kapıya ilk... Onu görünce ailem aklıma geldi. Arkamı döndüğümde apartman kapısından çıkıyorlardı. Kardeşim kucaklarında... Sokak'ta ağlaşma ve çığlık sesleri... Elektrikler de bir kaç dakika sonra gitti. Radyolardan Gölcük'te deprem olduğunu öğrendik. Şehir yerle bir olmuş. Babamlar çok şaşırdılar. 'O kadar uzaklıkta olan bir şey burada nasıl bu kadar şiddetli hissediliyor' diye. Gece hiç bitmeyecek gibiydi. Sabaha karşı Avcılar'da da çok sayıda ev yıkıldığını öğrendik.

CESETLER GÖZÜMÜN ÖNÜNDEN GİTMİYOR

Sabahta bizim birkaç sokak ötemizde 6 katlı bir binanın çöktüğünü bodrum katında bir sürü inşaat işçisi yaşadığını ve apartmandan sağ kurtulan olduğunu hatırlamıyorum. Ama gözümüzün önünde çıkarılan toz toprak içindeki cesetler gözümün önünden gitmiyor. 20-25 gün evde uyumadık sokakta çadırda yattık üç aile. Boş bir araziye büyük bir çadır yaptı babamlar. Çok zordu evde uyumak benim için. Nahit Menteşe'de okuyordum. Okulum 1 yıl kapalı kaldı. Hasar gördüğünden başka okullarda eğitim gördük.

KENDİMİ LANETLENMİŞ GİBİ HİSSEDİYORUM!

Sonra da hiç peşimizi bırakmadı deprem. Okulda dershanede artçılarını yaşadık epey bir zaman. 12 Kasım'da  Ali Kırca'yı canlı yayında izlerken yaşadık mesela Düzce Depremi'ni... Sonra okul kazandığım 2003'te İzmir'de, Askerlik yaptığım dönem 2011'de Van yakınlarında yakalandım. Sanki hiç peşimi bırakmıyor depremler, bombalar. Kendimi lanetlenmişim gibi hissediyorum. Ölmekten değil belki, bir beton yığınının arasında canlı kalmaktan korkuyorum. Çocukken çok anlamamıştık ama bayağı kötü bir izi kaldı depremin üzerimizde.  O dönem benden daha fazla etkilenen, psikolojik bir tedavi almadığından dolayı izlerini hala olan kişiler çok fazladır. Türkiye fay hatlarıyla dolu... Biz deprem ülkesiyiz ama hala ona göre inşaatlarımız, çevre düzenlememiz yok.  Kendimizin belirleyebileceği sağlam apartmanlarda otursak bile, maalesef iş yerimizi çok fazla seçme şansımız yok. Çürük bir belediye binasında binlerce çalışan ölümü bekliyoruz.