GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
30 Ağustos 2022 Salı 14:47

CHP'den alternatif törende o isme tepki: Çatlasanız da patlasınız da kutlarız!

Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Örgütü, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 100’ncü yılı kapsamında Cumhuriyet Meydanı’nda alternatif tören düzenledi. Törene Genel Merkez düzeyinde de katılımlar gerçekleşirken, konuşmacılar iktidarı ve “9 Eylül kutlanmamalı”eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ı hedef aldı. Ayrıca son günlerde süren “afiş” tartışmaları üzerinden “barış” vurgulu konuşmalar yapıldı.

Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - Bu yıl 100’ncüsü kutlanan 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanlığı Cumhuriyet Meydanı’nda alternatif bir anma ve kutlama töreni düzenledi.

CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel başkanlığında CHP İzmir Örgütü Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya gelirken, düzenlenen programa CHP Genel Başkan Yardımcıları Seyit Torun ve Ali Öztunç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP İzmir Milletvekili ve PM Üyesi Ednan Arslan, İzmir Milletvekilleri Mahir Polat, Murat Bakan, Bedri Serter, Kamil Okyay Sındır, PM Üyesi Devrim Barış Çelik, ilçe belediye başkanları, parti il yöneticileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.

TORUN: HEM SERMAYE HEM İNSAN BİRİKİMİ VAR
Konuşmasını gerçekleştiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, "Elbette ki vatan toprakları kolay kazanılmadı. Verdiğimiz ulusal mücadele sonunda cumhuriyetimize kurduk. Bugün her ne kadar cumhuriyeti yok etmeye çalışanlar, demokrasiyi yok etmeye çalışanlar olsa da hep beraber başarmak zorundayız. Bu ülkenin sorunlarını çözecek olan hem sermaye hem insan birikimi var. Tek önemli olan bunları doğru kullanmak. İnşallah iktidara geldiğimizde bunları doğru kullanacağız. İnşallah 9 Eylül'de de İzmir'in kurtuluşunu kutlayacağız" dedi.

ÖZTUNÇ: ÇATLASINIZ DA PATLASINIZ DA...
Torun’un ardından kürsüye çıkan CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç ise, "30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun. Çıkıp birileri 30 Ağustos’tan bir iki gün önce açıklamalar yapıyorlar. “Şehirlerin kurtuluşunu kutlamak yanlıştır” diye saçma sapan söylemelerde bulunuyorlar. Bu birisi TBMM’de meclis başkanlığı yapmış, şimdi de Cumhurbaşkanlığında görev yapıyor. Deli Kadir’i hatırlar mısınız? Deli Kadir’in bıraktığı boşluğu İsmail Kahraman doldurmaya çalışıyor ama unutuyor ki bu millet sizin gibilere prim vermedi vermeyecek. Biz şehirlerin kurtuluş bayramını kutlayacağız ve yüzyıllar boyu devam edecek. Çatlasanız da patlasınız da devam edecek. Sizin derdiniz Kurtuluş Savaşı ve 30 Ağustos. Ama 10 ay sonra millet bunlardan kurtulacak. Daha sonra hep beraber bayramlarımızı daha coşkulu kutlayacağız. İnşallah önümüzdeki yıl 30 Ağustos’ta iktidar partisinin milletvekili olarak geleceğim, sizde iktidar partisinin üyeleri olacaksınız" diye konuştu.

YÜCEL: HER MAKAMI VE GÖREVİ ONA BORÇLU OLDUĞUNU ASLA UNUTMAMALI
Açıklamalarda bulunan CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, “Bağımsızlığımızı, Cumhuriyetimizi ve vatan topraklarını bize kazandıran Büyük Taarruzun zaferle sonuçlandığı, 30 Ağustos Zaferinin 100. yıldönümü.  100 yıl önce, 1922’de, Dumlupınar’da başlayan ve 9 Eylül’de İzmir’de zaferle taçlandırılan büyük taarruz neticesinde, Türk ordusu işgalci güçlere son ve bitirici darbeyi vurmuş,  ülkemizi parçalamayı, milletimizi köleleştirmeyi amaçlayan tüm işgal kuvvetleri,  ağır bir yenilgiye uğratılarak, Anadolu’dan sonsuza kadar def edilmiştir.  O gün; din, dil, ırk, mezhep ayrımı yapmadan bir araya gelen Anadolu’nun kahraman evlatları, işgalci düşmanı ve işbirlikçilerini vatan topraklarından atmış, bağımsızlığımıza el uzatanlara gereken cevabı vermiştir. Ve bugün, bu ülkede yaşayan herkes,  Ay yıldızlı bayrağımız altında özgür bir birey olarak aldığı her nefesin yanında, sahip olduğu her görevi ve makamı borçlu olduğu, o büyük ismi asla unutmamalıdır. O isim; Türk milletine bin yıldır ev sahipliği yapan Anadolu’yu milletimize vatan toprağı yapan, düşmanla işbirliği içinde, milletin dini duygularını sömürerek servetine servet, saltanatına saltanat katanların haramzadeliğine son veren, parçalanmış, yağmalanmış, yok olmaya yüz tutmuş hasta bir imparatorluktan, güçlü, saygın ve sonsuza kadar yaşayacak bir Cumhuriyet kuran, kendisine saraylar, makam uçakları ve yandaş satın almak yerine, ülkemize fabrikalar, okullar, hastaneler, demiryolları yaptıran ve tüm dünyada itibar gören, saygın bir devleti inşa eden,  Mustafa Kemal Atatürk’tür” ifadelerini kullandı.

BARIŞ VURGUSU VE İSMAİL KAHRAMAN’A TEPKİ!
“Onlarca cephede zaferler kazanmış, milletin gönlünde ebediyen yaşayacak olan ebedi Başkomutanımız Mustafa Kemal, kazandığı tüm onurlu zaferlere rağmen, “Harp zaruri ve hayati olmalıdır. Millet hayatı tehlikeye ma'ruz kalmadıkça, harp bir cinayettir” sözleriyle barışın ne kadar kıymetli olduğunu tüm dünyaya öğretmiştir.  Samsun’a atılan ilk adımla ve Hasan Tahsin’in ilk kurşunuyla başlayan, İnönü’de, Sakarya’da ve Afyon Dumlupınar’da Büyük Taarruzla devam eden, 9 Eylül’de düşmanın İzmir’de denize dökülmesiyle ve son olarak Lozan Barışı ile sonuçlanan Kurtuluş Savaşı’ndan bize kalan en önemli miras Barış’ın muhafaza ve müdafaa edilmesidir. Ta ki harp zaruri ve hayati olana kadar…  Evet zafer Türk milleti için ne kadar değerliyse, barış da o kadar değerlidir.  Dünya genelinde 60 milyondan fazla insan ölürken dönemin Cumhurbaşkanı, ömrü savaş meydanlarında geçmiş “Batı Cepheleri Komutanı ve Lozan Kahramanı” İsmet İnönü’nün öngörüsü ve feraseti sayesinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti 2. Dünya Harbine girmemiştir. Ve bugün İsmet İnönü’nün o kesin ve net tavrı sayesinde bir çoğumuz hayattayız ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bölünmez bütünlüğü ve misakı milli hala korunuyor.  O yüzden barış, zafer kadar kıymetlidir. Kimse barıştan rahatsız olmasın. 100 yıllık büyük zaferin, 100 yıllık Cumhuriyetin, emperyalizmle, gericilikle, yobazlıkla ve karanlıkla sonsuza kadar sürecek olan büyük mücadelemizin İlham kaynağı Mustafa Kemal Atatürk’ün ve mücadele arkadaşlarının aziz hatırası önünde, bir kez daha saygıyla ve minnetle eğiliyoruz. Bugün 30 Ağustos.  Bundan 10 gün sonra tekrar burada buluşacağız. Bu sefer İzmir’in kurtuluşunun 100. yılını kutlamak için yine burada Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya geleceğiz.  Dünya’da ikinci bir kent yoktur ki, bir milletin kurtuluş mücadelesi hem o kentte başlasın, hem o kentte zaferle sonuçlansın. İzmir dünyada tektir. Ama buna rağmen; İzmir’in bu özelliğini, Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptıklarını, şehit ve gazilerimizi görmezden gelen, her fırsatta küçümseyen ve itibarsızlaştırmaya çalışanlar hala aramızda yaşıyor...  Bir dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanlığı da yapmış olan İsmail Kahraman da o zihniyetin bir temsilcisi… Biz bu zihniyeti İzmir’in İşgali sırasında işgal komutanının eteğini öperek görevine devam eden, dönemin İzmir Valisi Kambur İzzet’ten, işgal kuvvetlerinin maaşını 6 katına çıkardığı dönemin Belediye Başkanı Hacı Hasan Paşa’dan ve Kuvayi milliyecilerin öldürülmesi fetvasını veren Dürrizade Abdullah’tan tanıyoruz” ifadelerini kullandı

TÜM KURUMLARINI YOZLAŞTIRMASINA VE LİYAKATSİZLEŞTİRMESİNE ŞAHİT OLUYORUZ
Sözlerini hükümeti eleştiriler ile devam eden Yücel, şu ifadeleri kullandı;

“Şundan kimsenin şüphesi olmasın;  Yeri geldiğinde ve fırsatını bulduklarında düşmanla, emperyalist güçlerle, işgalcilerle her türlü iş birliğini yapan bu zihniyetten memleketi kurtaran Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden giderek; Bugün Atatürk ve Cumhuriyetle hesaplaşma çabasında olan zihniyetten de bu ülkeyi ilk seçimde kurtaracak, Atatürk aydınlanmasını egemen kılacağız. Ne mutlu Atatürk’ü anlayana, Ne mutlu Atatürk’ün yolundan ayrılmayana, Ne mutlu Atatürk ve onun cumhuriyeti uğruna ölümü göze alanlara. Bugün tüm Türkiye’de 30 Ağustos Zafer Bayramımızın coşkusu ve haklı gururu yaşanıyor. Bu zafer, öylesine büyük ve tarihin akışını değiştiren bir zaferdir ki; 100 yıl sonrasında bile, şanlı ordumuzun ve kahraman Mehmetçiklerimizin destansı zaferi, tüm dünyada konuşulmakta. Bu zaferle ve kahramanlarıyla sonsuza kadar gurur duymaya ve bu şanlı günü kutlamaya devam edeceğiz. Ancak, bu zaferi kazananların, Türkiye’yi işgalden, karanlıktan, yobazlıktan ve saltanat sevdalılarından kurtaranların, bizlerden beklentilerini de asla unutmamalıyız. Bu beklentileri unutanların ve Ata’nın emanetine sahip çıkmayanların, Türkiye’yi getirdikleri, milletimizi düşürdükleri durumu hepimiz görüyoruz. Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir ekonomik buhran yaşanıyor ve halk her geçen gün yoksullaşırken, memleket dünyada itibar kaybederken, hukuk sistemi halka ve yandaşlara göre ayrı ayrı uygulanırken; Günümüz iktidar sahiplerinin ve saray sevdalılarının daha da zenginleştiğine, halka sırtını döndüğüne, cumhuriyeti ve devleti koruyan tüm kurumlarını yozlaştırmasına ve liyakatsizleştirmesine şahit oluyoruz.”

ATA’MIZIN HUZURUNDAN HALKIMIZA SÖZÜMÜZ OLSUN
“Kendilerini eleştiren, saraya yandaş olmayı kabul etmeyen sanatçı, akademisyen, gazeteci, şarkıcı, öğrenci, her kim varsa;  Hukuk kurallarını ve adalet sistemini hiçe sayarak, en ağır müeyyideleri uygulayan tek adam zihniyeti; İş kendi çatısı altında rüşvet alan, ihaleye fesat karıştıran, her türlü yolsuzluğu yapan danışmanlara, müdürlere, bakanlara ve yandaşlara gelince sağır, dilsiz ve yüzsüz oluyor.  Halkın kursağına girecek iki lokmaya göz dikenler, millete zulüm ederek iktidarlarını korumaya ve daha da zenginleşmeye çalışanlar, bu ülkenin üzerindeki en büyük kamburdur.  Buradan, İzmir Cumhuriyet Meydanı’ndan ve Ata’mızın huzurundan halkımıza sözümüz olsun! Bu adaletsizlikleri, bu yoksulluğu, yandaşlarla birlikte ülke kaynaklarının sömürülmesini, 20 yıldır süre gelen baskı, tehdit ve ayrıştırıcı zihniyeti, 30 Ağustos Zafer Bayramımızın 101. Yılında, siyasi tarihin karanlık sayfalarına göndermiş olacağız. Halkımızı, saray ve tek adam yönetiminden, Cumhuriyetimizi saltanat sevdalılarından, Türkiye’yi sırtındaki AKP kamburundan kurtaracağız. Kurtarıcımız ve kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün, ekonomik zaferlerle taçlandırdığı 30 Ağustos Zaferimizi ve Cumhuriyetimizi, ikinci yüzyılda adaletle, liyakatle, kalkınmayla ve demokrasiyle taçlandıracağız. Her türlü yokluğa, ihanete ve işbirliğine karşı büyük bir inanç ve kararlılıkla kazanılan Büyük Taarruzu planlayan ve ordusunun başında, göğsünü Mehmetçiğe siper edercesine savaşı bizzat kumanda eden, Ebedi Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk’ü ve tüm silah arkadaşlarını saygı, minnet ve rahmetle anıyorum. Memleket Bizim, Mücadele Bizim, Zafer Bizim. Değil 100 yıl, 100 bin yıl da geçse yaşayacak Cumhuriyet Bizim.”

SOYER: ATATÜRK’ÜN BÜTÜN ZAFERLERİ BARIŞ İÇİNDİ
Kürsüye çıkarak konuşmasını gerçekleştiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı  Tunç  Soyer ise " Zaferin, kurtuluşun ve tam bağımsızlığın günü olan 30 Ağustos’ta burada olmak büyük bir gurur. Hasan Tahsin’ in ilk kurşunu sıkmadan önceki son sözünü bilir misiniz? “Sen başla, bitiren bulunur.” Bu olağanüstü kudretli söz, damarlarımızda dolaşmaya devam eden Hasan Tahsin ruhunun şiarıdır. Önümüzdeki tüm engellere sıkılan ilk kurşunun tarifidir. Kurtuluştan kuruluşa uzanan yolun ta kendisidir. Bu yol, bizim yolumuzdur. Mustafa Kemal’in askerlerinin yoludur. Biz bu yolu bir asırdır yüreğimizle yürüyoruz. Ve geçen hafta, Afyon’da, bu yüz yıllık yürüyüşümüzü ete kemiğe büründürdük. Zafer yoluna, Kocatepe’den, Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte çıktık. Tam dört yüz kilometrelik bir yürüyüşü başlattık. Yürüdük çünkü biz hürriyetimize aşığız. Yürüdük çünkü bizim vefamız var. Yürüdük çünkü hafızamızı tazeledikçe bu vatana olan bağlılık ve sorumluluğumuz artıyor. Yürüdük, yürüyoruz ve yürüyeceğiz. Kalıcı zaferlerin pusulası daima barışı gösterir. Her hakiki zaferden geriye kalan en büyük miras, barıştır.  Zafer ne kadar büyükse barış o kadar kalıcıdır. Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, daima barışmak için savaştı. Bunun tersini yapmanın ise cinayet olduğunu öğütledi. Dedi ki: “Savaş zorunlu ve hayati olmalı. Milleti savaşa götürünce vicdanımda acı duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı ölmeyeceğiz diye harbe girebiliriz. Lakin millet hayatı tehlikeye uğramadıkça savaş bir cinayettir.” Onun bütün zaferleri barış içindi. Bu inanç ve kararlılıkla, milletimize yalnızca tarihin en büyük zaferini değil, aynı zamanda yüz yıldır süren barışı miras bıraktı. Şundan emin olunuz. Bir zaferi kazanmanın yolu savaştan, o zaferi korumanın yolu ise barıştan geçer. Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kazandığımız büyük zaferin ardından sağlanan barışa sımsıkı sahip çıkmak zorundayız. Çünkü barış aynı zamanda refahın ve demokrasinin teminatıdır. Bu nedenle, bu kararlılığımızdan asla vazgeçemeyiz, vazgeçmeyeceğiz" dedi.