GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ekonomi
1 Aralık 2022 Perşembe 08:47

DİSK Ege Bölge’nin başkanı Sarı’dan çağrı: Asgari ücret 13 bin TL olmalı!

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, asgari ücrete gelecek zam ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu. Başkan Sarı açıklamasında “şu anki ekonomik koşullarda asgari ücret en az 13 bin TL olmalıdır” dedi.

Diren ÇELİK/ EGEDESONSÖZ- Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2023 yılında uygulanacak ücreti belirlemek için Aralık ayında bir dizi toplantı gerçekleştirecek. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay ve TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol'un katılımıyla Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışma takviminin belirlenmesine ilişkin ilk toplantı bugün yapılacak.

İşçi, işveren ve hükümetten oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu milyonları etkileyecek asgari ücret zammı toplantılarını Aralık ayında düzenleyecek. Asgari ücret Temmuz zammı döneminde 5.500 TL olarak belirlenmişti.

DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, 2023 yılı asgari ücret değerlendirmesi yaptı. Asgari ücretli bir toplum yaratılmak istendiğini söyleyen Sarı, geçinemeyen kesimlerin intihara yöneldiğini bunun da sosyal bir cinayet anlamına geldiğini aktardı.

TÜM TARAFLARIN OLMASI GEREKİR
Egedesonsöz’e konuşan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı kendi sendikalarının da pazarlık masasına çağrılması gerektiğini ifade ederek, “Aralık ayının ilk haftası, konfederasyonumuz DİSK, kamuoyunun beklentisi doğrultusunda akademisyenlerimizin hazırlamış olduğu asgari ücreti kamuoyuyla paylaşacağız. Bütün ücretler asgari ücret düzeyine çekilerek aslında Türkiye’deki çalışan işçilerin, emekçilerin hatta emeklilerin yaşam standartlarıyla ilgili hükümetin pek de iç açıcı yaklaşmadığını görüyoruz. Asgari Ücret Komisyonunda tüm tarafların yan yana gelerek kararın verilmesi gerekirken, sadece TİSK, Bakanlık ve Türk İş’in yer aldığı bir asgari ücret komisyonu toplantısının tüm kesimlerinin taleplerinin yerine getirilecek bir komisyon olmadığını da ifade ediyoruz” dedi.

ASGARİ ÜCRET 13 BİN TL’YE YÜKSELMELİ
Artan enflasyon ve alım gücündeki zorluklara dikkat çeken Başkan Sarı, asgari ücrete verilecek zam ile ilgili olarak “şu anki ekonomik koşullarda asgari ücret en az 13 bin TL olmalıdır” ifadelerini kullandı.

HESAPLAMAYI OCAK ZAMMI ÜCRETİ ÜZERİNDEN YAPIP YÜZDE 95’LİK ARTIŞ YAPABİLİRLER
Gelecek zam ile ilgili öngörülerini açıklayan Başkan Memiş Sarı, “Haziran ayında yeniden asgari ücret komisyonu toplandı ve bir iyileştirme yapıldı. Asgari ücret 5 bin 500 TL’ye gelmişti. Doğal olarak 5 bin 500 TL’ye gelen asgari ücretteki iyileştirme göz ardı edilmesi gerekir. Çünkü 4 bin 250 ile başlayan 1 Ocak ayındaki asgari ücret var. 31 Aralık itibariyle enflasyon şu an yüzde 85… İleriki tarihlerde de 2 aylık enflasyon rakamlarının ortalama 5’er puan ya da 4’er puan olarak hesap yapıldığında yüzde 90-95’lere geleceği tahmin ediliyor. Ancak hesap Ocak zammı üzerinden yapılır. Bunun üzerine milli gelirdeki refah payı da ilave edilerek ortalama bir 10 puan da katılarak 8 bin 500 liralık bir rakama ulaşabilir. Ama bunun refah seviyesine getirecek bir rakam olmadığını söylüyoruz. İnsanca yaşamak için yeterli bir rakam değil. Önümüzdeki hafta konfederasyonumuzun akademisyenlerle belirleyeceği bir rakam olacak” açıklamasını yaptı.

ASGARİ ÜCRET KOMİSYONU 3 AYDA 1 TOPLANMALI
Türkiye’deki ekonomik durum sebebiyle asgari ücret komisyonunun yılda en az 3 kere toplanması gerektiğini söyeyen Başkan Memiş Sarı, “Ekonomik durumun gidişatının bu kadar kötü olduğu dönemlerde, asgari ücret komisyonunun sadece yılda bir kez toplanarak değil, ortalama her 3 ayda bir toplanarak gidişata göre asgari ücretin belirlenmesi gerekiyor. Eğer ülkede enflasyon artmıyorsa, o zaman, asgari ücrete zam yapmayabilirler. Eğer enflasyon artıyor ve alım gücü gıda fiyatlarındaki rakamlar büyüyorsa her 3 ayda bir asgari ücret üzerinden artışlar sağlanabilir. Bu Avrupa’da yapılıyor. Bu mümkün. Türkiye'de bunun yapılmasının önünde hiçbir engel yok. Hükümet, 4 bin 250 TL’yi açıkladığında iyi hatırlayın ‘biz asgari ücrete yüzde 50 zam yaptık’ demişlerdi ve son 20 yılın en yüksek artışını yaptık demişlerdi. Aradan daha asgari ücret vatandaşların eline geçmeden 2 buçuk ay sonra asgari ücret eridi, ortadan kalktı ve daha insanların eline geçmeden asgari ücretli tekrar tartışılır hale geldi” şeklinde konuştu.

ÇALIŞANLARIN YÜZDE 55’İ ASGARİ ÜCRETLİ
Uygulanan ücret politikasının toplumu olumsuz etkilediğini kaydeden Sarı, “Doğal olarak gıda enflasyonundaki artışları durduramadığımız, ülkedeki temel ihtiyaçların fiyatlarının bu kadar yükseldiği bir dönemde siz asgari ücreti yılda bir defa da belirlediğinizde insanlara yaşamı değil, açlığı ve yoksulluğu dayatıyorsunuz.  Bu toplumdaki çalışanların, emekliler de başta olmak üzere, sosyal cinayete kurban edilmesi anlamına geliyor. Üniversiteli gençler, işsiz gençler ve buna benzer birçok alandaki insanlar intiharın eşiğine geliyor. İntihar ediyor. İntihar eden insanların vebalini kim ödeyecek? İşsizlikten dolayı intihar ediyor, yaşayamadığı için geçinemediği için, çalışıp yetiştiremediği için intihar ediyor. Asgari ücret politikası, bir ülkedeki insanların refah seviyesini belirler ve bu çalışanların yüzde 55’i asgari ücret olarak belirlenmez. Tüm Avrupa ülkelerinde asgari ücret çalışanların sadece yüzde 5’ine tekabül ederken Türkiye’de yüzde 55'ine tekabül ediyor. Dolayısıyla asgari ücretli bir toplum yaratmış oluyorlar” açıklamasını yaptı.

Sendika Başkanı Sarı şunları söyledi:

“Asgari ücretli bir toplum yarattığını da bütün ücretler asgari ücret düzeyine gelmiş oluyor ki bu da yaşam standartları kötüleşen Türkiyeli işçilerin, Türk işçilerin bu ülkede çalışan emek harcayan, alın teri döken insanların yaşamlarını yaşanmaz hale çekilmez hale getirip intihara kadar intiharlara ve intihar cinayetlerine kadar sürüklüyorsunuz. Bu da sosyal cinayettir. doğal olarak asgari ücret belirlenirken, ülkedeki milli gelirden ve refah payından mutlaka katkı sunulmalı. Çünkü milli gelir sadece 3-5 patronun 3-5 çeteleşmiş müteahhittin payı değildir. Bu ülkede alın teri döken emek harcamış, emekli olan çalışan tüm insanların çalışmasından elde edilen bir milli gelirdir. Milli gelirin 3-5 kişiye değil, toplumun geneline eşit ve adil bir şekilde dağıtılması gerekir.

Toplumumuzun bir yarası haline gelmiş bu hikâye her asgari ücret döneminde nasıl her Kurban Bayramı döneminde işte kurban nasıl kesilir diye bir propaganda başlar ya işte nasıl kaldırılmalıdır derler sanki herkes kurban kesiyor, herkes alıyor. Bütün televizyon kanallarında bu programlar gösterdi işte kurban böyle kesilmeli böyle bitirilmeli ve sair her asgari ücret döneminde de toplumun yarası olan bu konuda hemen tehdit ve bir algı ortaya atılıyor. Diyorlar ki asgari ücret yükselirse iş çıkayım mı başlar ve kardeşim tamam asgari ücreti yükseltmeyin. Biz bütün işçileri sokağa çekelim, fabrikalarda çalışmasınlar, iş yerlerinde çalışmasınlar.

GELİR ADALETİNDEKİ EŞİTLİK SAĞLANMALI
İşçilerin, emekçilerin emeği olmadan, gücü olmadan onların birikimi olmadan, hangi fabrika üretebilecek, kim, nasıl hizmet götürecek? Ünlü bir marka üreten fabrikadan örnek verelim, İşçilerin, emekçilerin alın teri olmadan gücü olmadan çalışması olmadan üretemezler. İşçilere ve emekçilere ihtiyaçları vardır, bazı yerlerde bu kısıtlamaya gidebilirler ama ben bunun insanlara tehdit olarak kullanıldığını ve işçilerin üzerinde bir baskı yaratılmak için kullanıldığını düşünüyorum. Patronlar pandemi öncesi ve sonrası yeterince teşvik aldılar. Artık patronlar kâr hırsından biraz fedakârlık yapıp her sene yüzde 10, yüzde 20 büyüme yerine biraz daha büyümeyi küçülterek gelir adaletindeki eşitliği sağlamak zorundadır diye düşünüyorum.