Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - Türkiye'de son yıllarda yaşanan ve pandeminin etkisini göstermesi ile şiddetlenen ekonomik dalgalanma her geçen gün yeni tartışmalara neden oluyor.
Muhalefet ve iktidar partisi arasında sık sık gerilime neden olan, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gündeminde sıklıkla yer bulan ve parti genel başkanlarının konuşmalarındaki ilk sırada yer alan ekonomik durum için ekonomistler de uyarılarda bulunmaya devam ediyor.
Son dönemde sosyal medyada paylaşılan 'seri numaraları peş peşe olan banknotlar' ile ilgili yaşanan endişeyi Ege'de Son Söz'e değerlendiren Ekonomist Uğur Civelek, "Duyduklarınızı çok dikkate almayın. Kağıt para yıpranır ve yıpranınca yine basarsınız. Basılmasındaki taze banknot kesinlikle karşılıksız para basıldığı, işin kötüye gittiği anlamına gelmeyebilir. Görsel bakış, yeterli değildir kanaat oluşturmak için. Ancak şuraya bakmanız lazım; Merkez Bankası'nın hamleleri… Burada para politikası gevşetiliyor mu? Parasal genişlemenin karşılığında ne var? Bu tarafa baktığınızda, şu anki küresel konjonktür ile ne kadar uyumlu olduğu... Tartışmalı parasal genişlemeye gidiyor Türkiye" diye konuştu.
ARZ TALEP VE BORÇLANMA DENGESİNİ BOZAR
Türkiye Merkez Bankası eliyle yürütülen para politikasını eleştiren Civelek, "Enflasyon kuzeye giderken faizler 14'de tutuluyor. Tasarrufçu cezalandırılıyor. Bunun bir takım sonuçları var... Bunlar neyle ilgili? TL'ye güvensizlik ile ilgili... Bu durum arz talep ve borçlanma dengesini bozar. Bu bozulmayı kim telafi ediyor? Merkez Bankası… Kamu bankaları aracılığı ile korkunç bir parasal genişleme var. Krediler de genişliyor. Merkez Bankası kredilendirme işlemine girmezdi. Ancak şu an 150 milyar krediden bahsediyorlar. Bu parasal genişlemedir. Bu kredi genişlemesine teşviktir, enflasyonisttir... Bunu gösterip parasal bollaşmayı, taze banknotları söylerseniz o zaman anlamlı olur" dedi.
MERKEZ BANKASI İTİBARINI BOZUK PARA GİBİ HARCARKEN…
Yaşanan ekonomik dalgalanmanın ne kadar süreceği ve sonucunun nereye gideceği yönündeki soruya da 'engellenemez' diyerek yanıt veren Civelek, "Enflasyon ateşi yükselirken, tüketici güveni dipteyken, parasal genişlemeyi Merkez Bankası eliyle yapmak ve negatif faizi yeni rekorlara taşımak intihardır, Merkez Bankası'nın itibarını tüketmesidir. Merkez Bankası itibarını bozuk para gibi harcarken, paranın değerini, enflasyonun patlamasını engelleyemezsiniz, sürekli taze banknot görürsünüz etrafta. Bunlar yıpranan paraların telafisi için değil, başka bir şey için olur" diye konuştu.
TL'DEKİ GÜVENSİZLİĞİ YENİ REKORLARA TAŞIR
Sürecin Türk Lirası'ndan kaçışı hızlandıracağını belirten Civelek, "Bu sürecin sonu TL'den kaçışı hızlandırır, TL'deki güvensizliği yeni rekorlara taşır. Bu hazinenin sırtındaki kur farkı yükünü taşınamaz seviyeye çıkarır, Merkez Bankası ile kurun tutulabilmesini olanaksızlaştırır. Bu bindiğiniz dalı kesmektir" dedi.
BU KABUL EDİLEBİLİR BİR ŞEY OLAMAZ
Muhalefet partilerinin 'ekonomi düzelebilir' yönündeki açıklamalarının ne kadar gerçekçi olduğu ve sürecin ne kadar sürede düzeltebileceği yönünde de konuşan Civelek, "Şu an muhalefet ekonomik söylem oluşturmaya çalışıyor. Bunun için de kendisi ne yapacak? Bu söylemeleri ile iktidarı eleştirmeleri arasında bir kopukluk var. Şu anda Türkiye'nin durumu, yapılanlar, yaşam standardını çökertecek birkaç yıl boyunca. Bu olasılığın ortadan kaldırılması artık mümkün değil. Bu Türkiye'de iktidardan da siyasetten de uzaklaşmayı tetikleyebilir. Türkiye bir kaosa gidiyor. Bu bankacılık sistemi için de oldukça kötü. İnsanlar giderek daha fazla çaresizleşecek ve nüfus içindeki payları artacak. Türkiye yönetilemez bir ülke olmaya doğru koşuyor. Bunun çözümü kesinlikle parasal ekonomideki genişleme değil. Ancak iktidar bunu yapıyor. Bu Türkiye'ye yapılacak en büyük ihanettir. İktidarı koruyabilmek için her şeyden vazgeçiyorlar. Bu kabul edilebilir bir şey olamaz" diye konuştu.
Civelek, Türkiye'nin nasıl düzelebileceği hakkında da, "Türkiye çok sorunludur. Halkın desteği olmadan çözüm yoktur. Halkı aldatarak bulunabilecek çözüm de yoktur. İktidar ve muhalefete verilecek yanıt budur" dedi.