GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
26 Haziran 2022 Pazar 14:50

Demokrat Partili Aksoy, Egedesonsöz’ü ziyaret etti... 'Kurtuluş Savaşı'nı Afganlar için vermedik'

Demokrat Parti (DP) Göç ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İlay Aksoy, mülteci sorununun ulusal egemenlik sorununa dönüştüğünü belirterek “Biz bu ülkede Kurtuluş Savaşı’nı Afganlar çoban olsun, Suriyeliler gelip doktor olsun diye vermedik. Şu an Türkiye için 700 bin Suriyeli asker kaçağı var. Kendi toprağı için uğraşmayan burada hiç uğraşmaz. 100 yıl önce bir sürü yabancıyı gönderdiysek yine göndereceğiz” dedi.

EGEDESONSÖZ- Demokrat Parti (DP) Göç ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İlay Aksoy, göç ve göçmen sorunları ile ilgili olarak ülke genelinde yaptıkları saha çalışmasının İzmir ayağını gerçekleştirdi. İlay Aksoy, Egedesonsöz’ü zde ziyaret ederek sahada karşılaştığı gözlemleri anlattı.
Son dönemde ülke gündemini işgal eden göç dalgasının sahada incelediklerini belirten Aksoy, yaşanan sorunun egemenlik sorununa dönüştüğünü belirtti. Aksoy, durumun belirli bölgelerde vahim noktaya geldiğini bizzat gördüklerini dile getirdi.



REYHANLI’DA ÇOK KORKTUM
Hükümetin göç politikasındaki sorunlar olduğunu vurgulayan İlay Aksoy, “Mültecilerin kalıp kalmayacakları ise belirsiz. Geçici Koruma Kanunu’ndaki 8.maddeye göre bu kişiler topluca vatandaş da yapılabilirler, sınır dışı da olabilirler. Bu bir risk ve hukuka aykırı… Gelenler bir güvenlik filtresinden geçmiyor. Geldikleri yerlerde suç işleyip işlemedikleri de belirsiz. Öyle ki iki askerimizi yakarak şehit eden kişinin Gaziantep’te kuşçu dükkanı işlettiğini bile gördük. Burada ciddi bir güvenlik boşluğu var. Geçtiğimiz günlerde İnegöl’deydim. İlçede sağlıklı bir güvenlik taraması yapılsa dünya IŞİD’çi çıkar oradan. Bir sürü operasyon yapıldı orada ve operasyonda alınanların hedefinde askeri bölgeler bulunmaktaydı. Bu çok ürkütücü… “Gezdiğim yerler arasında en çok Reyhanlı’dan korktum. Sanki bizim ülkemizde gibi değil. Bambaşka olmuş. Adeta Suriyelileşmiş. Kılık kıyafetler bile değişmiş. Gittiğim her yerde hatta Kahramanmaraş’ta bile en merkezi yerleri tutmuş durumdalar. Burada da Basmane’yi mesken etmişler. Şehrin tam göbeğinde bir Suriyeli gettosu oluşturmuşlar. Dertleri ise gelen turistlerin kendilerini görmeleri” dedi.

MARDİN’DE 20 BİN MÜLTECİ DOSYASI VAR, 20 BİNİ DE ORTALIKTA YOK
Suça karışan çok fazla mülteci olmasına karşın kasten işlem yapılmadığını dikkat çeken İlay Aksoy, “Bu kişiler suç işlese de bulunamıyorlar. Kayıt altındaki ikamet adreslerinde ise çoğu zaman yoklar. Mardin’da Baro’ya yaptığımız ziyarette mülteciler hakkında 20 bin dosya açılmış ve 20 bin kayıp adres olduğunu söylediler. Asayiş olayları inanılmaz derecede artmış durumda. Ve bunlar kasti olarak kayda girmiyor. Cenevre Sözleşmesi’nde, AB direktiflerinde ve geçici koruma yasasında olağanüstü koşullarda sınır dışı hakkının kullanılabileceğinden bahsediyor. Gerçek kayıtlar ortaya çıksa anormal bir durumun olduğu ortaya çıkacak. Böylece bu kişiler pekala sınır dışı edilecek” şeklinde konuştu.



AHLAK POLİSİ PROVASI MI?
Bazı Afgan mültecilerin kadınları video alması ve toplumun buna gösterdiği tepkiyi değerlendiren Aksoy, "Afganların video çekmeleri bilinçli yapıyor gibi geliyor. Ahlak polisi için prova mı yapılıyor diye endişe duyuyorum. Anormal bir durum var. Toplum kendini çok güvensiz hissediyor. Özellikle kadınlar açısında durum çok problemli… Afganlar, kadının toplumda yeri olmadığı ve savaşın dışında bir şey görmemiş bir toplum. Gelenlerim çoğu 20’li yaşlarda ve erkekler… Türkiye için büyük bir risk var. Kadınlar kendini güvende hissetmiyor. Kadınlar evin dışına çıkmak istemiyor ve böylelikle hürriyetleri elinden alınıyor” ifadelerini kullandı.

İLAÇ ALMAK İÇİN SURİYELİYE MUHTAÇ OLDUK
Düzensiz göçmenlerin bilinçli olarak ülkeye sokulduğunu söyleyen Aksoy, “İzin vermeseler nasıl yerleşirler. Şimdi de seyreltme politikası uygulanıyor. ‘Gönüllü geri dönüş’ deniyor. Peki Türk halkına onlarla yaşayıp yaşamak istemediğini soran var mı? Bizim gönüllüğümüz soruluyor mu? Bu mülteciler 11 yıl önce Türkiye’ye ilk geldiklerinde AK Parti, kendi tabanına bu kişilerin din kardeşi olduğu ve ümmet adına sahip çıkılması gerektiğini anlattı. Milliyetçilere PKK ve sınır ötesi anlatıldı. Hümanist solculara da bu kişilerin işkence gördüğü vs. anlatıldı. Yani bilinçli ve planlı bir biçimde milyonlarca mültecinin yerleştirilmesinin yolu açıldı. Devlet imkanları onlara açıldı. Öyle ki Türk vatandaşı mültecilere göre daha dezavantajlı duruma geldi. Öyle ki ilaç almak isteyen bir Türk vatandaşı, Suriyeli üzerinden ilaç yazdırıyor. Neden? Çünkü ilaç mülteciye ücretsizken Türk vatandaşına ücretli. Akıl almaz” dedi.



İTHAL BİR NÜFUSLA ÇÖKÜNTÜYE UĞRUYORUZ
Mülteci konusunun artık egemenlik sorunu haline geldiğini belirten İlay Aksoy, “Suriye meselesi ve Afganlar konusu egemenlik konusudur. Türkiye’nin egemenliği risk altındadır. Bu kişiler bir süre sonra seçme ve seçilme hakkına sahip olacak. Bu gruplar çok örgütlüler. Şu an ithal bir toplum üniversitelere sınavsız giriyor. Altımız oyuluyor ve bu iş egemenlik konusuna gidiyor. Yoğun biçimde vatandaşlığa geçmeye çalışılıyor. Geçerlerse seçme-seçilme hakkı alacaklar. Suriyeli Türkmenler’in ise vatandaşlığa geçişinde çok ciddi zorluklar çıkarılıyor. Demografik bir saldırı altındayız ve bu iktidarın Türklükle ilgili bir sorunu var. İthal bir nüfusla kademe kademe çöküntüye uğruyoruz. Suriyeliler giderse ekonomi çöken diyenler var. 3 lira işi 1 liraya yaptırmaya çalışırsanız peki üretim gücünde önemli bir yer kaplarlar. Onlardan önce fabrikalarda, tarlalarda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı çalışmıyor muydu? Mülteciler daha az ücrete çalışıyor ancak devletten de inanılmaz destek alıyor. Türkiye’de 2 milyonunun üzerinde Suriyeli genç nüfus var. Ne Türkler ne de Suriyeliler… Araftalar. Herkes kendi yurdunda olmalı. Ve geri dönüşlerin yolu mıuhakkak açılmalı. Suriyelilerin Suriye’ye entegrasyonu sağlanmalı. Diğer yandan 15 Temmuz’dan sonra Afrika’da FETÖ okulları Maarif Vakfı’na devredildi. Şu an çok yoğun bir Afrika göçü ile karşı karşıyayız. Bu ülkelerde FETÖ’nün okulları vardı. Belki de bunların arasında o okullarda eğitim almış kişiler de var. Kimin nereden geldiği, ne olduğu belirsiz” şeklinde konuştu.

KURTULUŞ SAVAŞI’NI AFGANLAR, SURİYELİLER İÇİN VERMEDİK
Sorunun devlet aklıyla çözümünün sağlanabileceğini vurgulayan Aksoy, “Şahıslar üzerinden devletler arası siyaset yapılamaz. Devletlerin birbiri ile muhatap olması gerekiyor. Esad gitse bu iş çözülmez. Geçin bunu. 10 yıldır ayakta ve eğer ayakta ise bunu Suriye Devleti’ne borçlu… Yani şahsi değil devlet aklı ile hareket edilmesi lazım. Erdoğan gittiği gün Suriye politikasında yeni bir dönem başlayacaktır. Türkiye’nin dış politikası Atatürk’ün dış politikasıdır. Bu politika ile yıllarca savaşa girmedik. Suriye’ye girdik ve gördük. Ne elde ettik? O topraklar boş kaldıkça terör devletinin zemini oluşuyor. Şu an bölgede PKK ve HTŞ’nin terör devletçiği bulunuyor. Türkiye’nin Suriye Devleti ile bir sınırı olmalıdır, terör devleti ile değil. Orijinal sınırlara dönülmeden geri gönderemeyiz. Bu kişiler Hama’dan geldiyse Hama’ya gidecek biçimde bir çalışma hazırlanmalı. Onlara ait topraklar, evler onlara geri iade edilmeli ki dönebilsinler. Suriye Devleti, çok kapsamlı bir af çıkardı. Bizim topraklarımızda olan insanların bu süreçten yararlanması için konsolosluk binası lazım. Ama yok. Onların dönüşü için alt yapı kurmuyoruz. Burada doğan çocuklar ise Suriye yasasına göre baba Suriyeli ise Suriye vatandaşı olabiliyor. Ve burada doğan çocukların Suriye vatandaşlığına geçmesinin yolunun açılması gerekiyor. Biz bu ülkede Kurtuluş Savaşı’nı Afganlar çoban olsun, Suriyeliler gelip doktor olsun diye vermedik. Şu an Türkiye için 700 bin Suriyeli asker kaçağı var. Kendi toprağı için uğraşmayan burada hiç uğraşmaz. 100 yıl önce bir sürü yabancıyı gönderdiysek yine göndereceğiz. Çünkü hukuken geçici koruma verdik onlara ve hukuken geri göndermede bir sorun yok” dedi.



BENİM BAŞKAN ADAYIM GENEL BAŞKANIM
Millet İttifakı büyümesi, 6’lı masa ve adaylık konusuna da değinen İlay Aksoy, “Sahaya indiğimizde vatandaşların ‘aman altılı masa dağılmasın’ dediklerini görüyoruz. Vatandaşlarımız kurtuluş yolu arıyor ve 6’lı masanın önemi ve alacağı kararlar daha önemli hale geliyor. Partiler arasında parlamenter sistem, ekonomi gibi konularda tam bir uzlaşı var. Tabii ki her partinin kendine ait hedefleri de var ve bu hedefler dahilinde seçimlere girmek isteyeceklerdir. Ancak Türkiye’nin daha acil sorunları var. 2023 seçimleri Türkiye’nin en önemli seçimidir. Özellikle kadınlara bu seçimde büyük iş düşecek. Çünkü kadınların yaşam hakkına ve alanlarına bir saldırı var. Cumhuriyetimizin bize verdiği hakları korumak adına bir direnç göstermemiz gerekiyor. Seçim günü sandıkların başından ayrılmamı gerekiyor. Adaylık konusunda ise benim adayım. Benim adayım genel başkanımdır. Kendisi tam bir devlet adamı, popülizmden uzak ve son derece samimi” dedi.