GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
27 Temmuz 2018 Cuma 08:48

CHP’li Çalışkan’dan ezber bozan açıklamalar!

İzmir İl Başkan Yardımcısı Çalışkan, değişimden yana tavır gösterirken partisinde köklü değişiklikler yaşanması gerektiğini ifade etti. Çalışkan’dan pek çok konuda ezber bozan açıklamalar geldi.

Mehmet İŞLER /EGEDESONSÖZ- Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir İl Yönetim Kurulu’nda Yerel Yönetimlerden Sorumlu İl Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Ali Yaşar Çalışkan Egedesonsöz’e birbirinden önemli açıklamalarda bulundu.

İl Başkan Yardımcısı Çalışkan, partisinin içinde bulunduğu olağanüstü kurultay tartışmaları üzerinden net ifadeler kullandı. Geniş yelpazede açıklama yapan Başkan Yardımcısı Çalışkan imza toplama hareketine değinirken ‘değişim’ için açıkça sesini yükseltti.

Çalışkan ayrıca milletvekili listelerinin belirlenmesi, örgütün ve seçmenin talepleri ile parti içi çok sayıda konuda net eleştirilerde bulundu.

Çalışkan, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, Genel Başkan eski Yardımcısı, İzmir eski Milletvekili, İl eski Başkanı Alaattin Yüksel hakkında flaş açıklamalar yaptı.

FOTO: Doğan BULUT

SOKAK DEĞİŞİM İSTİYOR
CHP’ye gönül veren milyonlarca seçmenin değişim istediğini ifade eden Çalışkan, “Biz siyaseti köşe kapma derdiyle yapmıyoruz. Ben 78 kuşağının temsilcisiyim. Siyaset bizim yaşam biçimimiz olmuş. Ben 19 yaşındayken bu ülkeyi değiştirmeye niyetlenmiş bir insanım. O dönem hiçbir şeyden korkmamış bir Ali Çalışkan’ın bugün güçlenmiş olarak kenarda oturması beklenemez. Biz taşın altına gövdemizi koyuyoruz. Ben sokağın nabzını tutuyorum. Korkmadan doğruları söylemek görevimiz. Sokak değişim istiyor. Şubat ayındaki kurultaydan sonra İzmir’e döndüğümde 1 milyon 13 kişi bana, ‘ağabey ne yaptınız? Yine değişim yapmadınız. Yine bu parti yüzde 23’lerde kalacak, yüzde 26 olamaz’ dedi. Siz Türkiye’yi kuran bir partiyseniz siz bir MHP olamazsınız. Yüzde 10 oy alalım diyemezsiniz” dedi.

ULUSALCILARIN KAFASINI KOPARMIŞSINIZ…
“Sizin bu ülkeyi yönetme sevdanız olmalı” diyen Çalışkan partisi hakkında öz eleştirilerde bulundu. Çalışkan, “Bu şartlarda iktidar olma şansınız yok. CHP yaklaşık 20 yıldan beri yanlış yapıyor. Bizim 6 okumuz var. Devletçilik var mı? Var. Siz CHP’den 20 yıldır devleti savunan bir söylem duydunuz mu? Tam tersi devletle karşı karşıyaymış gibi söylem geliştiriliyor. Örnek mi? Açık söylüyorum; Sezgin Tanrıkulu… Devletçiliği yok etmişsiniz. Atatürkçülüğü Vatan Partisi’ne ve Atatürkçü Düşünce Derneği’ne bırakmışsınız. Zaman zaman Atatürkçülüğü bu partide ön plana çıkaranların kafasını ulusalcı diyerek koparmışsınız. Milliyetçilik var, MHP’ye bırakmışsınız.  Devrimciliği HDP ve ÖDP’ye bırakmışsınız. Söylemler net değil. Hepsine ‘mış gibi’ yapmışsınız” açıklamasında bulundu.

CHP ŞU AN ELİTİST!
Çalışkan partisine eleştiri getirirken, “CHP ilkelerine geri dönmeli. Değişimi bundan istiyoruz. Muharrem Bey’in oluşturacağı PM’nin farklı davranma lüksü yoktur. Öyle olursa bugün gösterilen tepkinin 10 katı Muharrem Bey’e gösterilecektir. Artık cin şişeden çıktı. Artık eskisi gibi siyaset yapma dönemi bitti. Koltuğu al, 20 sene hiçbir şey yapmadan otur, hiçbir şey üretme! Elitist anlayışı bırakacaksınız. Şu anki anlayış elitist. Kemal Kılıçdaroğlu’nu tenzih ediyorum. Sayın Baykal’ı en çok eleştirenlerden biri bendim. Ama ben Baykal’la istediğim zaman 15 dakika telefonla görüşüyordum. Ama genel başkanımla görüşemiyorum. İl yöneticisiyim genel başkan yardımcısıyla görüşemiyorum. Baykal’ın gitmesi için siyaset yaptım. Baykal’da bu dönem gibi bir dönem yaratmıştı. 50 milletvekili, yüzde 18 oy, lay lay lom bir hayat, üretmeyen, öneri getirmeyen, Türkiye’yi yönetme sevdası olmayan, siyaseti, tarımı, hayvancılığı konuşmayan bir anlayış… CHP şu an muhalefette olmaktan çok mutlu. İktidar olmak istemiyor. İddia ediyorum, bu yönetim anlayışı kesinlikle iktidar olmak istemiyor. CHP hiçbir şey olmamış gibi davranamaz. PM Gürsel Erol’u ihraç etmek için toplanmamalıydı. ‘Mesajı aldık, bunun gereğini yapacağız’ demeliydi. Bir önerim olmuştu. Bilim insanları, emekli müftü, Alevi dedesinden oluşan 7-8 kişilik grup, 5 ay boyunca Türkiye’yi tarayacaktı. ‘Türkiye’yi kuran, Atatürk’ün partisi neden iktidar olamıyor, neden Anadolu’dan oy alamıyor, neden insanlarda CHP dinsizdir, milliyetçi değildir eleştirileri geliyor, neden iktidar alternatifi bile olamıyor?’ sorularını sorması gerekiyordu” ifadelerini kullandı.

DEVLETİ KURAN PARTİ DEVLETLE KAVGA EDİYOR
Çalışkan, “Belli bir süre partimiz Türkiye’yi tanımadı. Türkiye’de geçmiş yıllarda dış güçlerin baskısıyla CHP aleyhinde yoğun bir bombardıman yapıldı. 1950 yılından beri cemaatler için iklim yaratılmıştır. 1980 darbesiyle birlikte FETÖ’ye iklim yaratılmıştır. Bu cemaatleşme sürecinde CHP yetersiz kaldı. CHP o dönem devleti sahiplenme yerine devletle kavgayı tercih etti. Halen daha ona devam ediyor. Devleti kuran parti devletle kavga ediyor” dedi.

İL BAŞKANIMIZ BU SÜRECİ DOĞRU OKUYAMADI
Aynı yönetimde kurulunda yer aldığı İl Başkanı Deniz Yücel’le farklı düşünmesine değinen Çalışkan, “İnsanların bir yönetim yer alması her şeyi aynı düşünecek diye bir sonuca yol açmaz. İl başkanımız bana göre çok saygın, olması gereken bir il başkanı. İzmir’de bir daha seçim olsa, ‘kim başkan olsun?’ desen inanın bir kez daha ‘Deniz Yücel olsun’ derim. Ama il başkanımız bu süreci doğru okuyamadı” diye konuştu.

YÜCEL VEKİL BAKAN’IN ETKİSİNDE KALDI!
Yücel’in milletvekillerinin etkisinde kaldığını söyleyen Çalışkan isim de verdi ve “Tabanın isteğini doğru okuyamadı. Genel merkezin ve bazı milletvekillerinin etkisi altında kaldı. Bir tanesini söyleyeyim; Murat Bakan… Oysa il başkanının görevi süreci doğru okumaktır. ‘Ben Sayın Kılıçdaroğlu’nun devam etmesinden yanayım’ demesinden doğal bir şey yok.  Fikirlerini söyleyebilmeli. ‘İmza toplamak yanlış, partiye ihanettir’ lafı ağır bir ifadedir. Sayın il başkanım şundan emin olsun; imza toplayanların tamamı en az onun kadar bu partiyi sever” dedi.

KAFALARINDA TAMAMEN YEREL SEÇİM HESABI VAR!
Değişim karşıtı tavır koyanların kafasında yerel seçim hesapları olduğunu belirten Çalışkan, “Mevcut durumu isteyen arkadaşların durumu için ben ihanet lafını kullanmam. Onların demokratik hakkıdır. Onların yoğurt yiyişi böyledir diye düşünürüm. Kafalarında tamamen bir yerel seçim hesabı var. Bugünkü yönetimin ipe un sermesinin tek amacı vardır; yerel seçimlerde kendi istedikleri kadroyu oluşturmaktır. Oysa sorumlu bir yönetici, ‘yerel seçimde kim belediye başkanı olur?’ derdinde olmamalı. Evet yerel seçimler önemlidir. İstanbul, Ankara, Balıkesir ve diğer iller kazanılmalıdır. Ama bunun tarzı benim olsun, ben belirleyeyim anlayışı olmamalıydı” açıklamasında bulundu.

GENEL MERKEZİN MİADI DOLMUŞTUR, BU YEREL SEÇİMLER ONLARA BIRAKILAMAYACAK KADAR ÖNEMLİDİR!
Çalışkan seçimlerden sonra start alan tartışmalı süreci değerlendirirken, “Kucaklayıcı bir anlayışla hareket edilmeliydi. Süreç Muharrem İnce tarafından da doğru yönetilmedi. Özel yenen yemeğin o şekilde açıklanması. Bir gün sonra açıklama yaparken vurguların yasak savar gibi metinden yapılması doğru değildi. Yerel seçimler sürecini beraber götürelim demesinde bir beis yoktur. Bu yerel seçimler bu genel merkeze bırakılamayacak kadar önemlidir. Bu genel merkezin tek başına yapacağı şeyler değil. Genel merkezin tamamen miadı dolmuştur. Bugün genel merkezde siyaset yapanların tamamı genel başkan olmazsa partide görev yapamazlar. Çünkü süreci doğru yönetemediler. Genel merkez seçimden sonra ‘hangi il, ilçede oylarımız düştü?’ diye soruyor. İlçe başkanının söz söyleme hakkı mı var? İlçelere bir şey sordun mu? İlçelerin ve ilin görevi ne hale gelmiştir? Politika üretmeyen, herhangi bir konuda eleştiri yapmayan, sandık görevi belirleyen, bayramlarda çelenk koyan, parti büyükleri geldiğinde karşılayan hale gelmiş. Rutin işleri yapıyoruz. Politika üretecek zemin hiç yok. ‘Ben politika üretiyorum’ diyen bir tane ilçe başkanı çıksın alnından öpeceğim” açıklamasında bulundu.

İZMİR’DE BAŞARISIZLIK YOK!
İzmir’de alınan oylar hakkında konuşan Çalışkan, “Bizim İzmir’de tavan aldığımız oy yüzde 55’tir. Oyumuzu almışız. İzmir’de başarısızlık yok. Muharrem İnce’nin aldığı oy CHP’nin alabileceği oydur.  Sayın Kocaoğlu da 2009 seçimlerinde yüzde 55 ile başkan olmuştur” dedi.

İL YÖNETİMİNDE BENİM GİBİ DÜŞÜNEN ÇOK
İl yönetim kurulunda kendisi gibi değişim yanlısı çok sayıda partili olduğunu vurgulayan Çalışkan, “İl yönetiminde benim gibi düşünen çok. Kimisinin ekonomik özgürlüğü, kimisinin farklı düşünceleri engel olabilir. Genel merkez görevden alabilir düşüncesi olabilir. Bizim öyle bir derdimiz yok. Alabilir. Ali Çalışkan kaldığı yerden devam eder. Ben sadece elit bir kesimle siyaset yapmıyorum. Ben sokaktan geliyorum. Herhangi bir makamda olmam önemli değil. Ne milletvekili ne belediye başkanı olmak gibi bir derdim var. Türkiye için doğruları söylerim” açıklamasını yaptı.

İNCE YÜKSEL’İN ÖNERİSİYLE YANLIŞLARINA SON VERMİŞTİ
‘Genel başkan onursal başkan olsun, meclis grubunu yönetsin, Muharrem İnce de partiyi yönetsin’ önerisiyle sürecin yönlenmesine yol açan Alaattin Yüksel için konuşan Çalışkan, “Alaattin Yüksel’in de hakkını vermek lazım. Muharrem İnce seçimden sonraki 3 günlük süreçte yaptığı yanlışlara Alaattin Başkan’ın önerisinden sonra son vermiş ve doğru bir tavır almıştır. Yüksel’in genel başkanı da ötelemeyen, saygı duyan, onursal başkanlık önerisi getiren açıklaması olmuştu” dedi.

ŞU AN DOĞAL LİDER İNCE’DİR, İNCE OLMAZSA CİDDİ YENİLGİ ALACAĞIZ, SEÇMEN PİKNİĞE GİDECEK SANDIĞA GİTMEYECEK!
İnce’nin şu an CHP’nin doğal lideri haline geldiğini ifade eden Çalışkan, mevcut durumun devam etmesi halinde seçmenin partiyi protesto edeceğini söyledi. Çalışkan, “Parti bir an önce özüne dönmeli. CHP’ye dönmeliyiz. Şuncu, buncu olaylarını bırakmalı ve altı oka dönmeliyiz. Hayal kurmayı bırakmalı, politikaları sahada uygulayacak kadroları kurmalıyız. Muharrem İnce de Kılıçdaroğlu’nun benzerini tekrar edecekse 5 sene sonra bunları tekrar konuşuyor oluruz. Köklü bir değişim şart. CHP bir dernek değildir. CHP devleti kurmuş ve devleti yönetmek için var olmalıdır. Tek amaç devleti yönetmek olmalıdır. Özellikle 20 yıldır gelen yönetimler ‘mış gibi’ yaptı. Şu an CHP’nin doğal lideri Muharrem İnce’dir. Gerçeği kabul etmeliyiz. Muharrem İnce olmazsa bizi ciddi bir yenilgi bekliyor. Sokaktaki insan artık CHP’yi protesto edecek. Bunu görüyorum. Sandığa gitmeyecek. Hele hele bir tatile, özel bir güne rastlarsa insanlar piknik yapmayı tercih edecektir. Hüsran İzmir için geçerli olmayabilir. İzmir seçmeni çok zekidir. Stratejik olarak oy kullanabilir. Aziz Başkan’ın kırsal hamleleri bu etkilerden bir tanesi… Mesela Bayındır’da yüzde 42 oy alıyoruz, ama Büyükşehir yüzde 73 alıyor. Bu bir şey ifade etmiyor mu? Belediye başkanlarımızı eleştirmiyorum. Çok başarılı hizmetler yapıyor. Olgun Atila, Hasan Karabağ, beğenirsiniz, beğenmezsiniz, eleştirebilirsiniz, bunlar bir modeldir. Kim eleştiriyor? Bir takım istedikleri olmamış, ikili ilişkilerde düşündüğü gibi davranılmamış kişiler eleştiriyor. Ben ona bakmam” diye konuştu.

GENEL MERKEZ ‘İZMİR’DE ODUN KOYSAM SEÇİLİR’ MANTIĞINDA!
“Bu partinin İzmir’de 50 bin üyesi var. 100 bin aslında ama ilgilenen 50 bin. Ama biz burada 1 milyon 570 bin oy alıyoruz. Bu 50 bin kişiye göre siyaset yapılmaz. 1 milyon 570 bin kişiyi düşünmemiz lazım. Muharrem İnce’nin mitinginde 2 milyon kişi var diyoruz. Hadi 1 buçuk milyon diyelim. Şu anki genel merkezin bir tek derdi var. Mevcut delege yapısı, sistem bizi ayakta tutsun! Bu örgütlerdeki 70 bin kişiye göre siyaset yapıyorlar. 1 milyon 570 bin kişi nasıl olsa bize oy veriyor diyorlar. Ama artık o insanlar bu iletişim ortamında birbirini uyandırmaya başladı. Genel merkez ‘odun koysam seçilir’ mantığında. Bunu net böyle düşünüyorum. Belediye başkanları açısından söylemiyorum” dedi.

ÖRGÜT MİLLETVEKİLİ LİSTESİNDEN ÇOK RAHATSIZDI
İzmir İl Örgütü’nün oluşan milletvekili listesinden rahatsız olduğunu aktaran Çalışkan, “Seçilen milletvekilleri bizim arkadaşlarımız. Hepsi özel. Hiçbirini birbirinden ayırmam. Kardeşlik ilişkisinde olduğum insanlar. Ama ben merak ettim, ilçe örgütlerine sordum. Genel merkez hesapta bir nabız yokladı ya. ‘Genel merkeze önerdiğiniz kişiler bu kişiler miydi?’ dedim. Açık ve net söylüyorum; Kamil Okyay Sındır haricinde bir kişi çıkmadı. Net! Gizlim saklım yok. Milletvekillerini tenzih ediyorum. Hepsi de bu göreve layık insanlar. Böyle bir derdimiz yok. Kişiler üzerinden siyaset yapmıyoruz. Ama sen hem, ‘ilçelerin nabzını tutuyorum, partililer ne düşünüyor, tabanın sesini merak ediyorum’ diyeceksin sonra da taban sana liste verecek, oradan bir kişi haricinde bir kişi olmayacak. Örgüt milletvekili listesinden çok rahatsızdı. Kişilerden dolayı değil. İstediklerinin olmamasından. Bana sormuşsun, ben şunlar demişim, sen diğerlerini yazmışsın. Diğerleri kötü değil. Ama sen bana sormuşsun, ben söylemişim. Niye soruyorsun o zaman? ‘Benden rahatsız mısın?’ diyenler oluyor. ‘Sana bunu anlatan alçaktır’ diyorum. Benim söylediğim başka bir şey. Genel merkezin beceriksizliğini anlatıyorum. Her şeyi ‘mış gibi’ yapıyor ya, bunu da bize sorarmış gibi yapıyor. Sorma o zaman kardeşim!” şeklinde konuştu.

CESUR SİYASETÇİ MAHALLESİNDE SİYASET YAPAR, ÖZKAN KOCAOĞLU KARŞITLIĞI ÜZERİNDEN İZMİR’İ DİZAYN ETMEYE ÇALIŞIYOR!
Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan’ın, İstanbul listesinde yer almasına itiraz ederek ısrarla İzmir’i istemesi noktasında açıklama yapan Çalışkan, “Tuncay Özkan’a buradan çağrımdır. Cesur siyasetçi, kendi mahallesinde sevilen siyasetçi, kendi mahallesinde siyaset yapar, kendi mahallesinde ön seçime girer, kendi mahallesini dizayn eder. Burada başka hesaplar üzerinden İzmir’i dizayn etmeye kalkmaz. Sayın Özkan, Aziz Kocaoğlu karşıtlığı üzerinden İzmir’i dizayn etmeye çalışıyor. Bu net! Sayın genel başkan yardımcım; başarılı siyasetçi kendi mahallesinde siyaset yapar, kendi mahallesinin oylarını yükseltir. Kendi mahallesi derken İstanbul’u kast ediyorum. İstanbul’dan gelmedi mi? Tuncay Özkan İzmir’de kaç sene yaşadı? 7 tane seçilecek yere 5 kontenjan konur mu? Bütün bunlar göz önündeyken, ‘genel başkanı eleştirmek ayıp değil mi? İmzacılar hain’ demek gibi bir şey olabilir mi?” dedi.

GENEL MERKEZDEN İMZACILARA BASKI GELİYOR
İmza toplama hareketine genel merkezden baskı yapıldığını söyleyen Çalışkan, “Genel merkezden imzacılara baskı geliyor. Muharrem Erkek ve Tuncay Özkan bizzat arıyor. Görüştüğüm ilçe başkanları var. Birebir arandıklarını söyledi. İmza vermemeleri gerektiği konusunda inanılmaz uyarılan kurultay delegesi ve ilçe başkanı olanlar var. Milletvekillerinden de gizli imzacılar var. Bizim gibi açık açık söyleyemiyorlar ben buna üzülüyorum. Damga yememek için siyaset yapılmaz. Her iki taraf da süreci doğru yönetmemiştir. Alaattin Yüksel’in çıkışından sonra süreç doğru yola girmiştir. Tecrübeli biridir. Neyi ne zaman söyleyeceğini bilir. Hayatımda tanıdığım en demokrat, partili, hiçbir kompleksi olmayan biridir. Asla yöneticisini ezdirmez. Yöneticisi bir ilçe başkanına ve belediye başkanına gittiğinde o kişi bilir ki gelen il yöneticisi Alaattin Yüksel adına gelmiştir” ifadelerini kullandı.

DENİZ BAŞKAN’IN HAKKINI VERMELİYİM, BİZE HİÇ BASKI YAPMADI
İl Başkanı Yücel’in refleksiyle örgütün tavrı arasında zıtlık olduğunu söyleyen Çalışkan, “Deniz Yücel’in düşüncesi örgütün düşüncesini yansıtmıyor. Çok arkadaşım beni perde arkasından arayıp, ‘Aliciğim biz bunları dile getiremiyoruz ama ben de değişimden yanayım’ diyor. İl yönetiminde şu an değişim isteyen arkadaşlarımız var. Deniz Başkan’ın hakkını vermeliyim. Bize hiç baskı yapmadı. ‘Doğru yoldasınız, yanlış yoldasınız’ demedi. ‘Herkes düşüncesini açıkça söyleyebilir, ben de böyle düşünüyorum’ dedi. Aslında onu takdir ediyorum. Üstünde Aziz Kocaoğlu’nun uydusu gibi bir şey var. Farklı düşünüyor olması, onun uzaktan kumandalı birisi olmadığını gösterir. Takdir ediyorum” açıklamasında bulundu.

KOCAOĞLU’NUN ALEYHİNDE VATANDAŞLARDAN ÇOK PARTİLİLER NEGATİF ALGI OLUŞTURUYOR
“Deniz Yücel ile Aziz Bey’le arasında sorun olduğu söyleniyor” diyen Çalışkan, “Ama Aziz Bey’i tanıyanlar bilir. Aziz Bey öyle dışarıya yansıtıldığı gibi doğru siyaset yapanları sileyim demez. Ben Aziz Bey’le en sert tartışmaları yapanlardan biriyim. ‘Neden bu Ali bana karşı çıkıyor?’ diye bir cephesi olmamıştır. Zaman zaman ‘evet oradan bakmamışız’ gibi cevapları olmuştur. Aziz Başkan ve Alaattin Başkan’ın oy veren 1 buçuk milyon insan arasındaki geçerliliği yüzde 99’dur. Tüm eleştiriler partililer arasından geliyor. Oğluna bir şey istemiş yapmamış, sonra canlı yayın yapıyor. Bu bir algı oluşturuyor. Sayın Kocaoğlu’nun aleyhinde vatandaşlardan çok partililer negatif algı oluşturuyorlar. Kocaoğlu İzmir’de bir tarih yazmıştır. İzmir’i bir şehirden öte marka haline getirmiştir” dedi.

KAMİL’E GİDİP AZİZ’E, AZİZ’E GİDİP KAMİL’E SÖVMÜYORUM!
Çalışkan, “Ben doğrulardan yanayım. Şunu da söylüyorum; Kamil Okyay Sındır başarısız bir belediye başkanı değildi. Bugün Türkiye’de tarım bakanı olacak ilk insanlardan biridir. Bazısı gibi Kamil Hoca’nın yanına yanaşıp Aziz’e sövmüyorum. Aziz’in yanına yanaşıp Azizci olup Kamil’e sövmüyorum. Asla! Çiğ yemedim karnım ağrısın. Doğrular neyse onu söylerim. Aziz Kocaoğlu İzmir’i marka yapmıştır. İsteyen söylediklerimi kabul etsin, isteyen bana küfretsin. Başarısız başkan olduğu için değil, farklı dinamikler devreye girmiştir. O günün konjonktüründe farklı şeyler olmuştur. Aziz Başkan’ın istememesi bir tane farklı etkenlerden birisi olabilir” açıklamasında bulundu.

KOCAOĞLU DÜŞMANLARI ÜZERİNDEN PRİM YAPMAK SİYASETÇİLİK DEĞİLDİR
“CHP iyi yönetilmiyor” diyerek sözlerini sürdüren Çalışkan, “CHP’lisiniz, habire seçim kaybediyorsunuz, il yöneticisi öneri getiriyor, ‘tamam Ali Başkan’ım, bunları değerlendireceğiz’ diyorsunuz. Bunun Türkçesi, ‘hadi kapat, biliyoruz’ demektir. Bunu bana yaparsanız bunun hesabını sorarım. Tuncay Özkan’a nasıl söylüyorum? İyi bir siyasetçi başka ilden aday gösterilse bile Gürsel Erol gibi yapar. O zaman takdir ederim. ‘Beni Erzurum’a götürün, İstanbul’a götürün, ben orayı dizayn edeceğim’ der. Burada Aziz Başkan’la kavga edip, Aziz Kocaoğlu düşmanları üzerinden prim yapmak siyasetçilik değildir. Onun yaptığı Aziz Başkan karşıtları üzerinden siyaset yürütmektir. Böyle siyaset olmaz. Türkiye siyasetine damga vuracak bir şeyler söylerse Tuncay Özkan’ı takdir ederim. O zaman ‘helal olsun’ derim” diye konuştu.

BUGÜN İL BAŞKANI OLMASAYDI İLK İMZAYI DENİZ YÜCEL VERİRDİ! 
İl Başkanı Deniz Yücel’in sade kurultay delegesi olması halinde ilk imzayı kendisinin vereceğini öne süren Çalışkan, “Kurultay delegesi olsaydım en başta ben imza verirdim. Birçok arkadaşımı da bu konuda ikna eden birisiyim. Şu an 30-35 rakamlarına ulaşıldığını biliyorum. Gizli imzacılarla 40’ı geçer bile. Deniz Başkan değişimin karşısında çok duracak biri değil. Katı muhafazakar bir şekilde ‘ben bu değişimcilere prim vermem’ diyecek birisi değil. Deniz Başkan akıllı bir siyasetçi. Şu anda biraz da görevi gereği böyle davranıyor. Bulunduğu görev genel başkanı temsil eden bir görev. Biraz daha bu yönde davranıyor. Benim inandığım, tanıdığım Deniz Başkan şartlar oluştuğunda tavırları farklı olabilir. Değişimden yana tavır koyabilir. Bugün il başkanı koltuğunda oturmasaydı, sade bir kurultay delegesi olsaydı ilk imza vereceklerden biri olurdu. Ben onun babasıyla siyaset yaptım. Esen ağabey saygı duyduğum bir insandır. Doğru işlere imza atmıştı. Onun oğlu da doğru işlere imza atar ve atacaktır diye düşünüyorum. Dikkat ederseniz çok çığırtkanca karşı çıkmıyor. Yönetimdeki demokrat tavrından bunu görüyorum. Israrla değişimi savunan arkadaşlara olan tavrından bunu seziyorum. Bizleri de hiç kimseyi de ezdirmiyor. ‘Sen imzacısın’ diyerek üstümüze gelenlere, ‘lütfen rica ediyorum, Ali ağabeyin fikridir, sen de fikrini söyle’ demiştir. Deniz yanlış bir başkan değildir. Bugün kongre olsaydı ben yine Deniz Başkan’dan yana tavır koyardım. Bu ayrı bir şey. Deniz Yücel’in demokratlığı, başkanlığı, karizması, vizyonu yerinde duruyor. Bizim tavrımız partinin Baykal dönemine dönmeye başlamasına” diye konuştu.

ADAY OLMAYACAĞI KANAATİNDEYİM!
Olağanüstü kurultayın gerçekleşmesi halinde CHP Lideri’nin aday olmayacağını düşündüğünü söyleyen Çalışkan, “Bakarsınız Kılıçdaroğlu devam eder. Ama yönetim anlayışının değişmesi şart… Yeterli imza toplandığında aday olmayacağı kanaatindeyim. 650 civarında bir imza toplanırsa aday olmaz. Ama kim olursa olsun ben gidip kendisine bunları anlatacağım. Parti 20 yıl öncesine dönmeye başladı” dedi.

KILIÇDAROĞLU’NUN SÖYLEMLERİ AK PARTİ SEÇMENİNİ BİRBİRİNE KENETLİYOR
Partisine yönelik eleştirilerini sıralayan Çalışkan, “20 yıldır aynı şeyi yapıyorsun sonra, ‘bu seçmen niye bize oy vermiyor?’ diyorsun. Vermeyecek. İddia ediyorum bu yerel seçimde de oy vermeyecek. Biz ne İstanbul’u ne Ankara’yı alamayacağız. İzmir özel bir yer. Onu saymıyorum. Parti İzmir ve Ege’ye sıkıştı. Parti her Salı grup toplantısında diktatörle başlıyor diktatörle bitiriyor. Ufak çaplı bir araştırma yaptım. İnsanlar diyor ki, ‘biz oy vermeyelim diye düşünüyoruz. Sonra Kılıçdaroğu eleştiriyor, bu davranıştan sonra bizde sahiplenme güdüsü oluşuyor, gidip yine oy veriyoruz’ diyor. Kılıçdaroğlu’nun söylemleri AK Parti seçmenini birbirine kenetliyor. Çünkü politika üretmiyorsunuz. Kişi üzerinden konuşuyorsunuz” açıklamasında bulundu.

ÇOK BÜYÜK OPERASYON YAPABİLİRLER İZMİR’E
Kılıçdaroğlu ve mevcut genel merkez kadrolarının göreve devam etmesinin Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’nun adaylığını etkileyeceğini söyleyen Çalışkan, “Kılıçdaroğlu ile Aziz Başkan arasında bir sıkıntı olmaz ama bu genel merkez yapısı Aziz Başkan’ı bertaraf etmek için her türlü ali cengiz oyununu yapar. Aynı milletvekilliğinde gibi yüzüne gözüne bulaştırır. Benim adamım olsun ne olursa olsun mantığıyla çok büyük operasyon yapabilirler İzmir’e. Genel başkanı tenzih ediyorum” dedi.

BİR GENEL BAŞKANIN 3 TANE DANIŞMANI FETÖ’CÜLÜKTEN İÇERİYE GİRİYORSA O GENEL BAŞKAN KENDİNİ SORGULAMALIDIR
“Genel başkan çok farklı bir tip” diyen Çalışkan flaş açıklamalarda bulundu ve “Onun için de üzülüyorum. Bir genel başkanın 3 tane danışmanı FETÖ’cülükten içeriye giriyorsa o genel başkan kendini sorgulamalıdır. Benim iş yerimde 3 tane müdürüm FETÖ’cülükten içeri giriyorsa Ali Çalışkan kendini sorgulamalı. Bu tesadüf olamaz. Senin yardımcıların seni yanıltıyor demektir. Senin etrafın sana yanlış bilgi veriyor demektir. Senin etrafın Ali’yi değil Veli’yi oraya empoze etmeye çalışıyor demektir. O zaman genel başkan yardımcılarını seçimden önce sepetleyecektin. Hatta kurultayda onlar olmayacaktı. Bunlar yaşanmayabilirdi. Sayın Kemal Bey daha farklı, proje üreten bir genel merkezle çalışsaydı belki bunlar konuşulmayacaktı. Hiçbir şey üretmeyip, Deniz Baykal’ın 20 yıl önce uyguladığı, ‘şapkamızı koysak 110 milletvekilimiz var’ anlayışıyla yürütülmeye başladı CHP son 3 senedir. Bu partinin yönetsel anlayışı değişmeli. Gelen kişi aynı olursa bu bayrağın 10 katını ona açacağım. CHP genlerine geri dönmeli. Zihniyet değişimi olmalıdır” diye konuştu.

ÇEKİNCE KOYAN OLDU
Genel merkezin baskılarından sonra bazı delegelerin kararlarında değişikliğe gittiğini dile getiren Çalışkan, “Çekince koyan oldu. Yüzde yüz imza verecekken, ‘ya ağabey kurultayda oy veririm’ diyenler oldu. Öyle aba altından tehdit ediliyorlar ki! Birkaç tanesine şahit oldum. Hem havuç hem sopa gösteriliyor. Bizimle devam edersen havuç, etmezsen sopa deniyor. Aziz Başkan ve Alaattin Başkan üzerinden yapıyorlar. Sanki onlar uzaydan gelmiş partililer. ‘Onların zihniyeti sizi böyle yapar, biz olursak ancak bunları biz alt ederiz’ diyorlar. Siyaseti herkes belediye başkanlığı, makam, mevki için yapmaz. Sıradan vatandaşlar da en CHP’liler kadar bu ülkeyi ve vatanını seviyor” ifadelerini kullandı.