GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
8 Nisan 2023 Cumartesi 08:51

DP İzmir’in Başkanı Faralyalı’dan ‘tarihsel’ gönderme: Tek parti iktidarına son verdik, yine son vereceğiz!

Demokrat Parti İzmir İl Başkanı Serdar Faralyalı, DP’nin 14 Mayıs 1950 seçimlerinde CHP’nin tek parti iktidarına son verdiğini belirten Faralyalı, “Tek parti iktidarını sona erdirdik. Partilerin il başkanlarının vali gibi olduğu sistemde değişimde DP rol oynadı. Demokrasi için kazanılan 14 Mayıs mücadelesinin sembolik önemini de şu an taşımaktayız. Çok garip... Bir Fenerbahçe’nin Galatasaray bayrağını alıp bende başka kimse Galatasaraylı olamaz demesi gibi. Bir çocuğun ana babasını öldürüp bana acıyın ben yetimim demesine benziyor Erdoğan’ın yaptığı" dedi.

EGEDESONSÖZ- Demokrat Parti İzmir İl Başkanı Serdar Faralyalı, SonSöz TV’de katıldığı programda Gazeteci-Yazar Muhittin Akbel’in sorularını yanıtladı.

DEMOKRAT PARTİ’NİN MİSYON TOPLUMSAL MUTABAKATTIR
Demokrat Parti’nin tarihsel bir misyonunun olduğunu ve bu misyonun kutuplaşmaya karşı bir siyaset hattı olduğunu belirten Faralyalı, “DP, ortak toplumsal mutabakatın temsilcisi bir partidir. Türk-Kürt, dindar-laik kesitleri arasında Türkiye sıkıştırıldı. Erdoğan’ın tercihleri ile bir ötekileştirme ve kutuplaştırma siyaseti olarak bu benimsendi. Bunun ülkeye zararı oldu. Kutuplaşmayı nasıl aşarız diye düşünüldüğünde DP’nin tarihsel çizgisi topluma bir öneri getiriyor. Öncelik insanın hangi ana babadan, hangi coğrafyadan doğduğu değildir. Öncelik serbest piyasa içinde bir vatandaş kendi emeği ve sermayesi ile yatırım yaptığında kazanabiliyor mu, kazanabildiğini yeniden yatırıma çevirebiliyor mu, rekabet adaletli mi, girişim serbest mi, bürokrasi buna destekli mi gibi parametreler var. Hukukun üstünlüğünün, bağımsız yargının, muasır medeniyetler hedefine uygun biçimde AB üyeliğini önceleyen bir çizgi benim görüşüm. Kutuplaşmayı aşmanın formülü de bu…”

SİYASETTE HAKSIZ REKABET VAR
Siyasette haksız rekabet olduğunu kaydeden Faralyalı, “Siyasetin pratiğinde bazı gerçekleri göz ardı etmemek lazım. Haksız rekabet var siyasette. Örneğini vereyim. 2023 bütçesinde siyasi partilere 4,5 milyar TL hazine yardımı yapılıyor. Tek başına AK Parti 1,9 milyar TL, CHP 1,1 Milyar TL, MHP, HDP, İyi Parti 500’er milyon TL civarında yardım alıyor. Buna bakıldığında bir anda ekonomik gücü olan ve hazineden para alan partiler var. Bir de üyelerinin rızkı ile kendi yağı ile kavrulan partiler var. Bizim partililerimiz partiyi ayakta tutmak için elinden geleni yaptılar, yapmaktalar. Bu şartlarda ideolojimizin meşru temsilcilisi olduğumuz için üyelerimiz ve biz siyasette çabalıyoruz. Siyasette adil rekabetin önünde duran engeller var. Seçim barajı, hazine yardımı gibi konuları daha adil bir hale getirirsek siyasete ehil insanlar daha fazla özgüvenle çalışabilir ve siyasete katılım artabilir. Her alanda dünya çapında insanımız var. Bu insanlar siyasete girmeyi tercih etmiyor. Kariyerimi bırakıp cebimdeki parayı harcayacağım, ailemden uzak kalacağım diyor insanlar. Adil bir rekabet ortamı yoksa da bu insanlar rekabete girmezler. Seçim barajına bakın. Eğer partiniz yüzde 10’u geçme ihtimalini koymuyorsa oyunuz yüzde 0’a çakılıyor. Ya da yakınsanız baraj üstüne ittiriyor. 2002-2007 seçimlerinde seçmenler baktılar ki biz barajı aşamıyoruz, kazanan taraftan olmak istediler ve başka partilere oy verdiler. Biz bunun mağduru olduk. Bu seçimi ittifakla kazanırsak baraj yüzde 3’e inecek” şeklinde konuştu.

ORTAK LİSTE EN AKILCI YOL
Ortak liste konusunda değerlendirme yapan İl Başkanı Faralyalı, “2018 seçimlerinde Millet İttifakı ittifak olarak seçimlere girince 30 vekil fazladan çıkardı. Bunu gören iktidar seçim sistemini değiştirdi. Geçen seçimle bu seçim arasındaki temel fark geçen seçimlerde ittifaka giren partilerin hangisi oy alırsa alsın ittifakın oy kumbarasına dahil oluyordu. Yani ben 1 oy dahi alsam CHP’ye, iki oy alsam İYİ Parti’ye yarıyordu. Bu ortaklıktan herkes istifade ediyordu. Bundan dolayı ittifaka yaradı. Şimdi ise oyların aynı kumbarayı atılmasını engelledi. Birini aldığı oy şu an öbürüne yaramıyor. Bizim cephemizden listeleri birleştirmek lazım ki oylara faydamız olsun dendi. 2018 seçimlerinde İzmir 2. Bölge’de CHP 7’şer vekil çıkarmış, vekil başına 88 bin oy almış. İYİ Parti 160 bine 1 vekil çıkarmış. Aynı sayıda vekil için bir parti iki kat oy almak durumunda kalmış. AK Parti vekil başına 105 bin 607 oy almış. Bunlar bize diyor ki aynı oyu da alsak aynı sayıda vekil çıkaramıyoruz. Bu seneki sistemde muhalefetin TBMM’de çoğunluğu sağlayabilmesi için ortak liste en akılcı yol… Tabi ki siyaset bu. Aklın gerektirdiği karşı hamle iktidarın, yasal düzenlemeyle birbirinden ayırmaya çalıştığı ittifak oylarını yeniden birleştirmek en makulu... Fakat siyasetin pratikte zorlukları var. Ortak liste yapmak konusunda gayet doğal olarak parti içlerinde yıllarca kendi teşkilatında görev ve yer almış insanlar, milletvekili adaylığında üst sıralarda kendilerine yer arıyorlar tabii. Dolayısıyla ortak liste yapıldığı vakit bir parti belki de başka bir partinin adayını kendi teşkilatındaki çalışanın üzerinde konumlandırmak zorunda kalacak. Bu da parti içerisinde bir huzursuzluk yaratabilir. İzmir’den ise 30’dan fazla aday adayı başvuru aldık” dedi.

Seçimin Cumhuriyetin en kritik seçimi olduğunu söyleyen Faralyalı, dünyanın gözünün Türkiye’ye döndüğünü de ekleyerek “2023’teki dünyanın en önemli seçimi bu. Dünya konjektüründe bloklar halinde rekabet var. Batı İttifakı var ve biz yıllarca batı bloğundaydık. Coğrafi sebeple Rusya’nın ve İran’ın komşuları olduğumuz için de aramızdaki ilişkileri hep iyi tutmayı tercih ettik. Bloklar arası rekabet arttı ve iki blok arasında kaldık. Dünyayı da çok ilgilendiriyor bu seçim. İktidarın tercihi batı bloğundan ayrılınması yönünde olduğu görülüyor. Bakıldığında bu yanlış. Adalet, demokrasi, refah, tıptaki teknoloji nerelerde var dediğiniz de batı ittifakı çok önde… Coğrafi konum, ithalat-ihracat açısından bakıldığında hala batı iyi bir tercih” şeklinde konuştu.

1950’DE DP, TEK PARTİ İKTİDARINA SON VERDİ
14 Mayıs 1950 Seçimleri’nde Demokrat Parti’nin CHP’nin tek parti dönemine son verdiğini kaydeden Faralyalı, benzer bir misyonu bu seçimde taşıdıklarını kaydetti. Faralyalı, “Batı’daki demokrasi, insan hakları, hukuk, serbest piyasa gibi ölçüleri Türkiye’de uygulamak istemiyor Erdoğan… Hukuka, adalete, ekonomiye daha fazla müdahale ve kısıtlamaların olduğu bir dönem yaşıyoruz. Demokrasi adına alarm veren bir durumdayız. Erdoğan’ın başlı başına adaylığı dahi ortada… Bir kişi iki kere aday olabilir deniyor. Bu normalde herkese eşit uygulaması gereken yapının tamamen iktidar uhdesine geçtiğini ve adalet için çalışmadığını gösteriyor. 14 Mayıs 1950’de seçimlere giderken değiştirmek istediğimiz yapı buydu. Tek parti iktidarını sona erdirdik. Partilerin il başkanlarının vali gibi olduğu sistemde değişimde DP rol oynadı. Demokrasi için kazanılan 14 Mayıs mücadelesinin sembolik önemini de şu an taşımaktayız. Çok garip... Bir Fenerbahçe’nin Galatasaray bayrağını alıp bende başka kimse Galatasaraylı olamaz demesi gibi. Bir çocuğun ana babasını öldürüp bana acıyın ben yetimim demesine benziyor Erdoğan’ın yaptığı. Onların savunması bu ve akıl alır gibi değil. Bu kutuplaşma çabalarına rağmen farklı düşüncelerdeki partilerin bir araya geldiğini düşünürsek Millet İttifakı bir adın önde olduğunu görüyorum” ifadelerini kullandı.

YEREL SEÇİMDE ADAY OLMAK İSTERİM
Yerel seçimlere de vurgu yapan Faralyalı, gönlünden adaylık geçtiğini de kaydederek “Bu seçimlerde değişim içi Millet İttifakı’nın kazanması için elimden gelen katkıyı sağlamayı düşünüyorum. Her siyasetçi bir yarışa girmek ister. Belediye başkanı, vekil olmak ister. Bu uzun maraton. Bu maçta takımda sahaya çıkıp çıkmamak nemli değil Bu bir milli takım her takım oyuncu olacak. Bu seçimleri atlatınca yerel seçimler var. Orada da çalışmamız olacak. Açıkçası orada aday olmak çok isterim” açıklamasını yaptı.

Seçmenin yüzünü muhalefete döndüğünü kaydeden Faralyalı, “Seçmenler kötü yönetimleri değerlendirme testine tabi tutar. Bu hükümet bundan çok rahatsız... Attığı her adım demokrasiden geriye gitmemize yol açıyor. 3 hafta önce İzmir İktisat Kongresi toplantısı yapıldı. Kıymetli bir toplantıydı. Hepsinin hem fikir olduğu konu pahalılık, enflasyon, işsizlik dahil ekonomik sorunun temelinde siyaset hataları var. Öz ellikle hukuksuzluk ve adaletsizlik var. Türkiye bir tarafta devletten geçinen insanlar var, bir de parasını sermayesi ile alınteri ile piyasadan kazanmaya çalışanlar var. İkinci taraftaki insanlar muhalefete yüzünü dönmüş durumda. Kötü tercihler yüzünden gelirlerinin düştüğünü gördükleri için normal hayatın akışından yani seçmen iradesi adil ve özgür biçimde yapılırsa beklenenden daha ötesinde bir oy çıkabilir” dedi.

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanı dayı olarak seçimlere girmesinin Erdoğan’a yarayacağını söyleyen Faralyalı şunları dedi:

“Hem İnce hem de ona destek verenleri anlayabiliyorum. Yüzde 50+1 bize dayatılan sistem. Ya onu ya bunu seç deniyor. Bazı insanlar der ki ben ikisinden de haz etmiyorum. Bu sonuna kadar hak ve meşru. Tarihsel örneklerden ders almalıyız. 2000’de ABD seçimlerinin sonucun 537 oy fark tayin etti. Bush 537 oy fazla aldığından başkanlığı kazandı. Demokrat Parti’yi yeterince solda bulmayan Raf Needar daha radikal söylemlerde bulundu ve seçimi kaybettirdi. Bush kazanınca ne yaptı? Irak ve Afganistan savaşlarında 2,5 milyon insan öldü. Bush vergi indirimine gitti ve en zengin şirketlere vergi indirimi yaptı. En fakir insanlar sağlık sisteminden yararlanamadı. Kendi ayağına kurşun sıktılar. İnce, Kılıçdaroğlu’nu beğenmediği için aday oluyor ve seçmenden oy alıyor. Ama Erdoğan’a bu iş yarıyorsa kendi amacına aykırı iş yapar. Tarihi tecrübelere de bakmak gerekir. Erdoğan siyaset sahnesine belediye seçimleri ile çıktı. 4 parti birbirine yakın oy aldığı için aradan geldi. 2002 seçimlerinde baraj yüzde 7 olsaydı 3 parti daha meclise giriyordu. Böyle olunca AK Parti tek başına iktidar oldu. Tarihi tecrübe ortada… Belki de ilk tercihimiz olmuyorsa ikinci tercihe yönelinmeli. Kimsenin o tercihine saygısızlık etmem ama İnce’yi destekleyen insanların amacına hizmet etmez bu durum”