GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
7 Mayıs 2023 Pazar 09:54

CHP'li Sındır, Cumhur İttifakı’nı eleştirdi ‘parlamenter sistem’i anlattı: Tek değil ortak akıl!

Parlamenter sistemin önemine vurgu yaparak olası Millet İttifakı’ndaki yönetim biçimleri hakkında bilgi veren Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır “Tek aklın değil ortak aklın egemen olduğu bir yönetim anlayışını öne çıkarmak istiyoruz ve bunun gereği olan demokrasinin kurum ve kuruluşlarıyla gerçek anlamda ekonomik-kurum ve kuruluşları sosyal-kurum ve kuruluşlarıyla gerçek anlamda halkın iktidarı olmak için yola çıktık” ifadelerini kullandı.

EGEDESONSÖZ - Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, Sonsöz TV’nin konuğu oldu. Gazeteci Fatih Yapar’ın sorularını yanıtlayan Sındır, seçim ve gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Genel seçimlerde Millet İttifakı’nın iktidara gelmesi durumunda ortak aklın egemen olacağını belirten Sındır,“Türkiye’nin artık bu iktidar döneminde özellikle cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişten sonraki bir kişinin iki dudağın arasında, aklında, zihninde ve onu ikna edenlerin sonucunda verdiği kararlar sonucunda yönetilmek istemiyoruz. Tek aklın değil ortak aklın egemen olduğu bir yönetim anlayışını öne çıkarmak istiyoruz ve bunun gereği olan demokrasinin kurum ve kuruluşlarıyla gerçek anlamda ekonomik-kurum ve kuruluşları sosyal-kurum ve kuruluşlarıyla gerçek anlamda halkın iktidarı olmak için yola çıktık” ifadelerini kullandı.

SEÇİMİ AÇIK ARA KAZANACAĞIZ
Ellerinde anket sonuçlarının olduğunu belirten Sındır, seçimi açık ara ile kazanacaklarını vurgularken“anket sonuçları elimizde… Cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakı’nın adayı Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçimi kazanacağını açık ara önde alacağını gösteriyor. Kimi anketler bunun açık ara değil burun buruna olduğunu söylüyor ama bir sıkıntı yok. Birinci tur mu olacak ikinci tur mu olacak tartışması var. Ben onun birinci turda sonuçlanacağını düşünüyorum. Şu anki seçimleri düşündüğümüzde, değerlendirdiğimizde 14 Mayıs’ta olacak seçimlerin birinci turda olacağını düşünüyorum. Aynı zamanda inancım saha çalışmalarında gördüğümüz halkın heyecanı ve umudunun bir göstergesi. Milletvekili seçimlerinde esas benim bazı tereddütlerimiz var. Bizim bu seçimde Millet İttifakı olarak 360’ın üzerinde milletvekili çıkarmamız lazım. Tek adam rejimi dediğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini değiştirmek, dönüştürebilmeni şartı olan anayasa değişikliğinin referanduma en azından taşınabilmesi için bu konuda en azından rıza gösteren bu konuda olumlu yaklaşan siyasi en az 360 milletvekilinin çıkması lazım. Aksi takdirde bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi anayasa değişikliği yapılamadan bu dönemde devam eder. Bir dönemin daha Türkiye’nin tahammülü olmadığını düşünüyorum” diye konuştu.

ANAYASAYI DEĞİŞTİRMEMİZ LAZIM
Sistem değişikliğinin kaçınılmaz olduğunu söyleyen Sındır, “Anayasa değişikliği şart… Cumhurbaşkanının aynı zamanda bir partinin genel başkanı statüsüyle partili cumhurbaşkanlığının ve yasama yürütme ve yargıdaki kuvvetler ayrılığı yerine yürütmenin hem yargı üzerinde hem de yasama üzerindeki nüfusunun ortadan kaldırılması lazım. Gerçek anlamda demokratik bir rejimin oluşabilmesi için parlamenter güçlendirilmiş nitelikli parlamenter güçlendirilmiş sisteme Türkiye’nin dönmesi lazım. Bunun için anayasanın değiştirilmesi lazım” dedi.

REFERANDUMA GÖTÜRME ŞANSI KALMIYOR
Sistem değişikliğinin iki türlü olabileceğini vurgulayan Sındır, “Bu iki şekilde olur; Birincisi mecliste karar alırsın onun için 400 milletvekili gerekiyor, 400 milletvekili getirilecek anayasa değişikliği kanunun mecliste evet derse anayasayı referanduma getirmeden, halka sormadan Büyük Millet Meclisi’nde değiştirme şansın var. 400’ü bulmadın 360 gerekiyor ki halk oyuna, referanduma götürebilesin . 360 milletvekiline kavuşmamız gerekiyor. 360’ın altında kalırsa referanduma götürme şansı kalmıyor. Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu demokrasi adına, adalet adına, özgürlükler adına, temel hak ve özgürlükler adına, bunların da bir sonucu olarak, ekonomik çöküntü, krizler, yoksulluk, sefalet, açlık bütün bunların temelinde Türkiye’nin yanlış bir yönetim biçimine, tek adama her şeyin bağlanmış olmasından kaynaklandığını da söylemek mümkün” ifadelerini kullandı.

BÜYÜK BİR ENGEL TEŞKİL EDİYOR
İttifak sisteminin mecburiyetini vurgulayan Sındır, “bu rejim Türkiye’de demokrasinin önünü tıkayan en önemli nedenlerden bir tanesi. Şu anda Türkiye’de bir ittifak mecburiyeti geldi. Siyasi partiler seçimden önce bir araya gelmek zorunda. Koalisyondan farkı, seçim sonrası koalisyonlar değil, seçim öncesi ittifaklarla seçimi alma çabası. Bu da ülkeyi kutuplaştırıyor. Her siyasi parti kendi siyasi görüşüyle, kendi ideolojisiyle, kendi dünyaya bakışıyla seçmenden oy talep edebiliyor olması lazım. Bu konuda bir feragatta, bulunalım seçimi alalım ittifakı. Sonuç olarak siyasi partilerin özgür hareketi ve davranışının önünde büyük bir engel teşkil ediyor.  En başta bu sistemin daha seçime gitmeden ittifak kurulması zorunluluğu Türkiye’de iki kutuplu ve bunu da özellikle yürütme erkine sahip olanların maddi ve manevi gücünün seçime gidiyor olması… Türkiye’de demokrasi üzerindeki en önemli, en ciddi sorunlardan bir tanesi. Türkiye’de kutuplaştırmayı derinleştirici söylemler, barajın yüksek olması partilerin ittifaka girme zorunluluğunu hissetmesi ve ittifaklar nedeniyle de kutuplaşan bir zemine taşınıyor. Biz 85 milyonun hükümeti olacağız, biz  bir iktidara geldiğimizde insanları kutuplaştıran değil birleştiren, insanlar arasında toplumsal barışı sağlayacak, sevgiyi, saygıyı birleştirecek, birbirimizi farklı siyasi görüşler de farklı kimliklerde hangi inanç kimliğinde olursak olun birbirimze sarılacak ve millet olmanın mutluluğunu yaşayacağız. Bizim vaadimiz budur diyor olmasının altındaki neden bugünkü siyasal iktidarın Türkiye’yi bugün “Benden olmayan terörist, benden olmayan darbeci, benden olmayan PKK’lı” anlayışından uzaklaştırmak en temel amacımız” diye konuştu.

HÜKÜMETİN PROPAGANDA UNSURUNA DÖNÜŞÜYOR OLMASI RAHATSIZ EDİCİ
Muhalefet ve iktidar arasında sık sık tartışmaya neden olan yerlilik ve millilik konusuna da değinen Sındır, “Bir kere şunu söyleyeyim, bu ülkede yüksek teknoloji anlamında veya milli, yerli ülkemizin menfaati ve çıkarlarına; ülkemizi bu ekonomik çöküntüden çıkarmaya dair yapılan ne varsa saygıyla karşılarız, kutlarız, gurur duyarız. Savunma sanayisine yönelik yapılan işler Türkiye’nin gerçekten gurur duyacağı şeyler. İHA’lar olsun, insansız araçlar, uçaklar, gemiler olsun bunu kendi teknolojimizle kendi değerlerimizle, kendi insan kaynaklarımızla yapıyor olmanın ve gençleri de savunma sanayi de değil yalnızca teknolojik alanda, yapay zekada, çip üretiminde biz Millet İttifakı olarak Türkiye’nin daha ileriye gitmesi için politikalarımız var. Türkiye’nin bugün yapılanlara tabi ki bir teşekkürü var.  Atatürk Havalimanı’nda bu TEKNOFEST’ler yapılmayacak bunlar bizi engelleyecek gibi korku içerisinde girmiş bazı üretici firmalar, hiç bunlara takılmasınlar. Orayı bir Araştırma ve Uzay Merkezi’ne dönüştürmek amacımız ve havalimanın faaliyetlerinin bu anlamda sürdürülmesini de sağlamak amacındayız. Aynı zamanda TEKNOFEST gibi bu tür teknolojiyi geliştiren kamu özel iş birliğiyle bütün projelerin arkasında durmak, aynı zamanda Türkiye’nin gerçek anlamda yerli ve milli değerlerine sahip çıkmak derdindeyiz. Maalesef, bazı özel sektör kuruluşlarının hükümetle bunu bir siyasi propaganda unsuru gibi veya hükümetin propagandasının bir unsuru olarak ortaya çıkıyor olmaları rahatsız edici. Bıraksınlar bunu, uğraşmasınlar onlar çalışmalarına daha güçlü ve belki de daha da destekle yollarına devam edecekelr. Kimse kimsenin önünü tıkamaya değil bu ülkenin geleceği ve menfaati açısından önünü açmaya çalışıyoruz. Biz önünü açmak için geliyoruz. Şunu da yapmak istiyoruz. Bu ülkenin her bir kuruşunun harcamasının halkın menfaati, iyiliği, yararlığı ve çocuklarımızın, geleceğimize daha sağlıklı temellere kavuşturulması için yapılacaktır” dedi.

HALKIN İKTİDARI OLMAK İÇİN YOLA ÇIKTIK
İnsanların tek adam rejiminden sıkıldığını belirten Sındır, “Türkiye’nin artık bu iktidar döneminde özellikle cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişten sonraki bu tek adam, bir kişinin iki dudağın arasında, aklında, zihninde ve onu ikna edenlerin sonucunda verdiği kararlar sonucunda yönetilen bir halk istemiyoruz. Tek aklın değil ortak aklın egemen olduğu bir yönetim anlayışını öne çıkarmak istiyoruz ve bunun gereği olan demokrasinin kurum ve kuruluşlarıyla gerçek anlamda ekonomik kurum ve kuruluşları sosyal kurum ve kuruluşlarıyla gerçek anlamda halkın iktidarı olmak için yola çıktık” diye konuştu.

GÜVENMEDİĞİNİZ BİR BANKAYA PARA YATIRIR MISINIZ?
Finansman konusuna ülkeye paranın girebilmesi için güven ortamının oluşması gerektiğini belirten Sındır, “Siz güvenmediğiniz bir bankaya para yatırır mısınız? Yatırmazsın, yatırım böyle bir şey, finans yatırımı böyle bir şey. Sen paranı bankaya neden yatırıyorsun hem güvende dursun hem de durduğu noktada da param değer kaybetmesin, enflasyondan etkilenmesin, başka yatırımlara dönüştürerek yatırıma dönüştürürsün. Yatırımcı açısından baktığımızda bu böyle. Dolayısıyla güvenin olmadığı bir yerde finansman doğrudan veya dolaylı yatırımcıyı yani para üzerinden para kazanmak isteyen yatırımcıyı ya da Türkiye’ye yatırım getirmek isteyen yatırımcıyı korkutursun, ürkütürsün, var olan da kaçar gider. Zaten Türkiye’nin ekonomik çöküşünün nedenlerinin birinin başında bu var. Genel başkanımız petrokimya sanayi endüstri bölgelerinden bahsetti, özel alanlarından bahsetti. Yumurtalık ve Kocaeli tarafından iki ayrı bölgeden 45 bin dönümlük arazide özel bölge yapılıp buralarda rafinelerle petrolü işleyerek daha yüksek katkı değer sağlayarak Türkiye’ye gelir sağlamayı anlattı. Bakın bunun için de yatırımcıya ihtiyacınız var. Siz doğru projelerle güven veren ekonomik ortamı ortaya koyarsanız. Yatırımcı Türkiye’ye parasını doğrudan yatırmaya yönelik veya finans yatırımına yönelik bundan endişe duymuyorsa Türkiye yatırımlarla çok daha rahat yol alabilir. Bu  300 milyar dolar 1 senede hadi deyip de gelecek bir para değil. Bu en az 2-3 yılda toparlanacak gelecek” diye konuştu.

KISITLANMIŞ ÖZGÜRLÜKLER ORTADAN KALKACAK
Seçimlerden sonra ülkenin derin bir nefes alacağını belirten Sındır, “Bu seçimler öyle ki, bunu seçimlerde Millet İttifakı’nın başarısıyla sonuçlanması durumunda, ki öyle olduğuna hiç şüphemiz yok. Bir kere her şeyden önce derin ve rahat bir nefes alacak.  Üzerindeki baskı özgürlükler, kısıtlanmış özgürlükler ortadan kalkacak. Kimse bir tweet attığında gece evinden alınıp gitme korkusu yaşamayacak kimse. Ama bunlardan öte vaatlerden de bahsetmek istiyorum ki o güvenin artık milletimiz farkında. Sosyal devlet gerçek anlamda yerini bulacak. Kimsenin asgari ücreti bile altında bir gelirinin olmadığı bir toplumsal yapıyı sağlayacağız. Bütün bunlar sadece Millet İttifakı’na oy verenler değil. Bütün milletimiz. Kime oy verirse versin sonuçta biz iktidarımızda mutlu mesut refah içerisinde ve huzur içerisinde birbiriyle barışık birbirini ötekileştiren, kutuplaştıran değil öfke nefret kin diliyle değil saygı diliyle sevgi diliyle birbirine yakınlaşan bir dönem gelecek. Bu süreç seçimi alır almaz başlayacak. Bu seçimin gereği olan ilk bir hafta ilk 100 gün içinde yapılması gereken vaatler var. Bunların başında Merkez Bankası’na hemen el atılması, bağımsız bir kuruma dönüştürülmesi; daha önce devlet planlama teşkilatı gibi yüksek planlama kurumun teşkilatlanın derhal kurumsal olarak oluşturulması. Cumhurbaşkanlığının ofisinde bir takım plan bütçe kuruluşlarıyla, dış ilişkiler vs bakanlıklara alternatif olan bir takım kurul ve ofisler üzerinden değil bakanlıkların kendi stratejik kararları ve hedefleriyle cumhurbaşkanlığı önderliğinde oluşacak hükümet ile yürütülüyor olmasını sağlayacağız” dedi.

KARARI YETKİLİ KURULLARA BIRAKMIŞTIK
Yeniden milletvekili adayı gösterilmemesini yorumlayan Sındır, “Milletvekili başvurusu yaparken de, takdiri partimizin yetkili kurullarına bıraktık. Başta sayın genel başkanımız olmak üzere takdirlerine de saygı duyarız. Partimizin iktidarı içinde mücadele etmeye devam ederiz. Partimize yakın isimlerden liste eleştirileri geliyorsa tabi daha belki anlayışla karşılanabilir ancak bu söylemler iktidar partisinden gelen söylem ve eleştiriler asla kabul edilemez. Hele de benim üzerimden yapılan eleştirileri hiç kabul edemem. Bu eleştirileri önce kim yapıyorsa iktidar partisine yapmaları lazım. Şuan da FETÖ ile belki hiçbir ilişkileri oktur ama kendilerince 17-25 Aralık milat ya, bu tarihten önce cemaatken bu tarihten sonra ise, FETÖ yani terör örgütüne dönüşmüş bir yapı olduğunu söylüyorlar ya. Öncesinde bu yapı ile birlikte hareket edenler bugün her ne kadar kendilerini ayırmış olsalar da onarlın o geçmişlerine bakarsan daha neler neler çıkar. Zamanında Fetullah Gülen’e gözyaşları ile ‘hoca efendi’ diye seslenenler bugün bakanlık yapıyorlar. Daha ne olsun ülkede? 6’lı masa gerçekten ezber bozmuştur. İktidar asla düşünemediği bir ittifakı karşısında bulmuştur. Ülke o kadar büyük ve derin bir ekonomik krizin içerisine sürüklendi ki, artık partiler asgari müşterekte buluşmayı ihtiyaç duydular. Yeter ki Türkiye’de tek adam rejimi nedeniyle gelen çöküş sonrası bu yapıdan kurtulmanın bir Kuvayı milliye olduğu ve devletin bekası adına birlikte hareket etme ihtiyacını duydular” ifadelerini kullandı.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’E VE ONUN DEĞERLERİNE BAĞLILIĞINI MUTLAK HÜKÜM HALİNE ALMIŞTIR
Yoğun eleştirileri odağında olan CHP 1’nci sıra 1’nci Bölge Milletvekili Adayı Yüksel Taşkın hakkında da yorum yapan Sındır, “Yüksel Taşkın genel başkan yardımcımız. Kendisi, bununla ilgili açıklamalarını yaptı. Parti üyeliği öncesi akademik çalışmalarında yaptığı kendine göre o dönemki değerlendirmeleri ve analizleri ifade etmeye çalıştığını söylüyor. Bu partiye üye olan bir kişi, her kim olursa olsun bu partinin programını kabul etmiş demektir. Bu partinin programı, Mustafa Kemal Atatürk’e ve onun değerlerine bağlılığını mutlak hüküm haline almıştır. Parti programına aykırı hareket eden her kim varsa partiden ihracı gerekir. Bundan dolayı partimiz bünyesindeki bir genel başkan yardımcısına yönelik veya başka adaylarımıza yönelik bu tür söylemler bir karartma politikasıdır. Aslı astarı, alakası olmayan şeyler. Kendi ittifak kurdukları HÜDA PAR’ın zamanında ve halen daha Hizbullah’ı terör örgütü olarak görmeyen bir anlayış ve zihniyetin, Türk bayrağı değil de Türkiye bayrağı olması gerektiğini ifade eden bir zihniyetin temsilcilerini meclise taşıyan bir Cumhur İttifakı var. MHP neden daha önceki seçimlerde olduğu gibi aynı listelerden girmedi? HÜDA PAR ile aynı liselerde yer almamak için listelere girmedi. Bu insanları meclise taşıyanlara söylenecek söz yok, hiç aslı astarı olmayan yakıştırmalar ile Millet İttifakı’na karalama kampanyaları var. Ancak artık karalama kampanyalarının vatandaşta bir karşılığı yok. Evine ekmek götüremeyen, çocuğunun boğazından geçecek lokmayı evine götüremediğinden çocuğu uyuduktan sonra eve gelen babaların, annelerin yaşadığı bir ülkedeyiz biz şuanda. Bu krizden hemen kurtulmak gerekiyor. Bunlar darbe girişiminde diye söylemler kullandılar. Bizim amacımız evet, şuanda ki iktidardan bu ülkeyi kurtarmak sen buna nasıl darbe dersin? Demokratik bir seçime gidiyoruz, sandıktan çıkan sonuçlarda ise iktidardan kurtulacağız. Seçim günü ne yapacaksınız? Ne denir ki buna, bu darbeye karşı bir eylem mi yapacaksınız? İktidar elden gidiyor ise, vay bunlar darbeci deyip de önlem mi almaya çalışıyorsunuz? Türkiye'deki seçimin yürütülmesi konusunda tek yetkili yargı organıdır” dedi.

9+9 ÇIKARTIRIZ
Vekillik sayısı hakkında da tahminde bulunan Sındır, “Bizim tahminimiz, mevcutta 7’şer milletvekilimiz var. Bizim için başarı en az girenler kadar arttırmak hedefimiz var. CHP’nin toplamda en az 4 milletvekili hedefimiz var. 7’şer tane değil de, 9’ar tane vekil tahminimiz var. Üzerinde de olabilir” diye konuştu.