GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
4 Nisan 2022 Pazartesi 09:48

CHP'li Polat'tan Pakdemirli'ye: Arkasından ağlayanı yok!

Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili ve Parti Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Mahir Polat, Tarım ve Orman Bakanlığı görevini sonlandıran Bekir Pakdemirli hakkında değerlendirmelerde bulunarak, "Bekir Bey ile bireysel sorunum yoktu ancak geçmişine baktığımda görüyordum ki zaten tarıma katacağı bir şey yoktu. Gittiğinde de arkasından ağlayan bir tane AK Parti'li görmedim" dedi.

EGEDESONSÖZ - Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili ve parti Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Mahir Polat, Sonsöz TV'nin konuğu oldu. Gazeteci Fatih Yapar'ın sorularını yanıtlayan Polat, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Benzin, motorin, doğalgaz gibi enerji maddelerine yapılan zamlardan sonra vatandaşların hayatlarına böyle devam edemeyeceğini belirterek seçim çağrısında bulunan Polat, “İstanbul halkına ihanet eder gibi zamların engellenmesi durumu var. Belediyelerin akaryakıtlara gelen zamların altından nasıl kalkacağının hesaplanması lazım. İstanbul'un ayakta kalmasını istemiyorlar. UKOME'de talep olmasına rağmen taksilerin geçişi reddedildi. Şimdi de toplu ulaşıma yapılması düşünülen zammı meclis üyeleri reddetti. Zamsız gün geçirmiyoruz. Doğalgaz, elektrik, şeker, internet… Bunlar şu ana kadar tespit ettiğimiz. Doğalgaza ev kullanımı ile ilgili yüzde 35, buğdaya yüzde 22 zam geldi. Türkiye'de önlenemez bir şekilde vatandaşlar her gün zamla uyanıyor. Böyle yönetilemiyor. Israrla diyoruz ki bir an önce seçim yap, piyasaya insanlara güven gelsin. Sen doğru yönettiğine inanıyorsan seçim yapalım kendini akla, güven oyu al” şeklinde konuştu.

HER ŞEYİ ELİNE YÜZÜNE BULAŞTIRIYORLA
Seçim yasasındaki düzenlemeler hakkında konuşan Polat, ekonominin uzun zamandır kötü olduğunu ve hükümetin seçime giderek bunu sonuçlandırması gerektiğini belirterek şu sözleri ekledi:

“Seçim yasası ile en iyi ihtimal önümüzdeki yıl bu zamanlara seçim hazırlanıyor. Türkiye'de herkesin kafasında bu adam kaybedeceği seçimi neden erken yapsın, bir şeyler yapıp kendi lehine çevirmeye çalışacak süreci diye bir anlayış var. Evet bir şeyler yapmaya çalışıyor ancak her şeyi eline yüzüne bulaştırıyor. Yapabilecekleri hiçbir şey yok. Ukrayna-Rusya savaşından oylarını arttırabilirler mi?Umutları var ancak bu da olur gibi değil. Çünkü bizde savaştan önce de yakıt fiyatlarında artış vardı, savaştan sonra da artış devam ediyor. Dünya ile kıyaslamaya çalıştılar. Oralardaki zam oranlarına baktıklarında yüzde 5'lerde kalırken bizde yüzde 100'lerin üstünde olduğunu görüyoruz. Bu da iyi yönetememekten kaynaklı. Dünya global bir dünya. Dünya mobilize olmuş durumda. Dünyanın bir ucundan diğer ucuna gitmek 24 saatinizi alabiliyor. Dünyanın neresinde sıkıntı olsa o sıkıntının dışında durabilmek mümkün değil. Enerji çok önemli... Bunlarda bu günlerde bir aksama yaşanmadı.

SEÇİM YAPMIYORSAN DA AKILLI YÖNET!
Seçim sürecini 1 yıl götürmeye çalışacaklar ancak vatandaşlarını, milletlerini seviyorlarsa götüremeyeceklerini görmelerini lazım. Devlet bankaları yüzde 14 faiz veriyor ancak milletten toplarken yüzde 20 ile topluyor. Böyle bir Türkiye'nin finansal, ekonomik anlamda ayakta durabilme şansı yok. Yapılan her şey geleceğimizi biraz daha ipotek altına koymak anlamına geliyor. AK Parti'de milletvekilliği yapan arkadaşların aileleri var. Biraz seviyorlarsa onları ülkeyi seçime götürmeleri gerekiyor. Biz onlardan daha çok bu memleketin evladıyız, daha çok donanımlıyız, daha çok sorunları çözecek çözüm önerilerimiz var. Seçime gitmiyorsan bile aklıselim davran, akıllı bir yönetim izle!”

YALANIN SONU GELDİ...
Yerel iktidarın hükümetten daha donanımlı bir şekilde zorlu süreçleri yönettiğini savunan Polat, Millet İttifakı’nın politikalarının uygulanması gerektiğini ifade ederek “Kimse yoğurdum ekşi demez. Ben diyorum ki bana inanmayın. Siyasetçilerin söylemine de inanmayın. Cebinize bakın. O ne diyorsa ona göre davranın. Cep, ekim, üretim en önemli göstergedir. Sizler bu ülkede insanların kredi kartı batağına saplandığını görmüyorsanız size ne diyeyim? Bu memleketi getirdikleri hali kabullenmiş olsalar zaten bırakıp giderler. Bunlar CHP kimle yönetecek diyorlardı. CHP'nin kadrosu olduğunu gördüler. İstanbul nasıl yönetiliyor? Pandemide yerel iktidarlarımız genel iktidardan çok daha aktif bir şekilde salgını yönetti. Tunç Başkan siz evinizde kalın, ekmeğinizi biz getiririz dedi. Bunu hükümet yapabildi mi? Merkez bankasının net rezervleri günden güne geriye gidiyor. Liyakatsiz bir sistem yarattılar. Bunun hızlıca geriye dönebilmesi için CHP'nin ve ittifak yaptığı dostlarının politikalarını uygulamak kaldı. Bu da sermayeye, köylüye, çiftçiye, sanayiciye güven vermek demek. Siz Türkiye'ye yatırım yapmak ister misiniz? Güven ortamı yok, istikrar yok. Neyine güveneceksiniz iktidarın? Bırakalım her şeyi, yalanın sonu geldi. Bitmez tükenmez bir yalan politikası ile gittiler. Mesela gıda toptancıları çarşısına gidelim, esnafın kredi kartlarının hesaplarını alalım. İnsanlar batakta... Hangi para ile stoklayacak. Makul tüccarın stoklama durumu yok ki. Patates depoları basılıyor. Patatesten, hıyardan, domatesten terörist yaptılar. Vatandaşın da buna inanmasını bekliyorlar. Vatandaş yaşadığına inanıyor. Bir avuç mutlu azınlık var o çember de daraldı” dedi.

PAKDEMİRLİ’NİN ARKASINDAN AĞLAYAN AK PARTİLİ GÖRMEDİM
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin yerine yeni Bakan Vahit Kirişçi’nin gelmesini değerlendiren Polat, Pakdemirli’nin görev sürecinde bir katkı sağlamadığını söyleyerek gittiğinde de kimsenin üzülmediğini iddia etti. Tarımla ilgili çalışmalara yönelik açıklama yapan Polat, tarımı yandaşları zengin etmekte araç olarak kullandıklarını belirterek “Ben yeni bakanın çalışmalarında bir şey görmedim. Kendim de tarımla uğraşan biriyim ancak hiç mutlu bir köylü görmedim. Tarımın geleceği bir günde değişecek bir şey değil. Uzun süreli politikalar ile değişecek şeyler... Bekir Bey'den çok beklenti yoktu, ‘gölge yapma, ihsan istemem’ düşüncesi vardı. Bekir Bey ile bireysel sorunum yoktu ancak geçmişine baktığımda görüyordum ki zaten tarıma katacağı bir şey yoktu. Gittiğinde de arkasından ağlayan bir tane AK Parti'li görmedim. Hükümetin bir biçimi var. Kendisini karşındaki ile tanımlama biçimi... Bizim genel iktidarın, belediyeler ile kendini kıyaslaması. Örneğin yangın süreci... Belediyelerin yangınlarda neyi olabilirdi? Bütün araçlarını seferber ettiler neden yangın uçakları kiralanmadı dedik bizde. Türk tipi tarımı bitirmeye yönelik ne gerekiyorsa onu yaptılar. Biz İzmir'den farklı bir modelle tarımı kalkındırmaya çalıştırdık. Dev tipi şirketlere karşı aile tipi tarımın ayağa kaldırılması için önemli modellerdi. Bunların öyle bir modelle ilgili bir çalışması olmadı. Tarımda belli grupları destekledirler ve birilerinin zengin olmasını sağladılar. Tarımı bile yandaşlarını zengin etmek için kullandılar. Belgeleri bizde isteyenlere veririz.” sözlerini kullandı.

İZMİR’İN DEĞERLERİNİ KULLANARAK REKLAM ÇALIŞMASI YAPTILAR!
Son dönemde gündemde kendinden sıkça söz ettiren Çeşme Projesi hakkında değerlendirmelerde bulunan Polat, Bakanlığın milletvekillerine yaptığı proje sunumuna çok iyi hazırlandığını söyleyerek bunu bir reklam çalışması ve ticari proje olarak gördüğünü aktardı. Çeşme’nin bu yükü kaldıramayacağını belirterek proje olursa Çeşme’nin yaşanmaz bir hale geleceğini söyleyen Polat, şu açıklamaları yaptı:

“Ben iş dünyasından gelen ve diyalogları olan birisiyim. Çeşme’de birçok proje var. İmara açılacak planlanmış alanlar var. Bunlardan ziyade daha çok endemik bitki örtüsünün olduğu, yaban hayatının olduğu, orman alanları statüsünü yitirmiş alanın olduğu bir yükü İzmir'e getirmek doğru değil. Bakan Bey bizimle müzakere etme niyetinin olduğunu söyledi ve ortak karar alarak arkadaşlarımız ile o toplantıya gittik. Ters ozmos ile ilgili kafamızda büyük bir soru işareti var. Daha fazla, tuz yükünün yoğun olduğu suyun denize geri bırakılması nasıl bir sonuç getirir bunlara bakılmamış. Anında refleks geldi ve bunları belediyelerinize de söylüyorum dedi. Bakan Bey’in üslubu doğru değildi. Bir müzakere ortamı değil, PR çalışması. İyi çalışılmış bir proje. Cumhuriyet Köyü, müze, turizm, Atatürk… Bakanlık İzmir'in değerlerini içine alacak bir PR çalışması yapmış. Alanda ne kadar inşaat yapılacak, ne kadar betonlaşma olacak? Beton yükü yüzde 2 olacak diyor ancak o yükü alana koysa daha fazla olacak. İstatistik biliminin aldatmacasına oynuyorlar. Ben projeyi tamamen bir ticari proje olarak görüyorum. Bu proje olduğunda Çeşme farklı bir yer olacak. İnsanlar Çeşme’de yaşama hayalini unutsun. 13 golf sahası planlanıyor. Bu turizm alanlarını yayarak gitmek gerekiyor. Büyükşehir'in yaptığı planlar var. Dikili, Foça'ya gidelim ve bu yoğunluğu yayalım. Yerel insanlar için o hayatı yaşanamaz hale getirmeyelim. Ben Dikili’nin yerinde olsam bu kadar çok yazlıkçıyı istemem. Çeşme'de gidiyor artık. Bu proje hayata geçirilirse, İzmirliler ve Çeşmeliler için yaşanmaz hale gelecek.”

BAŞKANLARIN KARARI NET!
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran’ın bu projeye bakış açısına yönelik konuşan Polat, “Başkanlarımızın kararı çok net. ‘Kaygılarımız giderilene kadar onay vermeyeceğiz’ diyorlar. Ankara'dan 2 kez uçak geliyor şimdi, proje olursa uçak indireceklermiş. İzmir'i kapatmaya çalışıyorlar. Kendi parti vekilleri bile bu seferlerden mutluysa bir şey demeyeceğim” dedi.

Çeşme Projesi’nin ardından İnciraltı Projesi hakkında da düşüncelerini dile getiren Polat, “Belediyelerimizin politikasını destekliyorum. Tunç Başkan'da Ali Başkan'da, Fatma Hanım'da iyi niyet ile beraberler. Umarım en kısa zamanda kente yaraşır bir sonu elde ederler” dedi.