GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
7 Nisan 2023 Cuma 09:07

CHP'den milletvekili aday adayı İnanç: İzmir'de 4 kişiden 3'ünün oyunu alırız

CHP'nin her kademesinde görev yaptığını, artık partiyi temsil etme anlamında milletvekili olma gibi bir görevi de alması gerektiğini düşündüğü için aday adayı olduğunu belirten Altan İnanç, "Oy oranlarını tam tutturamayabilirim ama İzmir'de her 4 kişiden 3'ünün oyunu alacağımıza inanıyorum. Bunun çarpan etkisini düşündüğümüzde, Meclis çoğunluğuyla Cumhurbaşkanlığı seçiminin kazanılacağına inanıyorum. Cumhurbaşkanı, Millet İttifakı'nın adayı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmalıdır" dedi.

EGEDESONSÖZ - İzmir siyasetinin tanınmış isimlerinden, Cumhuriyet Halk Partisi İzmir 1. Bölge Milletvekili aday adayı Altan İnanç, SONSÖZ TV'de Gazeteci Yazar Muhittin Akbel'in sorularını yanıtladı. 1983 yılında Tokat'tan İzmir'e geldiğini, 1987'de SHP'de Narlıbahçe (Narlıdere-Güzelbahçe) Gençlik Kolları Başkanı olarak siyasete giriş yaptığını, daha sonra Narlıbahçe İlçe Başkanlığı, Tacettin Bayır ve Ali Engin dönemlerinde İzmir İl Başkan Yardımcısı olarak görev yaptığını anlatan Altan İnanç, "Tabiri caizse ben de bu partinin emekçiyim" dedi.

2015 yılında da milletvekili aday adayı olduğunu hatırlatan Altan İnanç, "2015’te ilk kez bir partiyi temsil etme görevine nail oldum. Örgütümüzün kantarına çıktım, listelere girecek yeterlilikte oy alamadım. Örgütümüzün kararını saygıyla karşılıyorum. Siyaset bir iddia işidir. 2018'de aday oldum; o zaman da yöneticilerin kararıyla listede olamadım. Şöyle düşünüyorum, siyasetin içinde bu kadar emek verdikten sonra, bu sadece benim için de değil, partideki görev yapan tüm arkadaşlarımın hakkı olduğunu düşünmekteyim. Partiyi temsil noktasında partiye emek verenler, particiliği bilenler, parti hukukunu bilenler, parti terbiyesini almış olanlara görev verilmeli. Siyasetin okulu yoktur diye bir genel deyim vardır, tabii hepimiz, toplumdan, ailemizden ve okulumuzdan eğitim alıyoruz ama bana göre siyasetin okulu parti örgütleridir. Ben okula Narlıdere’de başladım.  Eğer siyasetin bir okulu olsaydı, Narlıdere’de yaptığım görevden itibaren partimin her kademesinde okudum. Dolayısıyla bu adaylığım da bir iddiadır. Örgütü yöneten kardeşlerimin, arkadaşlarımın ben de dahil partiyi temsil noktasında değerlendirilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Bunun için adayım. Ayrıca bu uzun süreçte sadece siyaset yapmadım. Ben aynı zamanda iş adamıyım, sanayiciyim. Dolayısıyla çeşitli demokratik örgütlerde ülkenin, ilimizin sorunları için fikir yürütmüş insanlardan birisiyim. Dolayısıyla bir sanayici ve iş adamı kimliğiyle İzmir’in ve ülkenin sorunlarına vakıf, gündemi takip eden bir siyasetçiyim. Bütün bunları üst üste koyduğumuzda da aday olmalıyım diye düşündüm" ifadelerini kullandı.

TÜM SORUNLARIN ÜSTESİNDEN GELİRİZ, YETER Kİ DEMOKRASİ GELSİN
Sanayicinin, esnafın sorunlarını bildiğini belirten Altan İnanç, şunları söyledi:

"Mevcut koşullarda finansmana ve hammaddeye ulaşmak, enerji maliyetlerinin üstesinden gelebilmek gerçekten çok zorlaştı. Buradan bakıldığında küçük esnafın da, sanayicinin de,  emekçilerimizin de sorunları ortak. Ekonomi düzelecekse, demokrasiyle düzelecek. Demokrasiye bir güven, ekonomiye bir güven, yani önünü görebilen bir Türkiye istiyoruz. Bir personelimiz dedi ki, asgari ücretle eskiden rahatça geçinirken, şimdi 8 bin 500 lira oldu, bu parayla geçinemiyorum. Bir işçi kardeşim söylüyor bunu. İşveren de memnun değil asgari ücret artışından. SSK, vergi yükümlülüğü, artıyor. Bugünkü tartışma konusu soğandı. Kilosu  30 lira. Emekli maaşıyla geçinmeye çalışanın sorunuyla benim sorunum aynı. Sanayimiz dışa bağlı, enerji pahalı. Ben kağıt ambalaj sektöründe faaliyet yapıyorum, karton dışarıdan geliyor. Gelirken bir sürü zorluğu var. Gümrük vergileri pahalı. Zamanında ulaşmak bir dert. Enerji pahalı, bir fatura bir faturayı tutmuyor. Sorunlar ekonomik olarak büyük ama Türkiye de büyük bir ülke ve biz çalışkan insanlarız. Bunların üstesinden demokrasiyle gelinir. Demokrasiye ve ülkeye olan güven artırılmasıyla her sorun çözülür."

ÖNSEÇİM İÇİN UYGUN BİR ZAMAN YOKTU

CHP'de önseçimin yapılmamasını olağan karşıladığını belirten Altan İnanç, "Daha önce katıldığım önseçimde 16. sırada kendime yer bulabildim. Bugün önseçim olsaydı, daha iyi bir yerde mi olurdum, bilemiyorum. Biz sosyal demokrat partiyiz bir geleneğimiz var. Ülkenin içinde bulunduğu siyasal iklim, bazı şeylerin gerçekleşmesine engel oluyor. Eleştiri bile yapamıyorum. 1950’den beri çok partili siyasal yaşamın içindeyiz. Genel başkanımız toplumun bütün kesimlerinin oy verdiği siyasal bir yelpaze açtı. Bu yelpaze içerisinde kendisini ifade edebilecek herkes var. Bunu bir denemeliyiz. Türkiye’de kalıcı demokrasi için, 20 yıllık tek adam iktidarının yarattığı tahribatın onarılması için, demokrasinin yeniden rayına oturtulması için, kuvvetler birliği ilkesinin yeniden tahsis edilmesi için Türkiye bunu bir fırsat olarak görüp kullanmalı. 14 Mayıs’tan sonra ülke yeniden barışı kardeşliği temsil ederek yürümeli. Önseçim, siyasi partiler yasasında hakim denetiminde yapılması gereken bir seçimdir. Önseçimi doğru ifade etmek lazım ki değerlendirmeler de doğru olsun. Bunun için hem zamanlama uygun değil, hem de altı siyasi partinin birlikte seçime girdiği bir süreci yaşıyoruz. Ülke bu haldeyken önseçimi doğru bulmuyorum. AK Parti'nin, İYİ Parti'nin yaptığı bir önseçim değil, temayül yoklaması. Bu bizim partide de yapıldı. Örgütlere kimi aday görmek istiyorsunuz sorusu soruldu ve genel merkeze referans olarak gönderildi.

30 – 35 yıldır aktif siyasetin içindeyim. Milletvekili olmayı da istiyorum ama ülkenin çıkarları söz konusu olduğunda illa da ben olayım demeyi çok haklı bulmuyorum. Ancak örgütte emeği olanların, örgütün içinden gelenlerin gözönünde bulundurulması lazım diye düşünüyorum. Ben bu seçimi olmak ya da olmamak gibi umutsuzca tarif etmeyeyim. Bu seçim Türkiye'nin kader seçimidir. Böyle bir seçimde aday listesinin kaçıncı sırada olacağımın pek de önemi yok. Adaylıktan çok, partinin başarı, ülkenin menfaati önemli. Ben siyaseti böyle görüyorum " diye konuştu.

İZMİR'İN SORUNLARINI MECLİSE TAŞIMAKTA KÖPRÜ OLURUM
Aday gösterilmesi ve seçilmesi durumunda İzmir için neler yapmak istediğini de anlatan Altan İnanç, şu değerlendirmelerde bulundu:

"TBMM’de yer alırsam, o görev bana nasip olursa, kesinlikle bireysel davranmam.  TBMM’de partimin aldığı kararları dimdik savunurum. İzmir için, İzmir’in sorunlarını bilen bir insanım. Yaklaşık 30 yıldır İzmir’de siyaset yapıyor ve yaşıyorum.  İzmir’de hizmet sektörünün gelişmesi için katkı olurum. Ama ben tüm bunların önüne demokrasiyi ve insan haklarını koyuyorum.  İzmir’in sorunları da belediyelerimiz tarafından yönetiliyor ve hızla çözülüyor. Parlamenter olarak demokratik sorunların yerel iktidarın, yerelin inisiyatifinin ülke geneline yansımasının, İzmir’de bir sorun var ve yukarıya taşınması gerekiyor köprü olurum. İzmir bir tarım kenti, turizm, sanayi kenti. Sanayi odasında da gerek kendi sektörümüzde sorunları iletme var. Parlamentoya taşımak gibi bir görev edinirim kendime."

GÖNLÜMDEN GEÇEN, 8-8 VEYA 9-9'DUR
CHP'nin İzmir'den kaç milletvekili çıkaracağını tahmin ettiğini sorduğumuz Altan İnanç, şu yanıtı verdi:

"Oy oranlarını tam tutturamayabilirim ama İzmir'de her 4 kişiden 3'ünün oyunu alacağımıza inanıyorum. Bunun çarpan etkisini düşündüğümüzde, Meclis çoğunluğuyla Cumhurbaşkanlığı seçiminin kazanılacağına inanıyorum. Cumhurbaşkanı, Millet İttifakı'nın adayı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmalıdır. Türkiye yeniden parlamenter demokratik sisteme dönmelidir. İzmir'de en az her iki bölgeden 8'er milletvekilini kesin çıkaracağımızdan kuşkum yok. Bunu 9-9'a da çıkarabiliriz. Cumhurbaşkanlığı seçimi de ilk turda sonuçlanır. 13. Cumhurbaşkanı, Kemal Kılıçdaroğlu olur. Çünkü değişim rüzgarını hissediyorum, Kılıçdaroğlu ve masadaki diğer partilerin çabalarını görüyorum. Milletimiz bu çabayı boşa çıkartmayacaktır."

KADINLAR ARTIK MASAYA YUMRUĞUNU VURMALI
Cumhur İttifakı'nın, kadına şiddet yasasının kaldırılmasını isteyen partiler tarafından desteklendiği iddialarını değerlendiren Altan İnanç, kadınlara seslendi:

"Kadınlar, hal böyleyken, masaya yumruğunu vurmalı. Çünkü kadınların yaşam hakkını konuşuyoruz. İstanbul Sözleşmesi, kadınların yaşam hakkıdır. Kadınlarımızın yaşam haklarını elinden alacak bu kararın karşısında durmalıdır. Artık A Partisi B Partisi dememeli, Millet İttifakının önemli olduğunu düşünüyorum. İnsanlarımızı kategorize etmeden, demokratik bir gelecek için tek adam rejiminin kaldırılması için çalışmalar yapıldı. Önemsemek lazım. Kadınlarımız baş tacımızdır. Çıkmalılar, ev ev birbirlerini ikna etmelidirler.  Bu seçimin sadece vekil seçimi olmadığı, rejim seçim olduğu hatırlanmalı. Ülkenin geleceği için kadınlarımız aktif rol almalıdır."