GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Yerel Yönetimler
16 Nisan 2022 Cumartesi 22:30

Danışma kurulu üyesi Mimar Topal: Yıkılacaksa da...

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin belediye sarayının yıkımı ile ilgili önemli bir süreci tamamlarken Danışma Kurulu’nda yer alan bir dönem büyükşehir belediyesinde genel sekreter yardımcılığı görevi yürüten eski mimarlar odası başkanlarından Hasan Topal görüşlerini açıkladı. Binanın deprem riski kapsamında kesin olarak yıkılması gerekmesi halinde Topal koruma amaçlı imar planlarının hazırlanarak alanın bütününü kapsayan bir kentsel tasarım ölçeğinde karar üretilmesi gerektiğini vurguladı.

EGEDESONSÖZ - İzmir depreminin ardından hasar gördüğü gerekçesiyle boşaltılan ve deprem sonrası gerçekleştirilen olağanüstü meclis oturumunda alınan kararla oybirliğiyle yıkılacağı duyurulan sonrasında ise yıkılıp yıkılmayacağı konusunda çok sayıda tartışmaya neden olan İzmir Büyükşehir Belediye Sarayı’nın yıkım ihalesi sonuçlanmış, ihale 19 milyon TL ile en yüksek teklifi veren Nermanoğlu Altyapı Kentsel isimli şirkete verilmişti.

İzmir Büyükşehir Belediyesi binanın yıkımı için önemli bir süreci tamamlarken Büyükşehir Belediyesi tarafından oluşturulan danışma kurulunda yer alan bir dönem genel sektreter yardımcılığı görevini yürüten de Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nin eski başkanlarından Hasan Topal sosyal medya hesaplarından belediye sarayına dair görüşlerini açıkladı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bir kültür mirası olduğunu belirten Mimar Topal yazısında bina için hazırlanan İTÜ Afet Yönetimi Enstitüsü tarafından hazırlanan teknik raporun uzman mimar üyelerin katılımı ile güncellenmesini ve binanın bölgeye olan iktisadi etkisinin araştırılarak belediye sarayının geleceği hakkında karar verilmesi gerektiğini dile getirdi.

Topal yazısında  “Yine de deprem riski kapsamında teknik olarak mutlaka yıkılması sonucu çıkarsa, bu kez konunun tek bina ölçeğinde ve sembolik bir bina olarak (salt İBŞB Hizmet Binası ölçeğinde) değil, yukarıda özetlemeye çalıştığım değerlerin ve araştırmaların sonuçlarını gözetecek Koruma Amaçlı İmar Planı ve alanın bütününü kapsayan bir kentsel tasarım proğramı ölçeğinde ele alınması, buna göre karar üretilmesi gerekir.” ifadeleri yer aldı. 

Topal’ın danışma kurulu toplantılarında da dile getirdiği görüşleri şu şekilde:

Öncelikle Şehrimizin çok önemli bir gündemi olan İBŞB Ana Hizmet Binası hakkında oluşturulan danışma kuruluna davetiniz ve görüşlerimizi paylaşma olanağı yarattığınız için teşekkür ediyorum. Görüşlerimi çok zamanınızı almadan beş başlık içinde çok kısaca paylaşacağım.

-Konak meydanı mekânsal oluşum süreci hakkında,

-İBŞB Hizmet Binası Mimari niteliği hakkında,

-Deprem sonrası açıklamalar, müellif açıklamaları ve İTÜ teknik raporu ve süreç hakkında,

-İktisadi durum mekan ilişkisi hakkında,

-Alanın statüsü ve teknik altyapısı konularında çok özet bir değerlendirme yapacağım ve önerilerimle sözlerimi tamamlayacağım.

Konak Meydanı Mekansal Oluşum Süreci;

Osmanlının son iki yüz yıllık modernleşme çabasının mekansallaştığı ve yönetici merkez işlevlerinin tanımladığı Tarihi Konak Meydanı, kurtuluşa ve Cumhuriyetin kurulması süreçlerine de tanıklık etmiş önemli bir kentsel alandır. 1955 yılında Sarı Kışlanın yıkılması ile başlayan tarihi merkezin mekânsal çözülme süreci sonunda kimliğini ve ölçeğini büyük oranda kaybetmiş ve bir büyük alana dönüşmüştür. Meydanda Saat Kulesi, Yalı Camisi ve yangın sonrası Rekonstrüksyonu yapılan Hükümet Konağı dışında özgün mimari kalmamıştır. Yıkımlar sonrası belirgin hedefi olmaksızın başlayan yeniden tasarım ve inşaat süreçleri yarım yüzyıldan fazla bir zamandır devam etmiştir.

Yaklaşık 25 yıllık bir zaman dilimi içinde alanın bütününü içeren 3 Kentsel Tasarım ve Çevre Düzenleme Yarışması, alanı sınırlayan çevredeki işlevler için 5 Mimari Proje Yarışması olmak üzere toplam 8 yarışmaya ve 2 Çevre Düzenleme projesine konu olmuş, böylesi bir tasarım, proje ve uygulamalar süreci sonucunda günümüzdeki şeklini almıştır.

Böylesi bir tasarım geçmişine sahip bir başka kentsel odak alan olmadığını sanıyorum. İzmir Belediyesinin 1935 lerden itibaren Hisarönünde bulunan binasından Konak Meydanına çıkma çabası içinde olduğu, 1951 şehir planı yarışması sonucunda plan kararı uyarınca ve ancak 1982 de yapımı tamamlanarak şimdiki yerine taşındığı bilinmektedir.

İBŞB Hizmet Binası (İzmir Belediye Sarayı);

Konak Meydanı/Alanı çevresinde yer seçmiş olan yönetici merkez işlevlerinden biri olarak 1966 yılında düzenlenen İzmir Belediye Sarayı Mimari Proje Yarışması sonrası seçilen projenin uygulamasıdır. 1982 yılında hizmete girmiştir. Mimari Proje Müellifleri; Özdemir Arnas, Erhan Demirok, Altan Akı’dır.

İBŞB Hizmet Binası eski adıyla İzmir Belediye Sarayı, yarışma yöntemi ile elde edilmiş olmasının yanı sıra, döneminin dünyadaki tasarım gelişmelerini kavramış, esinlenmiş, yorumlamış bir modern mimarlık ürünü yerel yönetim yapısı olarak Kentin modern mimarlık birikiminin çok önemli ve özgün bir temsilcisidir, bir kültür mirasıdır. Bina 20.yüzyıl tasarım anlayışındaki gelişmeleri, döneminin teknolojik yeniliklerini taşımaktadır. Tasarımının dili, mekan kurgusu ve estetik kompozisyonu açısından ve kullanım değeri, bellek/hafıza değeri, belge değeri taşıyan bina bu nitelikleri ile kentin 20.yüzyıl katmanının çok önemli bir örneğidir.

Deprem Sonrası Süreç ve açıklamalar;

30 Ekim 2020 depremi sonrası İBŞB Hizmet Binası da hasar görmüş olması nedeniyle boşaltılmıştır. İzleyen 27 Kasım 2020 tarihinde basına binanın yıkılacağı, yerine meydanın kimliğine uygun ve daha küçük ölçekte sembolik yeni bir bina yapılacağı açıklamaları yansımış ve bu açıklama ile birlikte bina kentin tartışma gündemine girmiştir. (Herhangi bir etüd ve rapora dayanmayan bu açıklamayı erken bulup, endişe ile karşılayan ve binanın mimari nitelikleri bağlamında bu kararın gözden geçirilmesini ilk gündeme getirenlerden birisi de ben’im.)

Yapılan açıklamadan yaklaşık 8 ay sonra İTÜ Afet Yönetim Birimi tarafından binanın deprem performansına yönelik bir teknik rapor hazırlandığı ve raporun da binanın yıkılmasını önerdiği basına yansımıştır. Doğrusu bu iki süreç biraz düşündürücüdür.

Binanın statik, betonarme proje müellifi inş. mühendisi Uğur Belger binanın statik hesapları, projeleri, kazık ve temel sistemleri konusunda yaptığı sunum ve açıklamalarda; özetle binanın yapıldığı dönemin yapı standartlarının ve yönetmeliklerinin çok üzerinde yöntemler ile hesaplarının yapıldığını, projelerinin hazırlandığını, kazık temellerinin, deprem hatıllarının, temel ve betonarme imalatlarının yeterli olduğunu, taşıyıcı sistem tasarımının ve imalatlarının da döneminin çok ilerisinde uygulandığını belirtmektedir. İTÜ tarafından hazırlanmış olan raporda bu hususların gözardı edildiğini ya da dikkate alınmamış olduğunu belirtmektedir. Doğrusu bu bilgileri çok önemli buluyorum ve İTÜ raporunu hazırlayan ilgililerce değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

İTÜ Afet Yönetimi Enstitüsü uzmanlarınca hazırlanmış olan raporun içeriğinin tartışılması benim uzmanlık alanımın sınırlarında değil. Ancak raporu hazırlayan ekip içinde aynı üniversitenin mimarlık fakültesinden uzmanların da bulunması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü raporun yalnızca herhangi bir binanın deprem kuvvetlerine karşı performansının araştırması olmayıp, başta özetlemeye çalıştığım bir modern mimarlık mirası olan ve bir kültür mirası örneği binanın deprem kuvvetlerine karşı performansının araştırılması ve öneriler geliştirilmiş olması gerektiğini çok önemli buluyorum. Hazırlanmış olan raporun bu kapsamda güncellenmesi gerekir.

İktisadi durum mekan ilişkisi;

İktisadi durum ile mekan arasında doğrudan bir ilişki vardır. Konak Meydanı ve çevresi halen şehrin yönetici merkezi işlevini sürdürmektedir. Konak Meydanı/Alanı çevresinde yer alan yönetici merkez işlevlerinden Adliyenin, Merkez Bankasının, Tapu dairelerinin bölgeden desantralize edildiği biliniyor. İBŞB Hizmet Binasının, Valilik ve bağlı kurumların da bu bölgeden desantralize edilmesi düşünüldüğü açıklanmaktadır, böylesi bir uygulama meydanın sınırında yer alan Kemeraltı Tarihi Ticaret Merkezinin iktisadi ve buna bağlı olarak mekânsal yapısını ciddi olarak olumsuz etkileyecektir. Kemeraltı koruma ve yaşatma çabaları işlevsiz kalacak başarısız olacaktır.

Çok özetle değindiğim bu gerekçelerle konu yalnızca bir binanın yıkımı konusu olmanın ötesine geçen derinlikte ele alınması gereken boyutlar içermektedir. Yönetici merkez işlevlerinin bölgeye İktisadi etkileri konularında araştırmalar yapılmalı, raporlar hazırlanmalı, ancak ondan sonra kararlar verilmelidir. Özetle değindiğim bu nedenlerle, eğer İBŞB Hizmet Binası ve işlevinin bölgeden gitmesi gerektiği düşünülüyor ise bu konu öncelikle planlama ve kentsel tasarım ölçeğinde tartışılması gereken bir konu olmalıdır.

Konak Meydanı/Alanı’nın statüsü ve teknik altyapı;

Konak Meydanında/Alanının da karar süreçlerini etkileyecek farklı statüler ve teknik alt yapılar bulunmaktadır. İBŞB Hizmet Binasının da yer aldığı Konak Meydanı/Alanı, Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulunca Tarihi Sit Alanı olarak tescil edilmiş koruma statüsü bulunan bir alandır. Bu nedenle gündem olan Bina ve meydan hakkında ancak Koruma Amaçlı İmar Planı kapsamında karar ve öneriler geliştirilebilir.

Alanın bir bölümü Kıyı Kenar Çizgisi içinde kalmaktadır. Kıyı Kanunu ve uygulama yönetmeliğinin kısıtları etüd edilmelidir.

Alandan İzmir Metrosu hattı geçmekte, metronun Konak İstasyonu ve eklentileri yer almaktadır. İzmir Büyük Kanal Sisteminin ana kolektörü de alanın batı kesiminden geçmektedir.

Sonuç ve önerilerim;

-İBŞB Ana Hizmet Binası kentin 20.yüzyıl modern mimarlık eseri olarak bir kültür mirasıdır. Bütün karar ve önermelerin, araştırmaların bu temel değer esas alınarak yapılması.

-İTÜ Afet Yönetimi Enstitüsü inşaat mühendisi üyeleri tarafından hazırlanmış olan teknik raporun, aynı üniversiteden modern mimarlık mirası konusunda uzman mimar üyeler ve statik b.a. müellifinin de katılımı ile güncellenmesi.

-İBŞB Ana Hizmet Binası işlevinin bölgeye olan iktisadi etkisinin araştırılması, (bu öneri diğer kamu hizmeti binaları için de geçerlidir.)

-Bütün bu çalışmalar ve araştırmalar yapılıp alınacak sonuçlara göre İBŞB Binasının geleceği hakkında karar verilmesi gerekir.

-Yine de deprem riski kapsamında teknik olarak mutlaka yıkılması sonucu çıkarsa, bu kez konunun tek bina ölçeğinde ve sembolik bir bina olarak (salt İBŞB Hizmet Binası ölçeğinde) değil, yukarıda özetlemeye çalıştığım değerlerin ve araştırmaların sonuçlarını gözetecek Koruma Amaçlı İmar Planı ve alanın bütününü kapsayan bir kentsel tasarım proğramı ölçeğinde ele alınması, buna göre karar üretilmesi gerekir.

-Son olarak, mimarlar odası başkanlığı yapmış birisi olarak, teknik raporların da görüşüldüğü bu kurula ilgili meslek odalarının (inşaat mühendisleri, mimarlar ve şehir plancıları odalarının) çağrılmamış, katılmamış olmasının çok önemli bir eksiklik olduğunu belirtiyorum.